Siyaset

Başbakan dan Brüksel dönüşü çarpıcı açıklamalar

Paylaş:

Başbakan Ahmet Davutoğlu Belçika ziyareti dönüşü uçakta beraberinde götürdüğü gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Çözüm süreci ile ilgili “Silahlar terk edilip, magmaya gömülene kadar operasyonlar devam edecek” diyen Davutoğlu yeni anayasa çalışmaları için ise “Biraz da demlenmeye bırakmak lazım” yorumunu yaptı. Başbakan şehit cenazeleri sonrası gündeme gelen “Itri mi? Chopen mi?”  tartışması ile ilgili olarak ise “Diyanet İşleri Başkanımız’la konuştuk, bizim de zihnimizde yara olan bir husustur. Başbakanlık Müsteşarımıza çalışma yapma talimatını verdim, ilgili kurumlarla istişare edilecek” dedi. İşte Hürriyet’ten İsmet Berkan’ın aktardığına göre Davutoğlu’nun gündeme ilişkin yaptığı çarpıcı açıklamalar.

Referanduma “hayır” dediğim 12 Eylül anayasasını tarihin çöplüğüne atmak için elimde imkân varken sonuna kadar kullanırım. Bunun için hiçbir küçük hesabın içine girmem. Strateji belirlerken hesap ederim ama misyon için hasbî davranırım, hesabi değil. Anayasa reformunu bir yıllık takvimin içine koyduk. Altı ay komisyonun çalışacağını düşünmüştük. CHP yüzünden akamete uğrayınca, ritmi hızlandırdık. O günden bugüne de 6-7 kez benim yönettiğim toplantılar yaptık. ‘Şimdi yazım aşamasına geçeceğiz’ dedik. Üç ana başlık var: Bir, anayasanın gerekçesi, dibacesi, temel ilkesel çerçevesi ile ilgili konular… Diğeri anayasanın ruhu dediğim temel hak ve hürriyetlerle ilgili kısım. Üçüncüsü anayasanın iskeleti dediğim, yönetim sistemiyle ilgili kısım.

Son karma heyet toplantısında birinci kısım ile ilgili hususları belli bir olgunluğa getirdik. Bunları ben MYK’ya da getirdim. Üç beş konu var. Hepsi ile ilgili bir genel anlayış oluşsun istiyorum. Bir yere doğru gittiğimizi hissedelim. Birinci konunun sağlıklı bir şekilde olgunlaştığını biliyorum. Biraz da demlenmeye bırakmak lazım. İnsanların bunu düşünmesini temin etmek lazım. Önümüzdeki hafta MKYK’da da konuşuruz, partinin organlarında belli bir noktaya gelir. Sonra temel hak ve özgürlüklerle ilgili fikri temrinlere başlıyoruz. Anayasanın dibacesi, uzunluğu, nasıl değiştirileceği filan… Bunları tartışmak 6-7 saat sürdü. Bu olgunlaşma trendi ilerliyor. Aylar içinde bunları kamuoyu ile paylaşırız. Kamuoyunda da olgunlaşır. Hazmederek bir yol alınır. İrademizden kimsenin şüphesi olmamalı. Optimum zamanlama önemli. Ne adım atmama gibi bir töhmetin altında kalırız ne de aceleye getiririz. Belli bir olgunluk içinde yürütürüz…

Diyanet İşleri Başkanımız’la konuştuk, bizim de zihnimizde yara olan bir husustur. Başbakanlık Müsteşarımıza çalışma yapma talimatını verdim, ilgili kurumlarla istişare edilecek. Bu merasimlerin milletimizin duygularına, inanç dünyasına hitap eder tarza getirilmesi için bir çalışma yapılacak.

Hiçbirimizde olumsuz algı yok. Olan şey ne? Bir Alman gazetesinde çıkan bir haber. Herhangi bir Avrupalı yetkilinin de kullandığı olumsuz bir ifade yok. O çıkan haber üzerine bunlar söylendi. “If” diye (eğer) başlayan bir soru… ‘Eğer Avrupa taahhütlerini yerine getirmezse Türkiye ne yapacak’ dendiğinde… Bu karşılıklı taahhüttür. Biz de kendi taahhütlerimizi yerine getirmeyiz demekten başka geriye bir şey kalmaz. Böyle bir şeye ihtimal vermiyorum. İlk defa kasım ayından bu yana karşılıklı hamlelerle, birbirini töhmet altına bırakmayan bir süreç işliyor. Biz anlaşma yaparken Türkiye göç ülkesine dönecek deniliyordu. 4 Nisan’da bu anlaşmayı uygulamaya başladık, kasımda zirve yaptığımızda günlük ortalama mülteci sayısı 6880’di, ondan sonra ortalama 60 civarına indi yani yüzde 1’e düştü. 10 Nisan’da da hiçbir mülteci geçmedi. Bu işin psikolojisini iyi yönettik, mekanizmaları, altyapısını iyi kurduk. Aksama yok. Geri kabul anlaşması, vize muafiyeti ile bir paket halinde… Onlar vize muafiyeti vermezse, geri kabul anlaşmasını uygulamayacağız demektir. O zaman da mesele eski haline döner. Birbirine bağlı bir konu bu. Türkiye’de öyle bir şey var ki, her konuda ille de olumsuz düşünülecek. Biraz da olumlu düşünülsün, niye ille de bir kriz çıkması gerekiyor? Güzel gidiyor işte. Bu hafta sonu Sayın Merkel ve Tusk yeniden Türkiye’ye gelecek. Bu süreç ahde vefa anlayışı içinde işliyor. Türkiye’de de AB tarafında da sürecin çökmesini bekleyenler var. Türkiye’de muhalefet, AB tarafında da aşırı akımlar çökmesini bekliyor.

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu