Baykal’da ‘Gül’ Severmiş!

CHP’nin eski genel müdürü Baykal dün çıkıp Gül aday olursa ciddiye alır hatta destekleriz dedi ya…
Memleket yıkılıyor…
Neden şaşırıyorsunuz ki demeyeceğim tabi… Şaşırmak uyanmanın ilk belirtisidir… O nedenle daha çok şaşırın diye tespitlerimi o pek duyarsız şuurunuza şuurunuza iyice yerleşsin diye diyorum ki; Baykal baktı soldan bi şey olmayacak, bari ben de Bahçeli taktiğiyle Gül’ün gölgesinde diken olayım demeye getirmiş…
Baykal nasıl gitti herkesin malumu ama nasıl tekrar gelebilir sorusunun cevabını fazlaca aramaya zahmet buyurmayın diye ve aslında “arkadaşlar sağı da solu da toplasanız kurtuluş bunlardadır ve atalım kapağı onların yancığına da az da biz semirelim demeye getirmiş…
Baykal akıllı adamdır…
Mevcut durumuyla muhalefet adı verilen ve asla bir milim ilerleme kaydedip te onca falsoya rağmen AKP ile başedemeyen gereksiz tayfaya önemli bir mesaj vermiş…
Akıl fitil olsa da soksan tütünden gördüğü cümle siyasi teşkilatsızlığı ülkenin cümle dertlerine derman ve dahi Tayyip Erdoğan’a (güya) düşman bir isimle yani eski biraderiyle vurmayı planlayanlarla tost yemiş belli… O kadar nasihat etti olmadı, alnındaki leke de artık silinmeye yüz tuttu ya neden olmasıncı bir yaklaşımla bu halka net bir mesaj verdi; dinsizin hakkından imansız gelir gibilerden…
Ancak burada acı bir ikrar da var; sol denilen cephe çökmüştür… Çözüm ise tıpkı geçen seçimin çatı adayının muhafazakar İslamcı Ekmeleddin formülünde olduğu gibi Gül’ün dikeni pozisyonunu da kabul ederek kırk yıl düşünülse olması ihtimaller dahilinde olmayanı öneriverdi…
Yahu toplum da razı işte…
Kanaat önderi olarak çıktı halka da önemli bir hedef gösterdi ama birşeyi unuttu; o bombayı eline verenler pimini çoktan çekmişti… Tıpkı kaset gibi…
Bilmeyen yoktur ama, Baykal’ın çıkışı bana Timur’la hoca efendi hazretlerini anımsattı…
Vakti zamanında zalim Timur bakmış devlet kesesine ağır geliyor, filleri memleketin dört yanına besiye göndermiş…
Halk fakir, kendi karnını zor doyuruyor ama emir de demiri keser…
Fil de fil ama… Bir yemeye durdu mu köyü yiyor, kendi aç karnını doyuramayan köylü isyan da… İş köyün darabalarını öğütüp file kakalamaya kadar varmış…
Köyün bir de hocası var; alicenap hazır cevap bir eren…
Köylü toplanıyor başka zaman arkasından sinkaflı övdükleri hazretin kapısına koşuyorlar…
“Aman hocam, yaman hocam kurtar bizi fillerden, gözünün yağını içek…”
Hoca hazıruna şöyle bir bakıyor; dediğime geldiniz mi mabadımın sol kenarları der gibi…
Köylü şark kurnazı ama Timur’dan da korkuyor…
Hoca kavuğu çıkartıp kucağına alıyor ve başlıyor tane tane konuşmaya;
“Ben size bu Timur gün gelir hepinizin ebesinin hatırını sorar demedim mi?”
Köylü mahcup; “Evet hocam… Biz ettik sen etme, kurtar bizi şu fillerden…”
Hoca gevrek gevrek güler ve içinden geçenleri dile getirmez ama anlayan anlar…
“Tek şartım var… Bir heyet olarak gidip anlatacağız durumu…”
Köylü sinsice birbirine bakar ve “He hoca… Kurtar bizi bu fillerden, herşeye razıyız!”
Yola revan olunur, az gidilir uz gidilir, dere tepe düz gidilir, iflahı kesildikçe dizlerin Timur’a da düz gidilir… Varılır huzura…
Timur tüm heybetiyle tahtında arzıendam halde…
“Gel bakalım mendebur…” der “Nedür şikayetin?”
Hoca arkasına bakmadan köylünün dileğini söylemek üzere bir arkasına döner ki; köylü buhar…
“Haşmetlüm…” der “Köylülerin ricasıdır, elçiye zeval olmaz, köylü filleri pek sevdi… Hani lütfetseniz de bizim köye gönderdiğiniz filleri artırsanız… Köylü de bolca dua eylese zatışahanenize…”
Buyrun cenaze namazına… Her kişi niyetine…
MYD/Halkın Şamarı