GüncelGündemSiyaset

AKP’nin eski ağır topu Erdoğan’ı bombaladı..

Paylaş:

Saray ve Erdoğan’ı hedefe koyan AKP’nin eski ağır toplarından Hüseyin Çelik yine çok konuşulacak bir yazıya imza attı.

Hüseyin Çelik, 4 Mayıs Saray Darbesi ile devrilen Başbakan Davutoğlu’nu gönderen Erdoğan’ı bombaladı ve bunun bir katliam olduğunu ifade etti.

İŞTE HÜSEYİN ÇELİK’İN O YAZISI:

Osmanlı padişahlarının önemli bir kısmı, saltanatlarını güçlendirmek ve kendi yerlerine şehzadelerden birinin geçirilmesine mani olmak için kardeşlerini, bazen de hanedanın bütün erkek mensuplarını katlederlerdi. Hatta bazen babalar çocuklarını öldürtürlerdi.

Katledilen şehzadelerin bir kısmı henüz kundakta bebek iken, bir kısmı ise erişkin yaşlarda, hatta çoluk çocuk sahibi iken öldürülmüşlerdir. Öyle zamanlar gelmiştir ki, bu katliamlardan dolayı hanedan sona erme tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir. Mesela IV. Muratbütün şehzadeleri öldürttüğü için, kendisinden gizlenen ve kafes arkasına kapatıldığından dolayı anormalleşen ve “deli” ünvanıyla bilinen Şehzade İbrahim tahta geçirilmiştir.

Osmanlı padişahlarından en az üçü “deli” diye anılmaktadır. Esasen, her an boynuna yağlı urgan geçme korkusuyla yaşayan bir şehzadenin normal kalması çok da kolay olmazdı. Kim, bu kardeş katli uygulamasını ne adına savunursa savunsun, ben şahsen aklımın erdiği günden beri bunu hunharca bir uygulama olarak görüyorum.

Devletin bekası, fitnenin önlenmesi, toplumun huzur ve barışı gibi gerekçeler, hiç bir zaman, bana tatmin edici gelmemiştir. Esas vahim olanı, bu işin din adamlarından alınan fetvalarla yapılmış olmasıdır. Saltanatlarda, din adamları da çoğunlukla, sultanın “kul“u olarak muamele gördükleri için, ya fetva verecek ya da kelle vereceklerdi; çoğunlukla kelleyi kurtarmak veya azledilmekten kurtulmak için fetva vermeyi tercih ederlerdi. İşin özünde, saltanatın ortak kabul etmemesi meselesi vardır.

Esas hassasiyet, devletin bekası ile değil, monarkın saltanatının devamıyla ilgilidir. Monarşiler çeşitlilik arz etse bile, yönetimin dayandığı temel paradigmalar değişmez. Monarkın sıfatının ne olduğu da önemli değil. Kral, kraliçe, şah, padişah, sultan, melik, emir farketmez. Hepsinde işin özü, güçler ayrılığı değil, güçler birliği prensibidir. Bütün güç tek elde toplanmıştır ve o güç ise gücünün paylaşılmasına asla tahammül etmez.

Merhum Necip Fazıl, bir Osmanlı hayranı olmasına rağmen, “Canım İstanbul” şiirinde iki mısra ile bu trajediyi özetler: “Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından, Hâlâ çığlıklar gelir Topkapı Sarayı’ndan.” Elbette burada sözü edilen “çığlıklar“, boynuna kement geçirilen şehzadelerin çığlığıdır. Günümüz dünyasında isimler aldatıcı olmasın.

Bugün dünyada ismi krallık olduğu halde demokrasinin en olgun ve ileri örneklerini veren ülkeler var. Mesela İsveç, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, İngiltere, İspanya. Öte yandan ismi cumhuriyet olduğu halde otoriter ve totaliter yapısıyla eski krallıklara rahmet okutan ülkeler var. Türkiye Cumhuriyeti, bürokratik bir cumhuriyet olarak kuruldu.

Saltanat kaldırılmıştı ama yeni Cumhuriyet, bir tek kişinin iradesine teslim edilmişti. Sivil ve askerî bürokratlar, o tek kişiye kayıtsız şartsız itaat ettiği sürece yerlerini ve güçlerini koruyabilirlerdi. Yani saltanat döneminin “biat“ı gitmişti, yerine yeni dönemin “itaat“ı gelmişti.

Bu durum, çok partili siyasi hayatın başlamasıyla beraber kıymık kıymık değişmeye başladı ama Bürokratik Cumhuriyet, bir türlü Demokratik Cumhuriyete dönüşmedi. Atatürk, kendisiyle birlikte Cumhuriyeti kuran, Milli Mücadele’nin komuta kademesinde yer alan komutanların yüzde doksanını ya devre dışı bıraktı veya bununla da yetinmeyerek onları çeşitli bahanelerle hapse attı.

AK Parti iktidarının ilk on yılında, Sayın Erdoğan‘ın liderliğinde, Bürokratik Cumhuriyet’in, Demokratik Cumhuriyet’e dönüşmesi için olağanüstü gayret sarfedildi ve çok büyük mesafeler de alındı. Ne var ki bu kazanımların devam etmesi bir yana, esefle müşahade ediyoruz ki, bu anlamda ciddi bir geriye gidiş yaşanmaktadır.

“Hukuk Devleti” uygulamaları esas alınarak hazırlanan The World Justice Project (WJP) Open Government Index 2015‘e göre Türkiye’nin 21 sıra gerileyerek, Çin’in, Tunus’un bile altında, 80. sıraya düşmesi bize yakışmamıştır. Bir süre önce Ahmet Hakan‘a verdiğim mülakatta “Kemalistlerin düştüğü hataya düşmeyelim.” demiştim. Gücün tek elde toplanması, kurulların sembolik ve seremonyal hale gelmesi, ortak aklın kaybolması, lidere sadece hoşuna gidecek, onu tasdik etme anlamına gelebilecek sözlerin söylenebilmesi, Muhafazakar Kemalizmden başka bir şey değildir.

Çok şükür bugün artık “kardeş katli” diye bir şey yoktur. Ancak, şeref ve haysiyetleri ile oynadığımız, bin bir türlü hakaret ve iftiraya uğrattığımız, itibarlarını ayaklar altına aldığımız, sabah akşam trol ve troliçelerin, satılık ve kiralık kalemşörlerin, ekranları dolduran infaz timlerinin saldırılarına muhatap kıldığımız, çileli günlerdeki yol ve dava arkadaşlarımıza, yani manevi kardeşlerimize uygulanan kıyıma ne diyeceğiz?

Manen kıyıma uğrayan sadece siyasetteki yol ve dava arkadaşlarımız değil, en zor zamanlarda yanımızda olan, birçok badireyi atlatmada hayati roller üstlenen bazı hukuk ve devlet adamları ile birçok basın mensubu da ne yazık ki bu kırlangıç fırtınasından nasibini almıştır. Manevi kıyıma uğramanın ne anlama geldiğini, onur ve itibarlarına düşkün insanlar çok iyi bilirler.

Sayın Ahmet Davutoğlu, değerli bir bilim ve siyaset adamıdır. Herkes gibi onun da artıları eksileri elbette vardır. Birlikte siyaset yaptığımız sürece, aramızda tatsız diyebileceğimiz bir tartışma bile geçmemiştir.

Ancak Sayın Erdoğan‘dan sonra, benim şahsen genel başkan adayım hiç bir zaman Sayın Davutoğlu olmadı. Bunu ikili görüşmelerimizde kendisine de ifade ettim. Ben, Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği bütün kurullarda kendisinden sonra Sayın Abdullah Gül‘ün AK Parti’nin genel başkanı ve başbakan olması gerektiğini, gerekçeleriyle birlikte çok açık ve aleni olarak söyledim.

Ama sonuçta Sayın Erdoğan, Sayın Davutoğlu‘nu tercih etti. Biz, Sayın Davutoğlu‘na da, birçok değerli arkadaşımızın tasfiyesine en azından seyirci kalmasına rağmen, hürmette kusur etmedik. Hatta ülkemizin, partimizin ve hükümetimizin selameti ve başarısı için ‘nasıl yardımcı olabiliriz‘ diye gayret gösterdik. Peki, bütün bunlara rağmen, Sayın Davutoğlu‘na revâ görülen muameleye sağ duyulu kaç insan “bu şık oldu” diyebilir.

Bu olaydan sonra, değerli dostum Vehbi Vakkasoğlu‘nun yıllar önce okuduğum “Önce Alkışladılar, Sonra Öldürdüler” isimli kitabını hatırladım. Gerçekten tarih tekerrürlerle doludur. Bugün genel başkanlığa adı geçen arkadaşların çoğu ile uzun yıllar yan yana, dirsek dirseğe çalıştık.

Paylaştığımız acı, tatlı bir yığın hatıramız var. Hatta bazıları ile çok yakın dostluğum var. Daha işin başında, bu insanları “düşük profilli” diye niteleyen densizliğe, basiretsizliğe ne diyeceğiz? Bu arkadaşlarımızı, bir yığın karikatürün ve seviyesiz mizahın konusu haline getirmeye kimin ne hakkı var. Bu iz’andan yoksun yakıştırmayı yapanlar hâlâ köşe başlarında oturup, itibarlı adam muamelesi görecekler mi? Sevdiklerimizi takdir etmenin yolu, başkalarını tahkir etmekten mi geçiyor?

AK Parti kurulurken biz, arkadaşlarımızın hukukunu kendi hukukumuz, itibarını kendi itibarımız kabul ettik ve uzun yıllar bu anlayışla birbirimize sahip çıktık. İtibar cellatlığı yapılmasına devam edilirse, daha da mühimi buna müsaade ve müsamaha edilirse AK Parti’nin de küme düşen partilerin arasına karışması mukadder olur.

Bugün, AK Parti’nin tek rakibi artık kendisidir. Bu olup bitenleri gördükçe, şimdi Volter’e daha çok hak veriyorum. Hani diyor ya: “Tanrım, beni dostlarıma karşı koru; zira ben düşmanlarımla başa çıkabilirim.“ Hiç ama hiç bir hesabı olmayan, hasbî bir dostun uyarıları veya sitemleri olarak bunları, arkadaşlık hukuku adına tarihe not düşüyorum. Bilindiği gibi, sitem, sevgiden doğar. Ben CHP’yi çok eleştirdim ama sitem ettiğim görülmemiştir. Dikkat edin ‘kardeşlik hukuku adına‘ demiyorum, çünkü kardeşlik hukuku, son yıllarda sıkıntılı olmaya başladı.

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu