
Bilinen ilk bestenin ülkemiz sınırları içinde bulunduğunu ve şuan Kophenag ’da bir müzede sergilendiğinizden haberiniz var mıydı? Eğer yoksa, gelin hep beraber tarihteki ilk bestenin nerede bulunduğunu ve şu an neden ülkemiz sınırlarında olmadığı hakkında aydınlanalım.
Tarihte bilinen en eski bestenin 1882-1883 yılları arasında Aydın Tralleis’te İzmir-Aydın demiryolunun yapımı sırasında ortaya çıktığı,hatta demiryolu inşaatını yapan mühendis Edward Pulser’in bu yazıtı kendi koleksiyonuna kattığı yönünde. Seikilos adındaki birine ait olan mezar taşının üzerinde Grekçe bir mezar yazıtı ve bir melodinin söz ve bestesi yer alıyor(toplam 13 satırlık bu yazıtın 1-5 ile 12-13. satırları mezar yazıtını, 6-11. satırları ise müziğe esas olan güfteyi içermekte olup, yazıtın ilk 11 satırı vezinlidir). Seikilos yaşarken yaptırdığı mermer mezar taşına hayatla ilgili tavsiyeler ve sözleri eklemiştir. Bu yazıtı karısı için mi yoksa oğlu için mi yaptırdığı tam olarak bilinmemektedir. Bu eseri bir süre sonra Edward Pulser’in damadı Young tarafından İzmir’in Buca semtinde tekrar ortaya çıkıyor. Ardından Seikilos’un bu eseri Türk-Yunan savaşı bitene kadar muhafaza edilmek üzere Hollanda Konsolosu’na verildi. Ancak savaş bitince stel kimseye iade edilmedi. İstanbul üzerinden önce Stockholm, ardından Lahey’e götürüldü. 1966 yılına kadar burada kaldı. Daha sonra Danimarka Ulusal Müzesi tarafından (Naitonalmuseet) teslim alındı ve Kopenhag’da sergilenmeye başladı. Halen de orada, 14897 envanter numarasıyla sergileniyor .
Bu kadar değerli bir mirasın ülkemizden bu kadar kolay çıkmış olması oldukça üzücü. Seikilos‘un şarkısını dinleyince, bestenin evrenselliğini kaybetmemiş olduğunu ve melodilere rahatlatıcı bir tınının hakim olduğunu görüyorsunuz. 2300 yıllık bu eser şu şekilde;
Seikilos dikti beni,
Ben taştan bir heykelim.
Anısını yaşatmaktır,
Sonsuza dek görevim.
Işılda yaşadığın müddetçe.
Hiçbir şeyi dert etme.
Yaşam kısacık zaman,
Bedelini ödetir günü gelince.
//
Işılda henüz yaşıyorken,
Gamı tasayı at bir kenara.
Hayat çok kısa..
Hiçbir şeyin seni üzmesine izin verme
Ve her şey yenik düşerken zamana.
Böyle bi eserin varlığından haberdar olduktan sonra akıllarda birkaç soru işareti kalıyor. Bu esere neden bu kadar kolay kulaklarımızı tıkayabildik?,Neden orijinal mermer taş ülkemize geri getirilmiyor? Neden kendi kimliğimizden,geleneğimizden,zenginliğimizden bu kolay vazgeçebiliyoruz?Tarihteki ilklerin kendi coğrafyamızdan çıkması onore edici. Yazımı sonlandırırken Seikilos’un o güzel dizeleriyle veda etmek istiyorum, hayatta sağlığımız ve enerjimiz yerindeyken bütün güzellikleri ve içinde bulunduğumuz anı yasamak dileğiyle. “Işılda henüz yaşıyorken, gamı tasayı at bir kenara, yaşam dediğin böyle kısayken ve her şey yenik düşerken zamana.”
DEMET SELVİ
Başa dön tuşu