
FETÖ terör örgütü, milletimizin geleceğine kastetti. Bu darbe girişiminin ortaya çıkardığı atmosferi dağıtma noktasında “milli birlik ve beraberlik” yanıtınız tüm dünya için ilham vericiydi.
Fakat iki ay geçti ve darbe öncesi karanlık döneme tekrar geri döndük. Darbenin arkasında, siyasi kanatta FETÖ ile kimlerin işbirliği yaptığı konusunda kamuoyunu tatmin edecek hiçbir adım atılmadı.
Malumunuz olduğu üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nde subaylar, bazıları FETÖ’cü de olsa, nereden emir alacaklarını bilirler. TSK, “imam”dan veya bir “astsubaydan” emir alarak darbeye girişmez. Lütfen bu iddiaların önünü açarak Türk milletinin aklı ile dalga geçilmesine müsaade etmeyin. Türk halkı çok iyi biliyor ki darbe sayenizde engellendi. Fakat yine aynı Türk halkı, bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkmasını da bekliyor.
Bu işin oldukça kuvvetli isimlerden oluşan bir “siyasi” ayağı var. Şüphesiz bu siyasi ayağın hem uluslararası hem de yerel uzantıları da var. Herhangi darbeci bir subay, öyle “bir siyasi isim” duymuş olmalı ki, bu darbe girişiminin siyasi zemini ve yurt dışı desteklerinin tamamlandığını düşünerek düğmeye basmış…
Öncelikle bu siyasi lider ve onun destekçileri kimdir? Maalesef bu tespit için Türkiye çok vakit kaybetti.
Türkiye 14 yıldır kurucusu olduğunuz AK Parti tarafından yönetildiğine göre “ihanet” şüphesiz ki en yakınınızdan çıkacaktır. AK Parti’nin 10 milyon üyesi ve 1.6 milyon yöneticisi var. FETÖ ilişkileri gerekçesi ile ihraç edilen parti yöneticisi sayısı 10 kişiyi bile bulmadı. İki aydır binlerce memur ihraç edildi. Fakat siyasetteki FETÖ’cüler tespit edilmedi. Kabiliyetsiz, yeteneksiz, yetersiz ve korkak kadroları devlet kademeleri ve parti yönetimine doldurmamızın en büyük bedeli bu oldu. Birbirine şüphe ile yaklaşan insanlarımız ve yitirdiğimiz toplumsal huzurumuzla baş başayız.
Böyle bir süreçte eleştirilerin engellenmesi, özgür basının susturulması ve muhalif isimlerin sindirilmesi gibi tedbirlerin neredeyse tamamı farklı darbe girişimlerine zemin oluşturmaktadır. Çok iyi biliyorsunuz ki darbenin en önemli panzehiri daha fazla adalet, hukukun üstünlüğü, farklı seslerin teşvik edilmesi ve milletin yüreğinin umut ile dolmasıyla mümkündür. Üç beş şoven kabiliyetsizin Türkiye’ye “ara gazı” vermesi ile değil; yaralarını sarmış Türkiye’nin tüm dünyaya “özgürlük ve demokrasi” alanında ilham vermesi ile mümkündür.
Sizi 2008 yılına geri götürmek istiyorum. Zor günlerdi. “Parti kapatma davası” sürecinde “herşeyi sıfırdan yapmalıyız” demiştiniz. Küçük bir siyasi parti olsa da bir partinin Genel Başkanı sıfatı ile yanınızdaydım ve o özel toplantılarımızda dinamik, pratik ve güçlü duruşunuzdan çok etkilenmiştim. Sıfırdan tüm teşkilatları parti dışından yepyeni isimlerle oluşturabiliyor olmanız siyasi zekanızı ve cesur liderliğinizi ortaya koyuyordu. O gün millet iradesi güçlü geldi. Oligarşik bürokrasinin millet iradesine darbesi engellenmiş oldu. Bizzat yaşadığım bu deneyimlerden dolayı, 16 Temmuz sabahı siyasette en tepeden en alt kademeye kadar tertemiz isimler, yeni yüzler ve yeni bir vizyon açılması noktasında irade göstereceğinizi hayal etmiştim. En büyük hayal kırıklığımı bu noktada yaşadım. Sadece ben değil tüm halkımız sizden bu liderliği bekliyordu. Oysa ipleri elinize almak yerine dizginleri “şoven amigolara” bıraktınız.
Tek kabiliyetleri size “yalakalık” yapmak olan ve yanınızda aman efendim “fitne” diye konuşanları ciddiye almayın lütfen! Ben toplumda oluşan bir çok fikri samimi, açık ve hesapsızca dile getiriyorum. O yıllarda “bir beklentimin olup olmadığını” sorduğunuzda hiçbir beklentimin olmadığını söylemiştim. O gün olduğu gibi bugün de ne makam, ne mevki, ne şan ne de şöhret hislerimi tarif edemez. Amacım; vatanperverâne duygularla doğruları dile getirmek.
Bugün üzülüyorum. Nereye baksanız elinizde kalıyor. Türkiye’yi yönetmeye çalıştığınız siyasi ihtiyarları görüyorum. Hepsi yorgun, yetersiz, umutsuz ve kabiliyetsiz yüzler… Yüzlerce eleştiri almış ve haklarında onlarca iddia barındıran kirlenmiş isimler! Üzülüyorum. Siz bu değilsiniz. Kazandığınız her seçimde millete böyle bir Türkiye vaat etmediniz. Vaatlerinizi gerçekleştirmelisiniz. Ülkeyi birleştirmeli, medyayı özgürleştirmeli, adaleti tesis etmeli ve bambaşka bir Türkiye ile dünyaya ilham vermelisiniz… Yeniden yüreğimizdeki umudu tesis etmeli ve her kesimi kucaklayarak, güvenle geleceğimize bakmalıyız.
Türkiye’nin bu kapasitesi var. Lütfen Türkiye’ye güvenin. Siyasi amigoların iftiralarına kulak verip ülkenin içine kapanmasına müsaade etmeyin; tam tersi tüm dünyada atağa geçelim. Bu ülkeye ve bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına yakışan budur. Lütfen unutmayın; ülkeyi, girdiği bu karanlık tünelden çıkartmak zorundayız. Başka şansımız yok. Çünkü Başka Türkiye yok.
Keşan Postası