Ergene Havzası’nda yer altı suyu taban yaptı

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya’daki Ergene Havzası’nda ağır su çekimi olması nedeniyle geçmiş yıllarda 20-25 metreden çıkan yer altı suyunun artık 400-500 metre derinliğe düştüğünü söyledi.

YÜZDE 25 SU ÇEKİMİ DAHA FAZLA

Prof. Dr. Tecer, hususla ilgili “Azalan yağışlar, iklim değişikliğinin tesirleri ve bu bölgelerde çok su çekimi ve tüketimi yer altı suyu düzeylerinde, yüzeysel suların ölçülerinden bir düşüşe sebebiyet verdi. Yer altı su düzeyleri de alarm düzeyine gerilemiş durumda. Bundan 25-30 yıl evvel 30-40 metrelerden yer altı suyu çekiliyorken daha bu bölgede, Ergene Havzası içerisindeki bölgede, 500 metre derinliklere kadar düştüğü söz ediliyor. Doğal bunda azalan yağışların tesiri var. Aşağı üst baktığımız vakit müşahede kuyularından elde ettiğimiz sonuçlara nazaran bu bölgede de tahsis edilmiş rezerv yer altı sularının yüzde 80-85’e yakın düzeyde bir azalma yaşandığını görüyoruz. Burada esasen hesap çok kolay, yer altı sularının beslenme ölçüsüyle onların çekilme ölçüsü ortasındaki orana baktığımız vakit 1,26 düzeyinde. Bu şu demek, 1 ünite yer altı suyu beslenmesi varken bu bölgede yüzde 25 daha bir çekim fazlası var demektir” dedi.

“SU KITLIĞI AFETE DÖNÜŞMEK ÜZERE”

Bölgede yer altı suyundan ağır çekim olduğunu belirten Prof. Dr. Tecer, şöyle konuştu:

– Kentsel tükettiğimiz sular, sanayide kullandığımız sular, ziraî faaliyetlerle tükettiğimiz sular, bu bölgede daima yer altı sularından karşılanıyor. Düşünün günde 450 bin ton sanayi üretimi için yer altından su çekiliyor, yalnızca bu endüstriyel kullanım için. Bir de evsel, kentsel suyu koyduğumuz vakit 700-750 bin ton su tüketiliyor demektir. Münasebetiyle yağışların azalmasıyla birlikte bu çekim oranı bu türlü gittiği sürece evvelden orta vade diyorduk lakin, tahminen orta vade de görmeden bu bölgede sahiden kıtlığı, su riski bir afete dönüşmek üzere.

– Münasebetiyle hem endüstricinin, hem ziraî faaliyetlerde tüketilen suları, hem de evsel kentsel konutumuzda kullandığımız suları, önlemli şuurlu kullanmamız lazım. Artık su kıtlığı yaşayan bir ülke ve bölge durumundayız, bunu asla göz gerisi etmemeliyiz. Risk afete dönüşmeden de önlemler almalıyız. Alarm zilleri çalıyor, o denli diyebiliriz. Kuraklık bunu daha da besbelli ve dramatik hale getirdi. Münasebetiyle bu kaçınılmaz bir durum, buna adapteli bir ömür biçimine dönüşmemiz lazım.

“SU SEFERBERLİĞİ YAPILMASI GEREKİYOR”

Prof. Dr. Tecer, iklim değişikliği ve yaşanan kuraklıkla birlikte alınacak her tedbirin kıymetli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

– Tarımdan tutun, endüstriyel üretime ve ayrıyeten ferdi tüketime kadar, su tasarrufu seferberliği yapılması lazım. Bakanlık, bu manada su verimliliği seferberliği başlattı. Bu çok kıymetli bir gelişme, bununla ilgili su konseyi, su tüketim kanunu, su kontrol kanunu üzere birtakım yasal düzenlemeler olacağının muştusunu verdi. Ancak şunu unutmamalıyız ki, hiçbir siyaset, toplumsal sahiplenme ve iştirak olmadan maksadına ulaşamaz. Hasebiyle bütün toplumun kısımları olarak üreticisi, tüketicisi tarım ve ziraatle uğraşanlar ve bizler, kendi konutumuzda ferdî tüketici olarak bu su verimlilik seferberliğine kesinlikle katkı vermek zorundayız.

– Şu anda gri su, yağmur suyu hasatları, endüstride kullanılan suların geri dönüşümü, bunlarla ilgili yönetimsel ve politik düzeyde bir takviye, bir teşvik ve bununla ilgili bir idare tertibi ortaya konulursa, sularımızın artacak şeyler değil tahminen lakin kullandığımız suları daha verimli kullanarak, daha az suyla tekrar yaşamsal gereksinimlerimizi karşılayacağız manasına gelir. Bu da aslında olması gereken bir şey.

“DENİZ SUYU TEHLİKESİ VAR”

Suyun derinliğinin yanı sıra denize yakınlığının da risk olduğunu belirten Tecer, kelamlarını şöyle tamamladı:

– Yer altı suyunun yalnızca derinlere çekilmiş olması değil, husus denize yakın olduğu için deniz suyunun teşebbüsü de kelam konusu. Yani yer altı suyu düzeyi, deniz suyu düzeyinin altında kaldığı vakit otomatikman deniz suyundan yer altı suyu aküferlerine yanlışsız teşebbüs kelam konusu. Tuzlu su teşebbüsü diyoruz buna. Hasebiyle yer altı sularından 500 metre su çekseniz bile bu su prosesine kadar kullanılmayacak kadar tuzlu su manasına gelir. Bir de arıtım maliyeti bunun üzerine biner. Endüstride kullanılan suların bilhassa geri kazanılarak tekrar proses kullanılması gerekiyor.

– Ziraî sulamada ise yırtıcı sulamadan vazgeçip yağmurlama damlama sulamalara geçmemiz lazım. Daha az su tüketen teknolojilerle üretim yapılması gerekir. Toplumun her bireyi de tüm gereksinimleri için kullanacağı suyu tasarruflu ve verimli kullanması gerekiyor. Bunun için de ilkokuldan başlayarak her düzey ve kademeden eğitimle bilinçlendirme seferberliğinin de vakit kaybetmeden yapılması gerçekleştirilmesi gerekiyor.