Bir vakitler skandallar kralıydı… Yıllar sonra ortaya çıktı

Bir vakitler The Libertines ile yıldızı parlayan ünlü müzisyen Pete Doherty yıllar sonra tekrar dikkat çekiyor. Doherty, eşi Katia de Vidas tarafından on yılı aşkın bir müddet boyunca çekilen imgelerinden oluşan belgeselde hayranlarını şoke ediyor.

Belgeselde sık sık uyuşturucu enjekte ederken görülen ünlü müzisyenin son hali ise ayrıyeten şaşkınlık yaratıyor. İmajların yanında Doherty, hem uyuşturucu bağımlılığı hem isminin karıştığı cinayetle hem de özel hayatıyla ilgili samimi itiraflarla da dikkat çekiyor.

Doherty, yakın arkadaşı Amy Winehouse’u da kısaca anıyor. Doherty, Winehouse’un vefatından kısa bir müddet evvel ünlü müzikçiyle arkadaşlığının romantik bir alakaya döndüğünü argüman ediyor.

KARİYERİNİN ZİRVESİNDEYDİ

Doherty, mesleğinin tepesinde uyuşturucu kullanarak hayatını altüst eden süreci de başlatmış oldu. Katia de Vidas tarafından çekilen yeni ve şok edici belgeselde de bağımlılığının boyutlarını ortaya çıkardı.

Filmi 10 yıldan fazla süren “Peter Doherty: Stranger In My Own Skin”, 44 yaşındaki müzisyenin, gitar çantasında Japonya’ya eroin kaçırdığını itiraf ederken eroin bağımlılığı olduğunu fark ettiği anı ele alıyor.

Filmde konuşurken şöyle diyor: “Sert uyuşturucular hayatıma girdi ve yavaş yavaş, yavaş yavaş ve sonra çok süratli bir halde denetimi ele geçirdi.”

İlk kere 2002 yılında, şimdi 23 yaşındayken eroin aldı, fakat bağımlı olduğunu Japonya’ya yaptığı bir seyahatten sonra kendini ter içinde ve hasta bulduğunda gördü. Buna karşın, bu durumun anlık bir sorun olduğunu düşündü:

“Kendimi dünyanın doruğunda hissettim. Lobiye indim ve herkes ‘Ah Pete, nitekim âlâ görünüyorsun’ diyordu.”

Ancak Pete’in bağımlılığı onun birçok kere polisle de başının kedere girmesine neden oldu.

Artık pak olan müzisyen, Katia ve Billie-May ile Normandiya’da yaşıyor ve geçmişini geride bırakmaya çalışıyor: “Sessiz, kolay bir varoluş. Gün doğmadan kalkıyorum ve köpekleri yürüyüşe çıkarıyorum. Sonra altı ya da yedide yatağa dönüyorum, sonra tekrar kalkıyorum. Daha sonra köye yanlışsız yürüyor, okuyormuş üzere yaptığım bir Fransız gazetesi satın alıyor ve sabah 11 civarında bir kahve ve brendi içiyorum. Sonra meskene dönüyorum ve tahminen biraz sinema izliyorum, biraz Tony Hancock dinliyorum, öğlen uykusu çekiyorum, köpekleri tekrar gezdiriyorum ve yatıyorum.”

Ancak Doherty’nin bu dingin hayata ulaşması hayli kuvvetli oldu. Belgeselde yer alan manzaralarda de eroin alırken Katia’ya “Korkmadığım tek şey vefat. Öteki her şeyden korkuyorum” diyor.

GRUPTAN ATILDI

Doherty, uyuşturucu bağımlılığı yüzünden kümesinden bile oldu. Küme Carl Barât’ın uyuşturucu kullanımı nedeniyle Pete ile çalmayı reddetmesinin akabinde dağılmıştı.

Yaşadığı bu sıkıntılara karşın uyuşturucuyu özleyip özlemediği sorulduğunda Doherty şu halde karşılık veriyor: “Eroini özlüyor muyum? Şu anda hala güzelleşmenin birinci aşamalarındayım. Hala kırılganım. Güya hepsi öteki birinin hayatının bir parçasıymış üzere mi görünüyor? Hayır, vahim derecede yakın hissettiriyor. Tahminen diğer birinin hayatı üzere göründüğünde, birtakım sahneleri izlemek daha kolay olurdu.”

Ünlü müzisyen kelamlarına şu biçimde devam ediyor: “Acımasızca dürüst olmak gerekirse, uyuşturucu olmadan yaşamanın mümkün olabileceğini hayal edemediğim yıllar oldu. Sinemada bağımlılıktan bahsediyorum ve kimi konuşmalarım güya anlıyormuşum üzere çok derin geliyor.”

Belgeselde Amy Winehouse ile imgeleri geldiğinde ise Doherty şu samimi açıklamaları yapıyor: “Bunu kabul etmek benim için sıkıntı. Lakin evet, bu hakikat. Amy ve ben sevgiliydik. Onu o vakit sevdim ve bugün hala seviyorum. Lakin sonlara hakikat, yalnızca aşıkların yapabileceği üzere, bana karşı hayli kaba ve zalim olmaya başladı. Aptallara katlanamazdı. Çok büyük bir kalbi vardı fakat fizikî olarak küçüktü ve gitgide zayıflıyordu ve bir sefer bile onun katı bir şey yediğini görmedim, yalnızca milkshake…”

MÜZİĞİNDEN ÇOK SKANDALLARI ÖNE ÇIKTI

Doherty yalnızca Winehouse ile birlikteliğiyle dikkat çeken bir isim değildi. Ünlü müzisyen bir devir de Kate Moss ile birlikteydi.

İngiliz indie rock müziğinin makus çocuğu, eski Libertines yıldızı, uyuşturucu kullanımı ve aşırılıkla dolu bir hayatın içinde sıkışıp kaldığı 2000’lerde adeta bir felaketten bir diğerine atlıyordu.

Doherty, 2003 yılında The Libertines onsuz Japonya turnesindeyken küme arkadaşı Carl Barât’ın Harley Caddesi’ndeki dairesine girip bir gitar ve bir dizüstü bilgisayar çaldığı hırsızlık dahil pek çok kez mahpusa atıldı.

Libertines 2003’te şöhrete kavuştuğunda Doherty, müzikçi Lisa Moorish ile aşk yaşıyordu ve Astile isminde da bir oğlu oldu, lakin münasebet uzun sürmedi ve ayrıldıktan sonra rock’çı, uyuşturucu alışkanlığı nedeniyle oğlunu görmesinin yasaklandığını fark etti.

Ertesi yıl küme arkadaşları onu, uyuşturucu kullanımı yüzünden The Libertines’ten kovdular. Doherty, çalkantılı periyotları devam etse de yeni kümesi Babyshambles’a odaklanmaya çalıştı.

Grup, Aralık 2004’te Londra Astoria’daki konserlerinden birine katılamayınca şiddetli bir isyan yaşandı. 100’den fazla öfkeli hayran, gece yarısı gösterisine iki saatlik gecikmenin akabinde rock’çıların performans sergilemeyeceği söylendikten sonra sahneye hamle etti.

KATE MOSS İLE DE MEMNUN OLAMADI

Sadece bir yıl sonra, 2005’te Doherty, 31. doğum günü partisinde üstün model Kate Moss’la tanıştı. Moss bu bağ hakkında hiçbir vakit ayrıntı vermedi.

Ancak Pete Doherty, yıllar sonra otobiyografisi ‘A Likely Lad’de bir defasında Moss’un konutundaki yatak odasında kazara bir panik alarmı çalıştırdığını ve 12 silahlı polis memurunu harekete geçirdiğini argüman etti. Ünlü modelin yatağının kenarında kaybettiği bir kesim kokaini ararken, lokal polis karakoluyla irtibatlı olduğu düşünülen düğmeye bastığını itiraf etti.

Doherty’nin uyuşturucu kullanımı mesleğini olumsuz etkiledi. Mahpusa girmekten kurtulmayı başardı lakin rehabilitasyona gitmesi istendi.

Sonunda Doherty, Moss’un keyifli olmadığını fark etti ve Temmuz 2007’de iki yıllık çalkantılı bağlantıları sona erdi.

CİNAYETE KARIŞTI

Doherty’nin hiç elbet isminin karıştığı en büyük skandal, bir cinayetti. 2006 yılında rock’çı ve etrafı, uyuşturucu bağımlısı arkadaşı Paul Roundhill’in Londra’nın doğusunda düzenlediği bir mesken partisine gitti.

Partide, gecenin ilerleyen saatlerinde birinci katın balkonundan atılarak öldürüldüğü argüman edilen Cambridge mezunu Mark Blanco da oradaydı.

Polis Blanco’nun vefatıyla ilgili olarak kimseyi suçlamasa da Johnny Headlock olarak bilinen Doherty’nin özel müdafaası, Blanco’yu öldürdüğünü itiraf etti. Daha sonra bu itirafını geri çekti.

Söz konusu geceye ilişkin CCTV manzaraları ise herkesi şoke etti. Doherty’nin bir kız arkadaşıyla birlikte olay yerinden kaçtığı görüldü.

Mark’ın vefatıyla ilgili, annesi Sheila Blanco’nun cevap arayışını anlatan ‘Pete Doherty, Oğlumu Kim Öldürdü?’ isimli yeni Channel 4 belgeseli de yayınlandı.

Trajik olayla ilgili Doherty ise şu cevabı verdi: “Bayan Blanco’nun kaybı için üzgünüm ve insanların, olanları kabullenmesi için ona verebilecekleri her türlü yardımı memnuniyetle karşılarım.”

Doherty ayrıyeten hususla ilgili soru yönelten bir gazeteciye de şu biçimde karşılık verdi: “Bunun için onu suçlayamazsınız. Oğlu düşerek öldü ve sanırım kimi beşerler onun mevte atıldığına hakikaten inanıyor. Ve sonra kamera karşısında kaçıyorum. Sheila Blanco’yla hiç tanışmadım lakin öfkesini anlayabiliyorum. Bana olan öfkesinin yersiz olduğunu düşünüyorum.”

MOSS’A GERİ DÖNDÜ AMA…

Trajik olayın yaşandığı yıl Doherty Moss’a yine dönmüştü ki bu kez da yeni bir skandalla manşetlere yansıdı. Nikki Grahame ile kısa bir kaçamak yaşaması dikkat çekti.

Nikki’nin eski konut arkadaşı The People’a şunları söyledi: “Çok içmişti ve sonunda Notting Hill’deki meskenine geri döndüler, yalnızca ikisi. Gitarını çıkardı ve ona müzik söylemeye başladı. Nikki onun sahiden tatlı ve şefkatli olduğunu düşünüyordu fakat dairesi iğrençti. Her yerde iğneler vardı ve her yer kirliydi.”

2006’daki bir röportajda par karşılığında birliktelik yaşadığını söyleyen Nikki, Pete’in müşterilerinden biri olduğunu da açıkladı: “O benim birinci rezervasyonumdu. Ajansı sık sık kullandı. Londra’da bir daireye gittim. Gitar çalan ve yalnızca takılan öteki uyuşturucu bağımlılarıyla dolu iğrenç bir yerdi. Sonunda onunla öpüştüm ancak ilgi olmadı. Uyuşturucu yüzünden o kadar kendini kaybetmişti ki…”

SON HALİ ŞOKE ETTİ

Doherty artık pak olduğunu ileri sürüyor. Tıpkı vakitte The Libertines’ten küme arkadaşlarıyla birlikte bir kıyı kasabasında beş katlı tanınan otel The Albion Rooms’u açtı.

Rock yıldızının altın çağındaki kendine has zayıf görünümünün yerini ise çok kilolu bir imaj aldı.