Taarruza uğrayan Maersk, Kızıldeniz’deki operasyonlarını tekrar askıya aldı

Danimarkalı denizcilik şirketi Maersk, Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki nakliye faaliyetlerini tekrar başlatmasının akabinde dün gece Kızıldeniz’in güneyinden geçerken füzeyle vurulduğunu bildirdi.

ABD donanmasından yardım isteyen Maersk, gemilerinden birine Husiler tarafından düzenlenen hücumun akabinde, güvenlik durumunu kıymetlendirmek üzere tüm Kızıldeniz transit geçişlerini 48 saatliğine askıya aldı.

ABD donanması Maersk Hangzhou’dan gelen yardım davetine karşılık verirken kendilerine ateş açıldığını ve bunun sonucunda iki gemisavar balistik füzeyi düşürdüğünü söyledi. Bu taarruzun akabinde Maersk sabah saatlerinde tekrar akına uğradığını belirterek ABD’den ikinci defa yardım istedi.

Maersk’e düzenlenen son taarruz ABD’nin denizcilik şirketlerine global ticaretin yaklaşık yüzde 12’sinin geçtiği Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz’den geçmenin inançlı olduğuna dair garanti verme uğraşlarını baltaladı.

İKİNCİ SEFER YARDIM DAVETİNDE BULUNDULAR

ABD, sabah 6.30’da Maersk tarafından bir yardım daveti daha aldığını açıkladı. Bu, birebir gemiden 24 saatten kısa bir mühlet içinde ikinci sefer yardım daveti manasına geliyor.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) toplumsal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamaya nazaran, Yemen’den gelen dört küçük bot gemiye 20 metre yaklaştı ve gemiye çıkmaya çalıştı.

ABD ataklara üç botu batıran bir akınla karşılık verdi.

Açıklamada, “Küçük botlara kelamlı davet yapılması sürecinde, küçük botlar mürettebatlı ABD helikopterlerine silah ve hafif silahlarla ateş açıldı” denildi. Açıklamaya nazaran dördüncü bot kaçtı ve ABD çalışanına yahut ekipmanına rastgele bir ziyan gelmedi.

Centcom, X’teki daha evvelki bir gönderisinde, Singapur bayraklı ve Danimarka’ya ilişkin konteyner gemisiyle ilgili birinci olayın, mahallî saatle cumartesi akşamı, geminin Güney Kızıldeniz’den geçerken bir füze tarafından vurulduğunun bildirilmesiyle meydana geldiğini söyledi.

Centcom yaptığı açıklamada, Graveley’in Yemen’deki Husi denetimindeki bölgelerden gemilere ateşlenen iki gemisavar balistik füzeyi düşürdüğünü söyledi.

Maersk’in bir sözcüsü olayları doğruladı ve mürettebatın inançta olduğunu ve geminin kuzeye gerçek ilerlemeye devam ettiğini söyledi.

SAREE: TÜM SEÇENEKLERE HAZIR OLUN

Pazar günü televizyonda yayınlanan ve öncesinde Amerikan aksisi propaganda görüntülerinin ve sloganların yer aldığı bir açıklamada Husi güçlerinin sözcüsü Yahya Saree, kümenin 10 üyesinin öldüğünü ya da kayıp olduğunu söyledi.

Geminin İsrail’e hakikat gittiğini ve ABD’nin kümenin gemiyi durdurma istikametindeki insani ve ahlaki misyonuna müdahale ettiğini söyleyen Saree, Yemenlileri, Arapları ve Müslümanları Amerikan tırmanışına karşı koymak için tüm seçeneklere hazır olmaya çağırdı.

Saree, ABD liderliğindeki deniz koalisyonuna katılmaları halinde tüm ülkeleri “vahim” sonuçlarla karşı karşıya kalacakları konusunda uyardı.

‘ŞİRKETLER RİSK TOLERANSINA KARAR VERECEKLER’

Rane Network’ün kıdemli Orta Doğu ve Kuzey Afrika analisti Ryan Bohl, “Husiler hâlâ ABD stratejisinin sonlarını test ediyor. ABD’nin de bugün bildirilenlere emsal başarılı müdahaleler geçmişi olduğu göz önüne alındığında, her nakliye şirketi kendi risk toleransına karar vermek zorunda kalacak” dedi.

Bohl, ABD ve müttefikleri Kızıldeniz’den geçen her gemiye eşlik etse bile bunun Husilerin hava akınlarını caydırmayacağını söyledi.

Londra merkezli niyet kuruluşu Chatham House’un Yemen uzmanı Farea Al-Muslimi de pazar günkü olayın Husilerin gayelerinin Gazze’deki savaşın ötesine geçtiğini söyledi.

Muslimi “ABD ile bir boks maçı yapmak için dua ediyor ve bunu umuyorlar, bu katiyen onların hayali,” diyerek Husilerin bölgesel ve global pozisyonlarını hesaba katılması gereken bir direniş gücü olarak güçlendirmek istediklerini belirtti.

NE OLMUŞTU?

Son devirlerde Husilerin aksiyonlarının akabinde çok sayıda gemicilik şirketi de Kızıldeniz’deki seferlerini durdurma kararı almıştı.

Pentagon, 6 Aralık’ta Yemen’deki Husi güçlerinin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik taarruzlarına karşı memleketler arası “Deniz Vazife Gücü” kurulması için görüşmeler yaptıklarını bildirmiş, 18 Aralık’ta da “Refah Muhafızı Operasyonu” isminde çok uluslu bir misyonun oluşturulduğunu duyurmuştu.

Buna karşılık olarak, Yemen’deki Husilerin önderi Abdülmelik el-Husi, “Amerika’nın tansiyonu tırmandırmaya yönelik rastgele bir eğilimi yahut Yemen’i gaye alması karşısında boş durmayacaklarını” belirtmiş ve “ABD’yi, İsrail gemilerini korumak gayesiyle Kızıldeniz’i askerileştirmeye çalışmakla” suçlamıştı.

Husiler, kasım ayının ortasından bu yana bir konteyner gemisini ele geçirdi ve Kızıldeniz’de 20’den fazla hücum düzenledi. Bunun Filistinlilerle dayanışma gösterisi olduğunu söylediler.

İsrail, kenilerine eşi gibisi görülmemiş bir akın başlatan Hamas’ı ortadan kaldırana kadar Gazze’de yaklaşık üç aydır sürdürdüğü savaşı devam ettirme kelamı verdi.

ABD geçen hafta İran’ın Husilerin gemilere yönelik hücumlarına “derinden müdahil olduğunu” ve Yemenli militanların Tahran tarafından sağlanan izleme sistemlerine güvendiğini söyledi. İran bunu yalanladı.

Gazze’deki Hamas hükümetinin sıhhat yetkililerine nazaran bugüne kadar 21 binden fazla Filistinli öldürüldü. Birleşmiş Milletler, Gazze’de yaşayan yaklaşık 2 milyon kişinin önemli besin meşakkati çektiği ve insani durumun vahim olduğu ikazında bulundu.