Akşener: Pazarlıkla başbakan olmak istemiyorum

İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, partisinin İstanbul’da düzenlediği iftar programında konuştu.

“KENDİ GÜCÜNÜZÜ SİZE YİNE HATIRLATMAK İÇİN ÜÇ YILDIR DÜKKAN DÜKKAN DOLAŞTIM”

Akşener, şunları söyledi:

* “Siyasi partilerin birbirleri ile proje üzerinden rekabet ettikleri ve seçmene ben daha güzel işler yapacağım dedikleri, birbirlerine küfretmedikleri, birbirlerine iftira etmedikleri, birbirlerine gıybet etmedikleri bir atmosferdir seçim vakti. Tam üç yıldır dükkân dükkan geziyorum ben. O dükkanların içinde bugüne kadar kendi partimi övmedim, rastgele bir partiyi yermedim. Niçin? Zira, vakti değildi. Zira, sizin kaygınızı dinlemekti temel olan. Zira uzun bir müddettir siyaset şuculuk, buculuk üzerinden yapılıyordu. Aramızdaki muhtar kardeşlerim bilir, seçmen velinimettir. Siyasetçi seçmenin karşısında topuk selamı verir, hazır ol duruşunda durur.

* Çok uzun bir vakittir şapkamı koysam, ceketimi assam seçilirim üzerinden ve her bir kanaat başkanının işaret ettiği, biz olma hissini ortadan kaldıran bir lisanla siyaset yapılıyor. Yani, mübarek seçime gitmiyoruz, cenge gidiyoruz güya. Halbuki seçimler bayramdır, bayram. Her birinizin kapısının çalındığı, her birinize ulaşıldığı ve sizin velinimet kabul edilip, ne olursunuz bizi görün bizi değerlendirin denildiği bir bayramdır. Buna karşılık, tam zıddı bir seçim devrine girdik. Tekrar benim inancıma nazaran, siyaset şöyledir: Siz sandığa gidersiniz, demokratik hakkınızı kullanırsınız, hür iradeniz ile helal oylarınız ile bir partiyi ya da birden fazla partiyi seçer iktidar edersiniz…

* Onlar hizmet etmekle yükümlüdür. Bir de bizim üzere olan partilere de dersiniz ki ‘sen muhalefetsin, seni nezaret altına aldım ve benim avukatım olacaksın’, yani seçime kadar muhalefet partilerinin misyonu, sizin avukatınız olmaktır ve iktidara kaygılarınızı iletmektir. Tahlil üretip iletmektir. Artık, uzun yıllar bu iş bu türlü oldu lakin bugün bu türlü değil. İşte bu üç yıl içerisinde asla bir partiyi yermeden, kendi partimi övmeden gezme nedenim buydu. Esnaf için müşteri velinimettir, iş adamı için de müşteri velinimettir. Münasebetiyle siyasetçi için de seçmen velinimettir diye hatırlatmak, kendi gücünüzü size yine hatırlatmak için tam üç yıldır dükkan dükkan dolaştım.

“ÜÇ KAĞIT YAPMAMAK, GIYBET ETMEMEK, İFTİRA ATMAMAK ASABİYET OLARAK GÖRÜLÜYOR”

* Bir sürü provokasyonla karşılaştım, pek çok iftira ile karşılaştım ancak hiçbirine incitici bir hal koymamaya çaba ettim. Beni asabi bir tip olarak tanıyor herkes. Hasebiyle bu asabiyetim ile oynadılar. Fakat kayınvalidemin söylediği bir kelam var bilinmeyen. Birinci İçişleri Bakanı olduğumda rastgele bir gazeteci kümesi gelmiş bizim meskene, ben Ankara’dayım. Annem oğlum ile İstanbul’da, ‘Gelinin en büyük özelliği ne’ demişler.

* Annemin söylediği ‘Gelinimin en büyük özelliği sabrıdır’ demiş. Hasebiyle anladım ki, dürüst olmak, açık olmak, yüze konuşmak, üç kâğıt yapmamak, gıybet etmemek, iftira atmamak asabiyet olarak görülüyor. Lakin ben sabırlı bir beşerim. Münasebetiyle sabrım bu millet için gerekli olan biz siyasetçilerin sabrının, bu millet için lazım gelen bir haslet olduğuna karar verdim. O günden beri de sabrediyorum.

“PAZARLIKLA BAŞBAKAN OLMAK İSTEMİYORUM”

* Size söyleyeceğim şey şu; seçime gidiyoruz ve bu seçimde biz sizlerin oylarınıza talibiz. İki türlü talibiz; YETERLİ Parti olarak oylarınıza talibiz, beni başbakan etmek istiyorsanız ben de oylarınıza talibim. Asla pazarlıkla başbakan olmak istemiyorum. Sizin helal oylarınızla başbakan olmak istiyorum ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı için de oylarınıza talibim. Bugün, buradayız. Pek çok iftiraya uğradık. Pek çok iftiraya uğramaya devam ediyoruz.

“’KÜRTSÜN EŞİTSİN PKK’LISINI’ REDDEDİYORUM”

* Biraz önce, masada otururken arkadaşlara dedim ki, 31 Mart 2019 seçimlerine giderken 29 belediye lider adayı ve belediye meclis üyemiz Yeni Şafak Gazetesi’nde kimlikleri ile ifşa edildi. Niçin biliyor musunuz? PKK’lı olduklarını argüman ederek ifşa ettiler. Şu nüfus cüzdanını fotoğrafı yayınlandı. Biliyorsunuz, hıza dan dan konuşan bir tipim ve asla korkup bir insanı yarı yolda bırakmamışımdır. Çok enteresan bu 29 arkadaşımızın ortak özelliği Kürt olmalarıydı. Yeni Şafak Gazetesi’nde yayınlandı. 140 CHP’li aday yayınlandı.

* Muşlu Abdullah Uçar isimli Kocaeli’nde yaşayan bir kardeşim var. O listede ismi var. Abdullah’ı çağırdım, Bursa’da Sayın Kılıçdaroğlu ile bir arada bir miting yapıyoruz, Abdullah geldi. Sordum Abdullah’a ‘Oğlum ne diyeceksin’ dedim. ‘Abla, Kürdüm ancak PKK’lı değilim’ dedi. O denli sert bağırmışım ‘ama’yı kaldır diye, orada bulunanlar sıçradı. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu ‘ama’ ne demek? Ben arkadaşlarımın ardında kaya üzere durdum ancak çok enteresan belediye lideri seçilen PKK’lı denilen o kardeşlerimi, AKP’ye geri geçirdiler.

* İnsafsızlığın, bu ülkenin birliğini bütünlüğünü bölmenin bir tek oy uğruna, bu insanları birbirine düşürmenin bu türlü bir iğrençliğin, bu türlü bir pisliğin… Bu ne demek biliyor musunuz? ‘Kürt’sün eşitsin PKK’lısın’. Ben bunu reddediyorum, reddettim. İster oy verin ister oy vermeyin. Reddediyorum. Beraberce reddediyoruz. Benim gözümde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimdir? Şu nüfus cüzdanının sahipleridir. Bu nüfus cüzdanı sahibi olan ağadır, paşadır, beyefendidir, hepsidir. Hepimizin bu nüfus cüzdanı eşittir. Eşitliktir. Her birimizin bir payı vardır, kırmızı çizgi nedir? Vatanımızın birliği, bütünlüğüdür. Milletimizin beraberliği ve al bayrağımızdır.

“TÜRK MİLLİYETÇİLERİ AÇISINDAN ÇOK ENTERESAN GÜNLER YAŞIYORUZ”

* Türk milliyetçileri açısından çok enteresan günler yaşıyoruz. Merhum Alparslan Türkeş’in ağzından çıkan bir cümleyi paylaşayım sizinle; Türk, Kürt kardeştir. Karşı çıkan kalleştir. Artık nasıl bir gündeyiz biz? Biz nasıl bir Türkiye’deyiz? Biz nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Hasebiyle bir de İçişleri eski Bakanı olarak söyleyeyim, arkadaşlarıma daima onu söyledim. Güneydoğu’da şayet o aileler olmasaydı, o fedakarlıklar olmasaydı, o şehitler, o gaziler olmasaydı nerede olurdu Güneydoğu? Bizi, birbirimizden ayırmaya kalkanlara ben hayır diyorum. Siz de hayır diyeceksiniz. Zira, etle kemik üzereyiz. Etle tırnak üzereyiz. Bir arada olmak, beraberliği kuvvetlendirmek, güçlendirmek hepimize düştü. Hasebiyle ben varım ve inşallah daima birlikte tarih yazacağız.” ANKA