GüncelGündem

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, yurt dışına eğitim için gönderilen öğrencilerin burslarında yapılan artışları açıkladı

Paylaş:

ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki “Devlet Bursu ile
Lisansüstü Öğrenim Görme Amacıyla Yurtdışına Gönderilen Öğrenciler ile
Buluşma” programında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz,
bugün burada dünyanın 40’ı aşkın ülkesinde lisansüstü eğitim alan
gençleri misafir ettiklerini belirtti.

Aydınlık
yarınların teminatı olarak gördükleri gençlerle bir araya gelmekten
büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Yılmaz, bu buluşmaya vesile
olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve ekibine teşekkür etti.

Yılmaz,
öğrencilerin yurt dışında sürdürdükleri eğitim hayatlarının kendileri,
aileleri, ülke ve millet için hayırlı olmasını dileyerek, “Eğitim ve
meslek hayatınız süresince icra edeceğiniz çalışmalarda her birinize
şimdiden başarılar niyaz ediyorum. Ülkemizi, nitelikli insan kaynağının
omuzlarında Türkiye Yüzyılı’na taşımak için gayret gösteren
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her birinize en kalbi
selamlarını ve başarı dileklerini iletiyorum.” dedi.

Yılmaz,
devlet bursu alarak yurt dışında eğitim gören öğrencilerin Türkiye’nin
öğretime verdiği önemin belirtilerinden biri olduğunu dile getirdi.

Salonda
bulunan her öğrencinin, maarif ve kalkınma davalarına damgasını vuran
köklü bir geleneği temsil ettiğini aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:

“Millet
olarak 2,5 asırdan fazla bir süredir yurt dışına eğitim, öğretim ve
bilgi-görgü amacıyla talebe gönderiyoruz. Bunları da sizler gibi
evlatlarımızın en başarılılarından, en parlak, en iştiyaklı olanlarından
seçiyoruz. Osmanlı’da, devletin duraklama ve gerileme dönemine
girmesiyle birlikte önce Fransa’ya, ardından Almanya’ya öğrenci
gönderdik. Sultan 3. Selim’le başlayan yurt dışında talebe okutma
uygulaması, Cumhuriyet’in ilanından sonra da devam etti. Nice eğitimli
evladını kurban verdiği büyük bir savaştan zaferle çıkan yeni
devletimiz, toparlanma, yeniden ayağa kalkma, kalkınma yolculuğunu devam
ettirebilmek için yetişmiş insanlara ihtiyaç duyuyordu. Ekonomik
bakımdan imkanlar çok kısıtlı olmasına rağmen, Cumhuriyet’in ilk 10
yılında 400’den fazla öğrenci yurt dışına yüksek tahsil amacıyla
gönderilmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarından 2002 yılına kadar
yurtdışına devlet bursuyla giden öğrenci sayısı 10 bin civarındadır. Bu
öğrencilerin çoğu ülkeye geri dönerek, millete şükran borcunu ödemek
için farklı alanlarda başarılı çalışmalara imza atmıştır. Bir kısmı ise
gittiği ülkelerde kalarak hayatlarını orada devam ettirmiştir. Bursiyer
olarak yurt dışına gidip şu an bakan, üst düzey bürokrat, kurum başkanı
olarak Türkiye’ye hizmet eden pek çok kardeşimiz bulunuyor. Bir örneği
de İhsan Süreyya Sırma hocamız.”

“Yurt dışına burslu gönderilen öğrencilerin sayısını ciddi oranda yükselttik”

Yılmaz,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde 2002’de ülkeyi
yönetme sorumluluğunu devraldıklarında, eğitime dair diğer tüm konular
gibi bu meseleye de büyük önem ve öncelik verdiklerini dile getirdi.

2006’da
“5 Yılda 5 Bin Öğrenci Projesi”ni başlattıklarını hatırlatan Yılmaz,
“Böylece 2006’dan itibaren yurt dışına burslu gönderilen öğrencilerin
sayısını ciddi oranda yükselttik. O günden bugüne kadar, hükümetlerimiz
döneminde yurt dışına burslu giden öğrenci sayısı 12 bindir. Yani
Cumhuriyet tarihi boyunca program kapsamında giden 21 bin 500 öğrencinin
yüzde 56’sı son 20 yılda bu imkana kavuşmuştur.” diye konuştu.

Sadece kontenjanları artırmakla kalmadıklarını anlatan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Programın
kapsamı, içeriği ve imkanlarında da ciddi iyileşmelere gittik.
Öncelikle ülkemizin neye gerek duyduğunu, hangi alanlarda daha fazla
yetişmiş insan kaynağına ihtiyacı olduğunu tespit ettik. Türkiye’nin
kalkınma hamlesine katkı verecek enerji, savunma, havacılık, siber
güvenlik, yapay zeka, ilaç ve aşı çalışmaları gibi stratejik konularını
belirledik. Ayrıca devletimizin dış politika önceliklerine göre öğrenci
gönderilen ülke yelpazesini genişlettik. Avrupa ve Amerika’nın yanı sıra
Hindistan, Malezya, Brezilya, Güney Afrika, Tunus, Azerbaycan gibi
stratejik ilişkilerimizin olduğu 50’den fazla ülke ve bölgeyi de listeye
ekledik. Bizim dünyaya bakarken yüzümüzü sadece belli bir coğrafyaya
dönmemiz hiçbir şekilde kabul edilemez. Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle
güneyiyle bütün dünyaya bakmak durumundayız. Bir bölgeyi de diğerinin
alternatifi olarak görmüyoruz. Bunlar birbirini tamamlayan, hepsi bir
araya geldiğinde çok daha büyük bir anlam ifade eden farklı coğrafyalar,
kültürler, diller, zenginlikler. Bir dönem maalesef yüzümüzü bir
dünyaya dönmüş geri kalanını biraz ihmal etmişiz, unutmuşuz. İşte bu
farklı yaklaşımla geçmişin bu eksikleri de telafi edilmiş durumda.”

“Önemli sorun aşılmış oldu”

Yılmaz,
halihazırda 48 ülkede, 123 üniversite ve 40 farklı kamu kurumu adına
toplam 3 bin 415 öğrenci bulunduğu bilgisini paylaştı.

Bursiyerlerin
dönüşte yaşadıkları en önemli sıkıntının kadro olduğunu ifade eden
Yılmaz, “Adına gittikleri üniversitelerde eğitimlerine uygun kadrolara,
kadro kısıtı aranmaksızın atanabilmelerini sağladık. Yani bir öğrenci
döndüğü zaman üniversitesi ‘Kusura bakma, benim cetvelimde böyle bir
kadro yok, seni alamam’ diyemedi artık. Otomatik olarak gelen
arkadaşımız kadroya alındı ve kadro sayısına ilave edildi kendisi.
Dolayısıyla bu önemli sorun aşılmış oldu.” dedi.

Yılmaz,
yapılan değişikle devlet memuru olup burstan yararlanmak isteyen
adaylar için istifa şartını kaldırdıklarını belirterek, “Dolayısıyla
devlet memurları gidip bir tercih yapmak zorunda kalmadılar. Bursiyer
olarak gittiklerinde devlet memurlukları düşmedi. Böyle bir imkana
kavuşmuş oldular.” ifadelerini kullandı.

Yurt
dışında geçirilen sürelerin tamamının memuriyete sayılmasına ve
bursiyerlerin eş ve çocuklarının yurt dışındaki tedavi giderlerinin de
karşılanmasına imkan tanıdıklarını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:

“Bizzat
ben de yaşadım bu sorunu. Devlet Planlama Teşkilatı burslusu olarak
gittim yurt dışına. Eşimle birlikte gitmiştik, yeni evliydik. Çok ciddi
maliyetler bu sigortalar. Beni sigortalamıştı kurumumuz ama eşimin
sigortası yoktu. Bayağı bir sıkıntı yaşadık. Bu tür problemlerin
çözülmesi çok kıymetli. Doktora sonrası uluslararası proje, araştırma
veya yeni teknolojilerle ilgili çalışma yapacak öğrencilere 2 yıl süre
verilmesini sağladık. Daha bunların dışında öğrencilerimizin pek çok
talebini karşıladık.”

Yılmaz, dünyada son 60-70
yılın zirvesine çıkan enflasyonun, yurt dışında burslu okuyan
öğrencileri de etkilediğinin farkında olduklarını anlatarak, “6 Şubat
depremlerinin yol açtığı ekonomik zorluklarla mücadele ederken, imkanlar
dahilinde bu sorunları çözmeye de gayret ediyoruz. Sizlerin
eğitimlerini en iyi şekilde, en iyi şartlarda sürdürmeniz noktasında
bugüne kadar hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. Bundan sonra da sizlerin
yanında olmaya devam edeceğiz.” dedi.

“Bağımsızlık yolunda birlikte gayret etmeye devam edeceğiz”

İlk
emri “oku” olan bir inancın mensupları, “hikmet müminin yitik malıdır,
onu nerede bulursa alır” diyen bir Peygamber’in ümmeti olduklarını
belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

“Tarih boyunca
medeniyetimiz, hikmet membağı şehirler kurmuş, toplum ve insanı odağa
alan bir yaklaşımla mefkuremiz, hakikat neyse onu bulup topluma
kazandırmak olmuştur. Astronomiden tıp bilimlerine kadar bilim dünyası
ilk kaynağını bizim köklerimizden, Buhara’dan, Semerkand’dan, Bağdat ve
Kurtuba’dan almıştır. İşte 21 yıldır bizler, medeniyet birikimimizi
kullanarak bugün de ilimde öncü olmanın gayreti ve üretkenliği
içindeyiz. Çalışmalarımızı da bu yönde azimle sürdürüyoruz. Türkiye’nin
rekabetçiliğini korumak ve her alanda tam bağımsız hale getirmek için
Cumhurbaşkanı’mız liderliğinde her alanda yerli ve milli tasarımı,
patenti, üretimi ve teknolojiyi teşvik etmeye devam ediyoruz.

Bağımsız
derken yanlış anlamayın, elbette bir dünyanın içindeyiz, elbette bu
dünyayla çok yönlü yoğun bir etkileşim içindeyiz. Başka türlüsü de
düşünülemez. Bağımsızlıktan şunu anlıyorum; kendi iradenizi ortaya
koyabilmek, kendi tercihinizi yapabilmek ve onu hayata geçirme gücünü,
kudretini yine dosta düşmana gösterebilmektir. Bu, bireysel olarak da
böyledir, ülke olarak da böyledir. Bunun da şartı belli, bilginiz yoksa,
gücünüz yoksa bağımsız da olamazsınız. Kişisel olarak da toplumsal
olarak da devlet olarak da böyledir. Ne kadar ilimde, bilgide
derinleşirseniz, ne kadar gücünüz kudretiniz olursa, o ölçüde de tercih
yapabilme kapasiteniz olur. İrade oluşturma ve bu iradeyi hayata geçirme
kapasiteniz olur. Dolayısıyla bu anlamda bağımsızlık yolunda hep
birlikte gayret etmeye devam edeceğiz.”

Yılmaz,
Türkiye’nin otomobili Togg, dünyada dengeleri değiştiren SİHA’lar, milli
uydu projesi ve özel sektörde çığır açan TURCORN isimlendirdikleri
şirketler ve daha nice yerli-milli teşebbüsün, her bir gencin hayalleri
ve azminin buluştuğu yerde filizlendiğini söyledi.

“En büyük zenginliğimiz insandır”

Hayalleri
ve fikirlerin hiç ihmal edilmemesi gerektiğine vurgu yapan
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, her şeyin bir hayalle ve fikirle
başladığına dikkati çekti.

Ama bunun ilim, azim, çalışmayla projelendirilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:

“O
projeleri de toplumumuzun ihtiyaç duyduğu alanları öncelikli görerek
hayata geçirelim. Bunu yaptığımız zaman hem kendimiz hem toplum için
üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirmiş oluruz. Yurt dışına açılarak
irfan yolculuğuna çıkan sizler, Türkiye’nin nitelikli insan kaynağı
olarak bilim ve teknolojide geleceğe yön veren, sosyal ve ekonomik
problemlere çözüm üretebilen bireyler olarak adınızı bu başarı
yolculuğuna yazdıracaksınız. Bütün yapıp ettiklerimizin sonuçta insana
hizmet etmesi lazım. Kalkınma dediğiniz, ekonomi dediğiniz, teknoloji
dediğiniz hadise başka alanlardaki büyük büyük kelimeler, kavramlar
hepsi sonuçta eşrefi mahlukat olduğuna inandığımız, yaratılanların en
şereflisi olduğuna inandığımız insana hizmet için var. Bütün bunların en
temel taşıyıcısı, gerçekleştiricisi de yine insan. Bu anlamda en büyük
zenginliğimiz insandır.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Yılmaz, Prof. Dr. Fuat Sezgin’den Nobel Kimya Ödülü’nü alan Prof. Dr.
Aziz Sancar, Necmettin Erbakan’dan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a uzanan
gurur listelerinin olduğunu belirterek, şunları aktardı:

“Yine
İhsan Süreyya Sırma hocamız aynı listenin bir parçası olarak aramızda.
Çok sayıda insanımız var. İnşallah sizler arasından bu listeye yeni pek
çok isimler eklenir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan her zaman
eğitimi hizmetlerin odağına koymuş, ülkemizin içinden geçtiği zor
günlerde bile eğitim harcamalarından kesintiye gitmemiştir. Son 20 yılda
en büyük bütçeyi alan bakanlığımız hep övünerek söylüyoruz Milli Eğitim
Bakanlığımız oldu. Bundan sonra da öyle devam edecek inşallah. Bunu da
rastgele yapmıyoruz, bu bir zihniyetin, anlayışın, yaklaşımın sonucu.
İnsan odaklı bir kalkınma, siyaset anlayışının sonucu. Kendi
değerleriyle, tarihiyle birlikte siyaset yapan gençlere de çok
ihtiyacımız var. Onların da mutlaka olması lazım.”

Türkiye’de
ağır bir depremin yaşandığını hatırlatan Yılmaz, “Tarihimizin en büyük
afetini yaşadık. Bütçemizde sadece bu sene 762 milyar lira depreme
harcama yapacağız. Gelecek sene sadece merkezi yönetim bütçesinden 1
trilyon liranın üzerinde deprem bölgesinin hasarını tamir etmek, bölgeyi
rehabilite etmek için kaynak kullanacağız. Bütün bunlara rağmen
sizlerin şartlarını olabildiğince iyi noktada tutmak için de elimizden
gelen tüm desteği verme kararlılığındayız. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bu
yaklaşımı yeni bazı kararlara da dönüşmüş durumda.” diye konuştu.

Burslarda yapılan artışlar

Yılmaz, bu anlamda bir müjdeyi de paylaşmak istediğini, verilen burslarda artış yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Yapılan
artışla birlikte kırtasiye ödeneği dahil ABD’de aylık 1780 dolardan 2
bin 426 dolara, İngiltere’de aylık 1200 sterlinden 1646 sterline,
Almanya’da 1490 avrodan aylık 1993 avroya yükselmiş şekilde burslarınızı
alacaksınız. Prensip olarak o ülkenin parasından, reel olarak yüzde
26-27 civarında bir artış bütün ülkeler bazında görebildiğim kadarıyla
tabloda sağlanmış durumda. Sayın Cumhurbaşkanı’mıza hepiniz adına
şükranlarımı sunuyorum.”

Kabinede, insan ve
eğitim söz konusu olduğunda her türlü fedakarlığın yapıldığına dikkati
çeken Yılmaz, artışlarla dünyadaki enflasyonun öğrencileri daha fazla
etkilememesi adına önemli bir ilerleme sağlandığını ifade etti.

Kendisi
de devlet bursu ile yurt dışında yükseköğrenim gören yazar-akademisyen
Nurettin Topçu’nun “Her cemiyet kendi gençliğinin çehresinde değer
kazanır.” sözünü nakleden Yılmaz, şöyle devam etti:

“Sizler
için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Yeter ki sizler önce
ailenize sonra milletimize hayırlı işler yapın, değerlerinizi de
bırakmadan yükselin ve Türkiye Yüzyılı’na umut olun. Cumhuriyetimiz bir
yüzyılı geride bıraktı. Bütün kazanımlarımızı koruyarak ikinci bir
yüzyıla geçiş yapıyoruz. Yeni gelen döneme biz Türkiye Yüzyılı diyoruz.
Bu, bir kesimin, görüşün, belli bir grubun yüzyılı değil, 86 milyon
bütün ülkemizin yüzyılı. Burada yeni hamleler, sıçramalar yapmak
durumundayız. Her alanda hepsine ihtiyacımız var. Türkiye bu yeni
dönemde, Türkiye Yüzyılı’nda tarihine yakışır bir şekilde çok farklı bir
seviyeye inşallah hep birlikte yükselecek ve özellikle nitelikli
gençlerimizin omuzlarında yükselecek.”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin

Milli
Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de programda yaptığı konuşmada, salonda
bulunan eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile 2013’te Milli Eğitim
Bakanlığında çalışmaya başladıklarını hatırlatarak, o yıllarda
müsteşarlık görevini yürütürken TÜBİTAK Başkanı, YÖK Başkanı, ÖSYM
Başkanı, Bakan Avcı ve kendisinin de katılımıyla toplantılar
yaptıklarını, ilk ele aldıkları konulardan birinin 1416 sayılı Kanun
kapsamındaki devlet bursları olduğunu söyledi.

Üniversitede
asistanlık yıllarındaki 1416 bursiyerliğine ilişkin bir anısını
anlatırken duygulanan Bakan Tekin, Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde
asistanken yurt dışına gitmek ve 1416 bursiyeri olmak için sınava
girdiğini, sınavı kazanmasına karşın 28 Şubat sürecinde bakanlıktan
“Yurt dışına gönderilmeniz uygun bulunmamıştır” şeklinde yazı geldiğini
anlattı.

Yazıda hiçbir gerekçeye yer
verilmediğini belirten Tekin, kendisi için bunun bir imtihan vesilesi
olduğunu, yıllar sonra 2013’te 1416 bursiyerleriyle ilgili karar
verebilme imkanına kavuştuklarını ifade etti.

Bakan
Tekin, 1416 bursiyerlerine ilişkin gözden geçirilmesi gereken konular
üzerine müsteşarlık yıllarında eski Bakan Nabi Avcı’yla yaptığı
görüşmelerden detaylar verdi.

Bu burs sisteminin
2013’te FETÖ tarafından abi-abla statüsünde yurt dışına adam gönderme
mekanizmasına dönüştürülmeye çalışıldığını anlatan Tekin, bu durumun da
konuya odaklanmaları gerektiğinin göstergesi olduğunu söyledi.

Yusuf
Tekin, o yıllarda “1416” ile ilgili yaptıkları yasal düzenlemenin
altındaki önemli hususlardan birinin de Nabi Avcı’nın karakterinde gizli
olduğunu ifade ederek, “Arkadaşlarımızın insani problemlerini, o
zamanın bürokratik ve siyasi yapılarıyla konuşarak çözdük.” dedi.

Bursiyerlerin
uçak biletleri, sağlık giderleri, döndüklerindeki kadroları gibi
sorunlarına çözümler ürettiklerini aktaran Tekin, “Rektörler, dışarıdan
gelen eski adıyla bir yardımcı doçente, ‘bana oy vermeyecek’ mantığıyla
kadro vermiyorlardı. Böyle bir garabet durumla karşı karşıyaydık. Biz,
hocamın da talimatlarıyla o süreçte arkadaşlarımızın hem ekonomik hem
akademik hem de insani problemlerini çözecek tedbirler aldık.
Huzurlarınızda hocama tekrar teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.” diye
konuştu.

Bakan Tekin, o yıllarda Türkiye’nin dış
politikası konusunda uzmanlar yetiştirmek için attıkları adımları da
anlattı. Programın içine ülke ve bölge çalışmaları başlığıyla bir alan
eklediklerini belirten Tekin, Türkiye’nin dış politika ilişkilerini
geliştirmesi beklenen ülkelerde yetişmiş bursiyerler konusunda
düzenlemeler yaptıklarını ve bu alanda 500’e yakın bursiyer seçtiklerini
ifade etti.

Bursiyerlerden tez çalışmalarını
farklı konular üzerine yapmalarını, yaşadıkları ülkelerin sosyoekonomik
ve toplumsal yapısını tanıyabilecek şekilde geliştirmelerini
istediklerini aktaran Tekin, ayrıca Türkiye’deki üniversiteleri de belli
çalışmalarla kümelendirecek şekilde tasnifler yaptıklarını söyledi.

Tekin,
“Bizim gönderdiğimiz 15-20 bursiyer, döndüklerinde üniversitelerde bu
konularla ilgili bir araştırma merkezi kursun ve dış politikada
Cumhurbaşkanımız, dış politikamızı yöneten Dışişleri Bakanlığımız veya
ilgililer, herhangi bir ilgili detaylı bir çalışma istedikleri zaman bu
merkez, kendilerine bu akademik çalışmayı sunsunlar istemiştik. Bu benim
hayalimdi. Şimdi ne durumda onu da gözden geçireceğiz.” ifadelerini
kullandı.

“Bursiyerlerimizin akademik pozisyonlarına uygun kadrolara atanmaları için tedbirler aldık”

Bakan Tekin, Aziz Nesin’in Seyyar Köfteciler Talimatnamesi hikayesini hatırlatarak şunları kaydetti:

“Bizim
hocamla o yıllarda üzerinde durduğumuz konulardan biri de döndüklerinde
köfte arabasının camından hareketle optik mühendisine bir talimatname
hazırlama komisyonunda üyelik görevi verilmesin istedik. Arkadaşlarımız,
mağdur olmasınlar, eğitimlerine, akademik pozisyonlarına uygun
kadrolara atansınlar istedik, bununla ilgili tedbirler aldık. Biz o
dönem, bu konuyu gerçekten ana konularımızdan bir tanesi yapmıştık.
Arkadaşlarımızla sürekli her gittiğimiz yurt dışı seyahatinde mutlaka
1416 bursiyerlerini topluyorduk. Büyükelçilerimizden 1416
bursiyerleriyle ilgili neler yaptıklarını sorup onları arkadaşlarımızın
problemlerini çözmek konusunda teşvik ediyorduk. Şimdi aynı şeyleri yine
yapacağız.”

Yusuf Tekin, bursiyerlerin, “bir
ağabeyi, arkadaşı, dostu” olarak Bakanlıkta her türlü problemlerinin
arkasında durarak hak ettikleri şekilde yetişmeleri ve Türkiye’de hizmet
verebilmeleri için ellerinden geleni yapacak bir ekip ve Milli Eğitim
Bakanı olarak karşılarında olduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’a bir konuda teşekkür etmek istediğini dile
getiren Tekin, “Cumhurbaşkanımız, kendi insan kaynağı yetiştirme
projeksiyonunun merkezine aldı ve ‘5 yılda 5 bin bursiyer’ mantığıyla
yola çıktıktan sonra toplamda 2002 yılına kadar gönderilenin iki katına
yakın sayıda bursiyeri yurt dışına göndermiş durumda. Sayın
Cumhurbaşkanımıza da bu açıdan şükranlarımızı sunuyoruz.” ifadelerini
kullandı.

Bakan Tekin, bursiyerlere, “Sürecin
içerisindeki bütün problemlerinizi çözebilecek, çözmek isteyecek bir
ekip olarak karşınızda olduğumuzu tekrar deklare ediyorum. Bizler,
sizlere bu başarılarınızı ödüllendirmek hak ettiğiniz değeri vermek için
buradayız.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

Muhabir: Muhammed Nuri Erdoğan, Selma Kasap,Neriman Senanur Torun

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu