Barınak skandalları bitmek bilmiyor

Kimi yavru, kimi yaşlı, kimi hasta, kimi yaralı… Ama hepsinin ortak noktası, ilgi ve sevgi ihtiyacı. Sıcak bir elin dokunuşuyla değişen bakışları, bir kap su, bir kap yemek karşısında sergiledikleri tavır, onların da duygularını nasıl dışa vurduklarını gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’da zaman zaman protesto gösterilerine konu olan sokak hayvanları, sanılanın aksine bu şehirde sahipsiz değil.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen yıl hizmete açılan ve Türkiye’nin en büyük hayvan bakımevi özelliğine de sahip Kısırkaya Hayvan Bakımevi, sokak hayvanlarına kucak açıyor.
Kısırkaya’da 380 dönüm arazi üzerine kurulan dev tesiste, sahipsiz hayvanlara veterinerler eşliğinde aşılama, kısırlaştırma, tedavi, bakım hizmeti veriliyor. Hayvan Bakımevi’nde 13’ü veteriner olmak üzere 80 personel görev yapıyor. Bakımevi, idari bina, 5 ameliyathane, 10 tedavi ünitesi, her biri 500 metrekare alana sahip 200 bahçeli yaşam ünitesi, yavrulu anne barınakları olmak üzere 5 ayrı bölümden oluşuyor.
Kapasitesi 5 bin 650 olan barınakta, yılda 20 bin 850 hayvan kısırlaştırılabiliyor. Yaklaşık 3 kilometre mesafeden doğalgaz hattının döşendiği tesiste, sokak hayvanları yerden ısıtmalı barınaklarda, sıcak bir yuva ortamında günlerini geçiriyor. Barınaklardaki mikroklima özelliği sayesinde yazları serin, kışları sıcak bir ortam sunuluyor.
Barınaktaki sokak hayvanları günde 800 kilogram yiyecek tüketiyor.
Barınakların her biri sabah ve öğleden sonra, günde iki kez görevliler tarafından yıkanarak temizleniyor.
– Son teknolojiyle donatılmış ameliyathane
Hayvan barınağının en dikkati çekici bölümlerinin başında hastane geliyor. Hastanede, ultrason cihazı, hastabaşı monitörü, anestezi cihazı, kırık operasyonları için röntgen cihazı, ameliyathanelerde HEPA filtre sistemi kullanılıyor.
Sokaktan alınan köpekler ilk önce hastanedeki tedavi odasına alınıyor. Burada veteriner tarafından muayeneleri yapılan köpekler, sağlık durumlarına göre diğer bölümlere yönlendiriliyor. Ultrason cihazıyla köpeklerin iç organları da gözden geçiriliyor.
Kaza geçirmiş köpekler ise röntgenleri çekildikten sonra ameliyata alınıyor. Ameliyat sonrası bu köpekler, ayrı bir barınakta iyileşmeleri için gözetim altında tutuluyor.
Bakımevine getirilen hayvanlar mikroçip ve küpe sistemiyle, elektronik ortamda kayıt altına alınıyor. İşaretlenen hayvanlar, isteyen kişilere sahiplendiriliyor. Sahiplendirilemeyen hayvanlar ise aşılama, bakım, tedavi ve kısırlaştırma işleminden sonra alındıkları noktaya tekrar bırakılıyor.
– Mikroçiple işaretlenen köpekler veritabanında kayıt altında
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner Hizmetleri Müdürü Muhammet Nuri Coşkun, 26 hayvan nakil aracıyla sahipsiz hayvanların bakımevine getirildiğini, kısırlaştırıldığını, postoperatif bakımlarının ve kuduz aşılarının yapıldığını, işaretlendikten sonra alındığı yere bırakıldığını anlattı.
İşararetlemeyi kulak küpesi, kulak kepçesi içine dövme ve mikroçip olmak üzere üç ayrı yöntemle gerçekleştirdiklerini aktaran Coşkun, veritabanlarında mikroçiple işaretlenmiş 95 bin civarında hayvan bulunduğunu söyledi. Coşkun, mikroçip sayesinde hayvanla ilgili tüm bilgilerin veritabanına işlendiğini belirtti.
Coşkun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın talimatıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, hayatını dışarıda idame ettiremeyecek yaşlı, kaşektik, engelli hayvanların bakımlarının, içinde 80 metrekarelik kapalı alanı ve kulübeleri bulunan 500 metrekarelik bahçeli yaşam ünitesinde yürütüldüğünü ifade etti.
Bakımevinde yapılan bütün işlemlerin sokaktaki sahipsiz hayvanların sağlığı için olduğunu dile getiren Coşkun, “Hayvanseverlerin burada yaptığımız çalışmaları gelip görmesini istiyorum. Burada kötü yapılan hiçbir şey yok. Bize attıkları kötü imaj, bizi üzmekte. Kim ters düşünüyorsa, bakımevi 10.00-15.00 saatleri arasında herkese açık. Lütfen bizimle diyalog içinde olsunlar.” dedi.
Diğer taraftan Binlerce hayvanın bir yere toplanmasını eleştiren hayvan hakları savunucuları, düzenledikleri basın toplantısında, barınakla bir hayvan tecrit merkezi inşa edildiğini söylüyorlar.
Taksim Makine Mühendisleri Odası’nda gerçekleşen toplantıya, Mimarlar Odası ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı avukat Hülya Yalçın, Yeryüzüne Özgürlük Derneği üyesi Burak Özgüner ve Kuzey Ormanları Savunması üyesi Balaban Cerit katıldı.
“Toplama kampından farksız bir tecrit merkezi”
Burak Özgüner, yaptığı basın açıklamasında şöyle konuştu:
“Toplama kamplarından farksız bir hayvan tecrit merkezi inşa edilmiştir. Bu inşaat, binlerce hayvanın, yaşadığı yerden toplanarak merkezde alıkonması, bu canlıların doğalarına aykırı şekilde birlikte yaşamaya mecbur bırakılacağı anlamına gelmektedir.
Kısa süre içinde bir hayvan soykırımı merkezine dönüşecek olan bu tesis, hayvanların yaşam haklarını yok edecektir. Kamuoyuna hayvanlar için neredeyse 5 yıldızlı bir otel konforunda tesis hazırlandığı şeklinde pazarlanan bu süreç, fiili olarak binlerce hayvanın hapsedilmesi sonucunu getirecektir.
İstanbul sınırlarında bulunan hayvan barınaklarının utanç verici koşulları tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Barınaklarda hastalıklardan ve sıfıra yakın bakım koşullarından, sayısız hayvan hayatını kaybetmektedir.”
Haytap Hayvan Hakları Federasyonu’nun da sonradan müdahil olduğu davada, mahkeme, hayvan barınağı inşaatının İmar Planında; “kısmen mera, kısmen korunacak kumsal ve sahil” lejantında kaldığını belirtti. Projenin imar planı olmadan uygulandığının belirtildiği kararda, 700 dönümlük arazi ile ilgili şu ifadelere yer verildi: “I.ve II. derece doğal sit alanında kalan ve ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan izin alınmadan yapılmış olması yönü ile söz konusu inşai faaliyetin yukarıda anılan mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu açıkladı.
– “Satın almayın, sahiplenin”
“Hayvan satın almayın, sahiplenin ama mutlaka bakabilme sorumluluğu olmalı. Hayvan, bir çocuğa karne veya eşe evlilik yıl dönümü hediyesi olarak alınmamalı. Hayvanlar genellikle yavru iken sevimli oluyor ama onların da fizyolojik ihtiyaçları var. Bunlar ortaya çıkınca insanlar bakamayacaklarını anlıyorlar. Bir arkadaşına veriyor, o arkadaşı maalesef üç gün sonra sokağa bırakabiliyor. Bir, iki gün sonrası da düşünülerek hayvan edinilmeli. Sorumluluk alamayacaksan hele hele fedakarlık yapamayacaksan hayvan edinmenin pek manası kalmıyor.