GüncelGündem

Dolmabahçe Sarayı’nın açılışının üzerinden 167 yıl geçti

Paylaş:

İSTANBUL (AA) – Osmanlı döneminin simge yapılarından Dolmabahçe Sarayı, 7 Haziran 1856’da kullanılmaya başladı.

Sarayda,
1856’dan itibaren sırasıyla Sultan Abdülmecid (1839-1861), Sultan
Abdülaziz (1861-1876), Sultan V. Murad (1876), Sultan II. Abdülhamid
(1876-1909), Sultan V. Mehmed Reşad (1909-1918) ve Sultan VI. Mehmed
Vahdettin (1918-1922) ile son Halife Abdülmecid (1922-1924) yaşadı.

Mimarisiyle
de yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çeken saray, Osmanlı
padişahlarına tanıklık eden kentin önemli tarihi yapıları arasında yer
alıyor.

Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız,
sarayın açılışından bugüne geçen tarihi süreci ve yürütülen restorasyon
çalışmalarını AA muhabirine anlattı.

“Tanzimat Dönemi saraylarının en sembolik ve ikonik olanı Dolmabahçe Sarayı’dır”

Dolmabahçe
Sarayı’nın tarihi, siyasi ve kültürel açıdan önemine işaret eden
Yıldız, “Osmanlı döneminin son 70 yılında varlığı bulunan, Tanzimat
Dönemi saraylarının en sembolik ve ikonik olanı Dolmabahçe Sarayı’dır.”
dedi.

Yıldız, Tanzimat döneminin saraydaki etkilerine değinerek, şu bilgileri verdi:

“Tanzimat
reformlarıyla Osmanlı Devleti yeni bir çizgi belirledikten sonra bunun
saray teşrifatında da birtakım yansımaları oldu. Daha önceki Topkapı
Sarayı, Beylerbeyi ve Beşiktaş Sahil Sarayı gibi saraylar artık yeni
dönemin ihtiyaçları için uygun bulunmuyor. Bunun sonucunda da özellikle
mimari ve sanatsal açıdan daha fazla Batı etkisindeki Dolmabahçe başta
olmak üzere Tanzimat saraylarının dönemi başlıyor.”

Sultan
Abdülmecid’den itibaren altı Osmanlı padişahı ile Halife Abdülmecid’in
Dolmabahçe Sarayı’nı kullandığını kaydeden Yıldız, 1927’den sonra
Mustafa Kemal Atatürk’ün yaklaşık 4 yıl devletin yönetim merkezi olarak
sarayı kullandığını dile getirdi.

Dr. Yasin
Yıldız, 1950’li yıllara kadar devletin temsil makamı olarak
değerlendirilen sarayın, 1984’te müze olarak ziyarete açıldığının altını
çizerek, şunları aktardı:

“Burada, yaklaşık 40
yılın üzerinde bir dönemdir düzenli müze hizmetleri veriliyor.
Dolmabahçe Sarayı 360 dönümlük bir araziye sahip. Bugün ise bunun 110
dönümü saray olarak gezilebiliyor. Pek çok yapısı günümüze kadar
ulaşabilmiş durumda. Bu tabii önemli bir avantajımız. Bugün de yıllık
yaklaşık 1 milyon 800 bin ziyaretçiye ev sahipliği yapan ülkemizin en
önemli müzelerinden birisidir. Tabii Ayasofya Camii’nin artık müze
olmaması dolayısıyla Topkapı Sarayı ile birlikte müze olarak İstanbul’da
en fazla turist çeken iki atraksiyondan birisi.”

“Önümüzdeki yıl 8 milyon civarında ziyaretçi öngörüyoruz”

Saray
müzelerinin tek bir çatı altında Cumhurbaşkanlığına bağlı olmasının
müzelerin gelişimi için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Yıldız,
Milli Saraylar Başkanlığına bağlı müzelerin geçen sene 6,5 milyon yerli
ve yabancı ziyaretçiyi ağırladığını kaydetti.

Yıldız,
Milli Saraylar Başkanlığının 45 yıllık çok ciddi bir deneyimi ve
restorasyon kadrosu olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

“2018’den
sonraki süreçte Dolmabahçe Sarayı bünyesinde bulunan Resim Müzesi,
ardından Beykoz Cam ve Billur Müzesi, Çamlıca Camii bünyesinde 10 bin
metrekare kapalı alandaki İslam Medeniyetleri Müzesi ile Topkapı
Sarayı’ndaki 5 yeni müzemizle gerçekten ziyaretçilerimize çok çeşitli
hizmet sunan bir noktaya geldik. Milli Sarayların dünyada örnek
gösterilen bir başka uygulaması da restorasyonlarının büyük kısmını
kendi öz kaynaklarıyla karşılayabilmesidir. Topkapı Sarayı’nda yeni
açılan bölümlerle birlikte önümüzdeki yıl toplam ziyaretçi rakamımızın
yaklaşık 8 milyon civarında tahakkuk edeceğini öngörüyoruz.”

Milli
Saraylar Başkanlığı bünyesinde 32 restorasyon atölyesinin bulunduğunun
altını çizen Yıldız, 450 kişilik çok deneyimli bir restorasyon
kadrosunun dış kaynağa ihtiyaç duymadan restorasyon faaliyetlerini
sürdürebildiğini ifade etti.

“25 modern taşınabilir eser deposuyla dünyaya örnek bir projeyi hayata geçireceğiz”

Yasin
Yıldız, Edirne Sarayı’nda da ciddi bir restorasyon çalışması
başlattıklarını kaydederek, “Önümüzdeki aylarda kazıların ve
restorasyonların hızlandırılmasıyla birlikte Edirne Sarayı’nı da birkaç
yıllık bir masterplan çerçevesinde yerli ve yabancı kamuoyuna armağan
etmeyi planlıyoruz. Gelecek kuşaklardaki müzecilerin ve restoratörlerin
yetiştirilmesi anlamında çok önemli bir çalışmamız var. Milli Saraylar
Enstitüsü hazırlıkları devam ediyor. Bu konudaki yasal düzenlemeler,
ilgili kararnameler çıkarıldı. Şu an Yükseköğretim Kurulu ile bu
konudaki iş birliklerimiz sürüyor. İnşallah önümüzdeki dönemde Milli
Saraylar Enstitüsünün de hayata geçirilmesiyle gerçekten ülkemizdeki bu
restorasyon ve müzecilik faaliyetlerinin tam anlamıyla sürdürülebilir
olmasını sağlayacak bir altyapıya kavuşacağız.” değerlendirmesinde
bulundu.

Sarayların depolama alanlarına da
değinen Yıldız, “Topkapı Sarayı Seririyat Hastanelerinde oluşturulan
müze depolama ve konservasyon merkezimizle hem atölyelerimizle
depolarımız bir çatı altında birleşecek hem de hazırlanan 25 modern
taşınabilir eser deposuyla dünyaya örnek bir projeyi sonbaharda hayata
geçireceğiz ve inşallah kamuoyuna tanıtacağız. Bu noktada oldukça
heyecanlıyız.” diye konuştu.

Muhabir: Fatih Türkyılmaz

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu