Kapanıyoruz! – Doğan Özdemir

Kapanıyoruz!

Haydi yine iyiyiz dostlar; sonunda toptan kapandık işte! Bundan sonra açılmak-saçılmak yok, ona göre…

Muhalefetin ağzı torba değil ki büzesin! Bütün şer fikirler onlardan çıkıyor. Kıskanıyorlar işte; onların Dikili’de bir ağacı bile yokmuş meğerse… Hayal bile edemediklerini yapanları görünce kıskanacaklar tabi…

İçerdeki muhalefeti geçin, dıjj güçlerin bile bizi kıskandığı ortada. Daha pandemi yeni başladığında yaptığımız olağanüstü hamleleri kendilerinin düşünemediklerini görünce rezil olmuş, sokağa çıkamaz hale gelmişlerdi. Anımsayın sevgili halkım; Avrupa’da halk evlere tıkılırken biz uçak biletlerinde indirim yapmış, halkın nefes alabileceği park ve bahçeleri kapatırken AVM’leri ise ardına kadar açmıştık! Rakamlarla hep başımız dertte olduğundan bunun çözümünü de istediğimizi yazan makinelerin keşfiyle halledivermiştik… İstanbul’da coronadan günde 100 kişi ölürken biz ülke genelinde 70 ölü gösterebiliyorduk yani… Önemli olan halkımızın moralinin bozulmamasıydı.

Hele sokaklarda birbirine iki metreden fazla yaklaşanlara karı-koca bile olsa cezayı basarken uçak ve otobüslerde asla yolcu kısıtlaması yapmadık! Yeter ki halkımız rahat seyahat edebilsindi yani… İşe gitmek zorunda olanları ise metrolarda, tramvaylarda, minibüslerde sırt sırta balık istifi işlerine yetiştirdik çok şükür… Çünkü onlar patronlarına para kazandırıyordu, onlar kahramandı, işe gitmeliydi ve gittiler… Ama özel arabasında akşam yatağa da birlikte yatacak karı kocaya maskesi biraz inik, yakın oturmuş diye cezayı basmayı ihmal etmedik!

Aşı meselesine gelince sevgili halkım; sizin için her türlü zorluğa katlanıp aşı da bulup getirdik. Bazen bizimki ağzının terazisini kaçırıp benden izinsiz “yok şu kadar doz aşı getirecekmiş de, 6 ayda tüm ülkemizi vatandaşlarını aşılayacakmış da” gibi sözler edebiliyor; elbette son söz bende biteceğinden onu nasıl mahcup ediyordum ama! Yakın bir zamanda yerli ve milli aşımız üretilecek ve o zaman hepinizi aşılayacağız, biraz daha sabır yani… Bakın şimdi aşılamada öncelik sırasını ayakkabı boyacılarına veriyoruz; onlar çok önemli çünkü. Öğretmenlere de elbet bir gün sıra gelecek, aceleleri ne ki?

Özellikle en iyi yaptığımız şey, zaten pek de bir işe yaramayan, üretmeden tüketen şu 65 yaş üstü yok mu, işte onları iyice eve tıkadık çok şükür. Şimdi “yahu öncelikle onları aşıladınız ya, niye nefes aldırmıyorsun” der muhalifler, boş verin… Otursunlar evlerinde, boşuna yer işgal etmesinler yani!

Sonunda benim sevgili halkım, muhalefet biraz fazla sıkıştırınca işte en vurucu kararı da verdim netekim; bundan sonra tamamen sizi eve kapatıyorum! 17 Mayısa kadar oturun evinizde. Neyse, işte tüm Avrupa devletleri gibi biz de kapanıyoruz! Üstelik bir tane adamım bana bu güne kadar bu işin bu kadar kolay ve bedava olduğunu niye söylemedi, içimde büyük bir dert olarak kaldı. Eh; yakında kabinemde bazı düzenlemeler yaparken bu hiç aklımdan çıkmayacak, biline…

Sudan ucuzmuş yani! Öyle hem evinde oturup yan gelip yatacaksın, hem de utanmadan devletten beleş para isteyeceksin! Yok öyle iş… Bu ülke yan gelip yatma ve beleş para alma yeri değildir arkadaş! Biz sizin sağlığınız için sizi eve kapattık. Ne zamandır çalışmaktan yorgun düştünüz, gidin evinizde biraz kendinize gelin, sonra yine hem de daha çok çalışır daha çok kazanırsınız yani…

Bu arada Aralık ayından beri çaktırmadan sürdürdüğümüz Tekel Büfelerinde içki satışı yasağını da resmileştirdik. Hem mübarek ramazan, hem de burası İslam ülkesi, içki günah! O zaman içmeyeceksin vatandaş… Corona salgını da var, sen sarhoşken virüse karşı vücudun zayıf düşüp ezkaza sana da corona bulaşırsa? Bak, senin sağlığını nasıl düşünüyoruz gör işte. Bu arada biz sevdiklerimizi çok düşünürüz. Şimdi inşaatlar ve bazı fabrikalar yine harıl harıl çalışacak; işçiler sonuçta kazanç kapımız!

Şimdi muhalefete yine yaranamayız, yok şurası eksik, şurası fazla diye söylenip dururlar. İşinize gelirse, kapan diyorsam kapan, açıl diyorsam açıl; işte bu kadar!

Açılmak-kapanmak derken aklıma geldi. Kapanmak deyince yıllarca ne emekler verip şimdi umurumuzda olmayan türban meselesini hatırladım. Çoluk-çocuk demeden tüm kadınlarımızı nasıl türbana sokmuştuk ama! Kapanmak şarttı çünkü saçının bir telini göstermek büyük günahtı, cehennemlik suçtu! Biz zavallı erkeklerin sizin saçınızın bir telini görmekten dolayı cehennemlik olacağımız da ortadaydı. Çözüm de sizin derhal kapanmanızdı. Şimdi bizim sayemizde muhafazakâr erkeklerimiz cehenneme gitmekten kurtuldu inşallah!

Bu arada telefonuma bir mesaj gelmiş, ona bir bakayım: “Sayın büyüğümüz, bizim bu pandemi nedeniyle kapanmamız başları sımsıkı türbanlı, ama yüzü tablo gibi boyalı, kotundan şeyi, gömleğinden öteki şeyleri fırlamış kızların kapanmasına benziyor. Bir muhalif.”

Vay utanmaz ahlaksız muhalif, ben senin…