‘Mülteci tehdidini konuşmak her vatanseverin görevidir!’

Ünlü stratejist ve araştırmacı-yazar Erol Mütercimler, SÖZCÜ TV ailesine katıldı. Her hafta sonu Pazar günü ‘Aynanın Ardı ve Komplo Teorileri’ programıyla izleyicilerin karşısına çıkacak olan Mütercimler sorularımızı yanıtladı.

– Öncelikle SÖZCÜ Ailesi’ne beğenilen geldiniz. SÖZCÜ’yü tercih etme nedeniniz neydi?

Hoşbulduk. SÖZCÜ Ailesi’ni önemsiyorum. Zira birebir mahalleye hitap eden kanallarda çalıştım. SÖZCÜ TV farklı bir konsepte bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bir haber kanalı fakat bakışı farklı. Bana program teklif ettiklerinde benim hayalim 70 ile 2000’li yıllardaki bir TRT, yani İsmail Cem TRT’si o denli bir konsept hasretim var. Kanalın Genel Müdürü Sayın Alişer Beyefendi de bana katıldı. SÖZCÜ’yü bu yüzden tercih ettim.

Erol Mütercimler, 1954 yılında Kars‘da doğmuştur. Babası köy enstitüsü öğretmenidir. Babası İstanbul’a tayin edildikten sonra İstanbul’da büyüyüp, okumuştur. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Kısmı’ndan mezun olan Mütercimler, birebir üniversitenin Memleketler arası Bağlar Kısmında “Çok kültürlülük” konusundaki doktora yapmıştır. Ergenekon kumpasına dahil edilen araştırmacı muharrir Erol Mütercimler, “Kumpas Ergenekon” isimli kitabında yargı sürecini ayrıntılı olarak anlatmıştır.

“DİNAMİK PROGRAM OLACAK”

– Programınızın formatı nasıl olacak, izleyicileri neler bekliyor?

‘Aynanın Gerisi ve Komplo Teorileri’ programını yapacağım haftanın bir günü. Bizde biliyorsunuz komplo teorileri denildiği vakit çok olumsuz şeyler anlatılır. Halbuki o denli değil, komplo teorileri çok önemli bir düşünme sistemidir. 3 düşünme formülü var; stratejik düşünme, akıl oyunları ve komplo teorileri. Aynanın Gerisi ve Komplo Teorileri programının konsepti şu; Aynanın gerisi kısmında tek konukla izleyiciyi buluşturuyorum. Programın aşikâr bir yürüyüşü içerisinde 8-10 dakika konuktan müsaade isteyip, seçtiğim bahis her neyse komplo teorileri kısmını kendim anlatıyorum. Son derece dinamik bir program olacak.

“TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI…”

– Aynı vakitte düzgün bir stratejistsiniz, Türkiye’nin izlediği dış politikayı nasıl buluyorsunuz, ne üzere kusurlar yapıldı?

Türkiye’nin izlediği dış siyaset baştan itibaren yanlış. Hele ki son periyotta 3 büyük stratejik yanlışlık yaptılar. Bunlardan birisi Suriye bataklığına girmekti. İkincisi Suriyeli, Afgan, Pakistanlı kaçak göçmenleri kabul etmekti. Üçüncüsü Yunanistan’a verilmiş olan 22 ada, adacık.

“BÜYÜK GÜVENLİK SORUNUDUR”

– Sınır güvenliği ve kaçak göçmen problemimiz büyük. Kaçak göçmenler ileride Türkiye’ye ne üzere büyük problemlere yol açabilir?

Burada göçmen sorunu demek yanlış. Bunlar kaçkın. Bunlar ulusal güvenlik sıkıntısıdır, daha değerlisi son vakitlerde apaçık ortaya çıkmaya başladı. Türkiye artık sosyolojik olarak ikiye bölünüyor. Bunların Türkiye için büyük bir tehlike olduğunu, gelecekte, 15-20 yıl sonra, bilhassa bu kadar büyük nüfus doğurganlığıyla artık burada ortaya şu sonuç çıkacak; 1- Vakıflar, dernekler, siyasi partilerini kuracaklar. Hastaneleri, medyası, okulları olacak. Vatandaşlık da verildiği için siyasete de girecekler, milletvekili olacaklar, meclis lideri olacaklar hatta tahminen ileride başbakan, cumhurbaşkanı olacaklar. Buradaki demografik yapı bozulmuştur. Direkt doğruya bu bir Pentagon, Beyaz Saray, CIA ötesinde milletlerarası müesses nizamın bir büyük stratejisiydi. ABD görünen yüzüdür bunun. Türkiye’nin demografik yapısının bozulması üzerine kurgulanmış bu stratejinin tuzağına bugünkü iktidar düşmüştür. Ve bu Türkiye’nin geleceğinde büyük ulusal güvenlik sıkıntısıdır. Tahminen de Türkiye’nin siyasal sonlarının değişmesine kadar gidecek olan bir büyük güvenlik meselesidir. Münasebetiyle bunla ilgili tehlikeleri konuşmak bir vatanseverin vazifesidir. Ülkesini seven herkes, ülkesi ismine konuşacak.

Cumhuriyet’in 100. yılında ihtilallerle hesaplaşılıyor!

Son devirde Atatürk ve Cumhuriyete yönelik hücumlar ağırlaştı ve tasa verici boyutlara ulaştı. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhuriyetin 100’üncü yılında, Cumhuriyet’le, Atatürk’le ve Türk ihtilaliyle bir hesaplaşmaya girildi. Bu bir rövanş almaydı. Türk ihtilali, laik cumhuriyet ve Atatürk mağlup oldu. Bu hepimizin gözünün önünde oldu, yani Cumhuriyetin 100’üncü yılında başardılar.

“MİLLETTEN ÜMMETE DÖNÜŞ”

“Orada bir terminoloji kullanılıyor, ‘Bunlar din kardeşimiz, bunlar ümmet…’ Bu, cumhuriyetle hesaplaşmak ve rövanşı almaktır. Zira Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nde milleti yarattı. Bizim cumhuriyetimizin niteliği, egemenliği kutsaldan alıp bireye veren, kuldan vatandaş, ümmetten millet yaratan bunu da laik dünya görüşü üzerine oturtmuş olan siyasal rejimin ismi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bunlar terminolojik olarak ümmeti kullanıyorlar. İşte sorunun tam kritik noktası budur. Milletten ümmete dönüş. Benim anlayamadığım konu da şudur; kendisine Türk milliyetçisiyim diyen siyasal iktidarın bir bileşeni olan MHP’nin bunu nasıl oluyor da  kabulleniyor ve içine sindiriyor olması.

SÖZCÜ TV izleyicilerine bir bildiriniz var mı?

SÖZCÜ TV izleyicileri televizyonlarına sahip çıksınlar. Ötekileştirme yoluna hiç kapılmasınlar. Çok şey karamsar, ortam karamsar, gelecek karamsar, herkes ülkeyi terk ediyor, bütün buna karşın yeniden de bir ümitsizlik bataklığına kapılmamak gerekiyor diye düşünüyorum.