Gündem

“Hava harekatında üst düzey komutanlar etkin rol aldı”

Paylaş:

AA

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe  girişiminde, Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele  saldırıda bulunulmasıyla ilgili tutuklanan Kara Havacı Yarbay Davut Uçum  ifadesinde, “Bu hava harekatının planlanmasında, Ankara’daki Kara Havacılık Okul  Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun’un da içinde olduğu paralel yapı mensubu üst  düzey komutanların etkin rol aldığını düşünüyorum.” dedi.  

 Uçum, Muğla 2. Sulh Ceza Hakimliğine verdiği ifadesinde, İstanbul Kara  Havacılık Alayında Birlik Bakım Tabur Komutanı olarak görev yaptığını kaydetti. 

Darbe girişimi sırasında, Skorsky helikopterinde, Albay Ali Aktürk’ün  yanında ikinci pilot olarak görev yaptığını belirten Uçum, şunları ifade etti:

“Çorum’da ortaokul eğitimi görürken, Fetullah Gülen cemaatine ait  kişiler beni zaman zaman ders çalıştırmak bahanesiyle evlerine götürüyorlardı. Bu  cemaat mensuplarıyla ortaokul çağında bu şekilde tanıştım. Maltepe Askeri  Lisesi’ne girdikten sonra bir daha cemaat mensuplarıyla görüşmedim. Ancak her  fırsatta bu cemaat mensupları bana ulaşmaya çalışıyorlardı. Kara Harp Okulunda  öğrenim gördüğüm süre içerisinde cemaat mensupları ile hiçbir görüşmem olmadı.  Harp okulundan mezun olduktan sonra, eskiden tanıdığım kişilerle tesadüfen  karşılaşmalarım sırasında benimle ilgi kurmaya çalıştıklarını sezdim. Ancak ben  bu yaklaşımlarına olumlu cevap vermediğim için cemaat ile herhangi bir örgütsel  bağlantıya girmedim.”

Eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle sonuçlanan  helikopter kazasında arama çalışması yürüttüğünü, sonrasında aynı bölgede düşen  silahlı kuvvetlere ait helikopterle ilgili teknik inceleme ekibinde yer aldığını  belirten Uçum, bu olaylara ilişkin iddialarla ilgili hakkında davalar açıldığını,  cemaatin kendisine göz dağı verdiğini savundu.

Örgüt mensuplarının, silahlı kuvvetlerin içine nasıl girdiğine dair  bir bilgisinin olmadığını ileri süren Uçum, “Bana yaptıkları gibi ortaöğretim  çağından itibaren kurdukları ilişki sayesinde cemaat mensubu yaptıkları kişileri,  askeri okullara yerleştirmek suretiyle orduya sızdıklarını biliyorum. Bu  kişilerin ordu içerisinde hangi yöntemlerle iletişim kurduklarına dair bilgim  yok, ancak kendi aralarında bir şekilde görüştüklerini tahmin ediyorum.” dedi.

“Seymen’in görev hakkında bilgisi vardı” 

Uçum, 15 Temmuz’dan 3-4 gün önce, Albay Ali Aktürk’ün kendisine  “Önümüzdeki günlerde önemli bir operasyon yapacağız. Ayrıntılı bilgiye sahip  değilim, bu bilgiyi kimseyle paylaşma.” dediğini aktararak, bunun iç güvenlik  operasyonu olduğunu düşündüğünü kaydetti.

Özel Kuvvetler Komutanlığında Tabur Komutanı olarak bildiği Şükrü  Seymen’in 14 Temmuz’da bilmediği bir numaradan kendisini aradığını belirten Uçum,  şunları anlattı:

“Kendini tanıtıp, hal, hatır sorduktan sonra ‘Yarın ama tam belli  değil, birlikte benim timimle bir göreve çıkacağız. Çoluğunu, çocuğunu seven bu  görevden korkmaz.’ dedi. Benim ikamet adresimi, eşimin memleketini ve diğer  ailevi bilgilerimi bana söyleyip tehdit vari konuşunca, ben kendisine ‘Şimdiye  kadar hiçbir görevden kaçmadığımı’ söyledim. Şükrü Seymen bana görevin  ayrıntılarını anlatmadı, sadece ‘Günü geldiğinde Genelkurmay’dan emir geleceğini  ve bundan sonra ayrıntılı bilgi edineceğimizi’ söyledi. Konuşmalarından Şükrü  Seymen’in görev hakkında bilgisi olduğunu anladım.”

Uçum, Seymen’in kendisini cep telefonundan araması ve Kara Havacılık  Nöbetçi Amiri Yarbay Özcan Karacan’ın emriyle, 15 Temmuz’da saat 23.00  sıralarında Çiğli Askeri Havalimanı’na iniş yaptıklarını kaydetti.

 “Teslim olun” çağrısı

Bir süre sonra Şükrü Seymen’in 12 kişilik timi ile helikoptere  bindiğini belirten Uçum, ifadesinde şunlara yer verdi:

“Cougar tipi iki helikoptere de başka timler bindi. Kalkıştan yaklaşık  yarım saat sonra verilen koordinatlardan, Marmaris civarına gideceğimizi anladım.  Marmaris’e yaklaştığımız sırada Cougar tipi helikopterler aşağıdan, biz de daha  yüksekten uçuş yaparken, Cumhurbaşkanına ait helikopterin uçtuğunu gördüm. Bunu  benden başka kimse fark etmedi ve ben de bu bilgiyi kimseyle paylaşmadım. Bu  andan itibaren kuşkularım iyice arttı. Bir süre sonra verilen koordinatlarla,  şehir içerisinde bir alana bizden önce inen Cougar tipi helikopterlerin yanına  iniş yaptık. Helikopterde bulunan Şükrü Seymen ve timi indi, sadece bir kişi  arkada kaldı. Timin tamamı tam teçhizatlı, kamuflajlı ve rütbesizdi. Tim indikten  sonra, arkada kalan silahlı bir personel ile biz kalkış yaptık. Bu sırada  herhangi bir silahlı çatışmaya tanık olmadık.”

Yakıt ikmali için gittikleri Dalaman Askeri Havalimanı’nda “Teslim  olun” çağrısı yapıldığını dile getiren Uçum, Ali Aktürk’ün talimatıyla, yakıtları  olmadığı halde tekrar kalkış yaparak, yakındaki bir araziye indiklerini anlattı.

Aktürk’ün girişimleri sonrasında yakıt ikmali yaparak tekrar timi  bıraktıkları bölgeye gittiklerini belirten Uçum, “Bu sırada bölgede çatışma  olduğunu gördüm. Saat 03.00’ü geçmişti. Arkada bulunan silahlı personel, bölgeye  elindeki silahla ateş açmaya başladı. Bizim helikopterimizde kurulu herhangi bir  ağır silah yoktu. Seymen, cep telefonundan bizi ısrarla arayıp, ‘alana inmemizi’  söylüyordu. Çatışmanın yoğunluğunu ve bizim personelin de aşağıya ateş açtığını  görünce, dönmeye karar verdik.” dedi

Ağlayarak “Ne yaptınız, Allah belanızı versin” dedi

“Aşağıdan bize doğru ateş edildiğini gördüm. Hatta benim tahminime  göre Şükrü Seymen ve timi, bizim alana inmeyeceğimizi anlayınca bize ateş etti.”  diyen Uçum, şunları kaydetti:

“Çatışma bölgesinden uzaklaşıp Imsık Askeri Havalimanına geldik. Ali  Albayın yönlendirmesiyle Imsık’ta çok kısa süre motor susturmadan durduk. Benim  ısrarıma rağmen Ali Aktürk, motor susturmayı kabul etmedi. Imsık Havalimanı  sorumlusu Fethi Yarbay yanımıza gelip, ağlayarak bana ‘Ne yaptınız, Allah  belanızı versin.’ dedi. Ben de ‘Komutanım, bu şerefsizler bizi oyuna getirdi,  yemin ederim bilgim yok.’ diye cevap verdim.”

Imsık’tan havalanıp Çiğli Askeri Havalimanı’na döndüklerini belirten  Uçum, daha sonra burada teslim olduklarını aktardı.

Uçum, Şükrü Seymen’in tüm planlamalar hakkında bilgi sahibi olduğunu  dile getirerek, “Şükrü Seymen benim devremdir, ancak okuldan sonra hiç  görüşmedim. Okul döneminde Fetullah Gülen cemaati ile ilgisinin olup olmadığını  bilmiyorum. Darbe teşebbüsü ile ilgim yoktur. Bu hava harekatının planlanmasında,  Ankara’daki Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun’un da içinde  olduğu paralel yapı mensubu üst düzey komutanların etkin rol aldığını  düşünüyorum. Ali Aktürk’ün, Coşkun ile telefon görüşmesi yaptığını ve talimat  verdiğini bizzat gördüm ve duydum.” ifadelerini kullandı.

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu