AktüelGüncel

AKP Milletvekili Ünal: ”O yol, ihanete kadar gider”

Paylaş:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski metin yazarı, AKP Ankara Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı olan Aydın Ünal, bugün köşesinde kaleme aldığı yazısında isim vermeden Abdullah Gül’ü sert şekilde eleştirdi.

696 sayılı KHK’da yer alan “15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemler kapsamına sokulacak girişimlerin bastırılması kapsamında hareket edecek sivillerin cezai sorumluluğu olmayacağı” maddesi kamuoyunu çok meşgul etmiş ve eski Cumhurbaşkanı Gül de bu maddeyi eleştirmişti. Gül’ün bu eleştirisiyle beraber Erdoğan da açıklamalarda bulunarak Gül’e tepki göstermişti.

Aydın Ünal, bugün Yeni Şafak’ta kaleme aldığı ‘Vefa’ isimli yazısında isim vermeyerek Abdullah Gül hakkında eleştirilerde bulundu. Ünal, yazısında ”o yol, ihanete kadar gider” ifadelerini kullandı.

Ünal’ın yazısından bölümler şu şekilde:

Başkent Ankara çetin bir imtihan alanıdır; dikkatli olunmazsa, karanlık dehlizlerinde insanları yutar, başlarını döndürür, ayaklarını kaydırır. Gözlerimizin önünde nice temiz insan, nice koca yürekli kahraman, nice bahadır, nice Anadolu çocuğu Başkent’in ayak oyunlarına, hilelerine, desiselerine, zor imtihan sorularına yenik düşmüş, kaybetmiştir.

Kendini bilene dokunamaz Başkent Ankara… Kendini bilmeyene, haddini bilmeyene, nereden gelip nereye gittiğine dikkat etmeyene ise tuzaklar kurar. Önce perçeminden tutup en yukarıya kaldırır, sonra o en yüksekten yere bırakıverir. Başkent’in siyaset ve bürokrasi çöplüğü “ne oldum” delileriyle, “küçük dağları ben yarattım” mağrurlarıyla, elbette hainlerle, vefasızlarla doludur. Nice kudretli, nice “astığı astık, kestiği kestik” adam, hiç ölmeyecekmiş, hiç hesap vermeyecekmiş gibi acımasız, zalim, ilke ve sınır tanımadan böbürlenen nice insan Başkent Ankara’nın çöplüğünde ebediyyen unutulmuştur. Zirvelerde oksijen zehirlenmesine düçar olup başı dönen, zemine sert bir şekilde çarpıp kolu kanadı kırılan, akıl muvazenesini kaybeden nice devletlu Başkent çöplüğünde deli-divane dolaşmaktadır.

Kendini bilen siyasetçi ya da bürokrat, Başkent Ankara’da bir ayağını topraktan hiç ayırmaz.

Kendini bilmeyenin ise durumu içler acısıdır: Sabah bir makama getirilir, öğlene kadar tebrikleri kabul eder, öğlen yemeğinde, ya da öğlen namazında, o makama nasıl da “tırnaklarıyla kazıyarak” geldiğini, o makamı nasıl “hakettiğini”, aslında ne kadar “yetenekli, birikimli, tecrübeli” olduğunu, diğerlerinden ne kadar “farklı” olduğunu, Allah’ın kendisini bu vazife için görevlendirdiğini, dünyanın kendisi etrafında döndüğünü düşünmeye başlar. Hemen, öğleden sonra ise, “yerinin aslında buradan daha yüksekler olduğunu” “devletin kendisinden yeterince istifade edemediğini”, “devletin kötü yönetildiğini ve kendisine ihtiyaç duyulduğunu” vehmeder.

İşte o zaman şükürsüzlük, vefasızlık başlar; o yol, ihanete kadar gider.

O makamlara kendisini kocaman ve koca yürekli bir teşkilat taşımıştır; onlara sırtını döner.

Lider, canını ortaya koyarak bir mücadele vermiştir; Lider’i tanımaz, beğenmez olur.

Jurnalci.com

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu