“Masonik, FETÖ’cü, Marksist” akademisyenden manifesto üzere istifa

“Masonik, FETÖ’CÜ, Marksist terör yapılanmasının” üyesi olduğu argümanıyla 5 yıl içerisinde 3 kere Anadolu Üniversitesi’ndeki misyonuna son verilen, lakin her seferinde mahkeme kararı ile yine Anadolu Üniversitesi’ndeki vazifesine dönen Dr. Barış Işık, üçüncü sefer mahkeme kararı ile vazifesine dönmeye hak kazandı. Fakat bu kere de Işık, misyonuna dönmek istemeyerek misyonundan istifa etti.

KINAMA AÇIKLAMASINA KATILDIĞI İÇİN İŞİNE SON VERİLMİŞTİ

2018 yılında Eskişehirli Avukat Heval Yıldız Karasu’nun Eskişehir’de bulunan ofisine av tüfeğiyle ateş açılması üzerine baro, sendika temsilcileri ve belediye liderinin da bulunduğu basın açıklamasına katılan Dr. Barış Işık’a Anadolu Üniversitesi tarafından soruşturma açılmıştı.

Işık’ın tabirine bile başvurulmadan, soruşturma sonuçlanmadan ataması yenilenmeyerek Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki vazifesine son verilmişti. Araştırma Vazifelisi Dr. Işık’ın üniversiteye açtığı davada usulsüzlük kararı çıkmış, karar üzerine toplanan fakülte idare şurası, Işık’ın vazife mühletinin tekrar uzatılmamasına karar vermişti.

MASONİK – FETÖ’CÜ – MARKSİST CEPHE ÜYESİ

Işık, Anadolu Üniversitesi’ndeki soruşturmada, ‘Masonik – FETÖ’cü – Marksist Cephe’ üzere bir yapıya üye olduğu öne sürülmüştü. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde somut münasebet sunulmadan ataması yapılmayan ve mahkeme kararıyla iki kere misyonuna dönen Dr. Barış Işık, son olarak 30 Eylül 2022 tarihinde, kendisine muhtaçlık olmadığı gerekçesiyle ataması yapılmamıştı.

2018 yılından beri 3 kere ataması yapılmayarak misyonuna son verilen ve her seferinde açmış olduğu dava ile misyonuna dönmeyi başaran Dr. Barış Işık için Eskişehir 1. Yönetim Mahkemesi tekrar vazifesine dönebileceği tarafta karar verdi. Daha evvel de 2 sefer mahkeme kararıyla vazifesine iade edilen Barış Işık, üçüncü mahkeme kararının akabinde üniversiteden istifa etti.

İstifa dilekçesinde, 7 yıl aralıksız, 5 yıl da mahkeme süreçleri nedeniyle kesintili olarak misyon yaptığını, bu süreçte üniversite hakkında açtığı 7 davanın 7’sini de kazandığını belirten Işık, 12 yılda sürgün, idari disiplin cezası, oda vermeme üzere mobbingin her türlüsü ile karşılaştığını söyledi.

“BU SÜREÇ HUKUK İSMİNE TRAJİKOMİK BİR HAL ALDI”

Dr. Barış Işık, Anadolu Üniversitesi İşçi Daire Başkanlığına istifa dilekçesini verdi. 3 defa mahkeme kararı ile misyonuna döndüğünü söz eden Işık, “2019, 2021 ve 2022 yıllarında tam 3 sefer atamamın yenilenmemesi suretiyle misyonuma son verildi ve tam 3 defa mahkeme kararı ile geri döndüm. Görünen o ki bundan sonra da tarafınıza açacağım mümkün davaları kazanacağım. Bu istikametiyle ciddiyetten uzak, kamusal yetkilerin sonuna kadar berbata kullanıldığı, hukuksuzlukta ısrar noktasında rekora giden bu süreç hukuk ismine trajikomik bir hal almıştır. Ben naçizane güzel bir hukukçu ve akademisyen olmaya çalışıyorum. Mesleğimi her vakit büyük bir ciddiyet, özveri ve bilim insanı sorumluluğuyla icra ettim. Fakat bütün davaları kazanmamın ve kazanacak olmamın nedeni uygun bir hukukçu olmamdan fazla bu tıp süreçleri tesis edenlerin hukuk tanımaz makûs hukukçular olmalarıdır” dedi.

“YAŞANAN HUKUSUZLUKLAR TAHMİNEN DE BİR KİTABIN KONUSU OLMAYI HAK EDİYORDUR”

Hukuk Fakültesi özelinde yaşanan hukuksuzlukların tahminen de bir kitabın konusu olmayı hak ettiğini belirten Dr. Işık şöyle konuştu:

“Barış Akademisyenleri’nin tasfiyesiyle başlayan ve çeşitli biçimlerde devam eden süreç akıl almaz, “bu kadar da olmaz” dedirten noktalara varmış bulunuyor. Kanımca verilecek tek bir örnek dahi yapılanların ne kadar mantık ve hukuk dışı olduğunu ortaya koymaya yetecektir.

Düşünün ki bu süreçte, türel metinlere geçecek biçimde Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde “Masonik-FETÖCÜ-Marksist” bir terör yapılanması olduğu sav edilebildi.

İddiaya nazaran Fakülteyi terör yuvasına çevirmek için bütün farklılıklar bir tarafa bırakılıp bir ortaya gelinmiş, çoktan seçmeli, kokteyl bir örgüt kurulmuştu. Bu örgütün eş liderleri eski dekan ve bir kısmı hala fakültede misyon yapan öğretim üyeleriydi.

Ben ise idari soruşturma raporundaki sözle ‘Eskişehir ili özelinde rastgele bir siyasetçinin yahut basın mensubunun sahip olmadığı bir kudrete erişmiş, adeta kilit bir siyasi figür olarak ön plana çıkmış, üzerimden hareket bulmak isteyen siyasi ve karanlık güçlerin (FETÖ, terör destekçisi Marksist Cephe ve Masonik yapının) el birliğiyle ortaya çıkarmış olduğu projenin bir ürünüydüm.”

“LİYAKATSİZLİK HÜKÜMRAN OLMUŞ”

Hayal gücünün hudutlarını zorlayan, fantastik, ciddiyetsiz savlara dayanarak insanların işine son verilebilmesi aslında üniversitelerdeki son 10 yıllık dönüşümün bir sonucu olduğunu vurgulayan Dr. Barış Işık, “Bilimin ve bilimsel tartışmanın hükümran olması gereken üniversitelere palavra, iftira, ayak kaydırma, liyakatsizlik hâkim olmuştur. 2012 yılında vazifeye başladığımda Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi hoş ve özel bir fakülteydi. İnsanların birbirine hürmet duyduğu, farklı fikirdeki meslektaşlarımın birlikte nitelikli işler yapabildiği, bir haksızlık olduğunda birbirlerine sahip çıkabildiği, çalışanların ekmeğiyle oynamanın akıllardan dahi geçmediği ve uygun hukukçuların çoğunlukta olduğu bir yerdi. Yani bir vakitler buralar güzeldi! Fakat gelinen süreçte o hoş fakülte, fakültemiz dışardan müdahaleler ve içerden ferdî hırs peşindeki bir avuç insan eliyle adım adım dönüştürüldü” diye konuştu.

“HUKUK FAKÜLTESİ, GELECEĞİN HUKUKÇULARINI YETİŞTİREN OKUL OLMAKTAN ÇIKMIŞ”

Görevi mühletince asla biat etmediğini, zira bilim insanı hele ki hukukçu bir bilim beşerinin haksızlara biat etmemesi, haksızlıklara karşı hukuku savunması gerektiğini vurgulayan Dr. Barış Işık, nerede olursa olsun orada daha adil bir memleket ve özgür bir akademi için uğraş etmeye, yanlışsız ve adil olanın peşinde koşmaya devam edeceğini söyledi.

Dr. Barış Işık kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Ne yazık ki artık Anadolu Üniversitesi bir bilim yuvası, Hukuk Fakültesi ise geleceğin dürüst, hukuktan ayrılmayan geleceğin hukukçularını yetiştiren bir okul olmaktan çıkmıştır. Yıllardır emek verdiğim kurumun bu duruma gelmiş olması son derece keder vericidir.

Bu nedenle hukukçu kimliğimi geliştirebileceğim, akademik çalışmalarım için sağlıklı ve uygun şartları olan öbür bir kent ve yerde devam etmemin daha gerçek olduğu fikrindeyim.

Fakültedeki varlığımın, kazandığım türel ve fiili çabanın bilim etiğine sahip olmayan, hukuk tanımaz zorbalarda yarattığı azap, kaygı ve hezeyan hayli haz verici ve komik olsa da bilime, hukuka, memlekete ve insanlığa daha âlâ nasıl hizmet ederim sorusunun yanıtı beni bu kararı almaya itmiştir.

Bu hukuksuzlara imza atanlar ise yaptığı hukuksuzluklar tam 7 sefer idari mahkemeler tarafından tescillenen, önlerinde hürmetten değil dehşetten ceketi iliklenen ancak art odalarda haklarında çokça makus kelam sözlenen, itibarsızlaştırılan şahıslar olarak anılacaktır.”