
İktidara göre muhalif gazeteci olarak tanımlanan ve bugüne kadar AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiçbir programına davet edilmeyen bazı isimler bugünkü Türkiye’nin Yüzyılı Tanıtım Toplantısı’na davet edildi. Uğur Dündar da İsmail Saymaz gibi gibi davet edilenlerdendi. Halk TV’ye konuk olan Uğur Dündar Türkiye’nin Yüzyılı Tanıtım Toplantısı’na neden katılmadığını ve toplantıyı nasıl bulduğunu anlattı.
“SMA’lı bebeklerin hayatı Cumhurbaşkanı’nın bir imzasına bakıyor” diyerek Cumhurbaşkanı’na çağrı yapan Dündar, ayrıca “Sayın Cumhurbaşkanı’nın Cumhuriyet’in 100. yılı dolayısı ile açtığım davalardan şikayetçi olduğum mesajları paylaşanlardan bir defaya mahsus olmak üzere hepsini çekiyorum ve affediyorum demesini de beklerdim.” diye konuştu.
Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Çelenk ise Halk TV’nin neden davete katılmama kararı aldığını açıkladı. Çelenk “Ben her yerde gazetecinin olmasından yanayım. Kapsayıcılık sunuyorlar ama sizi arayan partili ve üstelik propaganda biriminden. Şimdi bir kapsayıcılık şovu yapılacak. Biz parçası olacağız. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in de TOGG tanıtımına davet edilmesine paralel bir durum yaşıyoruz. Bir gösteriye hazırlanılıyor ve gösterinin parçasıyız. Ama gösterinin içinde olmazsak da gösteri olduğunu anlatamıyoruz bu kez.” dedi.
Uğur Dündar: SMA’lı bebekler Erdoğan’ın bir imzasına bakıyor
Uğur Dündar’ın açıklamasından satır başları
“Hafta arasında bir gün telefonum çaldı. Ben de kayıtlı olmayan bir numara. Açtım. Arayan kişi kendisini tanıttı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin propagandadan sorumlu genel başkan yardımcısı Hamza Dağ olduğunu söyledi. Daha önce kendisi ile hiç konuşmamıştım. Ve de biz bu tür konuşmalara bu tür davetlere uzun süredir yabancı olduğumuz için doğru önce ‘acaba işletiliyor muyum?’ gibi bir düşünce de aklımdan geçti. Sonrasında Dağ beni davet etti. Biz yarın Cumhuriyet’in Fener’i sloganı ile başkanımız Ali Koç’un önderliğinde büyük bir fener alayı yapacağız. Ona hazırlanmamız gerektiği için kendisine söyledim. ‘Böyle bir durumum var ben gelemeyeceğim’
‘Soru soramadıktan sonra televizyondan izlemekten farkı yok’
Açıkçası başkanlık rejiminde gazetecinin başkana soru soramayacakları bir toplantıya davet edilmenin ben televizyon ekranından seyretmekten farklı bir tarafı olacağını düşünmüyorum. Şu söylense idi ‘Siz cumhurbaşkanına soru sorabilirsiniz denilebilirdi. 2 soru sorma hakkınız var denilebilirdi. Ben o zaman giderdim. Ben ne için giderdim? Türkiye’de SMA’lı bebekler 1 milyon 800 bin doları bulan ve Türkiye’de satılmayan bir ilaç nedeni ile… Bunu 1 yaşına kadar tatbik etmedikleri takdirde yaşam boyunca sağlıklı yaşama imkanına kavuşuyor.
‘SMA’lı bebeklerin hayatı Erdoğan’ın bir imzasına bakıyor’
Ben SMA’lı bebeklerin ölmesini engellemek amacı ile- Bu Cumhurbaşkanı’nın bir imzasına bakar- Eğer ben o toplantıya gidip SMA’lı bebekleri ölümden kurtarabileceğime inanmış olsaydım, soru sorarak o bebekleri kurtaracağımı bilseydim giderdim.
Sizin de torunlarınız var. Sayın Cumhurbaşkanı’na buradan bir kez daha sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanım bu çocukları lütfen ölümden kurtarın. Bu sizin bir imzanıza bakıyor. Aileler internetten köşelerinde avuç açmasınlar. Yüreğim parçalanıyor, rüyalarıma giriyor.
‘Türkiye’nin Yüzyılı toplantısında beklediğimi bulamadım’
Çok iddialı bir söylem. Türkiye yüzyılı. Bir defa ben bunu Türkiye Cumhuriyeti Yüzyılı duymak isterdim. Cumhuriyet vurgusunun yapılmasını isterdim. İkincisi ise sanki Adalet ve Kalkınma Partisi geride bıraktığımız 20 yılın iktidarı değilmiş de iktidara talip oluyormuş ve ne gibi icraatlar yapacaklarmışcasına bir yeni söylemler ile karşımıza çıktı. Bunlar da açıkçası soyut birer başlıktan ibaret. Alt başlığı olmayan, zaman içinde bunların ortaya çıkacağı deklare edildi. O zaman şöyle düşünüyor insan… siz maden bu yüzyılı Türkiye yüzyılı ilan ediyorsunuz, bu kadar iddialısınız, o zaman 2011 yılında dediniz ki Türkiye’nin milli geliri 2 trilyon doları bulacak. Geldik 2023’e hala 1 trilyon doları bulamadı bizim milli gelirimiz. Kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolar olacaktı, 15 bin doları bile göremedik biz, 8 bin dolara indi.
Ayrıca pek çok ligden düştük. Yolsuzluk, algı endeksinde biz hep önlerdeyiz. Mutsuzluk endeksinde önlerdeyiz. Hukukun üstünlüğünde düşecek küme kalmadı artık. En diplerdeyiz. Ben isterdim ki hakların ve özgürlüklerin kullanımına yönelik demokrasinin çağdaş kurum ve kuruluşlarla işlevlik kazanacağı, dağın başındaki bir çobanın da ‘Acaba ben bu düşüncemi bir tweet ile paylaşırsam başıma ne gelir korkusu yaşamadığı, bir gazetecinin kitap fuarına giderken bir hakaret suçlaması ile uçaktan indirilip yaka paça sorgula götürülmeyecekleri bir Türkiye fotoğrafı çizilmesini isterdim.
Kaldı ki bir yüzyıla gerek yok. Türkiye bu kutuplaşma denilen illetten kurtulabilirse Cumhuriyet’in ilk 10 yılında başardıklarımız ortada. Bu millet yeni harpten çıktığı halde enkaz haline gelmiş bir platform üzerinde yepyeni bir cumhuriyet inşa etti ve bütün dünya başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere devasa ekonomik buhranın içine sürüklenmişken bir kalkınma mucizesi yarattı Türkiye…
Yüzyılı beklemeye ne gerek var. Türkiye bunu bugünkü potansiyeli ile 10 yılda 15 yılda gerçekleştirebilir. O zaman diyorsunuz ki geride kalan 20 yıl heba olmuş 20 yıldır.
İçinde bulunduğumuz iklim bu ülkede ötekileştirme kutuplaştırma , Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelirken dile getirdiği söylemlerin tam tersini yapar duruma gelmesi bir baskıcı yönetim algısı hepimizi bunaltmış karamsarlığa sürüklemiş durumda.
Dündar’dan Erdoğan’a Cumhuriyet’in 100. yılı onuruna af çağrısı
Ben bugün Sayın Cumhurbaşkanı’nın Cumhuriyet’in 100. yılı dolayısı ile açtığım davalardan şikayetçi olduğum mesajları paylaşanlardan bir defaya muhsuz olmak üzere hepsini çekiyorum ve affediyorum demesini de beklerdim. Böyle bir vizyon içinde yeni yüzyıla bakmasını isterdim. Ama maalesef. İçinde kayda değer şeyler dev var. Ama ben samimi olarak söyleyeyim, beklediğimi bulamadım.
Çelenk: Kurum olarak olmak istediğimiz bir yer
İsmail Saymaz’ın AKP’den davet aldığı zaman aralarındaki diyaloğu ve şaşkınlığı anlatan halktv.com.tr Genel Yayın Koordinatörü Hakan Çelenk de neden davete gitmeme kararı aldıklarını şu cümlerlerle anlattı:
Halk TV neden o davete katılmadı? Hakan Çelenk (@hakancelenkk) açıkladı
Seda Selek (@SedaSelek1) ile #PerdeninÖnüArkası
— Halk TV (@halktvcomtr) October 28, 2022
“Sordum İsmail Saymaz’a kim aradı? AKP’den, propagandadan sorumlu birimden. Arandığımız zaman şu aklınıza geliyor. Cumhuriyetin 2. yüzyılından bahsediliyor. Bir kapsayıcılık aranacak. Bir balkon konuşması bekliyor insan. Balkon konuşması nedir. Seçim kazanılmıştır. İşte halk bir arada dursun. Böyle bir konuşma beklenir, bunun da simgesel olarak bir hazırlığı olarak algılıyorsunuz öncelikle. Ama partiden arıyorlar. Siz Türkiye’yi kapsayacaksınız ama partinin propaganda biriminden arıyorsunuz.
Ben her yerde gazetecinin olmasından yanayım. Kimle olsa konuş… Her yerde olmak isteriz her yeri görmek isteriz. Yoksa yazamayız, yoksa size anlatamayız. Aslında kurum olarak olmak istediğimiz bir yer, bunu zorlayalım. İsmail’i ilk sorduğum program belli mi? Örneğin Cumhurbaşkanı’na soru sorulabilecek serbest bölüm var mı? O aşamada belli değildi. Bekleyelim görelim dedik. Burada olmak isteriz. Telefonu kapattım düşünmeye başladım. Şimdi bir kapsayıcılık şovu yapılacak. Biz parçası olacağız. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in de TOGG tanıtımına davet edilmesine paralel bir durum yaşıyoruz. Biz gösteriye hazırlanıyor ve gösterinin parçasıyız. Ama gösterinin içinde olmazsak da gösteri olduğunu anlatamayız.
Şöyle anlatayım size, biz bir haber yaptık ‘Cemevi Şovu’ dendi. Bir cemevi ziyaret edildi yıllar sonra Cumhurbaşkanı tarafından. Postun yeri değiştirilmişti, bir haber yazdık. Ne yapılmıştı Hacı Bektaş’ın Atatürk’ün fotoğrafı yer değiştirilmişti. Eğer bizden biri orada olmasaydı- bu ilk adımdı Alevilik, göstermelik Alevilik adımı- en azından birçok kesim tarafından böyle nitelendirildi, insanlara aktarılamazdı. Ordaydık ki yazabildik. Dolayısı ile her yerde olmak isteriz. Biz neden bugüne kadar orada olamadık?
Biz Kanal İstanbul’un sözde köprüsü vardır, temel atma töreni gibi gösterilen. Burada bulunmak istedik. Arkadaşımız Hazar Dost’u gönderdik. Gazeteciler bölümüne girdi. Giremedi… Neden? Halk TV’den geldiği için alınmadı. Girmesi engellindi. Telefonla konuşuyoruz dedim ‘ne yap ne et gir, ben o kitle oraya nasıl geldi bilmek istiyorum’. Dağdan taştan gitti. İzlenmesi engellendi.”