GüncelGündem

Bir Aktivistin Gözünden: Mahsa Amini’nin özgür saçları İran rejimini sallıyor

Paylaş:

* Gülseren Onanç

Türkiye’nin doğusuna giden bütün uçaklar gibi Tahran uçağı da gece yarısı kalktı. Ercan, Müjde ve ben birlikte üç gün geçireceğimiz İran’a gidiyorduk. Uçaktaki yolcuların çoğu İranlıydı. Türkiye’nin Tahran büyükelçisi arkadaşım olmasa ve biz büyükelçilik rezidansında kalmasak İran İslam Cumhuriyeti’ne gitmek istemezdim. Humeyni’nin ülkeyi şeriat ile yönettiği otoriter İslam rejimini hem kendi ülkesinin kadınları hem de benim ülkemin kadınları için tehlikeli buluyordum. İçimde sisteme olan öfke, korku ve endişenin yanında merak da vardı. İranlı kadınların ne kadar derin bir kültüre sahip olduğunu, bu rejime teslim olmadıklarını biliyor, nasıl direndiklerini merak ediyordum. Yol boyunca gözüme uyku girmedi. Uçak Tahran’a alçalmaya başladığında yolcular arasında bir hareket başladı. Uçağa kısa kollu ve başı açık giren kadınlar başlarını örttüler, üstlerine uzun giysiler giydiler. Biz de Müjde ile birlikte başörtülerimizi hazırladık. Uçaktan adımımızı atar atmaz başımızı örtmemiz söylenmişti. Uçağımız Tahran’a indiğinde henüz gün aydınlanmamıştı. Hava karanlıktı.

Uçaktan inip otobüse doğru yürümeye başladığımızda derin ama güçlü bir ezan sesi duyuldu. Ezan bize İran İslam Cumhuriyeti’ne hoş geldiniz der gibiydi. O ses kadınların eşit ve özgür bireyler olarak var olmasını engelleyen, saçını, vücudunu kapatmayan kadınları ahlak polisleri ile cezalandıran zalim düzenin sesiydi. İçim ürperdi. Daha sonra da zaman zaman depreşen derin bir korku sardı içimi. Bu topraklarda kadın olmanın nasıl bir esaret olabileceğini ruhumun derinliklerinde hissettim.

Mahsa Amini de Tahran’ı ziyarete gelmişti. Akrabalarını görmek, büyük bir şehirde biraz zaman geçirmek istiyordu. Henüz 22 yaşındaydı, gülen yüzü yaşam enerjisi ile doluydu. Videolarından müziği ve dansı sevdiğini öğreniyoruz. Doğu Kürdistan’ın Saggız şehrindendi. Erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gevşek olduğu iddia edilen başörtüsü nedeniyle gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı. Mahsa saçının uçları açık olduğu için İran İslam Cumhuriyeti’nin zalim düzeni tarafından öldürüldü. Mahsa saçlarında rüzgarın özgürlüğünü hissetmek istiyordu. O rüzgarda uçuşan saçlarının ucunun İranlı kadınların özgürlük bayrağı olacağını, kendisinin kırk üç yıldır devam eden baskıcı düzene karşı bir direnişin sembolü olacağını hayal bile edemezdi. Ama onun ölümü bardağı taşıran damla oldu ve yıllardır tutulan bir sele dönüşerek halk devrimine kadar gidebilecek olan yolu açtı.

Kimi İran efsanelerinde de kadınların saçlarını kesmesi yas sürecinin bir parçası olarak anlatılırken bu inanış Mahsa’nin ölümünden sonra öfkenin temsiline dönüşmüş durumda. İran İslam rejimi protestoları şiddet ile bastırmaya çalışıyor. Bugüne kadar 31 kişi rejim tarafından protestolarda öldürüldü.

Sosyal medyada saçlarını keserek protestoya katılan kadın sayısı oldukça yüksek. Twitter’da Amini’nin öldürülmesini protesto amaçlı açılan #MahsaAmini etiketi, 1.63 milyondan fazla kullanıldı. Türkiye’de kadın hareketi İranlı kadınlara destek mesajları yolladı, çeşitli illerde sokak protestoları yapıldı, kadınlar saçlarını keserek protestoya destek oldular.

İranlı kadınların direnişi elbette yeni başlamadı. SES 2021 Yılının Kadınları arasında yer alan Beyaz Çarşamba Hareketi, İran’da başörtüsü takma zorunluluğu getiren yasaya karşı sosyal medyada kadınların kamusal alanda başları açık şekilde video çekip paylaşıyor. ABD’de yaşayan İranlı aktivist Masih Alinejad’ın başlattığı bu harekete katılan kadınlar 10 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya olmalarına rağmen vazgeçmiyorlar.

Son bir haftadır sokak protestolarına son vermeyen İranlı kadınlar Halk TV’ye verdikleri röportajda Türkiye’deki kadınlara, “Şeriat isteyenler bize baksın. Gericiliğe değil eğitime, bilime ihtiyaç var. Laikliğin ve özgürlüğün değerini bilin, sahip çıkın” uyarısında bulunuyor.

34 yaşındaki bilgisayar mühendisi M.S. “Evden çıktığım andan eve girene kadar hep söyleniyorum. Çünkü hayatımızı her gün mahvediyorlar. Sadece başörtüsü ile değil, işyerinde, toplu taşımada her yerde kötü muamele maruz kalıyoruz. Ölüm veya tutuklanma tehlikesi var. Her gün korku dolu anlar yaşıyorum. Trafikteki polisi bile gördüğümde kalbim dayanamayacak gibi oluyor. Yaşamıyorum. Sadece gün sayıyorum. İran’dan çıkmak istiyorum. Türkiye’nin durumu bize göre çok iyi. Laikliğin değerini bilin, sahip çıkın.”

Baskıcı İslam rejimine direnen cesur İranlı kadınlar hem ülkelerinin geleceği hem de baskıcı düzen altında olan bütün kadınların yolunu aydınlatıyor. Siyasal İslama karşı direnen kadın hareketi ülkenin laikliğe sahip çıkan en güçlü örgütlü toplumu. Ülkemizde ve dünyada laikliği, eşitliği sağlayana kadar mücadele edeceğiz.

Yaşasın kadınların direnişi.

Yaşasın kadın dayanışması.

Bu yazı, Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu’nun sitesinden alınmıştır.

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu