GüncelGündem

COP zirvelerinin 28 yılı önemli kararlara, tartışmalara ve krizlere sahne oldu

Paylaş:

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kenti, 30 Kasım'da başlayacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'na ev sahipliği yapmaya hazırlanırken bu yıl 28'incisi düzenlenen zirve, Angela Merkel’in Almanya Çevre Bakanı olarak başkanlık ettiği ilk toplantıdan itibaren önemli kararlara, tartışmalara ve krizlere sahne oldu.

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı, iklim değişikliği üzerine yıllık değerlendirmeler yapmak üzere her yıl farklı bir ülkede düzenleniyor.

Kısa adı COP (Conference of the Parties / Taraflar Konferansı) olan zirvenin 28’ncisi, 30 Kasım-12 Aralık tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kentinde gerçekleştirilecek.

AA muhabiri, ilk toplantının yapıldığı 1995’ten bugüne zirvelerde alınan önemli kararları, akıllarda kalan tartışmaları ve yaşanan krizleri derledi.

İlk COP zirvesi Almanya'nın başkenti Berlin'de 1995 yılında, o dönem Almanya Çevre Bakanı olan Angela Merkel'in başkanlığında, 117 taraf ve 53 gözlemci ülkenin katılımıyla 28 Mart-7 Nisan 1995 tarihlerinde düzenlendi.

Zirvenin ana gündem maddesi iklim değişikliğine karşı mücadeleyi yükseltmek için küresel bir müzakerenin başlatılmasıydı. Ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerini içeren Ulusal Katkı Beyanları (NDC) ve karbon emisyonlarını azaltma konusunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için farklı uygulamalar öngörülmesi, daha sonra düzenlenecek birçok zirvenin de ana gündemlerini şekillendirdi.

Gelişmekte olan ülkeler, geçmişten gelen yoğun sanayi faaliyetleri nedeniyle iklim krizinden gelişmiş ülkeleri sorumlu tutarken başta ABD olmak üzere Japonya, Rusya Avustralya ve Kanada gibi ülkeler, emisyon azaltımıyla ilgili gelişmiş ülkelere daha fazla yük bindirilmesi noktasında hoşnutsuzluklarını dile getirdi.

Ülkeler arasındaki bu gerilimin azaltılması için sunulan çözüm ise gelişmiş ülkelerin kendi emisyonlarında ciddi bir değişim yapmak yerine gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir büyümelerine yardımcı olmalarını sağlayacak çeşitli yardımların yapılması önerisi oldu. Bu amaçla, ilerleyen COP zirvelerinde çeşitli yardım fonları oluşturulması ve her zirve sonunda bu fonlara aktarılmak üzere ortalama 100 milyar ABD doları finansman toplanması taahhüdü gündeme geldi.

Bir yıl sonra düzenlenen ikinci COP zirvesinin en önemli gelişmesi, yoğun sanayi faaliyetleri yürüten ABD’nin “İklim değişikliğiyle mücadele için bağlayıcı emisyon azaltımının gerekliliğini” kabul etmesiydi.

– Kyoto Protokolü'nün imzalanması

Japonya’nın Kyoto kentinde düzenlenen COP3’ün gündeminde “yasal bağlayıcılık” konusu vardı çünkü ortada yasal bağlayıcılığı olan bir taahhüt bulunmadığında, verilen sözlere ulaşmanın zorluğu anlaşılmıştı. Zirve sonunda sunulan Kyoto Protokolü, gelişmiş ülkeleri, karbon emisyonlarını azaltmaları konusunda bağlayıcı yasal düzenlemelere tabi tutarken gelişmekte olan ülkeleri sadece yıllık sera gazı envanter raporunu sunmakla yükümlü kıldı.

Kyoto Protokolü'nün kabul edilmesiyle COP4 ve COP5'e, eyleme geçmeden önce anlaşmanın kesin ayrıntılarını ve mekanizmalarını tanımlama görevi bırakıldı. COP3'te kabul edilen protokolü bir yıl boyunca imzalamayan ABD'nin beklenen imzayı atması da COP4 zirvesinde gerçekleşti.

COP6'da ABD dışındaki tüm ülkeler, Kyoto Protokolü'nün uygulanmasına yönelik mekanizmalar üzerinde anlaşmaya vardı. Protokol uyarınca emisyonlarını yüzde 6 azaltması gereken ABD'nin o dönemki başkanı George W. Bush, anlaşmadan çekildiklerini açıkladı. Bu, COP zirveleri tarihindeki ilk krizlerden biri olarak kayda geçti.

COP7, COP8 ve COP9, Kyoto Protokolü’nün teknik detayları ve nihai bir küresel anlaşmaya tüm tarafları ikna etme çabalarıyla geçti.

COP10 zirvesinin düzenlendiği 2004'e gelindiğinde Kyoto Protokolü, emisyon salımı yapan gelişmiş ülkelerin yeterli bir kısmı tarafından onaylanmadığı için henüz yürürlüğe girememişti. Bu zirvede açıklanan Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) raporuna göre, iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olaylarının yıllık maliyeti 90 milyara ulaşmıştı.

Rusya'nın 18 Kasım 2004'te attığı imzayla, Kyoto Protokolü, 16 Şubat 2005'te yürürlüğe girdi. COP11, COP12, COP13 ve COP14 ise anlaşmayı kabul etmeyen ülkelerin direnişleri, karbon emisyonlarının azaltılması yönündeki çabalar ve çeşitli fonlar üzerindeki çalışmalarla geçti.

– Danimarka metni krizi

Kyoto Protokolü'nün 1. Taahhüt Dönemi'nin 2012'de bitmesinin ardından bunun yerini alacak yeni küresel iklim anlaşmasının nasıl olacağı gündemiyle ve yoğun bir katılımla geçen COP15'te, zirve tarihindeki en büyük krizlerden biri yaşandı.

Birleşik Krallık, ABD ve Danimarka’nın temsilcilerinin üzerinde çalıştığı gizli bir anlaşmanın taslağı olan ve daha çok gelişmiş ülkelerin yararına uygulamaları öngören 'Danimarka Metni'nin basına sızması gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki güven sorunlarını keskinleştirdi.

Konferans sırasında BM tarafından sunulan bir rapor, öngörülen tedbirlerin küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmaya yetmeyeceğini hatta 3 derecelik bir artışın kaçınılmaz olduğunu öngörüyordu.

İklim krizi karşısında oldukça hassas bir konumda bulunan ada ülkesi Tuvalu'nun heyet başkanı Ian Fry, zirve sonunda açıklanan ancak içeriği çok zayıflatılmış olan Kopenhag Anlaşması'nı imzalamayı reddederek “Geleceğimize ve insanlarımıza ihanet etmek için bize 30 parça gümüş veriyorsunuz. Bizim geleceğimiz satılık değil.” açıklamasını yaptı.

COP16 ve COP17 benzer tartışmalarla ve daha umutsuz bir ortamda gerçekleşti. Katar’da düzenlenen COP18 ise Dünya Bankası'nın 2100'e kadar küresel sıcaklıklarda beklenen 4 derecelik artışı detaylandıran raporunun hemen ardından düzenlendi. Taraflar, Kyoto kapsamında ikinci bir taahhüt döneminin güvence altına alınmasına yönelik teklifleri görüşmek ve 2020 için hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerin emisyon taahhütlerine yönelik yasal bağlayıcılığı olan yeni bir anlaşmayı müzakere etmek amacıyla Doha'da bir araya geldi. Paris İklim Anlaşmasının ilk tohumları da bu zirvede atıldı.

COP19’un en önemli gündemi, daha sonraki zirvelerin de önemli bir başlığını oluşturacak olan, iklim değişikliği sonucu yaşanan aşırı hava olayları nedeniyle ortaya çıkan kayıplar ve hasarlar konusuydu. Zirvede bu bağlamda Varşova Uluslararası Kayıp ve Zarar Mekanizması kurulması konusunda anlaşmaya varıldı.

– Paris İklim Anlaşması

Yüksek beklentilerle başlayan COP21'in sonunda ABD de dahil olmak üzere 196 ülkenin katılımıyla, 1997'den bu yana iklim değişikliğine ilişkin yasal olarak bağlayıcı ilk uluslararası anlaşma olan Paris İklim Anlaşması, 12 Aralık 2015'te imzalandı. Anlaşma, Kasım 2016’da 189 ülkenin onayıyla yürürlüğe girdi.

Küresel ısınmayı 1,5 derecede veya 'olabildiğince 2 derecenin altında' tutmayı amaçlayan Paris İklim Anlaşması, küresel sera gazı emisyon hedeflerine ulaşılabilmesi için ülkelerin belirledikleri Ulusal Niyet Beyanlarını (NDC) bir an önce sunmaları konusunda çağrılar içeriyordu.

COP 22’nin ana gündem maddesi Paris Anlaşması'nın gerektirdiği faaliyetlere hız kazandırmaktı. Ancak ABD’nin yeni seçilmiş başkanı Donald Trump’ı iklim değişikliğinin gerçekliğine ikna etme çabaları, zirvenin ana gündem maddesini gölgede bıraktı. Daha önce defalarca iklim değişikliğine inanmadığını, bunun bir “aldatmaca” olduğunu ifade eden Trump, bu tavrını zirve sırasında da sürdürdü ve bir yıl sonra Almanya'da düzenlenen COP23 zirvesi öncesinde, ülkesinin Paris Anlaşması'ndan çekilmesini öngören kararnameyi imzaladı. Trump anlaşmayı, “Sevdiğim Amerikalı işçileri işsiz bırakacak ve başka ülkelere özel faydalar sağlayarak ABD’nin yararına olmayacak uluslararası bir anlaşma olarak” tanımladı.

2018'de düzenlenen COP24, Paris İklim Anlaşması 2020'de yürürlüğe gireceği için daha çok anlaşma maddelerinin nihai halini alması üzerine odaklıydı.

COP25'in gündemi ise Paris İklim Anlaşması'na ulaşmak için piyasa mekanizmalarını ve işbirliği faaliyetlerini sonuçlandırmaktı. Çözülmemiş sorunlar arasında karbon ticareti mekanizmasına ilişkin kurallar, uzun vadeli finansman ve şeffaflık konuları yer alıyordu.

Kovid-19 salgını nedeniyle bir yıl ertelenerek 2021'de düzenlenen COP26'nın gündeminde sera gazı etkisine neden olarak küresel ısınmayı artıran metan gazı emisyonlarının düşürülmesi vardı. 2021'in başında göreve başlar başlamaz ilk icraatlarından biri Trump'ın çekildiği Paris İklim Anlaşması'na ABD'yi yeniden dahil etmek olan yeni başkan Joe Biden, ülkesinin, metan emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 30 azaltma taahhüdü veren taraflar arasına girdiğini duyurdu. Küresel ısınmaya neden olan kömür kullanımı ise ilk kez bir COP zirvesinde tartışıldı. Taraflara kömür ve türevi fosil yakıt kullanımlarını kademeli olarak bitirmeleri yönünde tavsiyelerde bulunulurken bu çağrılar daha çok Çin ve Hindistan’a yönelikti.

COP27’nin ana gündemi, daha önce konuşulan kayıplar ve zararlar olsa da Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında yaşanan enerji ve gıda krizi, ana gündemden daha çok konuşuldu. Birçok Avrupa ülkesinin enerji krizine karşı kömüre dönüş seçeneğini değerlendirmesi nedeniyle bir önceki COP zirvesinde kömür başta olmak üzere fosil yakıtların kullanımına ilişkin dile getirilen kararlı söylemlerde devamlılık sağlanamadı.

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu