Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün sarsıntı bölgesi Adıyaman’da gitti. Programa; MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli ve Yine Refah Partisi Genel Lideri Fatih Erbakan da katıldı. Erdoğan, K2B konteyner kentini ziyaret etti ve burada özetle şunları söyledi:
“CUMHURBAŞKANLIĞINDA YÜZDE 66’YI GEÇEN OY ORANIYLA ADIYAMAN TERCİHİNİ BİZDEN YANA KULLANDI”
“Öncelikle her birinize 14 Mayıs seçimlerinde, şahsıma ve Cumhur İttifakı’na verdiğiniz güçlü takviye için teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanlığında yüzde 66’yı geçen oy oranıyla Adıyaman tercihini bizden yana kullandı. Mecliste de Adıyaman’ın tercihi yeniden Cumhur İttifakı’ndan yana oldu.
Biz Adıyaman’ı hiçbir hesap gütmeden karşılıksız seviyoruz. İnşallah 28 Mayıs zaferinden sonra Kahta’ya kelam. Biz, bu yüreği yaralı kentin hoş insanlarını içtenlikle seviyoruz. Artık sordum, dedim ki, resmi sayısı alın bakalım, alanda ne kadar iştirak var. Dediler ki 40 bin. Ortamızda kimsenin, hiçbir pürüzün girmesine müsaade etmiyoruz. Merhum Neşet Ertaş ne diyordu? ‘Dost elinden gel olmazsa varılmaz. İsteksiz bahçenin gülü derilmez. Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle yar oy yar oy yol saklı bilinmeyen.’ İşte bizim de Adıyaman ile ortamızda kalpten kalbe giden bir yol var. Bizimle 85 milyon ortasında kaç bağlar, birçok kanallar var. Kem gözler bunu hiçbir vakit göremez. Millete zirveden bakanlar bunu hiçbir vakit anlayamadılar. 50 bin sarsıntı şehidimiz var. 50 bin sarsıntı şehidimize şu bay bay Kemal’in grubu, nasıl baktı? Bütün bu zelzele bölgesiyle ilgili ‘bundan sonra size bir şey yok’, ya bu söz kullanılır mı? Nasıl bunu söylersin? Siz olsanız olmasanız da bay bay Kemal, evelallah devletimiz kardeşlerinin yanındadır. AFAD’ı ile yanındadır. Kızılay’ı ile yanındadır. Bütün imkânları ile yanındadır. Ve bundan sonra da yanında olacaktır. Şu anda şu konteynır kentlerin olduğu bölgede hamdolsun önemli sayıda bir ömür var. Siyasi tercihinden ötürü depremzedelerimizi linç edenler, aşağılayanlar, bunu hiçbir vakit kavrayamadılar. Bizim şu aşkımızın, şu sevdamızın sırrına asla eremediler. CHP zihniyetinin temsilcilerinin sorunu, düşünceyi kendilerinde aramak yerine, her seferinde insanımızı suçladılar. Milletle irtibatlarını güçlendirmek yerine, makarnacı, kömürcü, yobaz, gerici, takunyalı, bidon başlı diyerek insanımızı tahkir ettiler.
“MİLLETTEN BU KADAR ŞAMAR YEDİLER AMA HER SEFERİNDE PİŞKİNCE HAYATLARINA DEVAM ETTİLER”
Sandıkta tecelli eden iradeyi kabullenmek yerine, insanlarımıza bilgisiz diyorlar, gereğince gelişmemiş diyorlar, oylarını sattılar iftirası atıyorlar. Hatta gazete manşetlerinden küstah bir formda, ‘Millet’in karnı TOGG’muş’ diyorlar. Anladınız, değil mi? Her türlü hakareti ediyorlar. Her türlü densizliği, edepsizliği sergiliyorlar. Lakin bir sefer olsun, ‘Biz nerede yanlış yaptık’ sorusunu kendilerine sormuyorlar. Şöyle aynanın karşısına geçip kendilerini hesaba çekmiyorlar. Pazar günü ile bir arada 16 ve 17’nci seçimlerini de kaybettiler. Milletten bu kadar şamar yediler ancak her seferinde hiçbir şey olmamış üzere, pişkince hayatlarına devam ettiler. Yanılgılarından ötürü çıkıp milletimizden özür dilemediler. Samimi bir özeleştiri vermediler. Kendilerini düzeltme yoluna asla gitmediler. Milletin gönlünü kazanmak yerine hala tehdit lisanına sarılarak, korkutma siyaseti yaparak insanımızın oyunu alabileceklerini düşünüyorlar.
“KİBİRLİ VE KABA TUTUMLARINDAN ASLA VAZGEÇMİYORLAR”
Cahil kendileridir, menfaatçi kendileridir. ‘Oy yoksa hizmet yok’ diyen kendileridir. Vatandaşlarımızı ayrıştıran kendileridir. İnsanlarımızı kutuplaştıran kendileridir. Mahalle baskısı ile gençlerimizi yıldıran kendileridir. Sadece dayanak vermediği için sanatkarından depremzedesine herkese her türlü berbatlığı yapan kendileridir. Milletimiz bunları kaç kere sandığa gömerse gömsün, bu kibirli ve kaba tutumlarından asla vazgeçmiyorlar.
İstiyorlar ki bunlar, kimi aday gösterirse, millet gidip tıpış tıpış oy versin. Yok o denli yağma. Siyasetçi demek milletin hizmetkârı demektir. Bu ülkenin hiçbir insanı, hiçbir partiye, hiçbir genel lidere yalnızca karşı tarafın egosu tatmin olsun diye oy vermez, dayanak vermez. Kardeşlerim, milletin dayanağını hak edeceksin. Bunun için çalışacaksın, eser ortaya koyacaksın. Bunun için insanlara umut ve inanç aşılayacaksın. Bunun için herkesin kendini huzur için hissettiği bir iklim oluşturacaksın. Bunların hiçbirini yapmadan sandıktan çıkmayı beklemek, ekmeden biçmeyi, üretmeden kazanmayı, emek vermeden sonuç almayı beklemek üzeredir. Elbette bu türlü davranabilirsin. Lakin kaç kere denersen dene, sonuç alamazsın. CHP Genel Lideri’nin durumu da motamot buna benzemiyor mu?
Birinci önceliğimiz, zelzelenin izlerini bir an evvel silerek kentlerimizi tekrar ayağa kaldırmak. Biliyorsunuz, sarsıntıdan çabucak birkaç gün sonra Adıyaman’a geldik, vatandaşlarımızla dertleştik, kucaklaştık. Acımızı paylaştık. Akabinde tekrar geldik. Ramazan-ı Şerif’te yeniden şehrimizdeydik.
İlk günlerde birtakım eksikler olsa da hamdolsun bunları da süratle gidererek Adıyaman’ın yaralarını sarmaya, kentimizi yine ayağa kaldırmaya başladık. Giden canlarımızı geri getiremesek de inşallah başka tüm kayıpları telafi etmeye kararlıyız. Bu vesileyle yaşamış olduğumuz asrın felaketi olarak isimlendirilen zelzelelerde, Adıyaman ve başka vilayetlerimizde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı Allah’tan rahmet diliyorum. Yıkılanın yerine daha güzelini, daha dayanıklısını yapacak, meskeni ve tertibi bozulan kardeşlerimizi yuvalarına kesinlikle kavuşturacağız. Verdiğimiz kelamları yerine getirene kadar durmadan, dinlenmeden gece-gündüz çalışacağız. Gayemiz 319 bini bir yıl içinde olmak üzere 650 bin yeni konut inşa ederek zelzele bölgesini evvelden daha sağlam, daha planlı, daha hoş bir yer hâline getirmektir. Bölgenin dört bir yanında temeller atıldı, inşaatlar yükselmeye başladı.
Deprem bölgesi genelinde 905 bini aşkın çadır ve 112 bini aşkın konteyner kurduk. Bu süreksiz barınma merkezleri yanında 13 bine yakın iş yerimizi de faaliyete geçirdik. Böylelikle, kentlerimizdeki barınma problemine tahlil üretirken, ticari hayatın yine canlanmasını temin ettik. Süreksiz olarak, öbür kentlere giden kardeşlerimizi yalnız bırakmıyoruz.
Türkiye bir seçimini daha demokrasi şöleni havasında tamamlamıştır. Buna karşın 14 Mayıs seçimlerinde hezimete uğrayan, 28 Mayıs’tan da umudunu kesen CHP Genel Lideri’nin giderek daha zehirli, daha nahoş bir lisan kullandığını görüyoruz. Yaptığı pervasız ve buram buram nefret söylemi kokan açıklamalarıyla her gün toplumumuzun bir bölümünü düşmanlaştırıyor.
“ELİYLE MASA YUMRUKLAMAKTAN NEREDEYSE BİLEĞİ KIRILACAK”
Daha düne kadar, önüne gelene kalp yapmaktan parmakları neredeyse nasır bağlamıştı. Bugün ise birebir eliyle masa yumruklamaktan neredeyse bileği kırılacak. Seçim öncesinde taktığı demokrat maskesi, 15 Mayıs sabahı fikir altından tek parti CHP’si zihniyetinin karanlık ve berbat yüzü çıktı. Adıyaman bu yüzü çok güzel tanır. Helalleşme, kucaklaşma, barış ve özgürlük telaffuzları yerine, yalnızca bir günde faşizmin en pespaye hâline bıraktı.
“GERÇEK BİR DİKTATÖR HEVESLİSİ OLDUĞU ANLAŞILDI”
Demokrat diye yere göğe sığdıramadıkları Genel Lideri’nin gerçek bir diktatör heveslisi olduğu anlaşıldı. CHP Genel Lideri ne yaparsa yapsın, hangi kılığa bürünürse bürünsün, hangi maskeyi takarsa taksın, bölücü örgütle, FETÖ’yle, tefecilerle, global lobilerle, LGBT’cilerle, emperyalistlerle bir arada yol yürüdüğünü gizleyemiyor.
Gazi’nin anısına hürmeten, CHP’ye oy veren vatandaşlarımın da bu partinin marjinallerin ve mezhepçi fanatiklerin operasyon aracına dönüştürülmesine istek göstermeyeceğine inanıyorum. Artık bunun için buradan Adıyaman’a değil, tüm Türkiye’ye sesleniyorum. 28 Mayıs âlâ bir fırsattır. Buradan sizler aracılığıyla sesleniyorum. Adıyamanlıların tamamı bizim özbeöz kardeşimizdir. Kökenine, meşrebine, siyasi tercihine bakmaksızın her Adıyamanlı bizim canımızdan bir kesimdir. Artık tüm Türkiye’yi arıyor muyuz? Bütün hemşerilerimize sesleniyor muyuz? 14 Mayıs seçimleri sonrasında yaşanan utanç verici hadiselerin sizleri üzdüğünü biliyorum. Sizlerin aslında yaralı olan kalbinizi daha da kanattığını biliyorum. Daha düne kadar depremzedelerimize ücretsiz konut kelamı verenlerin, sandıkta istedikleri sonuç çıkmayınca 15 Mayıs sabahından itibaren sergiledikleri nobranlık tarihe bir utanç vesikası olarak geçecektir. Bunlar hayata yalnızca çıkar penceresinden bakan, siyaseti ülkeye hizmet vesilesi değil, şahsi ikbal vasıtası olarak gören bir avuç muhteristir. Bunlara bakıp da asla karamsarlığa kapılmayın. Asla hüzünlenmeyin. Asla umudunuzu kaybetmeyin. Tam bilakis, daima birlikte Adıyaman’ımıza daha sıkı sahip çıkalım. Biz devletimizin ve milletimizin imkânlarını daha fazla seferber ederek, sizlerin hayata tekrar sarılmanızı sağlamakta kararlıyız.”
