Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Yapacağımız Eylem Planı ile Marmara Denizi 5 yıl içinde eski haline gelecek” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, TRT Haber’de canlı yayımlanan Özel Röportaj programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
-Marmara Denizi nasıl temizlenecek?
-Kanal İstanbul’da son durum ne?
-Kentsel dönüşüm hangi aşamada?
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, merak edilen soruları @trthaber’de yanıtlıyor. https://t.co/O8eBL4LeQ2
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) June 8, 2021
Marmara Denizi’ndeki müsilaj oluşumunun nedenlerinin sorulması üzerine Kurum, bunun 3 başlıkta özetlenebileceğine işaret ederek, deniz suyu sıcaklığının 2.5 derece artmasının, Marmara’nın konumu, jeopolitik yapısı, durağan yapısı suyun dikeydeki hareketliliği ile buradaki azot ve fosfor bolluğunun müsilaj oluşumuna neden olduğunu söyledi.
Bunların yanı sıra evsel ve sanayi atıklardan kaynaklı denize bırakılan kirliliğin, zirai kaynakların, hayvansal atıkların, gemiden kaynaklı kirleticilerin ve mikrobiyolojik kirliliklerin de müsilaj oluşumunda etkili olduğunu belirten Kurum, sudaki çözülmüş oksijen seviyesi arttırılırsa ve azot miktarı yüzde 40 azaltılırsa Marmara Denizi’nin 5 yılda eski haline geleceğini dile getirdi.
“Atık suların yüzde 100’ü ne zaman ileri biyolojik arıtmadan geçirildikten sonra denize boşaltılacak?” sorusu üzerine Kurum, şöyle konuştu:
“22 eylem planı çerçevesinden en önemli gündemimiz, atık su arıtma tesislerinin kalitesini yukarı çekmek. Gerek ileri biyolojik arıtma tesisleriyle gerek membran tesisleriyle mevcuttaki arıtma tesislerimizi bu seviyeye getirmek zorundayız. Marmara’daki arıtma tesislerinin yaklaşık yüzde 55’i ön arıtma. Evsel atıkların bir çökertme havuzunda çökertilerek parçalanması ve denize derin deşarjıyla arıtılan işletmeler. Bu işletmeden arıtılan sular geri kullanılamıyor. Bir de biyolojik arıtmalarımız var. Yaklaşık yüzde 40’ı da ileri biyolojik arıtma, yüzde 5’i de biyolojik arıtma. Tamamını ileri biyolojik arıtmaya getirmemiz gerekir.”
Türkiye’nin, su kaynakları bakımından diğer ülkelere bakıldığında zengin bir ülke olduğunu ama 2030-2050’lerde iklim değişikliğiyle su kıtlığı yaşanacağını öngördüklerini belirten Kurum, “Dolayısıyla su kaynaklarını verimli kullanmak zorundayız. Şu an arıtma tesislerinden çıkan suyun yüzde 3,2’sini kullanıyoruz. Hedefimizin 2023’te yüzde 5’e, 2030’da da 15 seviyesine çıkarmak. Bu suları toplayıp kollektör hatlarıyla birlikte bahçe sulamalarımızda kullanabileceğiz. Bu ileri biyolojik ve membran tesisleriyle yaptığımız arıtma tesisleriyle birlikte kullanma suyu olarak tabir ettiğimiz seviyeye çıkarıp yüzde 15’ini kullanabilir hale geleceğiz.” ifadelerini kullandı.
Bakan Kurum, hazırladıkları plan çerçevesinde Marmara’da azot seviyesinin eski hale getirilmesi adına arıtma tesislerini 3 yıl içerisinde iyileştireceklerini bildirdi.
Marmara Denizi’ni “Koruma Alanı” ilan edeceklerini yineleyen Kurum, koruma eylem planına ilişkin şu bilgileri verdi:
“Buradaki balıkçılık faaliyetleri, teknelerin atık sularının yönetimi yani Marmara’ya girerken atık getirme merkezlerine atıklarını bırakacak Marmara Denizi’nden çıkacak ve Ege’ye gidecek, geminin sirkülasyonu bu çerçevede yapılacak. Marmara’da 90 tane izleme noktamız var, 150’ye çıkarıyoruz.
Şu an sadece ileri biyolojik arıtma tesislerini 7/24 izliyoruz, mevzuat bunu gerektiriyor. Mevzuatımızı değiştiriyoruz, bütün atık su arıtma tesislerini 7/24 izleyecek düzeni getiriyoruz. Zeytin kara suyu ve peyniraltı suyu, bunlara ilişkin arıtma yapma zorunluluğu getiriyoruz.
Buradaki balıkçılık faaliyetlerini ekosistem dengesini düşünerek Bakanlığımız bu eylem planı çerçevesinde düzenleme altına alacak. Buranın ısınmasına neden olan gerek termal tesisler gerek termik santrallerle ilgili soğutma suyunun seviyesini, sıcaklığını takip edeceğiz.
Eylem planı çerçevesinde yatırımını yapmayan tesisi kapatacağız, her türlü cezai işlemi uygulayacağız. Hiçbir tesis Marmara’dan, vatandaşımızın canından kıymetli değil.”
Ergene Havzası projesi ve Marmara Denizi’ni kurtarmak için rehabilite etmeyi düşündükleri başka havzaların olup olmadığı sorulan Kurum, Susurluk Havzası ve diğer havzalarda bu konularda denetimlerin yapıldığını, mevzuata ve şartnameye uymayan yapılara ilişkin sürecin takip edildiğini, gerekli adımları atacaklarını söyledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, müsilajın diğer denizlere yayılma ihtimali ve hızının sorulması üzerine, poyrazla birlikte müsilajın açıklara gittiğini, rüzgar yönüyle deniz ve havanın sıcaklığıyla bu mikroorganizmaların ürediğini ve yayıldığını belirterek, bu kirliliği engellemek için 7 ilde, Marmara Denizi’ndeki 15 ayrı bölgede müsilajların temizliği çalışmasını başlattıklarını, 7 gün 24 saat esasıyla Valiliklerce bu sürecin koordine edileceğini kaydetti.
Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden birinin deprem dönüşümü, diğerinin de iklim değişikliğiyle mücadele olduğuna dikkati çekerek, bunlara ilişkin yaptıkları çalışmalara değinen Kurum, “Çocuklarımıza iklim değişikliğinin bir ders olarak okutulması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığımız ile bu konuda ortak çalışmalar yürütüyoruz.” dedi.
“Müsilajın olduğu denize girilir mi, buradaki balık yenir mi?” sorusuna Kurum, “Arkadaşlarımız numuneler aldılar denizden, deniz dibinde ve canlılardan. Tarım Bakanlığımız balıklarla, canlılarla ilgili sürece, Sağlık Bakanlığımız buradaki suya insanlarımızın girip giremeyeceğine ilişkin deneylerini yapmak üzere numunelerini aldılar. Burada ağır metallerin içermediği sonucu geldi ancak hem denize girmeyle hem de balıkların tüketilmesiyle alakalı Valiliklerimiz bütün bölgelerde ilgili müdürlüklerimiz nezdinde çalışmalarını yapıyorlar. Sonuçlarını bekliyoruz, çıktığı zaman bunları vatandaşlarımıza şeffaf bir şekilde duyuracağız.” yanıtını verdi.
Bakan Murat Kurum, Kanal İstanbul projesindeki son durumun sorulması üzerine, şunları söyledi:
“Kanal İstanbul projesi İstanbul Boğazı’mızın özgürlük ve koruma kurtarma projesidir. Türkiye’nin en çevreci şehircilik projesidir. İstanbul’umuzun dönüşüm projesidir. Planlamada arazinin yüzde 52’sini yeşil alana terk ettik. Bu kadar devasa bir alanda 500 bin nüfus öngördük.
Bu 500 bin nüfus İstanbul’umuzun dönüşümü adına çok önemli. Bilim bilim diyorlar, su kaynakları azalacak, depremi tetikleyecek diyorlar. Bunların hepsini araştırdık. Bizim çalıştığımız insanlar bilim insanı değil mi? ÇED raporunu hazırladık. 200 bilim insanı bu rapor doğrultusunda görüşlerini verdi. Atılacak adımlar bu ÇED raporu çerçevesinde atılmak zorunda.
Kanal İstanbul projesi yürüyüş yollarıyla, yeşil yollarıyla, Ar-Ge alanlarıyla, ekoloji koridorlarıyla, bisiklet yollarıyla, üniversiteleriyle Türkiye’nin en çevreci projesi olacak. 100 bin ölçekli çevre planımızı yaptık. 5 bin-1000 ölçekli uygulama imar planlarını yaptık. İnşallah haziran ayında Ulaştırma Bakanlığımızın köprüde atacağı temelle de Kanal İstanbul projemizi milletimizin hizmetine sunacağız.”
Attıkları her adımı bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda attıklarını dile getiren Kurum, “Kanal İstanbul projesini, bırakın İstanbul’a zarar vermeyi, İstanbul’a fayda sağlayacak, cazibe merkezi haline getirecek bir anlayışla yapıyoruz. Orada ekolojik yaşamın korunacağı, yeşil alanların arttırılacağı, yapılacak köprülerle geçişin sağlanabileceği, oradaki canlıların yaşayabileceği her türlü detay düşünülüyor ve adımlar buna göre adım atılıyor. İstanbul’da deprem gerçeği var, dönüştürmek zorundayız.” diye konuştu.
Kentsel dönüşüm seferberliği hatırlatılan Kurum, deprem dönüşümünün milli güvenlik meselesi olduğunu, kentsel dönüşüm seferberliği kapsamında 1,5 milyon konutu dönüştürdüklerini, TOKİ eliyle 2002’den bugüne kadar 1 milyon 100 bin konut ürettiklerini, 800 bin binanın denetimini de yeni mevzuata göre yaptıklarını kaydetti.
İstanbul’da 300 bini acil ve öncelikli olmak üzere 1,5 milyon konutun dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Kurum, Türkiye’de son yıllarda depremin yaşandığı Van, Elazığ, Malatya ve İzmir’de hayata geçirdikleri kentsel dönüşüm çalışmalarını anlattı.
Kurum, Salda Gölü kıyısındaki renk değişikliği iddialarının sorulması üzerine, gölün 2019’daki durumunu fotoğraflardan göstererek, burada çöp yığınlarının olduğunu, araçların gölün kıyısına kadar girebildiklerini dile getirdi.
Bunun üzerine acil tedbir aldıklarını belirten Kurum, şöyle devam etti:
“Ahşap bariyerlerle 500 metre yakına gelemeyecek şekilde tamamını çevirdik. İşte buradaki yapılar, çadırlar, konteynırlar, derme çatma binalar, bunların tamamını kaldırdık. Bu alanın tamamını içine alan 7 kat büyüttüğümüz bir özel çevre koruma bölgesi ilan ettik. Göle atık su akıyordu. Bugün haber yapmışlar. Önümüze 3-5 sene önceki görüntüleri getirip koyuyorlar.
Oradan numune aldı arkadaşlarımız, su A sınıfı seviyede, yani yüzülebilir seviyede. Biz orada parti ayrımı gözetmedik. Yeşilova Belediyesi CHP belediyesidir. Atık su arıtma tesisi yok. Beraber yapalım diyoruz. Yapacağız. Hem hibe hem destek hem kredi veriyoruz, atık su arıtma tesisi yapıyoruz. Dumansız hava sahası ilan ettik Salda’yı.
Ziyaretçi girişini kotaya bağladık. 1,5 milyon ziyaretçi geliyordu, bunu sınırladık. Beyaz adalarda bölgesindeki sirkülasyonu tamamen takip ediyoruz. Beyaz adalarda şu an göle giremezsiniz, gölün dibinde gezemezsiniz, beyaz kumsallara basamazsınız.”
İkizdere’de yapılması planlanan liman projesi ve taş ocağı tartışmaları sorulan Kurum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının lojistik liman projesinin bölge adına çok önemli olduğunu söyledi.
Orada eski bir taş ocağının olduğunu aktaran Kurum, şöyle konuştu:
“O taş ocağından taşı, lojistik limanın dolgusu için kullanıyorlar ve o kullanma da en yakın alanda doğaya tahribat vermeyecek şekliyle bir ÇED raporu başvurusu oldu. Bu ÇED raporunda da buradaki tabiata ilişkin atılacak adımların da verdiğimiz rapor doğrultusunda atılması gerektiği belirtildi. Ne Ulaştırma Bakanlığımız ne de Rizeli vatandaşlarımız, ne İkizdere’nin ne lojistik limanın bu noktada Rize’ye zarar vermesini istemez. Buraları siyasi malzeme etmemek lazım. İstihdam ve üretim sağlayacak, bölge kalkınacak. Bölge kalkınırken de buradaki taş ocağı taşlar alındıktan sonra eski haline getirilecek. Doğaya zarar vermeyecek şekilde adımlar atılmak zorundadır. Her ÇED raporunda bu zorunlu hale getirilmiştir.”
Bakır Sülfat Pentahidrat
Bakır sülfat, göztaşı olarak da bilinen mavi ve kokusuz bir maddedir.
Yoğunluğu : 1,02 g/cm³ ‘tür. Suda tamamen çözünür. Bakır sülfat pentahidrat bir fungusittir. (mantar ve mantar sporlarının öldürülmesinde ve kontrol altına alınmasında kullanılan kimyasal)
Kullanım Alanları
Metal kaplama, ahşap endüstrisinde, maden sektörü, yem sanayi, tarım sanayi (Göztaşı), hayvancılık, havuzlarda, kumaş boyacılığı ve eczacılık gibi değişik amaçlarda kullanılmaktadır.
DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
0552 3307100-0552 3308100-0216 4421200-0532 5466184
Tarım Kimyasalları,Yem katkıları Mineralleri,zeolit,sepiyolit,diyatomit,kaolin,sunshield gölge tozu,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars sıvı kükürt,parvet hayvan yara tozu,parspet hayvan bakım ve yara tozu,badimon yara tozu,çinko metal tozu,demir tozu,manganez dioksit,mangan dioksit,mangan tozu,mikronize mangan,hayvan altlığı,hadjin yılan kovucu,pars lime sülfür,bit-pire kovucu,nangrafi,nano tozlar,metal tozları,maden tozları,nano partiküller,dmrsüren,dmrsüren kimya,kimyadeposu.com,çinko sülfat,bakır sülfat,mangan sülfat,magnezyum oksit,magnezyum sülfat,demir sülfat,kalsiyum oksit,kalsiyum hidroksit,potasyum silikat,potasyum hidroksit,hekzatetramin,sodyum lignosülfonat,potasyum lignosülfonat,grafit tozu,mikronize grafit,kimyadeposu.com
Jurnalci.com
Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.
- Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
- Kan dolaşımını hızlandırır,
- Kronik yorgunluğu azaltır,
- Bağışıklık sistemini güçlendirir,
- Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
- Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
- Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
- Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
- Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.
Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER
- SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
- 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
- SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
- Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
- Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
- DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
- 05523307100-05325466184
- www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
- www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
- www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,