Siyaset

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: Erdoğan sevgisi neden bazılarını çıldırtıyor?

Paylaş:

AA

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Avrupa Birliği’nin terör örgütleriyle ilgili tutumuna ilişkin, “Diyorsunuz ki ‘PKK’nın şu yayını, derneği var, yardım topluyor’, ‘Burası hukuk devleti, mahkemeler var biz karışamayız’ diyorlar. Peki, Türkiye’de birtakım operasyonlar olduğunda niye o zaman ayağa kalkıyorsunuz? Burası da hukuk devleti, mahkemeler var. Biz de karışamıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, 24 TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) zirvesine ilişkin Akdoğan, Avrupa Birliği ile Türkiye’nin zirvede bir araya gelmesinin başlı başına önemli bir mesele olduğunu, bunun Türkiye’nin önemini ortaya koyduğu belirten Akdoğan, “Bu zirvelere Türkiye’nin tekrar katılması, AB müzakere sürecinin hızlanıyor olması, göçmen meselesi kadar önemli bir hadisedir.” dedi.

Konuyu, “AB, Türkiye’ye bir şey yaptırmaya çalışıyor” gibi algılamamak gerektiğini ifade eden Akdoğan, “Türkiye’nin getirdiği teklif sebebiyle AB, ‘bunu nasıl kabul edeceğiz, ülkeleri nasıl ikna edeceğiz’ noktasına geldi. Onlar savunma pozisyonuna geçti.” diye konuştu.

Akdoğan, göçmen meselesi ve terörle mücadele konusunda Türkiye’nin yalnız bırakıldığını, AB ülkelerinin Türkiye’ye gereken desteği vermediğini kaydetti.

“Avrupa’da ne kadar Suriyeli varsa, Türkiye’ye gönderilecek” gibi bir yanlış algının varlığına işaret eden Akdoğan şunları söyledi: “Böyle bir şey yok. 20 Mart’tan sonra Türkiye’den Yunan adalarına geçecek olanlar tespit edilecek. Bizim de adalarda görevlilerimiz var. Türkiye’ye geri gönderilen her bir kişiye karşılık, Türkiye’deki kamplardan da aynı sayıda kişi Avrupa ülkelerine gönderilecek. Düzenli olarak, Avrupa ülkeleri kabul edecek. Onları yasal yerleşimci olarak kabul etmiş olacak. ‘Türkiye mülteci deposuna mı dönüyor’, böyle bir şey yok. Bu sayı da azalacak. ‘Bu akış kesilecek’ diye ümit ediyorum. Çünkü gidenler bunun engellendiğini ve geri gönderildiğini görürse, o zaman bu kadar fazla akım olmaz. İnsanlar gitmeye çalışmazlar. Gidenler yakalanıp, geri gönderildiğinde o kişileri Avrupa’ya göndermeyeceğiz. Gitmeye çalışan insanları siz Avrupa’ya gönderirseniz o zaman herkes gitmeye çalışır. Bu teşvik eder. Oysa biz engellemeye çalışıyoruz.”

Buna sadece Avrupa Birliği’nin değil, Türkiye’nin de ihtiyacı bulunduğunu anlatan Başbakan Yardımcısı Akdoğan, “Artık denizlerde ölen çocuklar, bebekler görmek istemiyoruz. Türkiye bir transit geçiş ülkesi değildir. O gidenlerin yarısı Suriyeli, yarısı başka ülkelerden.” dedi.

Bir insani kriz çıktığında ve Türkiye’nin bunu çözmeye çalıştığına dikkati çeken Akdoğan, bunun AB’ye yapılmış bir jest olmadığını bildirdi.

– “Her gelen bir kişiye karşı bir kişiyi biz göndereceğiz”

Avrupa’ya gitmeye çalışan kişilerin, Suriyeli ise kamplara, başka ülkeden geldiyse, ülkelerine gönderileceğini aktaran Akdoğan, Türkiye’nin tespit ettiği kişilerin Avrupa ülkelerine gönderileceğini vurguladı.

Avrupa ülkelerinin Suriyelileri seçerek almayacağını belirten Yalçın Akdoğan, “Avrupa oturacak, işine geleni alacak, böyle bir şey yok. Kimin gideceğini biz belirleyeceğiz. Birleşmiş Milletler’in de birtakım standartları var. En fazla mağdur, muhtaç, olumsuz şartlarda olan kişilerden… Bunlarla ilgili tespitler yapılacak. Her gelen bir kişiye karşı bir kişiyi biz göndereceğiz. Eğer karşı tarafta bu akış durursa, diyelim Avrupa ülkeleri almayı durdurdular, biz de almayı durduracağız.” ifadelerini kullandı.

Akdoğan, bütün Avrupa ülkelerinde geçmişten bu yana olan Suriyelileri değil, belli bir tarihten sonra geçmeye çalışan kişileri alacaklarına işaret etti.

AB’nin Türkiye’ye 3 milyar avro taahhüdünün 6 milyar avroya çıktığını anımsatan Akdoğan, bunu, Türkiye’nin yükünü hafifletmeye ve insani krizi çözmeye dönük önemli bir gelişme olarak yorumladı.

Türkiye üzerinden Yunanistan’a ulaşan göçmenlerin geri gönderileceği 4 Nisan tarihine hazır olup olmadıklarına ilişkin bir soruya Akdoğan şu yanıtı verdi: “Tabi, biz hazırız. Yunanistan ile Türkiye arasındaki iş birliği ile ilgili de birçok görüşme oldu. Pek çok çalışmalar oldu, ekipler gitti, geldi. İnşallah bu sistem çalışır. Burada Türkiye’nin gündeme getirdiği birçok konu AB tarafından da kabul edilmiş oldu. Hem ekonomik olarak, hem karşılıklı kabul açısından hem güvenli bölgeler vurgusu yapılması bildiride, Sayın Cumhurbaşkanımızın çok eski zamandan beri vurguladığı bir şeydi bu. Milyonlarca insan evini barkını terk etmiş, bırakmış, kaçmış. Bu insanlar ölümden kaçıyor. Bu insanların bir şekilde bir yerde yaşayabilmesi lazım. Şu anda bizim 10 tane Suriye tarafında kampımız var. O alanın, diyelim ki Öncüpınar-Azez arasındaki hattın, buraların güvenli bölge olması, insani yardım koridoru olması, tamamen sivillerin burada yaşayabilmesi için alanlar olarak deklare edilmesi önemli. Bildiride buna da atıf yapılmış olmasını önemli görüyoruz.”

– “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katacağı çok şey var”

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Türkiye ve AB ilişkilerinin çok kolay ilişkiler olmadığını vurgulayarak, taraflar arasında onlarca yıldır devam eden bir ilişki bulunduğunu, 28 ülkenin Türkiye’ye farklı bakışının, eleştirilerinin olduğunu kaydetti.

Akdoğan, “Türkiye herhangi bir ülke değil. 80 milyon nüfusu var. Müslüman bir ülkenin Avrupa Birliği’ne katılması… Bunu nasıl hazmedecekler, kabul edebilecekler. Zaman zaman Türkiye’nin gücü, büyüklüğü, farklı özelliği dezavantaj gibi takdim edilmiştir. Ama belli dönemlerde de bunun ne kadar önemli fırsat olduğu, AB’ye neler katabileceği… Sizin meseleye nereden baktığınızla alakalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Son dönemlerde dünyada yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslamofobinin gelişmesi gibi durumlar ortaya çıktığını aktaran Akdoğan, “Türkiye Müslüman olmasının yanı sıra demokratik hukuk devleti anlayışını geliştirmiş, Batılı standartları olan ve entegre olabilecek bir ülke.” dedi.

Tüm bu özellikleri taşıyan Türkiye’nin, birçok meselenin çözümünde iş birliği yapılacak avantajlı bir ülke olduğunu ifade eden Akdoğan, AB’nin dünyadaki olaylara karşı gerekli olan güçlü sesi çıkarmadığını bildirdi.

Akdoğan, “Bölgesel bir aktör olma, küresel bir oyuncu olma, siyasi ağırlığı olma. Böyle baktığımızda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katacağı çok şey var.” diye konuştu.

– “Terörün dini, ideolojisi, milleti yok”

Terörle baş etme yolunun samimi küresel ortak bir mücadeleden geçtiğini ancak bu mücadelenin bugüne kadar ortaya konulmadığına işaret eden Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin yaklaşımı, hem Müslüman hem demokrat hem hak ve özgürlükleri önemseyen, hastalıklı, habis anlayışları reddeden bir anlayış. Bu anlayış da Türkiye’nin anlayışıdır. Türkiye’nin burada desteklenmesi lazım. Brüksel’de, Lahor’da, Ankara’da patlayan bomba… Şunu anlamaları lazım, Brüksel’in güvenliğiyle, Ankara’nın güvenliği birbirinden ayrılamaz. Brüksel’deki saldırı ne kadar canice, alçakça ise Lahor’daki de İstanbul’daki de öyledir. Bunların hepsi aynı zihniyettir. Bu anlayışı bizim çok iyi görmemiz lazım, batının da bunu doğru anlaması lazım. Bunlara ne sebep oldu. Bunun panzehiri nedir, buna karşı hangi anlayışları desteklemek lazım?”

Ankara’da patlayan bombanın sivillere, masum insanlara dönük olduğunu anımsatan Akdoğan, bu saldırıyı PKK ile ilişkili yapıların gerçekleştirdiğini, diğer patlamaların ise dini örgütlerle anıldığını, bunların hepsinin aynı olduğunu, terörün dini, ideolojisi, milleti bulunmadığını kaydetti.

Brüksel’de hala terör örgütünün çadırlarının bulunduğunu belirten Akdoğan şöyle konuştu: “DEAŞ, El-Kaide gidip Brüksel’de çadır kurabilir mi? Para toplayabilir mi, adam devşirebilir mi, dernek kurabilir mi, yayıncılık yapabilir mi? Yaptırırlar mı? Niye? ‘O terör örgütü bana eylem yaptı.’ Peki, diğeri de terör örgütü. Avrupa Birliği olarak sen kabul etmişsin PKK’yı. Nasıl onunla ilişkili yapılar orada güç buluyorlar, dernek kuruyorlar, yayıncılık yapıyorlar, para topluyorlar? Nasıl yapıyorlar? ‘Bana eylem yapmadı.’ Ölçüt bunun terör örgütü olup olmaması mı, sana zarar vermemesi mi? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı. O yılan bir gün seni de sokuyor.”

– “Bana zarar veren terör örgütüne müsamaha göstermeyeceksin”

Terör örgütlerine karşı ortak mücadelenin önemine değinen Akdoğan, Türkiye’nin konuya ilkesel yaklaştığını vurgulayarak, “Biz diyoruz ki adı ve ideolojisi önemli değil, ister PKK, YPG, DEAŞ, DHKP-C olsun, bu masumları katleden terör örgütü aynı hastalıklı anlayıştır. Bunların hepsi insanlık açısından bela.” ifadesini kullandı.

Bir gazetede yer alan Sabancı suikasti sanığı DHKP-C’li Fehriye Erdal’ın Brüksel’de serbest şekilde dolaştığı haberinin anımsatılması üzerine de Başbakan Yardımcısı Akdoğan, şu görüşlerini paylaştı:”Ondan sonra işte terör olayları meydana gelince de bağırmaya başlıyorlar. Böyle bir şey olmaz. Bu yüzden ortak hareket mi edeceğiz arkadaş, her konuda ortak hareket edeceğiz. Sen bana zarar veren terör örgütüne müsamaha göstermeyeceksin. Biz burada, onların başına bir şey geldiğinde samimi olarak dert ediniyor muyuz? Ediniyoruz. İş birliği yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Sen de yapacaksın arkadaş. Böyle olmazsa bir yere varılamaz.”

Bu taleplerine diğer ülkelerin ne şekilde karşılık verdiği sorusuna ise Akdoğan, “Bunun bir cevabı yok. Diyorsunuz ki ‘PKK’nın şu yayını, derneği var, yardım topluyor.’ ‘Burası hukuk devleti, mahkemeler var, biz karışamayız.’ Peki Türkiye’de birtakım operasyonlar olduğunda niye o zaman ayağa kalkıyorsunuz? Burası da hukuk devleti, mahkemeler var. Biz de karışamıyoruz. Niye birtakım gazeteciler yargılandığı zaman ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz? Biz de diyoruz ki burası da hukuk devleti arkadaş, hükümetin işi değil ki bu. Mahkemeler karar vermiş. O zaman niye ayağa kaldırıyorsunuz ortalığı? Bu bir samimiyetsizliktir, çifte standarttır, ikiyüzlülüktür.” yanıtını verdi.

Terör örgütüyle yürütülen mücadeleye değinen Akdoğan, örgütün çöküşün eşiğine doğru gittiğini, canlı bomba eylemlerinin bunu açıkça gösterdiğini ifade etti.

Örgütün şehir merkezlerinde yürüttüğü silahlı eylemler konusunda çok büyük bir hesap hatası yaptığını anlatan Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hedefleri şuydu, ‘Şehir merkezlerinde silahlı unsurlarla eylem gerçekleştiririz, devlet buna müdahaleyi göze alamaz ya da müdahale ettiğinde siviller hayatını kaybeder, böyle olunca herkes sokağa dökülür, büyük bir tepki oluşur ve batı ayağa kalkar, herkes devreye girer, biz de burada özerklik ilan ederiz.’ Ama öyle olmadı. Yani devlet son derece hukuk devleti ölçütleriyle, insani duyarlılıkla vatandaşlar zarar görmesin anlayışıyla son derece titiz bir anlayışla ama kararlı bir şekilde devlet göze aldı, girdi ve insani hassasiyeti koruyarak girdi. Öyle olunca halkın desteğini çekemediler, ‘devlet sivilleri öldürüyor’ görünümünü vermek isterken örgüt sivillerin, halkın hayatını mahvetti.”

Akdoğan, örgütün bu açıdan amacına ulaşamadığını ve çok büyük kayıplar verdiğini, vermeye de devam ettiğini belirtti.

Terörün insanları inadına, bile bile ölüme göndermesinin daha da büyük tepki çektiğine işaret eden Akdoğan, uygulamaların hem halk tarafından destek görmediğini hem de örgüt içinde sorgulanmaya neden olduğunu söyledi.

Devletin ise insani duyarlılıkla halk ile teröristi birbirinden ayıran, halkı kucaklayan, yıkılan yerleri ayağa kaldıran bir anlayışla seferberlik başlattığını dile getiren Akdoğan, terörle mücadelenin kararlılıkla devam edeceğinin altını çizdi.

– FETÖ-PKK işbirliği

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, FETÖ/Paralel Devlet Yapılanmasının Türkiye’ye verdiği zararla ilgili soruya ise “Paralel Yapı Türkiye’nin düşmanı kim varsa bununla iş birliği yapıyor, dünyada Türkiye’nin düşmanı kim varsa hangi lobiler, ülkeler varsa hepsinin yanında saf tutuyor, onun için ihanet şebekesi diyoruz.” ifadesini kullandı.

“Paralel Yapı Türkiye düşmanlarının bir numaralı partneri olmuş durumda ve içeride terör örgütleri de bunun bir parçası, PKK ile çok ciddi bir iş birliği var” diyen Akdoğan, şunları söyledi: “Paralel Yapı, sadece bir partiyi iktidardan düşürmeye yönelik bir hareket değildir, yani sadece ‘AK Parti’yi biz nasıl hükümetten götürürüz’ meselesi değildir. Birçok darbe oldu Türkiye’de, bu bugüne kadar yapılmış müdahalelerin, darbe girişimlerinin en kapsamlısı, en tehlikelisiydi. Allah’tan Tayyip Erdoğan’ın dik duruşuyla bu savuşturulmuş oldu, başka hiç kimse bunu göğüsleyemezdi. Tayyip Erdoğan dışında hiçbir lider, hiçbir kişi bu kadar büyük bir darbeyi göğüsleyip, boşa çıkaramazdı. Türkiye’yi esaret altına sokmak istedi bunlar, yani burada devrilmek istenen bir parti değildi, bunlar devleti devirmek istediler. Hayatın her alanında kimi rakip olarak görüyorlarsa kimi düşman olarak görüyorlarsa devletin genetiğine müdahale ederek devleti devirmeye ve ele geçirmeye, esir almaya çalıştılar. Bunu tarih yazacak. Tayyip Erdoğan çok şey yaparak tarihe geçecek ama en önemli olaylardan bir tanesi büyük bir darbe girişimine, devlete yıkmaya dönük bir darbe girişimini Erdoğan’ın dik duruşu geri çevirmiştir.”

Akdoğan, terörle mücadelede başarılı olunabilmesi için Paralel Yapı ile de eş zamanlı olarak mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

– Milletvekili dokunulmazlıkları

Türkiye’de siyaset kurumunu, demokrasiyi güçlendiren partinin AK Parti olduğuna dikkati çeken Akdoğan, dokunulmazlık meselesinin Meclis’in saygınlığına, itibarına gölge düşürmemesi gerektiğinin altını çizdi. Akdoğan, “Sen Meclis’in itibarına gölge düşürüyorsan, terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmeye çalışıyorsan, Kandil’den talimat alıyorsan burada bir sorun var demektir. ‘Ben her şeyi derim, her şeyi yaparım, hukukun dışına da çıkarım.’ Buna izin verilemez. Bu noktada dokunulmazlık konusunda biz doğru yerde duruyoruz.” diye konuştu.

Dokunulmazlık konusunda CHP’nin şu anda ipe un serdiğini belirten Akdoğan, CHP’nin, önerisini ilettiğini, partinin ilgili kurullarında değerlendirilerek, cevap verileceğini söyledi.

Siyaset kurumunun güçsüz bırakılmaması gerektiğini ifade eden Akdoğan, “Somut dosyaları olanları kaldıralım, hepsi yargılansın, bu konuda AK Parti’nin en ufak bir çekincesi yoktur. Dokunulmazlık konusunda bir noktaya varamazsak o zaman kendi teklifimizi getiririz, o zaman Meclis’te de halkımız görür, kim burada dokunulmazlığı kastediyor, herkes görür. Meclis’in saygınlığını korumak için de siyaseti güçlü tutmak için de bu konuda AK Parti’nin durduğu yer önemlidir diye düşünüyorum.” açıklamasında bulundu.

Akdoğan, siyasette her anlayışın büyümesinin, güçlenmesinin, siyasetin ve demokrasinin güçlenmesi anlamına gelmediğini kaydetti.

– Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılanması

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bir soru üzerine, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılandığı dava ile ilgili süreç devam ettiği için konuşmak istemediğini söyledi.

Darbelerin tek başına yapılmadığını, farklı kesimlerin de kullanıldığını aktaran Akdoğan, “Paralel Yapı, devleti yıkmaya çalışıyordu, bu sürecin içinde gazeteciler de kullanıldı. Birtakım gazeteciler, doğrudan darbe teşebbüsünün parçası oldular. O zaman bunların yaptıkları işe biz ‘gazetecilik’ diyebilir miyiz, ‘basın özgürlüğü’ diye bakabilir miyiz. Basın, darbenin bir parçası oluyorsa o zaman ‘kendi bindiği dalı kesiyor’ demektir, ‘demokrasiye hizmet ediyor’ demek değildir.” ifadelerini kullandı.

Twitter’a tepki

“Twitter’da #WeLoveErdogan, bu kısa sürede en çok konuşulan konu oldu fakat enteresan bir şekilde Twitter bunu engelledi, hangi saikle yaptığı belli değil ama buna ne diyorsunuz?” sorusu üzerine Akdoğan, yapılanı “ikiyüzlülük” olarak nitelendirdi.

Yapılanın sahte demokratlık olduğunu belirten Akdoğan, “Erdoğan’a hakaret edildiği zaman ‘katil Erdoğan’ diye yazdıklarında niye müdahale etmediler, niye karşı çıkmadılar? ‘Erdoğan’ı seviyoruz’ diye atılan tweetlerde bir hakaret var mı? Niye rahatsız oluyorsunuz? Erdoğan sevgisi niye çıldırtıyor bazılarını?” diye konuştu.

“Erdoğan’ı seviyoruz lafı neden seni çıldırtıyor? Bu soruya cevap bulmak lazım, ne oldu da bunu sansür uyguluyorsun?” diye soran Akdoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın küresel düzeyde bir aktör olarak öne çıkmasının Türkiye düşmanlarını rahatsız ettiğini söyledi.

Twitter’ın yaptığı sansürcü yaklaşımın doğru olmadığını vurgulayan Akdoğan, “Bunlar çifte standarttır, ikiyüzlülüktür, bu sahte demokratlığa son vermeleri lazım. Sahte hesaplar üzerinden hakaret edildiğinde hedef gösterildiğinde müdahale etmiyorsun ama sevgi gösterisinde müdahale ediyorsun, bunun izahı yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.- Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi

Yeni Anayasa ve başkanlık konusunda ise Başbakan Yardımcısı Akdoğan, anayasa konusunda çok hummalı bir çalışma olduğunu aktardı.

Yeni anayasa konusunun gündeme yeni gelmediğine dikkati çeken Akdoğan, şunları kaydetti: “Bu konu yeni bir konu değil, 12 Eylül Anayasası yapıldı ertesi gün tartışılmaya başlandı, niye? Çünkü darbeci zihniyetin ortaya koyduğu bir anayasaydı ve gerçekten o dönemde çok büyük sıkıntılar, zulümler, olumsuzluklar üretti. Türkiye’ye yakışmayan bir tablodur bu, Türkiye’nin geleceğini bu anayasal düzenlemelerle götüremeyiz. Mutlaka bir değişiklik gerekiyor, 2023 vizyonuna ulaşabilmemiz, Türkiye’nin o büyük hedeflerine ulaşabilmesi için yazılımda da bir revizyon, reform gerekiyor, yenileme gerekiyor. Daha ileri standartlara, demokratik hukuk devleti standartlarına ulaşması gerekiyor. Bu yüzden anayasanın değişmesi ihtiyaç.”

Bu konuda AK Parti’nin uzun zamandır çalışma yaptığını anımsatan Akdoğan, AK Parti’deki komisyonun hazırladığı taslağın Nisan ayında tamamlanacağını, sonraki aylarda da Meclis’e gönderileceğini ifade etti.

“Türkiye’nin buna ihtiyacı varsa, milletimiz bunu istiyorsa, biz bunun için gereken adımı atacağız.” diyen Akdoğan, yeni anayasanın Meclis’te belli bir desteği bularak, hayata geçmesini ümit ettiklerini dile getirdi.

Başkanlık sisteminin yeni anayasanın önemli bir ayağı olduğuna işaret eden Akdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’nin geleceği için yeni anayasa ne kadar önemliyse yani yazılım ne kadar önemliyse idari sistem de çok önemli. Bu yüzden başkanlığı biz önemli bir nokta olarak görüyoruz yani anayasa ne kadar önemliyse başkanlık da onun bir parçası olarak önemli bir konudur, bizim önceliğimizdir, vazgeçmeyeceğimiz önceliklerimizden bir tanesidir. Bu da aynı anayasa gibi yıllardır konuşulan bir konu, bir yerde bir ihtiyaç varsa konuşulur, tartışılır, gündeme gelir. Artık bu ihtiyaç tamamen ortaya çıkmış durumda bunun gereğinin yapılması gerekir.”

“Referandum aralığında bir sayı yakalanabilir mi?” sorusuna Akdoğan, “Toplumsal bir talep, ihtiyaç var, Türkiye’nin büyümesi, güçlenmesi için gerekiyor. Anlaşılamadı mı? Biz kendi teklifimizi getireceğiz. Burada toplumsal baskının oluşmasının önemli yani toplumun diğer siyasi partilere baskı yapması lazım. Millete bu işin götürülmesi konusunda milletin diğer partilere baskı yapması önemli bir husustur. Buraya yoğunlaşmak lazım.” yanıtını verdi.

KAYNAK : http://mobil.star.com.tr/mobildetay.asp?Newsid=1099658

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu