
Habertürk’ten Alper Uruş’un haberine göre Türkiye geçtiğimiz çarşamba günü İstanbul Fatih’te yaşları 48 ile 60 arasında değişen 4 kardeşin siyanürle ölümüne tanık oldu.
Bu olaydan sadece iki gün sonra ise Türkiye güne, Antalya’nın Konyaaltı ilçesinde 4 kişilik bir ailenin yine siyanürle hayatlarını kaybettiğini öğrenerek başladı.
48 saatte yaşanan iki toplu intihar vakasının ardından Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan, HABERTÜRK’e çok önemli tespitlerde bulundu.
“İntihar vakalarının bir kısmı kopya intiharlardır. Bir intihar biçimi gündeme geldiğinde intihar şekli, yöntemi buna neden olur. Özellikle basınımız intihar haberleri verirken çok dikkat etmelidir. Sanki toplumda, intihar etmesi gereken bir grup varmış gibi vaka lanse edilmemelidir. Maalesef Fatih’teki olayın ardından tüm basın organları olayı ve maddeyi en ince detayına kadar yansıttı.
Maalesef bu intihar düşüncesini hareketlendirdi. İntihar vakalarının yüzde 90’ı ruhsal problem taşır. İntiharların yüzde 50’sinde ise ağır depresyon vardır. Yani intihar eden her iki kişiden biri ağır depresyondadır. İntiharı düşünen ve yönelen ağır depresyon yaşayan kişi boşluktadır, karamsarlık ve çaresizlik intihar düşüncesini oluşturur. Bunun ardından da nasıl hayatına son vereceğini düşünme süreci başlar.
Türkiye’de istatistiklere baktığınız zaman intiharların en sık ası yoluyla gerçekleştiğini görürsünüz. Bunu tarım ilacı izler ve üçüncü sırada da silah kullanılmaktadır. Siyanürle intihar çok kısa zamana kadar 15- 16’ncı sıradaydı ve şu an toplu intihar tabiriyle, düşüncesiyle maalesef birinci sıraya oturmuş durumda.