‘Aydın Türkiye için Millet İttifakı’na oy vermelisiniz’

Ankara Hukuk Fakültesi’ni 1951 yılında bitirdi. 1961-1980 yılları ortasında 5 periyot Adalet Partisi (AP) milletvekilliği yaptı. Yıllarca partisinin TBMM Küme Başkanvekilliği misyonunu yürüttü. Çalışma, Sanayi, Ulusal Eğitim bakanlıkları vazifelerinde bulundu. Atatürk ve O’nun silah arkadaşlarına her daim minnetini tabir ediyor. Tarihçi Halil İnalcık’ın, “Bu topraklar üzerinde bir devlet kurmak mucizedir. Bu mucizeyi de Atatürk gerçekleştirdi. Gazi, vatanı toprakla bütünleştirdi” kelamlarını de bilhassa umutsuz insanlara, gençlere hatırlatıyor.

“İÇİNDE İNSAN VAR, İNSAN…”

Siyasette din sıkça kullanılır oldu. Bilhassa AKP’li bakanlar, AKP’den milletvekili adayı gösterilen Hizbullah’ın kanunî yapısı olarak belirtilen HÜDA PAR’lılar siyasette dini sıkça kullanıyor. Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu,  “Ben Aleviyim. Hak Muhammed Ali inancı ile yetişmiş samimi bir Müslümanım” deme gereği duydu. CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu Adıyaman’da zelzelede hayatını kaybedenlerin toprağa verildiği mezarlıkta Fatiha okurken, türbede dua ederken kelamlı hücuma uğradı. Bu durum samimi Müslümanları yaraladı. Duayen siyasetçi Ali Naili Fazilet, şu olayı anlattı:

“Aziz Muhammed bir cenaze geçerken ayağa kalkar. Hz. Muhammed’in yanına gelirler ve derler ki; ‘Ya Muhammed bu geçen cenaze Müslüman değildir.’ Hz. Muhammed bunu söyleyenlere şu karşılığı verir: ‘Doğru lakin içinde insan var insan.’ Alışılmış kıymetli olan insan. Kuran baştan sona insan. Kainatın yaradılışı insan… insan… İnsan.”

DÖNEKLİK OLMAZSA  KAZANIR

Ülkemizde birinci çok partili hayata geçilen 1946 yılında, Ali Naili Fazilet, Demokrat Parti ismine sandık temsilcisi olarak misyon yapmış. O günden sonra yapılan bütün seçimlerin içinde olmuş. 14 Mayıs seçimlerinde nasıl bir tablo çıkacağını sorduğumda şunları söyledi:

– Affedersiniz şayet bir döneklik olmazsa, ittifakı oluşturan siyasi partilerin yetkilileri şayet yanlış bir şey yapmazsa Kemal Beyefendi seçimi alacak. Benim gördüğüm, benim tespit ettiğim oy verecek olan yerler yani alt alta koyduğun vakit ben bunların hepsini Kemal Bey’in alacağını görüyorum. Lakin merhum Celal Bayar’ın 1957 de bana söylediği bir şey var; ‘Sandığa kim girer, sandıktan kim çıkar, o sandıklar açılmadan belirli olmaz.’ Sandığa gidildiğinde kim ne yapar? Doğrusu onu kestiremiyorum.

– Kemal Bey’in yaptığı ittifakları görüyorum. Bu ittifaklar bozulmazsa Kemal Beyefendi alacak. Fakat bozulursa ona söyleyecek bir şeyim yok. Zira Tayyip Beyefendi seçimi her ne kıymetine olursa olsun kazanma dileğinde. Legal, gayrimeşru. Hukukun yerlerinde kalarak değil, siyasi ahlakın tabanlarında kalarak değil. Her ne kıymetine olursa olsun kazanmak hırsının peşinde koşuyor.

– Kemal Beyefendi ise direkt, hukuksal yerlerde ve direkt siyasi ahlakın tabanlarında koşuyor. Hakikat olanı, makbul olanı da odur. Demokrasinin de istediği odur. Gelişmiş ülkelerin de isteği odur. Kemal Bey’in bu koşusunun içerisinde, yanındaki beşerler büyük oy potansiyeline sahip olan insanlardır. Yalnız iki yüzlülük yapmazlarsa, ışığın içine girmezlerse Kemal Beyefendi alır. Kanaatim bu türlü.

Cumhurbaşkanlığı üzere TBMM’de çoğunluğu elde etmek de değerli. Ali Naili Fazilet, TBMM’de de çoğunluğu Millet İttifakı’nın alacağına inanıyor. Fazilet, Seçim Kanunu’nun Anayasa’dan da değerli olduğunu belirtiyor ve kelamlarını şöyle sürdürüyor:

“Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu değişmediği sürece Türkiye’nin tesirli bir parlamento içerisinde var olması mümkün değil. Seçim Kanunu yanlış. Bu kanunu 12 Eylül 1980 ihtilalini yapanlar düzenledi. Bireyin yani genel liderin takdirine bırakılan bir seçim sistemi ülkeye sağlıklı bir parlamentoyu getirmez.

Ben 5 kere parlamentoya gelmiş bir arkadaşınızım. Halkın önüne çıktım, kahvede nutuk attım, dağ demedim, zirve demedim dolaştım ve o denli Meclis’e geldim.Hakim nezaretinde ön seçimle aday olduk. Seçim sistemi oydu. Sağlıklı bir demokrasinin olduğu yerde Seçim Kanunu, Anayasa’dan kıymetlidir. Bunun tekrar altını çiziyorum. Zira Seçim Kanunu bir sonuç veriyor, bir şey ortaya koyuyor. Anayasa ise kurallar manzumesidir. Sonuç vermiyor, bir pratiği yok. O nedenle Seçim Kanunu dünyanın her yerinde, gelişmiş ülkelerde, demokrasiyi kabul etmiş ülkelerde çok değerlidir.”

KAZANMA BAHTLARI YOK

Duayen siyasetçi Ali Naili Erdem’e, “Kim kazanır?” sorusunu tekrarladığımda, şu karşılığı verdi:

“Her şeye karşın Kemal Beyefendi ve grubunun kazanacağını düşünüyorum. Meral Akşener ve grubunun yahut bunların birlikteliğinin başarılı olacağını değerlendiriyorum. Tayyip Bey’le hareket edenlerin, Devlet Bahçeli Bey’le hareket edenlerin tıpkı kazanma bahtına sahip olduklarını düşünmüyorum, görmüyorum. HÜDA PAR’lıların AKP içinde aday gösterilmesinin AKP için hiçbir olumlu tarafı yok. Hoş yanı olmayanı, almışsın getirmişsin. Bunlarla seçimin kazanılacağını sanmıyorum. Haa benim bu görüşüm nereye kadar gerçek olabilir? Doğu da, Güneydoğu da devlet var mı? Polis devleti mi, hukuk var mı? Onu bilemiyorum.“

Demokratik, laik, aydın bir ülkede yaşamak istiyorsanız…

Ali Naili Fazilet, “Eğer demokratik, laik cumhuriyete inananlar aydın bir Türkiye de yaşamak istiyorlarsa Millet İttifakı ile birlikte olurlar ve oylarını verirler. Türkiye bitsin diyorlarsa ve yeni bir vatan arıyorlarsa, bunun altını çiziyorum ‘Yeni bir vatan arıyorlarsa’ Tayyip Bey’in yanındaki ittifaka devam etsinler. Açık olarak söylüyorum. Ben bir hukuk adamıyım. Kıymetli mevkilerde de vazife yaptım. Birtakım şeyleri görüyorum” ikazında bulundu.

İsmet İnönü

İsmet Paşa ‘Beyaz eldivenliler’ derdi

Lider odaklı Seçim Kanunu nedeniyle pırıl pırıl birtakım isimlerin aday olamadığını anlatan Fazilet, “Ama ayıplı ve hatalı olan bir yığın insan aday olarak seçime giriyor. Bu demokrasimiz için, Meclisimiz için çok büyük ayıp” diyor. Ali Naili Fazilet, açıklamasını şöyle sürdürüyor: “İsmet İnönü, parlamenterler için ‘Beyaz eldivenli insan’ diyordu. Bu yüksek çatının altında vazife alacak insan beyaz eldivenli insandır. Bu insan bildiğiniz üzere her tarafıyla ahlakı pak olan insandır. Biz bunu parlamentoda benim de içinde bulunduğum periyotlarda yaşadık. Pırıl pırıl beşerler. Ancak artık bakıyorum ayıplı, hatalı bir yığın insan aday. Türkiye’nin felaketine işbirliği yapmış olanlar da aday adayı olmuş, listeye alınmış. Bununla parlamentoyu düzlüğe çıkaramazsınız. Ayıplı beşerlerle parlamentonun huzur bulması mümkün değil.”