Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Rektör Yardımcısı ve Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin kurucusu Geomatik Mühendisliği’nden Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, grup arkadaşları Doç. Dr. Çağlar Bayık ve Doç. Dr. Gökhan Gürbüz ile araştırmacı Fatemeh Ghsampour ile coğrafik bilgi sistemi takviyeli sarsıntı tehlike yazılımı geliştirdi.
Yazılımda, bölgelerdeki tarihî sarsıntılar ile yıllık yeryüzü hareket dataları, coğrafik bilgi sistemi dayanaklı programa aktarılarak, fay sınırlarının ‘mavi’, ‘yeşil’ ve ‘kırmızı’ tonlarına nazaran bedellendirilen ‘fay gerginlikleri’ belirlendi.
“MARMARA BÖLGESİ’NDEKİ FAYLAR ÇOK DAHA GERGİN”
Kuzey Anadolu Fay Sınırı’nın tahlilini tamamladıklarını, başka fay sınırları için de çalışmaların devam ettiğini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, geliştirdikleri yapay zeka dayanaklı dijital model ile gergin fayları tespit edebildiklerini söyledi.
1’i Doğu Anadolu’da, 3’ü Marmara’da olan 4 faya dikkat çeken Prof. Dr. Kutoğlu şunları kaydetti:
“Erzincan’ın 40-50 kilometre doğusunda kalan Yedisu Fayı aslında biliniyordu. En doğuda, en gergin fay olarak burası gözüküyor. Marmara Denizi’ne kadar, Yedisu Fayı’ndan daha gergin bir fay görmüyoruz.
Ancak Marmara Bölgesi’nde çok daha gergin faylar olduğunu görüyoruz. 1999’da İzmit Düzce’de sarsıntı meydana gelen çizginin çok soğuk olduğunu görüyoruz. Koyu lacivert görüyoruz.
Çünkü 24 yıllık yer hareketi sebebiyle güç biriktiriyor, o yüzden burası soğuk. Gerginliğin artması için çok daha uzun yıllara muhtaçlık var. Fakat onun altında Sakarya’dan Pamukova- Geyve’ye gerçek dönen bir çizgi var.
Onun kırmızı renkte olduğunu görüyoruz. Burada en son sarsıntının 1000’li yıllardan evvel olduğunu görüyoruz. Münasebetiyle yıllık yer hareketlerini buraya uyguladığımızda fayın epey gergin durumda olduğu tabloda ortaya çıkıyor.”
Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu
“BANDIRMA VE ERDEK’TEKİ KOLLAR, HEPSİNDEN DAHA GERGİN”
Doğudan Marmara’ya kadar gergin çizgi gözlemlemediklerini belirten Prof. Dr. Kutoğlu, şöyle konuştu:
“99 sarsıntısından sonra kuzey kollardaki fayların üzerinde duruluyor. Çınarcık segmentinin gerginlik düzeyinin artmış olduğunu, çabucak batısında da Marmaraereğlisi, Silivri önlerindeki çizginin ondan daha da gergin olduğunu, turuncu renkte olduğunu görüyoruz.
Bu orta kol üzerinde, Çınarcık’tan Tekirdağ’a olan kısımda Marmaraereğlisi ve Silivri önlerindeki kısmın daha gergin olduğu, yer hareketlerine nazaran ortaya çıkıyor.
Ama buralar, her ne kadar gergin olsa da güneyde bilhassa Gemlik Körfezi’nden denize dalan ve Mudanya önlerinden devam eden sınırın kuzeydeki koldan daha da gergin olduğunu lakin biraz daha batıya geçtiğimizde Bandırma ve Erdek’teki kolların ise hepsinden daha da gergin olduğunu görüyoruz.”
İSTANBUL İÇİN KRİTİK 2 HAT
İstanbul ile ilgili güneydeki sınırlara da dikkati çeken Prof. Dr. Kutoğlu, “Çalışmamızdan hareketle baktığımızda İstanbul manasında yalnızca kuzey koldan değil; Sakarya’dan güneye dalan Geyve-Pamukova sınırında devam eden tekrar Gemlik’ten Mudanya önlerinden devam eden Bandırma- Erdek sınırına da son derece dikkat edilmesi gerekiyor. Zira bizim yaptığımız çalışmaya nazaran, tarihî sarsıntılardan yola çıkarak ve yıllık hareket suratlarına bakarak elde ettiğimiz gerginlik kıymetlerine nazaran, bu sınırlar başkalarından çok daha gergin durumda gözüküyor” dedi.
“7’NİN ÜZERİNDE BÜYÜK SARSINTI ÜRETMİŞLER”
Fay uzunluğu 30 kilometre üzerine çıktığında, zelzele büyüklüğünün de 7 ve üzeri zelzele üretme potansiyelinin arttığını anlatan Prof. Dr. Kutoğlu, “Bölgede de bu potansiyel var. Geçmişteki zelzelelere baktığımız vakit da bu faylar zati tarihin değişik vakitlerinde 7’nin üzerinde büyük zelzeleler üretmişler. Mesela Mudanya önündeki Gemlik’teki fayın tarihî devrine baktığımız vakit 6.6 büyüklüğünde bir zelzele üretmiş. Bandırma tarafında 7.2 üzere bu civarda sarsıntılar var. En gergin Bandırma ve Erdek tarafı, 2’nci sırada Sakarya, 3’üncü sırada Gemlik tarafı, 4’üncü sırada Marmara Denizi bölgesini koyabiliriz” diye konuştu.
