Yazarlar

Doğan Özdemir – Cumhur ve Zillet İttifakı!…

Paylaş:

Yaşamak zorunda kaldığımız günlere gelebileceğimizi doğrusu hayal bile etmezdim. Biz ki 1978-79 döneminde siyasetin kardeşi kardeşe vurdurduğu en zor dönemlerde üniversitelerde okuyanlar, böyle bir gündemi tartışıyor olacağımızı düşünemezdik.

Bu ülkenin her zaman vazgeçilemeyen değerleri vardı.

Vatandı, halktı, bayraktı, orduydu, hukuktu, meclisti… Doğruluktu, dürüstlüktü, sözüne güvenilirlikti, kul hakkıydı, yetim hakkıydı, haramdı… Namustu, saygıydı, sevgiydi, utanmaydı, zayıfları koruma ve sahip çıkmaydı… Birlikti, bütünlüktü, kardeşlikti, kimsenin dini inancına karışmamak ve saygı duymaktı, kimsenin etnik kökenini sorgulamamaktı, kişisel yaşam tarzına saygıydı…

Bu kadar daha ekleyebileceğim temel değerler bu kadar çabuk nasıl yozlaştırıldı? İnsan olmanın temeli olan bu yapı taşları nasıl yok sayıldı? Bizler nasıl bunlara ayak uydurabildik? Şimdi kendimizle çelişmiyor muyuz? Bizler ne idik, ne olduk böyle?…

Geceleri yatağımızda huzur içinde uyumamızı sağlayan, bunun için karda-kışta, en zor koşullarda ve coğrafyalarda, vatanının bir tek çakıl taşı için bile canını seve seve verecek ordumuz ve emniyet güçlerimize ne oldu? Neden şimdi onlara karşı güven duygularımızı sorguluyoruz? Başımız sıkıştığında koşa koşa yardım istediğimiz bu kurumlarımızın şimdi önünden bile geçerken neden içimiz ürperiyor?

“Berlin’de Yargıçlar var!” diyebilen köylü değirmenciye bir şey yapamayan imparatorunu okudukça bizlerin de umutla “bizim de yargıçlarımız ve savcılarımız var” diyebildiğimiz dönemlere ne oldu? Şimdi tam bağımsız olması gereken yargıyı temsil edenlerin cüppe düğmeleme çabaları içimizi yakmıyor mu? Yine üst düzeylerden yapılan yanlışı ve kişiyi öven söylemler, kırıntıları kalan Bağımsız ve Tarafsız yargıyı tamamen yok etmiyor mu?

Ya TBMM? Kurtuluş Savaşında bile açık olan o şanlı meclisimize ne oldu? Koca Atatürk’ün bile istediği kararı çıkartamadığı ve boyun eğerek meclis iradesine saygı gösterdiği o kutsal çatı şimdi ne hale geldi? Güçlünün istediği her kararın sorgusuz çıkarılıp, muhalefetin getirdiği kararın ise ne kadar doğru olursa olsun asla çıkarılamadığı; “indir parmak-kaldır parmak” makinesi haline gelmiş olmasından mutlu muyuz?

Siyasetin temelinin ekonomi olduğu, eldekilerin halka nasıl paylaştırılacağı olması gerekirken, kutsal dini, ulaşacakları koltuğa giden merdiven olarak kullananları görmüyor musunuz? O zaman nasıl bir dindarlık ve doğruluk bekleyebilirsiniz ki? Hâşâ Allah’ı ve kutsal kitabını bile çıkarına alet edenlerden dinin emirlerine uymasını, doğru, dürüst, inanılır olmasını, kul hakkı yemeyeceğini hangi akılla düşünebilirsiniz ki?

Kendi yarattıkları yepyeni bir inanç çizgisinde yaptıkları her günaha bir kılıf uyduranlar yüzünden kız çocuklarımızı bile sevemez hale gelmemizi, annemizin dizlerini görüp şehvet duymamızı, bir defadan bir şey olmayacağını söyleyenleri unuttunuz mu? Ya 6-9 yaşında çocukların evlendirilebileceğini, Dinini ve güzel ahlakı öğrensin diye bu amaçla kurulduklarını iddia eden vakıflara, derneklere, kurslara verilen çocuklarımızın planlı olarak ırzlarına geçilmesini; en kötüsü de bu ırz düşmanlarına sahip çıkıp onları iyi halden(!) serbest bırakanları gördükçe mideniz dayanabiliyor mu?

Şimdi size iki alıntı vereyim:

Şunlar;
-15 Temmuz gecesi, sokaklarda meydanlarda kurulmuştur.
-Milletin emrindedir.
-Hak ve hakikatin savunucusudur.
-Zalimlerin karşısında, mazlumların yanındadır.
-Pazara kadar değil mezara kadardır.
-Sadece milletin hizmetine taliptir.
Bunlar;
-Gizli pazarlıkların, siyaset mühendisliklerinin çıkar hesaplarının ürünüdür.
-Kandil ve Pensilvanya’nın güdümündedir.
-Mazluma hoyrat, zalime müşfiktir.
-Kirli ilişkiler bitene, çıkarlar çatışıncaya kadardır.
-Amacı terör örgütlerinin uzantılarını, belediye meclislerine ve bürokrasisine taşımaktır.

Ben okuyunca utandım! Gerçek isimlerini sizler biliyorsunuz. Ben ikincilere yakıştırılan hakareti yazmayı doğru bulmadım. Çünkü seçimin sonucu ne olursa olsun bu iki ittifak yarın yine yüz yüze bakacak! Eğer bakacak yüzü kalırsa!… Bunu içinize sindirebiliyor ve oy verirken yazılanları içten kabul ederek oyunuzu veriyorsanız size zaten başka sözüm olamaz!

Sadece ufacık bir şey hatırlatayım; bu yazılanları muhalefet partisi söylüyor olsaydı aynı şeyleri düşünecek miydiniz? Sadece kendinize dürüst olun, yeter!

Doğan Özdemir

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu