Gündem

Başkanlığı, yargılanmaktan kurtulmak için istiyorlar!

Paylaş:

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, gündemi değerlendirdi!

İnce, AKP’nin ve sarayın ısrarla istediği başkanlık sistemini eleştirdi. CHP’li İnce, “Bir ülkede sistem bir kişinin korkularına ve özellikle de yargılanma korkusuna ve kariyerine göre inşa edilemez” dedi…

Bayram tatili bitti. Türkiye gündemini ve siyasetini sıcak gelişmeler bekliyor… AKP’nin, Meclis İçtüzüğü’nde yapmak istediği değişiklikler, dış politikadaki gelişmeler ve tabii başkanlık sistemi… CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Türkiye gündemindeki konuları değerlendirdi. Odatv’den Nurzen Amuran’a konuşan İnce, çarpıcı açıklamalar yaptı. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun fotoğrafını çekti, *Cumhuriyet’e, devrimlere ve çağdaş yaşama savaş açmış bir iktidarla, onun yarattığı tahribatlarla karşı karşıyayız” yorumunda bulundu. Israrla gündemde tutulan başkanlık sistemine de değindi.
İşte Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin o sözleri:

ÖZ ELEŞTİRİ YAPIYORUZ

– Öz eleştiri kendi yaptıklarınız ve sonuçları üzerinden şekillenir. Biz zaten kendimizi sorguluyoruz. En azından ben kendim böyleyim. 2007, 2011 yıllarında ve sonraki seçimlerden sonra başarı ve başarısızlıklarımız üzerine konuşmalarım, yazdıklarım arşivlerde mevcuttur. Siyasal hareketlerin başarı ya da başarısızlıkları, kendi toplumlarının kültürü, toplumsal yapıları ve uluslararası koşullarla yakından ilgilidir.
– Biz, Cumhuriyet’e, devrimlere, çağdaş yaşama savaş açmış bir iktidarla, onun yarattığı tahribatlarla karşı karşıyayız. Etnik ve inanç kimlikleri sorununu şiddet üzerinden konuşan bir ülkeyiz. Hukuk sistemi ortadan kaldırılmış, anayasası iktidar tarafından tanınmayan, parlamentosu bekleme odasına alınmış bir ülkeyiz.

TOPLUM KUTUPLAŞTI

– Komşularındaki sorunu günlük yaşamın içinde en ağır biçimde yaşayan ülkeyiz. 14 yıldır sürdürülen politikalarla kutuplaşmış, toplum yerine topluluklar haline gelmiş bir ülkeyiz. Devlet ile iktidar partisinin özdeşleştiği bir ülkeyiz.
– Biz bütün okullarda ayrımcılık olmasın, eğitim bilim ve laik olsun diye mücadele edenlerin ülkesiyiz. Çarpık kentleşmeyi ve çevre tahribatını en ağır biçimde yaşıyoruz. Kendi içinde durmaksızın göç yaşayan bir ülkeyiz.
– Bu fotoğrafa daha başka şeyler de ekleyebilirsiniz. Bu ülkede onlarca çocuğa tecavüz ediliyor, tacizde bulunuluyor. Bu ülke Gezi’den önce Bergama direnişini gördü. Bu ülke Gezi Parkı’ndan önce yolsuzluklar konusunda Temiz Toplum mücadelesini yaşadı. Susurluk sonrasında benzer eylemi yaşadı.
– Biz bunları politik belleğimizde unutmaya bırakıyoruz. Çünkü, her gün sarsıcı olaylar yaşayan bir ülkeyiz.
– Bunun için kendi gündemimizi belirleme ve takip etmede örgütlenmemizde değişiklikler yapmak zorundayız.

DİRENİŞ GÖSTERECEĞİZ

– Türkiye’de milletvekilleri çok güçsüz. Anayasanın kendilerine tanıdığı yetkileri kullanamıyorlar. Özellikle de iktidar milletvekilleri. Parti ve onun liderinin iradesi her alanda milletvekillerini teslim almış durumda.
– İçtüzük değişikliği, özellikle muhalefete tanınan bazı hakları da alma amacını taşıyor. Muhalefetin Meclis’te konuşması, önerge vermesi, sorgulaması istenmiyor. Milletvekillerine el kaldırıp indiren varlıklar olarak bakılıyor. Grup Başkanvekili olduğum dönemde partimizin gösterdiği direnişle iç tüzük değişikliğini engellemiştik. Şimdi yine aynı direniş gösterilmeli.

GÜÇ ZATEN ELLERİNDE…

– Başkanlık sisteminin tartışılmasının, getirilmek istenmesinin bir tek nedeni var. O da Tayyip Erdoğan’ın hesap vermekten böyle korunacağına inanılması ve kafalarındaki siyasal İslam düşüncesinin böyle hayata geçirilebileceğine inanmalarıdır. Bir ülkede sistem bir kişinin korkularına özellikle yargılanma korkusuna ve kariyerine göre inşa edilemez. Güç ise mesele zaten güç kendi ellerinde.
– Uzun zamandır partimiz Siyasi Ahlak yasasının çıkarılmasını savunuyor. Dün de bugün de var olan yasalar yolsuzlukla mücadelede yetersiz yasalar değildi. Yolsuzlukla mücadele yasa çıkarılacak sonuca varılacak bir mücadele değil.
– Görmezlikten gelen denetim birimlerinin bürokratları akladıklarının temsil ettikleri siyasi yapılardan ödül alırlar, milletvekili olurlar hatta bakan olurlar. Bu ülkede bir yağma düzeni var ve aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya bunu olağan karşılayan bir zihniyet yerleşmiş durumda.
– Peki bunlar çalışmıyor veya bu kurumlar, birimler de yolsuzluğun içindeyseler? O zaman 17-25 Aralık’taki gibi veya geçmişte olduğu gibi aklama komisyonları devreye girer.

LİSELİLER ÇOK HAKLI

– Bugün liselerde ve üniversitelerde görülen protesto hareketleri, mevcut eğitim düzenine, var olan siyasal ortama bir tepkidir. Çok haklı bir zemindedir. Okullarda eğitimden başka her şey var. Dün, imam hatipleri arka bahçe yapmak isteyenler, bugün bütün eğitim kurumlarını arka bahçe yapmak istiyorlar. Bu nafile bir çabadır. Ne okullar, ne de toplumun kendisi mühendislik faaliyetleriyle istenilen yere taşınamaz. Kindar ve dindar temalı bir eğitim, çağdaş eğitime açılmış, kaybedeni çok ama kazananı asla olmayacak olan savaş demektir.

GENÇLERE TAVSİYELER

– Siyasette gençlerin olması, onların önlerinin açılması çok önemlidir. Ama gençlerin de bunu almak yerine kazanmaları gerekir. Biz parti olarak gençleri çok önemsiyoruz. Onların ülkenin geleceği olduğunu biliyoruz.
– 20’li yaşlarımda merkez ilçe başkanı, kurultay delegeliği yaptım. Sonra il başkanlığı yaptım. Türkiye’de siyaset yapanların yaş ortalamasına göre genç sayılabilecek bir yaşta 38 yaşında milletvekili oldum.

CUMHURİYET'E SAVAŞ AÇMIŞ BİR İKTİDAR VAR Muharrem İnce, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu şöyle tanımladı: “Biz, Cumhuriyet'e, devrimlere, çağdaş yaşama savaş açmış bir iktidarla, onun yarattığı tahribatlarla karşı karşıyayız.”

CUMHURİYET’E SAVAŞ AÇMIŞ BİR İKTİDAR VAR
Muharrem İnce, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu şöyle tanımladı: “Biz, Cumhuriyet’e, devrimlere, çağdaş yaşama savaş açmış bir iktidarla, onun yarattığı tahribatlarla karşı karşıyayız.”

BUNLAR, AMERİKA SÖYLEDİ DİYE YPG’Yİ BİLE TANIRLAR

– Bu sorunu çözmek özellikle kutuplaşan bir toplumda çok zor. Herkesin kendi hırsızını kutsadığı bir siyasal ortam var. Her konuda olduğu gibi bu sorunda da aşılması gereken bir samimiyet duvarı var.
– AKP iktidarının dış politikası hayal dünyasında kurulmuş argümanlara dayanıyordu. Bunun faturası Türkiye’ye ağır biçimde yansıdı. Rusya ile neden karşı karşıya geldik, şimdi neden Putin’e yalvarır hale geldik, Suriye’de Esad’a niye karşı çıktık, onun ortağı İran üzerinden niye politik birliktelik arayışı içindeyiz?
– Bu sorulara bugün cevap verilmeksizin, yalanla yol alınmaya devam ediliyor. Ben çok uzun zamandır söylüyorum. Bu hükümet, Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında teslim alınmıştır.
– Kiminle barışırsa barışsın, onların dediğini eksiksiz yerine getirmek zorunda. Bugünlerimiz daha iyi günlerimiz, bu barışmalardan bize sipariş edilen başka ev ödevleri de var. Onlar yapılmadan bu işler olmaz. Amerika’nın istekleri var. YPG’yi tanımak gibi.

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu