Doğan Özdemir -Corona Günlükleri-14
Normale Dönüş!
Miniminnacık bir canlının bize yaptığını masallardaki devler yapamadı! Topumuzu ya hasta etti, ya da “oh, tutulmadım çok şükür” diyenlerin bile ruh sağlığını bozdu. Şu anda halkımızın toplu olarak en hafifinden kapalı kalmanın stresi ile ruhsal dengeleri azdan çoğa doğru bozulmuş halde…
Corona her şeyimizi; huyumuzu-suyumuzu da değiştirdi. Ekonomik durumumuz gereği çalışana aldığı maaş yetmediği gibi emeklinin yarı maaşla geçinmek için ne taklalar attığını bilen biliyor. Bu nedenle sokağa çıkması yasak olan 18 yaş altı ve 65 yaş üstü insanlarımız var. Bunların çoğu ise çalışmak zoruna olduğundan sokakta güvenlik güçleriyle kovalamaca oynamaya alıştılar Corona sayesinde…
Normalde çalışmayan emeklilerimiz ise sabah alel acele bir şeyler tıkıştırıp kendilerini güç bela okeye dördüncü bekleyen arkadaşlarına koşmaya alışık olduğundan onların da şirazesi şaştı! Corona sayesinde sokağa çıkamayınca, bir gün değil, iki gün değil, günlerce aynı evde karısıyla hapis hayatı yaşamak zorunda kalınca… Aile içi şiddetin değişik yöntemleri de ortaya çıkmaya başlayacaktı!
Neyse; belli ki daha uzun süre Corona’nın esiri olacağız. Yaptıkları eylemler sonucunda kendilerine gittikçe düşen güven endeksine göre sözlerine inanılmayan birileri yine popülizme sığınıyorlar. Çifte bayram yapacağımızı müjdeliyorlar! Bana kalırsa bu kafayla çifte bayramı olsa olsa Corona yapar gibi geliyor! Bu ayrı bir yazı konusu olacağından kısaca bir dokunup geçeyim. Doğru dediklerini varsayalım. Ne olacakmış? Bayramda çifte bayram olacak, sonunda normale dönecekmişiz! Hadi öyle olsun bakalım… İyi de hele bir düşünelim bakalım, bizim “normalimiz” neydi?
Yaklaşık yirmi yıldır hepimizin ayarları bozuldu, devrelerimiz yandı sayelerinde… Örneğin; normalde dini ve milli bayramlarımızı büyük bir sevinçle hep birlikte kutlardık bir zamanlar… Sonra? Mübarek dini bayramlarımız laikliğe hakaret, toplumu mezhepleştirme ve ötekileştirme haline sokuldu. Camilerimiz de, imamlarımız da, neredeyse imanlarımız da ayrıldı! Hele Milli Bayramlarımızı kutlama günlerinde üzerinize afiyet, mutlaka bir hastalık büyüklerimize musallat olup onların törenlere katılmalarına engel olurdu. Elbette bazılarının bu yüzden ne kadar çok üzgünç olmaları içimizi yakardı! Gittikçe katılımlar azalırken arada tören yasakları da çaktırmadan uygulandı. Şimdi Corona sayesinde bu yıl tüm bayramlarımız hayallerinde olduğu gibi tören alanlarında değil, evlerimizin balkonlarında kutlandı! Şimdi biz bu “normalimize” mi döneceğiz?
Örneğin eskiden “Basın 4. Kuvvet”imizdi. Basın emekçileri haber peşinde koşar, halka doğruları duyurabilmek için her zorluğa göğüs gererdi. Hele köşe yazarları birer okul gibiydi. Ya sonra? Şimdi basın emekçileri Silivri yollarında emeklemeye bırakıldı. Yandaş Basın yaratıldı. Aynı başlıkla 7-8 gazete birden çıkararak halkımıza yansız haber(!) verme yarışına girdiler. Telefonla TV’lerdeki alt yazılara bile ayar çekildi. Basılmamış kitap bombadan tehlikeli sayıldı. Sansürcü padişah bile bu gün olanlara gıpta edecek hale gelmiştir! Yani şimdi biz bu “normalimize” doğru mu döneceğiz?
Önceden devlete genelde bir güven olur, ona “Devlet Baba” denirdi. Siyaset yine vardı, ama bu duyguyu kolayına yıpratamamıştı. Şimdi? Halkımız “üvey evlat” ne demekmiş, sapına kadar öğrenecekti! Yaratılan yandaşlar “has evlat” sayıldığından devlet baba tüm varlığını onlara harcayınca geri kalanlar elbette üvey kalacaklardı; kaldılar! Üç-beş üstlenici, fabrikatör, yandaş, devletin has evladı olarak yaşamayı sürdürdü. Bu durumdaki “normalimize” mi döneceğiz?
Kimileri için yaşamanın temeli paradır; para nereden gelirse gelsin, hoş gelecektir. Bu düşünce elbette “insan” kavramını “görevi para kazanmak olan canlıya” kadar indirir; ama ne gam! Şimdi ortalıkta Corona kaynarken ilk önce ve ısrarla AVM’ler açılıyor! Ne yapılırsa yapılsın, sağlık önlemlerinin yeterince uygulanamayacağı biline biline ve “olsa olsa amaç ticareti canlandırmaktır” düşüncesiyle ölüme ve salgına, onun ilk adımı bulaşmaya meydan okuyoruz! Tam da biraz da olsa kontrol altına alınabildiği söylendiği anda yapılacak böyle bir eylemle salgın öncesindeki “normalleşmeye” mi döneceğiz? Yoksa “Sürü Bağışıklığı” tek kurtuluştur diye düşünenlerin “normalleşmesine” mi döneceğiz?
Laf lafı açarmış, fazla uzatmadan son bir örnekle kapatayım: Eskiden tüm dünyada kötülerin en iyisi kabul edilen Demokratik, Laik Parlamenter Sistem ile yönetilirdik. Hiç değilse “Kuvvetler Ayrılığı” vardı, haksızlığa uğrarsak “Ankara’da yargıçlar var” diyebiliyorduk! Değişmez; değişmesi teklif bile edilemez bir anayasamız olduğu halde anayasayı da yok ediverdik! Sistem; adı üzerinde bu güne kadar tartışılan adı var kendi nedir bilinmeyen bir hale dönüştürüldü. Şimdi biz “normalimize” döneceğiz derken buna mı döneceğiz?
Corona günlerinin sıkıntısını artırmamak için “herkes kendi örneklerini bulsun” diyerek konuyu kapatalım. Sonra da hangi “normalimize” döneceğimizin hayalini kuralım!