AktüelGüncel

Başbuğ “Lozan’ın sık sık tartışılması doğru değil”

Paylaş:

26’ncı Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tartışmaya açılan Lozan antlaşmasını değerlendirdi. Başbuğ “Lozan’ın sık sık tartışılması doğru değil” dedi.

Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar’a konuşan Başbuğ, antlaşmanın güncellenmesi tartışmasına da değindi.

İşte Uğur Dündar’ın İlker Başbuğ’la yaptığı röportaj:

“UĞUR DÜNDAR: Sayın Başbuğ, size ilk önce Lozan Antlaşması’nın Türkiye açısından taşıdığı önemi sormak istiyorum. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

İLKER BAŞBUĞ: Lozan Antlaşması bir savaşı bitirmiştir. Karşılıklı bir uzlaşma metnidir. Savaşı bitiren bir metin olarak da halen belki de uygulanmakta olan en uzun ömürlü bir antlaşmadır. Lozan Antlaşması ile Türkiye, bağımsız bir devlet olarak tanınmıştır. Bu Antlaşma, Türkiye Devleti’nin kurucu belgesidir. Böyle önemli bir “Antlaşma”nın sık sık tartışma konusu haline getirilmesinin doğru olmadığını değerlendiriyorum.

UĞUR DÜNDAR: Peki, Lozan Antlaşması güncellenebilir mi? Gözden geçirilebilir mi?

İLKER BAŞBUĞ: Lozan Antlaşması 143 maddeden oluşmaktadır. Son maddede; 143’üncü maddede, sadece bu Antlaşma’nın mümkün olan en kısa süre içinde onaylanması gerektiği ifade edilmektedir. Antlaşma şu devletlerin onayına sunulmuştur: İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat- Sloven Devleti ve Türkiye. Bu uygulama maddesinde “Antlaşma”nın sona ermesine veya genel anlamda güncelleştirilmesine ilişkin bir hüküm yoktur. Lozan Antlaşması’nın en önemli özelliği, bir savaş sonrasında, “sınırların tayin edildiği bir antlaşma” olmasıdır. Uluslararası hukukta, “koşullar değiştiği takdirde” antlaşmaların değiştirilmesine olanak tanınmaktadır. Ancak bu uluslararası hukuk kuralı “sınır antlaşmalarına” son vermek için kullanılamaz. Bu nedenle, belirli bir süre sonra genel anlamda, Lozan Antlaşması’nın sona ermesi de, gözden geçirilmesi de söz konusu değildir.

UĞUR DÜNDAR: Peki, “koşullar değiştiği takdirde” şeklinde özetlenen uluslararası hukuk kuralı; Lozan Antlaşması’nın bazı maddelerine uygulanabilir mi?

İLKER BAŞBUĞ: Evet uygulanabilir. Ancak bazı koşullar vardır. Birincisi; “sınırların değiştirilmesi” için bu uluslararası hukuk kuralı uygulanamaz. İkincisi; koşulların değişmesine kendi yükümlülüklerini yerine getirmemek suretiyle neden olan taraf, bu ilkeyi ileri süremez. Üçüncüsü de; ortaya çıkan değişiklik köklü bir değişiklik olmalıdır.

UĞUR DÜNDAR: Lozan Antlaşması çerçevesinde koşulların değişmesiyle ilgili uluslararası hukuk kuralının uygulandığı bir örnek var mı?

İLKER BAŞBUĞ: Evet, var!.. Lozan Antlaşması’nın “Boğazlar Sözleşmesi” sadece 13 yıl yürürlükte kalmıştır. Türkiye; 1936 yılında uluslararası konjonktürün büyük oranda değiştiğini, Türkiye’nin güvenliğinin ancak Boğazlar Bölgesi üzerinde Türk egemenliğinin en etkili şekilde tesis edilmesi ile sağlanabileceğini ileri sürerek, yeni bir rejim saptanması için bir konferans toplanmasını istemiştir. Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü muhteşem bir diplomasi örneği uygulayarak Lozan’daki “Boğazlar Sözleşmesi” yerine Montrö Sözleşmesi’ni, Lozan Antlaşması’nı onaylayan ülkelere kabul ettirmişlerdir.

UĞUR DÜNDAR: Aslında Lozan Antlaşması kapsamında asıl üzerinde durulup, dikkat çekilmesi gereken konu, “Antlaşma”da yer alan bazı hususların Yunanistan tarafından uygulanmıyor olması değil mi? Bu konuda ne söylersiniz?

İLKER BAŞBUĞ: Evet, çok önemli bir noktaya değiniyorsunuz. Örneğin; “Antlaşma”nın 13. maddesine göre; Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında deniz üssü kurulmaması gerekir. Yunanistan yıllardır bu maddeyi ihlal etmektedir. Ege Denizi’ndeki diğer önemli olan konu ise Yunanistan’ın 18 değil aslında 150’ye yakın egemenliği antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalık üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışması ve Türkiye’nin de bu gelişmeler karşısında anlaşılmaz şekilde sessiz kalmasıdır. Lozan Antlaşması’nın 12’nci maddesi, Asya kıyısından 3 milden az bir uzaklıkta bulunan adaların, bu “Antlaşma”da aykırı bir hüküm bulunmadıkça, Türk egemenliği altında kalacağına amirdir. Bu ada, adacık konusuna sadece kara parçası olarak bakılmamalıdır. Hepsinin karasuları, hava sahası ve kıt’a sahanlığı gibi hukuksal sonuçlar doğurabilecek özelliklere sahip olduğu unutulmamalıdır.

Yeri gelmişken değinelim, Lozan Antlaşması ile Türkiye sadece bir adasını bırakmıştır. O ada da İtalya’ya verilen Meis Adası’dır.

Müftü seçimi konusu da, Yunanistan’ın ihlal ettiği hususlardan bir başkasıdır. Hem Lozan’daki 45’inci “mütekabiliyet” maddesi, hem de 1913 tarihli Atina Antlaşması nedeniyle Türk azınlığın kendi müftülerini seçme hakkı vardır. Yunanistan bunu görmemekte, kendisinin atadığı müftüleri kabul ettirmek istemektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 14 Aralık 1999 günü aldığı kararla, Yunanistan’ın müftü seçimine müdahalesinin din, vicdan ve ifade hürriyetinin ihlali olduğuna hükmetmiştir.

UĞUR DÜNDAR: Lozan Antlaşması deyince, kamuoyunun aklına hep Musul ve Kerkük konusu geliyor. Lozan Antlaşması ile Musul ve Kerkük’ün ilişkisi nedir?

İLKER BAŞBUĞ: İlk önce şu husus iyi anlaşılmalıdır. Musul konusu Lozan’da üzerinde en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Ancak, Musul konusu Lozan’da çözüme ulaştırılamamıştır.

Barış Antlaşması’nın bir an önce imzalanabilmesi için Musul konusunun çözümü sonraya bırakılmıştır. Antlaşmanın 3’üncü maddesi; Türkiye ile Irak arasındaki sınırın dokuz aylık bir süre içinde Türkiye ile İngiltere arasında dostça bir çözüm yoluyla saptanmasına amirdir. Dolayısıyla; Musul’un İngiltere tarafından Türkiye’nin elinden adeta gasp edilmesi Lozan Antlaşması ile ilgili bir sonuç değildir. Bu konuyu haklı olarak tartışmak isteyenlerin gündeme getirmeleri gereken antlaşma; 5 Haziran 1926’da İngiltere, Türkiye ve Irak arasında imzalanan Ankara Antlaşması’dır. Daha sonra bu Antlaşma 1946 yılında Türkiye ile Irak arasında bazı değişikliklerle yenilenmiştir.

Irak-Türkiye sınırı 1926 Antlaşması ile belirlenmiştir. Bu sınır, “Brüksel Hattı” denilen bir hat ile belirlenmiştir. Bu hat, Musul’un Irak’a bırakılmasının yanında, yüksek dağlık arazinin tam ortasından geçirilmiştir. Bu sınır güvenliği açısından Türkiye’ye büyük sorun yaratmıştır ve yaratmaktadır. Bu sorunu 1926’da görenler, bu nedenle 75 kilometre derinlikte bir sınır bölgesinin oluşturulmasına gerek duymuşlardır. Irak’ın bu 75 kilometrelik derinlikte, Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için bazı tedbirleri alma yükümlülüğü vardır.

Ankara Antlaşması’nı sorgulamak haklı görülebilir. Sorgulamak elbette antlaşma ile kabul edilmiş sınırın değiştirilmesine bir neden olamaz. Ancak, 1926 yılındaki bu Antlaşma tenkit edilirken, Türkiye’nin Irak’ı, 75 kilometre derinliğindeki Irak topraklarında neden gerekli güvenlik tedbirlerini almaya, etkili şekilde zorlayamadığı da sorgulanmalıdır.

UĞUR DÜNDAR: Sayın Başbuğ, bu konudaki son sözünüz ne olur?

İLKER BAŞBUĞ: Başta da ifade ettiğimiz gibi, Lozan Antlaşması Türkiye Devleti’nin kurucu Antlaşması’dır. Sık, sık tartışma konusu haline dönüştürülmesi uygun değildir.

Elbette, sınır hatları dışındaki bazı maddelerin “koşullar değiştiği takdirde” değiştirilmesi mümkün olabilir. Ancak, böyle bir teşebbüsün başkalarının da aleyhimize olabilecek bazı farklı maddeleri gündeme taşıyabileceği unutulmamalıdır. Bu da Türkiye açısından pek hayırlı sonuçlar doğurmayabilir.”(odatv)

Jurnalci.com

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu