Yaşam

46 yıl sonra gelen gerçek dünyasını başına yıktı! Önce kendisine sonra kızına en son da oğlu

Paylaş:

İki yıl önce bir cumartesi sabahı Jane McNeice sosyal medyada gezinirken gözüne ‘otizmli kızların’ özelliklerini anlatan bir grafik çarptı. Listede;

Konuşmadan önce zihninde pratik yapmak

Dünyaya ait değilmiş gibi hissetmek

Davranışlarını uyum sağlayacak şekilde uyarlamak

Mükemmeliyetçilik, kaygı ve güven sorunu yer alıyordu.

Şimdilerde 47 yaşında olan yazar ve akıl sağlığı eğitim şirketi Mind Matters’ın kurucusu Jane çok şaşkındı. Grafikte yazanları okuyunca gözyaşlarına hakim olamadı.

İngiltere’de kendi bilişim şirketini yöneten 33 yaşındaki eşi Steven, 10 yaşındaki oğlu Oliver ve yedi yaşındaki diğer oğlu Benjamin ile yaşayan Jane, “Hemen anladım. Bu işaretler hayatım boyunca yanan bir ampul gibiydi” dedi.

Okuduğu otizm belirtilerinin hepsi Jane’de vardı. Fakat, 40 yıldan fazla zaman nasıl teşhis konmamıştı?

ÖMRÜ BOYUNCA KAYGI VE DEPRESYONLA BOĞUŞTU

Aslında Jane, 40 yılı aşkın süredir insanlarla iletişim kurmada zorluk/rahatsızlık, düşük özgüven sorunu, kaygı, depresyon ve hatta intihar düşüncesi gibi bir dizi sorunla boğuşmuştu.

Jane, büyük oğlu için de yardım arıyordu çünkü oğlu pandemi sırasında oldukça kötü durumdaydı; her yere saldırıyor, öfke nöbetleri geçiriyor, ağlama krizlerine giriyordu. Oğullarının yanı sıra önceki ilişkisinden 27 yaşında Laura isimli bir kızı olan Jane, kızının da küçük yaşlardan itibaren evde bir şeylere zarar verdiğini ve duygusal sorunlar yaşadığını söyledi.

Deyim yerindeyse bir ampulün yanmasıyla başlayan şey, McNeice ailesi için kilitli kapıları açan bir anahtara dönüştü. Sadece yedi ay içinde önce Jane’e, ardından Laura’ya ve son olarak da Oliver’a Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) teşhisi kondu.

ANNE KIZ PSİKOTERAPİSTE GİTTİLER, OLIVER’IN DURUMU İSE DAHA FARKLIYDI

46 yaşında otizm teşhisi alan Jane ve 26 yaşında otizm olduğunu öğrenen kızı Laura, Ulusal Sağlık Servisi’nin (National Health Service – NHS) yetişkin teşhis hizmetini beklemek istemedi çünkü bu bekleme süresi iki yıldan bile daha uzun sürebiliyor. Bu nedenle anne kız, özel bir psikoterapiste başvurdu.

Oliver’ın durumu ise daha farklıydı. Bir aile hekimi ve okul yetkilileri ile yapılan sohbet sonrası Jane ile eşine dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve duygusal düzenleme sorunları yaşayan çocukları olan ebeveynlerin bir kursa gitmesini öneren NHS mektubu geldi.

Jane bu mektuptan sonra özel bir değerlendirme için uzmanla görüştü. Uzmana göre Oliver’ın DEHB şüphesi olası değildi fakat otizm mümkündü. Bir çocuk psikiyatristi ile görüşen Jane, oğlunun okulda gözlemlenmesini de içeren otizm değerlendirmesi için 3 bin 750 sterlin ödedi.

46 yıl boyunca gerçeği bilmeden yaşadı… Önce kendisine sonra kızına en son oğluna otizm teşhisi kondu© Hürriyet tarafından sağlanmıştır

Jane, kızı Laura, oğulları Oliver ve Benjamin ile birlikte.

‘KİM OLDUĞUMUZU ANLAMAK ÖZ GÜVENİMİZİ GELİŞTİRDİ’

Jane, duydukları her yeni haberin, aldıkları her teşhisin hayatlarında önemli bir fark yarattığını söyledi ve ekledi: “Kim olduğumuzu anlamak benlik duygumuzu, zihinsel sağlığımızı, öz güvenimizi ve dayanıklılığımızı geliştirdi.”

2017 yılında yapılan ve Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Akademisi dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, her bir kadına karşılık üç erkeğe otizm teşhisi konuyor. İngiltere Ulusal Otistik Derneği’ne göre, ülkede otizm teşhisi konan 700 bin yetişkin ve çocuk var. Bunların yaklaşık 460 bini ise erkek ve erkek çocuk.

Bununla birlikte araştırmalar, vaka sayılarının gerçekte resmi rakamların iki katından fazla olabileceğini, 50 yaş üstü bireylerin ve kadınların teşhis edilme olasılığının daha düşük olduğunu söylüyor.

NEDEN KADINLARA TEŞHİS KOYMAK DAHA ZOR?

Ulusal Otistik Derneği’nde klinik direktör olan Dr. Sarah Lister Brook’a göre, bu tanı eksikliğinin ardındaki temel nedenlerden biri kadınların otizm ‘kalıplarına’ uyma ihtimalinin daha düşük olması.

Brook, “Otizmi değerlendirmek için standartlaştırılmış yaklaşımlar, erkeklerde daha tipik olan bir davranış/gelişim modelini sorgulamaya ve beklemeye yöneliyor. Çünkü tarihsel olarak yaygın otizm belirtileri erkekler üzerinde yapılan incelemelerle tespit ediliyor. Bu yaklaşımlar tipik bir kadın profili yakalamayı kaçırmaya neden oluyor” dedi.

Örneğin, Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Akademisi Dergisi’nde 2013 yılında yayımlanan bir araştırma, tipik olarak otistik kızları erkeklerden daha fazla etkileyen sorunlara sinirlilik ve uyuşukluğu ekledi. Kızlar ayrıca akranlarının nasıl konuştuğunu ve davrandığını kopyalayarak semptomlarını daha fazla ‘maskeleyebiliyor’.

ERKEKLERDE SEMPTOMLAR DAHA AÇIK

Lister Brook, “Bu tüm erkekler için geçerli değil ancak tipik erkek sunumunun tekrarlayan davranış kalıpları, ritüeller ve vücutlarındaki el çırpma gibi olağandışı hareketlerin daha açık semptomlar olduğunu biliyoruz” dedi ve şöyle devam etti:

Kadınları ve kızları uzun yıllar boyunca değerlendirirken, bazıları bu davranışlardan birkaçını deneyimlese de genellikle onları daha etkili bir şekilde bastırdıklarını ve tekrarlayan davranışlar için daha fazla sosyal filtreye sahip olduklarını bulduk. Erkekler tipik olarak nasıl hissettiklerini ve duygularını dışa vururken, kızlar daha fazla içselleştirme eğiliminde.”

OTİZMLİ KIZLAR VE ERKEKLER FARKLI DAVRANIYOR

Bath Üniversitesi’nde klinik psikolog ve araştırma görevlisi olan Dr. Rachel Hiller, otistik cinsiyet farklılıkları üzerine 2014 ve 2015’te yayınlanan iki araştırmaya liderlik etti, otizmli erkek ve kızların okul öncesi yıllarda farklı davrandıklarını keşfetti. Bu çalışmalara göre, genç kızların uyum sağlamak için başkalarını taklit etme ve arkadaşlık takıntısı geliştirme olasılıkları daha yüksekti. Erkeklerin ise geri çekilme ve sosyal olarak izole olma olasılığı daha yüksekti.

University College London’da klinik psikoloji profesörü olan William Mandy, “Otistik kadınlar genellikle sosyal olarak otistik erkeklerden daha motive olurlar ve yakın arkadaşlıkları olabilir” bilgisini verdi.

Farklılıkların ilgi alanları ya da takıntılarla da ortaya çıkabildiğinden bahseden Mandy, “Otistik kızların ilgi alanları genellikle otistik erkeklerden daha az çarpıcı ve sıra dışı görünüyor. Otizmli olmayan biri otizmli biriyle aynı ilgi alanlarına sahip olsa da fark aynı yoğunluk ile takip etme eğiliminde ortaya çıkıyor” ifadelerine yer verdi.

Kadınların otizm değerlendirmelerinin yavaş yavaş geliştiğinden ve istikrarlı bir artış olduğundan bahseden Dr. Lister Brook, rakamın son 15 yılda kesinlikle arttığının altını çizdi.

‘ACILARIMIZI GİZLİYORUZ’

Hayatının 40 yılından fazlasını otizmli olduğunu bilmeden geçiren Jane, kadınların daha hafif semptomlar gösterdiğine dair önemli bir örnek. Ancak hafif olması semptomların üzücü olmadığını anlamına gelmiyor.

Jane bu durumu, “Otizmli kızlara teşhis konulmadığı varsayımı, belki de acı çekmiyoruz veya sorunlarımızı kontrol altında tutabiliyoruz izlenimi uyandırabilir. Ancak bu doğru değil. Acılarımızı gizliyoruz” diye özetledi.

Jane, 40 yılı aşkın tecrübesi ile ‘maskeleme’ konusunda ustalaşmıştı; başkalarının konuşma şeklini, jestlerini ve hatta seslerinin tonunu kopyalayarak sosyal açıdan ‘doğru’ olanı yapmayı veya söylemeyi başarabiliyordu.

Onların ideallerini, nasıl giyindiklerini, hatta el yazılarını taklit ederdim” diyen Jane, “Uyum sağlamama yardımcı olduğu için minnettarım ancak zihinsel olarak çok yorucuydu. Otizm olabileceğim hiç aklıma gelmemişti” ifadelerini kullandı.

‘TÜM KAYIP KIZLARIN BULUNMASINI İSTİYORUM’

Teşhisi ardından The Umbrella Picker: A Lost Girl’s adlı bir kitap yazan Jane, otizmli olduğunu bilmenin kendisini sürekli eleştirmeyi azaltmasına yardımcı olduğunu söyledi.

Laura’nın 26 yaşında konan otizm teşhisi de tıpkı annesi Jane’de olduğu gibi dönüştürücüydü. Laura, artık duygusal dürtülerini farkındalık ve başa çıkma mekanizmaları aracılığıyla daha etkili bir şekilde yönetebiliyor, sahip olduğu düşünce ve duyguları neden deneyimlediğine dair bir açıklama yapabiliyor.

Jane, kendine konan teşhisin yanında çocuklarına da otizm teşhisi konmasının bambaşka bir boyutuna değindi: “Çocuğunuzun otistik olduğunu ve acılarının hafifletilebileceğini öğrenmek paha biçilemez. Benim için de böyle bir tedavi olmamasına rağmen ruh sağlığım için aldığım en iyi psikolojik müdahale oldu. Teşhis konması kaygılarımı iyileştirdi. Ben artık sadece dışarıdaki tüm ‘kayıp’ kızların bulunmasını istiyorum.

‘TERAPİSTİME BANA HER TESTİ YAPMASI İÇİN YALVARIRDIM’

İngiltere, Durham’da yaşayan Sarah Dickinson da kadınların otizm teşhisini çok zor alabildiğinin bir diğer örneği… Şimdilerde 34 yaşında olan Sarah’a 18 ay önce otizm ve DEHB teşhisi kondu.

Daha önce anksiyetesi olduğu söylenen Sarah, yaşadıklarını şöyle anlattı:

Bana hastalık hastası deniyordu, çok hassas deniyordu ancak bundan daha fazlası olduğunu biliyordum. Korkunç krizler geçirirdim. Aşırı duygusal yük hissettiğimde panik atak olduğumu düşünürdüm. Çok ağlardım, sonra kendimi izole eder ve şarj olmak için birkaç gün konuşmazdım. Altı ayda bir terapistimi ziyaret eder, günlük hayatla neden bu kadar mücadele ettiğimi öğrenmek için mümkün olan her testi yapmaları için yalvarırdım.

‘BAŞKALARINI KOPYALADIĞIM İÇİN DE KENDİM OLDUĞUM İÇİN DE ZORBALIĞA UĞRADIM’

Ortaokula başladıktan kısa bir süre sonra Sarah’ya anksiyete bozukluğu ve depresyon teşhisi kondu, antidepresan reçete edildi. Ancak bunun ruh hali üzerinde hiçbir etkisi olmadı, bu yüzden Sarah dokuz ay sonra ilacı bıraktı.

Değişimle ve yeni bir çevreye girmekle çok mücadele ettim” diyen Sarah, “Başkalarını kopyaladığım için zorbalığa uğradım. Kendim gibi olduğumda yani çok fazla soru sorduğumda ya da garip bir şey söylediğimde de bu sefer farklı olduğum için zorbalığa uğradım. Tam olarak sıkışmıştım” diye anlattı o günleri.

Doktorlar, Sarah’nın ergenliği boyunca ruh halinin sorumlusunun kilosu, hormonları veya doğum kontrol hapları olabileceğini düşündüler. Sarah, doktorların net bir teşhis koyamaması sonrası kendini sorgulamaya başladığını belirterek, “’Deliriyor muyum? Bunları ben mi uyduruyorum?’ diye düşünmeye başlamıştım. Zaten özgüven problemi yaşarken bir de ne olduğunu bilememek çok zordu” dedi.

ÜNİVERSİTEYİ BIRAKTI, DURUM PANDEMİDE DAHA DA KÖTÜLEŞTİ

Sarah, animasyon ve illüstrasyon okumak için üniversiteye gitti ancak son teslim tarihlerinin baskısıyla mücadele ettiği için bir yıldan kısa bir süre sonra ayrıldı. Sarah’nın bu sebeple okuldan ayrılması aslında bazı otistik insanların bilinen bir özelliği. Bu, günlük talep ve beklentilerden aşırı derecede kaçınmak anlamına geliyor.

Pandemi sırasında Sarah’nın kaygısı çok arttı ve tıbbi kayıtlarını inceleyen farklı bir pratisyen hekim tarafından görüldü. Doktor, Sarah’ya “Sizinle hiç otizm veya DEHB hakkında konuşan oldu mu?” diye sorunca Sarah güldü çünkü o anda bu fikir kulağına çok saçma geliyordu.

O an gülmüştü ama ardından Sarah’ya bir psikiyatr tarafından otizm teşhisi kondu. Teşhisin ardından Sarah da tıpkı Jane gibi bunun hayatında büyük bir fark yarattığını söyledi. Sarah, “Karakter kusurlarımın aslında kusur olmadığını biliyorum. Artık uyum sağlamaya çalışmakla daha az ilgileniyorum” dedi.

Daily Mail’in ‘I discovered I had autism in my forties and it changed my life. Here are the unlikely signs women need to look out for’ başlıklı haberinden uyarlanmıştır.

Kaynak: Hürriyet

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu