3. Ceza Dairesi’nin ‘delil’ hassasiyeti… 38 kere giriş-çıkış yaptılar: Her seferinde elleri boş döndü

Diyarbakır’da PKK’nın dağ takımına katılan Meryem Pamukçi, Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarına götürüldü.

Bunu öğrenen anne ve babası, kızlarını ikna edip geri getirmek için harekete geçti. İkili, pasaport kayıtlarına nazaran 2009-2015 yılları ortasında Şırnak’ın Silopi İlçesindeki Habur Hudut Kapısı’ndan yasal yollarla 38 sefer Irak’a giriş-çıkış yaptı…

Karı, koca her kezinde eli boş döndü. Terör kamplarında kızları ve öteki teröristlerle birlikte çekildikleri fotoğrafları da hatıra olarak beraberlerinde getirdiler.

Kızları 1 Ağustos 2016 günü Şırnak’ın İdil İlçesindeki Cehennem deresinde düzenlenen operasyonda 12 teröristle birlikte öldürüldü.

Kızlarını ikna edemeyen anne ve baba cenaze defin sürecinden sonra terör örgütüne müzahir yayın organlarına yaptıkları açıklamalar üzerine gözaltına alındılar.

Evlerinde yapılan aramada kızlarının dağda çekilen fotoğrafları kanıt kabul edilerek örgütte kuryelik yaptıkları, kızlarının mezar taşına “Şehit” yazdırdıkları, kampa gidiş ve gelişlerinde çörek ve börek üzere yiyecekler götürdükleri, yemek pişirirken fotoğraf çektirdikleri için tutuklanıp haklarında “Terör örgütü üyesi olmak” kabahatinden dava açıldı.

“POLİSİN BİLGİSİ DAHİLİNDE KAMPA GİTTİK”   

Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan baba Yakup Pamukçu, şöyle konuştu:

-Kızımı terör örgütünden kurtarabilmek için emniyete başvurmuştuk. O ele geçirdiğimiz dedikleri fotoğrafları ben kendim emniyete teslim ettim. 3 ay sonra beni çağırdılar.

-‘Kızından haber alabildin mi?’ dediler. Ben de alamadığımı söyledim. Kızımı terör örgütünden kurtarmak için eşimle çok uğraştık.

-Emniyetin bilgisi ve nezaretinde kızımı kurtarmak istedim. Annesi her akşam fotoğrafına bakarak ağlıyordu.

-Çok çabaladım, lakin başarılı olamadım. Kızımı görmek için Mahmur Mülteci Kampına gidiyorduk, telefon açıp çağırıyorlardı. Kızım geldiğinde yanında iki bayan terörist oluyordu.

-Rahat konuşmamıza müsaade vermiyorlardı. O denli her istediğimizde kızımızı göremiyorduk. Toplamda 3 defa görüşebildik. Ankara’daki TEM ofis amiri de beni tanıyordu.

-Kuryelik yaptığım gerçek değil. Diyarbakır’a dönerken bir terörist ailesine verilmek üzere bana mektup vermek istedi, ben almadım. Bu durumu da emniyetteki sözümde de kendim belirttim.

-Sosyal medyada ve örgüt yayınlarında bizim açıklamamız üzere verilen görüşler de yanlışsız değildir. Hatasızım.

POLİS BİZE “GİDİN KIZINIZI BULUN, İKNA EDİN GETİRİN” DEDİ

Anne Zinet Pamukçi de, kızının okula gittikten sonra bir daha geri dönmediğini belirterek,
şöyle konuştu:

-Sabah konuttan çıktı. Kalbime güya bir bıçak saplandı, okula gittiğini söylediler. Telaşla okula gittim, kızım yoktu.

-Dershaneye gittiğimde orada da yoktu. Akşam emniyet bizi aradı ve kızımızın dağa götürüldüğünü söylediler. Bulalım, getirelim dedim fakat kimse bize yardımcı olmadı. Emniyet bize ‘Kızınızı bulun, getirin’ dedikten sonra tekraren Irak’a gittik.

-Zaho’da oturan bir adam vardı, o bizi kampa getirip, götürüyordu. Birçok defa göstermediler ve elimiz boş döndük.

-Görüştüğümüzde de öteki teröristler bize güvenmediği için yanımızda bizi dinliyordu ve her şeyi rahat konuşamıyorduk. Sonra kızımın mevt haberini aldık. Gece sabahlara kadar ağlıyordum.

-Kim kızımın beynini yıkayıp, dağa götürdü bilmiyorum. Hangi anne evladı için zorlukları göze almaz.

-Ben kızımı geri getirmek için oralara kadar gittim, ancak kızımı kurtaramadım. Sonra bir gazeteden geldiler.

-Okuma-yazma bilmediğim halde benim söylemediğim propaganda içeren kelamları gazeteye geçirmişler. Hepsi palavra, hepsi uydurmadır.

İKİSİNE DE 10’AR YIL MAHPUS TUTUKLULUĞA DEVAM KARARI

Mahkeme sanıkların konutlarında yapılan aramalarda örgüt içerikli müzikler ve marşların bulunduğu dijital malzemeler ile kızlarıyla ve başka teröristlerle kampta çektirdikleri hatıra fotoğrafları da dikkate alındığında, örgüt ile irtibatlı oldukları, kuryelik yaptıklarını belirtti.

Mahkeme, örgüte müzahir yayın organlarına kızlarının vefatından sonra demeç veren karı, kocanın silahlı terör örgütü üyesi oldukları cürmünün sabit olduğu gerekçesiyle ikisini de 10’ar yıl mahpusla cezalandırıp hükmen tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Dosyayı inceleyen Bölge İstinaf Mahkemesi de kararın yol ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf müracaatının reddine karar verdi.

HAKKANİYETE UYGUN ADİL BİR CEZA DEĞİL ÇOK FAZLA

Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise Ağır Ceza Mahkemesi ile İstinaf kararının adap ve yasaya alışılmamış olduğu gerekçesiyle kararın temelden bozulmasına oy birliğiyle karar verdi.

Yargıtay, örgüt üyesinin, örgüt maksadını benimseyen, hiyerarşik yapısına dahil olan verilecek vazifeleri yerine getirip iradesini örgüt iradesine terk eden kişi olduğunu belirtti.

Yargıtay, örgüte katılan bir kişinin kanunun hata saydığı fiilleri işlemek hedefiyle kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmesi gerektiğine dikkat çekerek sanık Yakup Pamukçi’nin örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılıp katılmadığına dair maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulması gerektiğini vurguladı.

Yargıtay, orantılılık prensibi çerçevesinde, cürmün işleniş biçimi ve kasta dayalı kusurunun tartısı bağlamında, Yakup Pamukçi’nin örgütteki pozisyonu, faaliyetlerinin nitelik süreklilik ve çeşitliliği ile faaliyet alanı gözetilerek hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken,  yerinde olmayan bir münasebet ile fazla ceza tayin edilmesinin tarz ve yasaya ters olduğuna hükmetti.

ANNE KIZ ALAKASI VE SOSYOLOJİK REALİTE VURGUSU

Yargıtay, anne Zinet Pamukçi’nin ise okuma-yazma bilmeyen mesken hanımı olduğunu, meskenden kaçarak örgüte katılan kızlarını geri getirebilmek için örgüt kamplarına gittiğini, kızıyla burada hatıra fotoğrafı çektirdiğini belirtti.

Yargıtay, ortalarındaki anne-kız ilgileri ve sosyolojik realite nazara alındığında örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katıldığını ortaya koyan kesin ve inandırıcı kâfi kanıt elde edilemediği nazara alındığında, beraatına karar verilmesi gerekirken, kanıtların yanılgılı değerlendirilmesiyle yerinde olmayan münasebete dayanılarak mahkûmiyetine karar verilmesinin hukuka karşıt olduğunun altını çizdi.

Yargıtay anneyi tahliye ederken, babanın ise mahkûmiyet kararını temelden bozarak belgeyi lokal mahkemeye iade etti. Lokal mahkeme de bozma kararı üzerine babayı tahliye etti.