Bir Kitabın Doğum Sancıları
Yıllardan beri kafamda planlarını kurup kabataslak yazılı notlar haline getirdiğim bazı yazılarımı değerlendirerek bir kitap haline getirebilme düşüm vardı. Uzun yıllardan beri köşe yazıları ve kitap tanıtımları yazıyor olmam az da olsa “yazma” konusunda bana bir cesaret veriyordu.
Ama hep karşımda “dur bakalım; sen kim, kitap yazmak kim?” sorusunu soran bir “iç ses” bana karşı çıkıyordu. Hele bir de aynı sesin “senin yazdıklarını kim okur ki?” yollu küçümseyici baskısı ile boğuşmaktaydım.
Sonunda bu sorulara yeterli yanıt bulduğumu hissedince de iç sesimi dinlemeyip yazmaya karar verdim! Bu çok zor karardan sonra asıl daha zorlu olan iş başladı; 3-4 yıl önceki notları derlemek, bunlardan amaca uygun bir kitap oluşturmak! Ve bir yıla yakın zamandır bu işe yoğunlaşarak bu gün itibarıyla amacıma ulaşmış oldum. Evet; şu anda kitabım basılmak üzere… Umarım 15 Temmuz gibi okurla buluşabilecek.
Yazdıkça öğrendiğimi, öğrendikçe yazdığımı fark ettim. Yazmak artık benim için vazgeçilmez hale geldi. Bu ilk acemiliğimden sonra –eğer moralim bozulmazsa!- yazabilecek ne kadar çok şeylerimin olduğunu görünce ben bile şaşırdım diyebilirim! Bakalım; zaman her şeyin en iyi ilacıymış derler!
Kitabımın “Başlarken” bölümünden bir paragrafı da buraya alayım; böylece yazma amacım daha net ortaya çıkmış olsun:
“Önemli olan, yarın yok olup gideceğimiz bu dünyaya bizden geriye elde tutulur bir yapıt bırakmaktı… Bu düşünce ile üç yıllık direnişimin sonuna geldim ve bu kitabı yazmaya karar verdim. İçeriği ne diye merak edenlere açıklayayım; 1956 doğumlu birinin aklı erdiği dönemden itibaren yaşadıkları, biriktirdiği anıları, o günün koşullarını, bu güne bağlantılarını anlatmaya çalıştım…”
Kitabımın kapağını da dünyaca ünlü “ödül canavarı!” usta karikatürcümüz, dostum Aşkın Ayrancıoğlu’nun yapacak olması bana daha çok moral ve ümit verdi. Ayrıca Sayın Ahmet Küçükbaş’ın bu kitabı yazmamda büyük emekleri olduğunu söylemeliyim; beni sürekli özendirdi. Kitabıma yazdığı Önsöz’de de şöyle diyor:
“Anlatacak hikâyeniz yoksa boşa çiğnemişsinizdir şu yalan dünyayı. Ne mutlu anlatacak hikâyesi olanlara…”
Sevgili dostlar; konunun içine girince net olarak anladım ki, bizler gibi amatörce kitap yazmak isteyen birçok sanatçı arkadaşımız, ağzıyla kuş tutsa da eğer ekonomik zorlukları aşamıyorsa kitap bastırmak hayalden öteye geçemiyor!
Ortalama bir kitabın maliyetinin 7-10 bin lira aralığında olduğunu, zaten amatörce yazıldığından sadece yakın çevrenizdekilerin satın alabileceğini düşündüğünüzde cebinizden ödeyeceğiniz bu paranın genelde emekli olan bizler gibi kişiler için gerçekten çok zorlayıcı olacağını kabul edersiniz. Bu zorlukları da aşıp kitabı bastırdınız diyelim; beklenen hiç değilse masraflarını çıkarabilmek, böylece bir sonraki kitap için kaynak yaratmak olacaktır. O da şansa kalacaktır.
İşte tüm bu koşullara rağmen birkaç yıldır çekilen “doğum sancıları” sonunda kitabıma kavuşmama günler kaldı. Temmuz ortalarında kafamızda büyük hayallerle, rüyalarımıza girecek düşüncelerle “acaba ilk kitabımı kim imzalatacak?” merakıyla karşınızda olacağım.
Bu arada gerçek düşüncemin; okur-yazar herkesin mutlaka, hangi konuda bilgi ve becerisi varsa onları bir an önce kitaba çevirmeleridir. Çünkü doğduk, yaşadık ve öleceğiz! Bu üçlünün içine neler neler girmiştir kim bilir? Beynimizin kıvrımları arasında gizli kalmış düşünceler bizimle birlikte toprak olup, yok olup gitmesin, yazıktır! Mutlaka bir okuyanı ve yüzlerce satır içinde hiç değilse birkaç kendine uygun satır bulacağından emin olun!
Her şeye rağmen lütfen siz de yazın! İlk okuyucunuzun ben olacağını şimdiden garanti ederim.
Başa dön tuşu