TÜRKİYE’deki bir dış ticaret şirketinin üst düzey yöneticisi, oğlunun üniversiteye kaydolması nedeniyle eşiyle birlikte bir süreliğine ABD’ye gider.
Yaklaşık 1 ay kalacakları için küçük bir daire kiralamayı tercih ederler.
ABD’ye gidişlerinin 1. haftasında bir sabah erken saatte evin kapısı çalınır.
Adam kapıyı açar.
Karşısında takım elbiseli iki adam ve döpiyesli bir kadın durmaktadır.
FBI kimliklerini gösterip kendisine birkaç soru sormak istediklerini, arzu ederse aşağıdaki bir kafede veya otomobilde konuşabileceklerini söylerler.
Adam, “Gerek yok, buyurun evde konuşalım” der ve 3 FBI ajanını eve davet eder.
Herkese kahve hazırlar ve masaya otururlar.
Ekibin lideri olduğu anlaşılan kadın, adamın şirketinin İran’la yaptığı ticaret konusunda çok detaylı sorular sormaya başlar.
“Bu teklifi niye verdiniz?”
“Bu ürünü niye sizden almadılar?”
“Bazı tekliflerinizde fiyatlar çok yüksek? Niye?” gibi sorular ardı ardına gelir.
Adam da bazı malları İran’a satmamaları konusunda temsil ettikleri ABD şirketinin onayıyla satışı gerçekleştirmemek için bilerek yüksek fiyat verdikleri gibi detaylara kadar tamamı yüzde yüz doğru yanıtlar verir.
1 saat kadar süren “sorgu sohbetin” ardından FBI ajanları yanlarındaki çantadan, Türkiye’deki şirketin İran’la yaptığı tüm yazışmaların kopyasını çıkarır ve masaya koyarlar.
Müdürün verdiği bilgiler ile FBI’ın elindeki belgeler bire bir örtüşmektedir.
Kadın ajan, “Bize doğru yanıtlar verdiğiniz için çok teşekkür ederiz” der ve giderler.
Türkiye’deki şirketin müdürü, İran’la yaptıkları tüm yazışmaların birer kopyasının FBI’ın elinde olmasından dolayı bugün bile şaşkındır.
Anlayacağınız, bugünün dünyasında süper güçler için gizli saklı bir şey pek yok.
Sadece işlerine geldiği gibi kullanmayı, çıkarlarına uygun zamanda ortaya dökmeyi tercih ediyorlar.
Jurnalci.com
Başa dön tuşu