Bir televizyon programında PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’la ilgili kelamları nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak cürmünden tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilen gazeteci Merdan Yanardağ yolladığı iletide “Haksızlıklara hiçbir vakit boyun eğmeyeceğim” sözünü kullandı.
“DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK UĞRAŞI TOPLUMSALLAŞARAK KAZANILIR”
Tutuklanma sürecinin türel değil siyasi bir süreç olduğunu vurgulayan Yanardağ, BirGün gazetesi aracılığıyla şu mektubu yazdı; “Gözaltı ve tutuklanma sürecimde dayanışma gösteren herkese çok teşekkür ediyorum. Gösterilen dayanışma birleşerek birlikte kazanacağımızı bize bir sefer daha göstermiştir. Demokrasi, özgürlük, hukuk gayreti toplumsallaşarak kazanılır. Tabi, TELE1’e, Merdan Yanardağ’a saldırmalarının özel nedenleri var.
“BENİ AMAÇ SEÇTİLER”
Anti demokratik, adil olmayan bir seçimle, çok küçük bir farkla seçimi kazanan, son derece zayıf istikrara dayanan bir iktidar var. Bu nedenle endişe yaymaya gereksinimleri var. Yurttaşların susması, ses çıkarmaması için örnek oluşturmaya çalışıyorlar. Anlaşılan, bağımsız Tele 1’in toplum üzerindeki tesiri, Merdan Yanardağ’ın gazetecilik tutumu iktidarı rahatsız etti. Bu nedenle beni gaye seçtiler. Yapılan, seçim periyodunda kullanılan montaj görüntü siyasetinin devamıdır. Tutuklanma sürecimin türel bir süreç olmadığını, siyasi bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bunu da kısa müddette göreceğiz.
“SUÇÜSTÜ YAKALANMAYI HAZMEDEMEDİKLERİ ANLAŞILIYOR”
Türkiye’nin tüm demokrasi güçlerine ve topluma, TELE1 ve TELE1 yayıncılığı ile dayanışma içerisinde olma daveti yapıyorum. AK Parti iktidarının sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Ekonomik kriz, zorla alınan seçimin sonuçları ve bir dizi öteki nedenle baskıcı teknikler uygulamayı deneyecek bir iktidar var karşımızda. Bu nedenlerle, tıpkı vakitte hareket alanlarını genişletmek isteyeceklerdir. Yeni bir “açılım” geliştirebilirler. Ben de yaptığım programda bu durumu değerlendirdim. “Tecrit” ve gibisi tabirler AK Parti’nin hazırlandığı işareti verilen “açılım” siyasetinin değerlendirilmesidir, tartışılmasıdır. Bir bakıma, tabir uygunsa “suçüstü” yakalanmayı hazmedemedikleri anlaşılıyor. Ben bu değerlendirmeleri yaparken kimseyi övmek, yermek değil, bir öngörü üzerinden kıymetlendirme yapıyorum. Kaldı ki “tecrit” dahil, bu kavramların tamamı gündelik siyasette, türel tartışmalarda kullanılıyor. Bunda bütün sorun Öcalan üzerinden siyaset yapmaktır. Bunu yapan da iktidardır. Ben bunu açığa çıkarmak istedim. Zira Öcalan ile ne görüşüldüğünü, varsa, ne kararlaştırıldığını kamuoyu bilmiyor.
“SİYASET GÜDÜMLÜ AKININ HEDEFİ BUDUR”
Dünya kritik bir periyottan geçiyor. Ukrayna savaşı bir doğu batı savaşına evrilmiş durumda. Doğuda yükselen Çin ve Avrasya güçleri batıyı ürkütüyor. Tüm bu coğrafyanın merkezinde de Türkiye taraf hissini kaybetmiş, geleceği belirsizliklerle dolu, demokrasiden uzaklaşmış bir ülke olarak duruyor. Mevcut iktidarın Türkiye’yi hem içeride yaşanan ekonomik kriz, toplumsal ve siyasi krizden hem de dünyada yeni şekillenecek nizamın yol açtığı karmaşadan çıkarabileceğini düşünmüyorum. Durum bu türlü olunca, AK Parti bağımsız medyayı susturarak daha evvel yaptığı üzere geçersiz bir muvaffakiyet ve yükselme hikayesi yazmak istiyor. Zira topluma anlatacakları bir şey kalmadı. Bana yönelik hiçbir hukuksal ve demokratik nitelik taşımayan ve hoyratça yapılan siyaset güdümlü atağın hedefi da budur.
“HAKSIZLIKLA HİÇBİR VAKİT BOYUN EĞMEYECEĞİM”
Ben her şeye rağmen dayanışma ile mahzurları aşacağımızı düşünüyorum. Dayanak olan, dayanışma gösteren herkesi sevgi ile selamlıyorum. Bir şeyin bilinmesini istiyorum. Haksızlıklara hiçbir vakit boyun eğmeyeceğim!”
