GüncelGündem

Murat Ülker’den ‘günümüz ilişkilerine’ değerlendirme: Laik miyiz, günlük hayatta kadın-erkek ilişkileri…

Paylaş:

Yıldız Holding’in eski Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel internet sitesi üzerinden yayımladığı, çeşitli konulara ilişkin kaleme aldığı, analiz, deneyim, gözlem ve düşüncelerini aktardığı yazılarına devam ediyor. Ülker, “Laik miyiz, günlük hayatta kadın-erkek ilişkileri…” adıyla yayımladığı son yazısında, Aziz Ansari’nin dikkat çeken “Modern Romance” kitabından hareketle, günümüz şartlarının kadın-erkek ilişkilerini ve evlilikleri nasıl etkilediğini, bilhassa Müslümanlar çerçevesinden ele alıyor.

Murat Ülker’in yazısı şu şekilde:

BEN GÖREREK EVLENDİM

BUGÜN DEĞİŞİK BİR KONU, KADIN, ERKEK İLİŞKİLERİ…

Modern Romance kitabı düşüncelerimi harekete geçirdi. Ansari’nin bir Amerikalı olarak oradaki sosyal hayatı ve terimleri kullandığı bir anlatım tarzı; kültür farkının muazzam olduğunu düşünürsek size ters gelebilir. Ama artık dijital çağ, hava, su gibi bir atmosfer şeklinde bizi kuşatıyor ve nimetlerinden faydalanırken kültürel etkileşim ve yozlaşma önlenemiyor. Siz korunmak için uzleti tercih etseniz bile nesliniz etkileniyor. Şimdi cesurca bir adım ilerleyerek çağın gereklerine hazırlanmaktır.

Bizim global şirkette iş arkadaşlarımın ailelerine baktığımda değişik ırklardan eş, gelin, damat olduğunu ve değişik ülkelerde hatta kıtalarda yaşadıklarını gözlemliyorum.

Benim anladığım artık neslin barış ortamı, azalan fukaralık ve gelişen teknoloji sayesinde daha kolaylaşan hayat şartları, uzayan tahsil süresi, yoğun iş hayatı gibi değişik sosyal faktörlerin etkisiyle daha geç büyüdükleri, olgunlaştıklarıdır Acaba gençlerimize sosyal medyada tvit neden ve nasıl yazılır veya yazılmaz, sosyal medyada etik olmayan davranışlar vb konularda, eğitimi mi versek?

Sonuç olarak, modern çağda flört, romantizm ve ilişkiler hiç basit değil. Günümüzde evliliklerin üçte biri online tanışarak gerçekleşiyor. Eşlerimizi teknoloji yolu ile bulmaya çalıştığımız bir çağdayız. Müslümanların işi ise daha zor. Evlilik dışı ve hatta öncesi cinsel ilişkilerin kolaylığı ile giderilen cinsel ihtiyaçlar, hayatların birleştirilmesiyle daha ziyade bir manevi tatmin sunan evliliklerin önünde engel teşkil ediyor.

Ama genelde Müslümanlar yüksek sesle karşı oldukları laikliği günlük hayatta yaşarken hiç rahatsız olmuyorlar. Neden mi, bilmiyorum ama ürküyorum.

2015 yılında basılmış olan Aziz Ansari’nin Modern Romance* kitabı düşüncelerimi harekete geçirdi. Kitap modern çağın romantizme yeni bakış açısını istatistikler, mülakatlar ve esprili bir dil ile birleştirerek sunuyor. Ansari yazar olmasının yanı sıra bir aktör ve komedyen. Televizyon kariyerine NBC’nin Parks and Recreation dizisinde başlıyor, daha sonra Human Giant’ta başrolü oynuyor ve bir çok film ile kariyerine devam ediyor. İlk komedi albümü Intimate Moments for a Sensual Evening, 2010 yılında çıkıyor ve aynı sene MTV Sinema Ödüllerini sunuyor. Netflix’te Master of None isimli şovunda ilişkiler üzerine kitabında ele aldığı gözlemlerini yansıtıyor. Bu kitapta Ansari’nin yazdıkları tabii ki Amerikalı olarak oradaki sosyal hayatı ve terimleri kullandığı bir anlatım tarzı; kültür farkının muazzam olduğunu düşünürsek kitaptaki birçok konu ve yaklaşım size ters gelebilir. Ama şunu da unutmamak lazım, artık içinde yaşadığımız dijital çağ hava, su gibi bir atmosfer şeklinde bizi kuşatıyor ve cazip nimetlerinden etkilenirken global bir köy haline gelen dünyamızda kültürel etkileşim ve yozlaşma önlenemiyor. Siz korunmak için uzleti tercih etseniz bile nesliniz etkileniyor. Bu durumlarda benim prensibim cesurca bir adım ilerleyerek çağın gereklerine hazırlanmaktır.

Ansari bir NYU sosyoloğu olan Eric Klinenberg ile şu anki aşk, flört, romantizm trendlerini araştırmak üzere iş birliği yapıyor. Özellikle Reddit kapsamında oluşturdukları tartışma forumlarından ve yüz yüze mülakatlardan elde ettikleri bilgileri, kişisel hikayeleri ve mesaj örneklerini bu kitapta bir araya getiriyorlar. Bu verilere popüler online tanışma aplikasyonlarından aldıkları istatistikleri ve kullanıcıların önemli kişisel süreçlerini dahil ediyorlar. Uzman görüşlerini ekleyerek günümüzün değişen romantizm görüntüsüne sosyolojik bir boyutta ışık tutuyorlar.

Günümüz teknolojisi şüphesiz kadın erkek ilişkilerinin tabiatını çok değiştirdi. Sosyal medyanın günümüzde çok yoğun kullanılmasıyla ilişki formatlarında olsun, karşılıklı iletişimde olsun pek çok değişiklik yaşanıyor. Ansari bugünle geçmişin kıyaslamaları ile flörtün (bizde, tanışma ve nişanlılık denebilir) ve evliliklere karar verme mekanizmalarının değişimine dikkati çekiyor. Değişimde sadece teknolojik gelişmelerin değil, ideolojilerin, toplumsal bakış açılarının farklılaşmasının da büyük rol oynadığını ifade ediyor.

Özellikle geçmiş jenerasyonların daha genç yaşlarda evliliğe karar vermeleri, genellikle eşlerini yaşadıkları mahallelerde tanımaları gibi unsurların günümüzde değiştiğini vurguluyor. New Ypreork’da bulunan bir huzurevi sakinleri ile yaptığı yüz yüze mülakatlar, katılımcıların evlendikleri kişiler ile bir ya da iki blok yürüme mesafesinde yaşadıklarını gösteriyor. 1932 yılı araştırma verileri de Philadelphia‘da yapılan evliliklerin üçte birinde çiftlerin birbirine sadece beş blokluk bir uzaklık içinde oturduğunu kanıtlıyor. Bizim global şirkette iş arkadaşlarımın ailelerine baktığımda değişik ırklardan eş, gelin, damat olduğunu ve değişik ülkelerde hatta kıtalarda yaşadıklarını gözlemliyorum.

Amerikalılar 1950lere göre ortalama beş yaş daha geç evleniyorlar, günümüzde evlilik kararı için daha ileri yaşlar bekleniyor. Türkiye’de şu anda ortalama evlenme yaşı erkeklerde 28, kadınlarda 25; teknoloji sayesinde eşler çok farklı coğrafi uzaklıklardan tanışabiliyorlar. Teknoloji eş adaylarına ulaşımı kolaylaştırıyor, ancak evlilik ve çocuk sahibi olmak ile ilgili düşüncelerde toplumsal anlayış farklılığı önemli bir etkendir.

Bu değişimin en önemli göstergesi, aile yaşam döngüsüne katılan yepyeni bir dönem. Yazar, bekar yetişkin ve evli yetişkin hayat dönemleri arasında ortaya çıkan bu bağımsız dönemi “yetişkinliğe geçiş” olarak adlandırıyor. Huzurevinde yaptığı görüşmeler özellikle evliliklerine kadar ailelerinin kontrolünde, kuralları altında yaşayan kadınların bu dönemi yaşamadıklarının ve imkanları olsa bu bağımsız dönemi tercih etmekle kalmayıp, kendi kızlarına da önerdiklerini gösteriyor. Bu neslin farkına baktığımızda bu yeni bağımsızlık dönemi haricinde evlilik nedenlerindeki değişiklik dikkati çekiyor. Sosyoloji uzmanı “marriage-go-round” adlı kitabın yazarı Andrew Cherlin eski dönemlerde evliliği arkadaşlık, yoldaşlık gözü ile bakılan özellikle kadınlar açısından hayattaki başarının bir göstergesi olarak yorumluyor. Örneğin 1960larda yapılan bir anket çalışmasında kadınların %76’sı, erkeklerin %35’i aşık olmadıklarla kişilerle evlenebileceklerini itiraf ediyor.

Bugünkü koşullara döndüğümüzde, endüstriyel gelişimler ve kadın hareketi ile birlikte evliliğe atfedilen anlam da değişiyor. Artık aşık olmak birinci sıraya yerleşiyor. 1980lerde erkeklerin %86’sı ve kadınların %91’i aşık olmadan evlenmeyeceklerini belirtiyorlar. Bir başka deyişle, ruh eşi fikri ortaya çıkıyor. Tutku olmayan bir evlilik düşünülemezken, mükemmel ruh eşi arayışı günümüzdeki ilişkileri etkiliyor. Bu arayış, telefonlardaki yüzlerce aplikasyon sayesinde konum, yaş, ilgi alanları gibi pek çok faktörün filtrelenebildiği sanki bir oyun alanı haline geliyor. Benim bu analizlerden anladığım ve gözlemlediğim şimdiki neslin barış ortamı, azalan fukaralık ve gelişen teknoloji sayesinde daha kolaylaşan hayat şartları, uzayan tahsil süresi, yoğun iş hayatı gibi değişik sosyal faktörlerin etkisiyle daha geç büyüdükleri, olgunlaştıklarıdır. Ama uzayan yaşam süresine bakıldığında oransal olarak hayatımızın evreleri yine benzer kalıyor.

Genç kuşaklar mesajlaşmayı telefon açmaya tercih ederken bu iletişim şeklinin olumsuz yönleriyle başa çıkmak zorunda kalıyorlar. Mesajlaşmanın iletişimde yarattığı en önemli engel, kişiyi esas olduğu kimlikten farklı sunabilmesidir. Örneğin bir çok erkek normal hayatlarında yüz yüze asla tercih etmeyecekleri şekilde, mesajlaşmada hızlı bir şekilde saldırgan cinsel içeriklere geçiş yapabiliyor. Diğer taraftan, mesajlaşma, özellikle de gramer hataları ile dolu olduğunda, yargılama ve iletişim hatalarına yol açabiliyor. Bir diğer konu da erkeklerin yaratıcılık ve estetikten uzak mesajlaşmalarına (erkekler çoğunlukla “naber” diyerek başlıyor) kadınların daha ilk aşamada olumsuz tepki vermeleridir. Gençler zamanlarının büyük bir kısmını internet ve sosyal medyada geçiriyor. Bu durumda ilk yüz yüze tanışma öncesi oldukça kapsamlı bir araştırma yapma imkanları oluyor. Bugün basit bir Google araması ile birçok bilgi, iyi ya da kötü, bir tık ötemizde. Günün sonunda, açık fikirli olarak, kişinin online varlığının gerçek yaşantısından oldukça farklı olabileceğini göz önüne almak gerekiyor. Acaba gençlerimize sosyal medyada tvit neden ve nasıl yazılır veya yazılmaz, sosyal medyada etik olmayan davranışlar vb konularda, eğitimi mi versek? Malum hem lisede hem üniversitelerde mecburi kompozisyon dersleri hala verilmekte, prezantasyon ve hitabet dersleri de seçmeli sunulmaktadır.

Günümüz dünyasında araştırmalar tüm evliliklerin üçte birinin artık online tanışmalar sayesinde gerçekleştiğini gösteriyor. Online tanışmalar sayıca iş, okul ve arkadaş ortamlarındaki tanışmaların toplamından daha fazladır.

Ansari ebeveynlerinin 25 yıl süren ilişkilerinin başlangıcında sınırsız seçim şanslarının olmadığını, hatta görücü usulü evlendiklerini anlatırken, aslında parmak ucumuzda yer alan çok sayıda seçim şansının bizi tatminsizliğe sürükleyebileceğinin altını çiziyor. Sürekli daha iyi bir olanağı kaçırıyor hissi ile anı yakalamanın mümkün olmadığını belirtiyor. Prof. Barry Schwartz, psikolojide daha çok seçeneğin daha çok mutsuzluk demek olduğunda hem fikir. Çok fazla tercih olanağı, bizi şaşkına çeviriyor, bunaltıyor. Ansari bu düşüncesini ispat etmek adına, yaşayanların seçeneklerinin daha az olduğu daha küçük kentleri araştırıyor. Araştırmalar, bu konumlarda evlilik yaşının ulusal ortalamanın altında kaldığını gösteriyor. Ancak yaptığı araştırmalar, buralarda yaşayanların da seçenek azlığından şikayetçi olduklarını gösteriyor. Demek ki bu ince işlerde tüm dünyada seçenek çok da olsa yok da olsa hep bir memnuniyetsizlik var. Hele evlilik dışı ve hatta öncesi cinsel ilişkilerin kolaylığı ile giderilen cinsel ihtiyaçlar, hayatların birleştirilmesiyle daha ziyade bir manevi tatmin sunan evliliklerin önünde engel teşkil ediyor. Ama asla boşanma olmayan katolik nikah veya boşandığında kişilerin artık tek başına benzer olanaklarla yaşamasına imkan vermeyen medeni kanun maddeleri insanları evlenmekten alıkoyuyor. Ama Batı dünyasındaki sözleşmeli beraberlikler de aslında bizdeki nikah gibi addedilmelidir.

Ansari’nin araştırmalarına göre en iyi tavsiye ilk tanışmalarda yeme içme yerine, partnerlerin konfor alanından çıktıkları daha heyecanlı ve eğlenceli bir aktivite tercih edilmesi. Bu buluşmalar büyük oranda ikinci bir randevu ile devam ediyor. Ansari’ye göre bir kişinin gerçek özellikleri ancak zamanla anlaşılabileceği için sabırlı olmak ve aradaki çekimin gelişmesine izin vermek gerekiyor.

Günümüzün en büyük sorusu, tüm bu seçenekler arasından kişilerin kendileri için tam tamına uygun olan, hayat boyu yanlarında destek olacak eşi nasıl bulabilecekleri. Sonrasında ise araştırmalar, balayı fazının 1 yılla 18 ay arasında değiştiğini gösteriyor. Bu tutkulu faz sona erdiğinde arkadaşça uyumun paylaşıldığı yeni bir sevgi başlıyor. Pek çok kişi bu uyumun gelişmesi için yeterince gayret göstermeyerek ilişkiyi sonlandırıyormuş. Gelişmiş ülkelerde gördüğümüz (Avrupa ve Japonya gibi) evlilik oranlarındaki azalışı bu gayretin gösterilmemesine bağlayabiliyoruz.

Diğer taraftan bazı psikologlar, insanların tek eşlilik için yaratılmadığını savunuyor. Müslümanlar ise çok eşliliği ve cennetteki hurileri tartışıyor.

Sonuç olarak, modern çağda flört, romantizm ve ilişkiler hiç basit değil. Müslümanların işi ise daha zor. Eşlerimizi teknoloji yolu ile bulmaya çalıştığımız bir çağdayız. Unutulmaması gereken, iletişimler dijital olsa dahi, telefondaki mesajın gerçek ihtiyaç ve duyguları olan bir insandan geldiği gerçeği. “Gönder” butonuna basmadan vereceğiniz izlenimi dikkatle düşünmeniz gerekiyor. Ne çok istekli ve sabırsız ne de çok ilgisiz gözükmemeniz gerekiyor. Ama nihayetinde ilişkilerin ilerlemesi için gereken gayreti ve özeni göz ardı etmemek gerekiyor.

Ama genelde Müslümanlar yüksek sesle karşı oldukları laikliği günlük hayatta yaşarken hiç rahatsız olmuyorlar. Neden mi, bilmiyorum ama ürküyorum.

Bir düşünsenize tüccar ve sanayici işlemlerinde helal-haramı yok sayarsa, inşaatçı projelerinde aile yaşamını ve çevre şartlarını göz önüne almazsa, hazır giyimci Müslümanlara uygun seçenekler sunmazsa, yürütme ve yargı işlemlerinde ve kararlarında helal-haramı gözetmeden ulülü soruşturmadan yaşıyorsa, bu Müslümanların sözde(!) laik bir hayat yaşadıklarını işaret ediyor bana. Tabii itiraz edenler, hayır öyle değil diyenlerimiz vardır, saygı duyarım. Zaten emelim kimseyi eleştirmek değil, ama şunu sormak istiyorum; o halde “öyle değil” diyenler biz değerlerine nasıl yardımcı olacaklar? Zira malum hepimiz aynı gemideyiz.

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu