Boğaziçi Üniversitesi’nde akademisyenlerin aksiyonu sürüyor

Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye’nin en değerli eğitim kurumlarından olan Boğaziçi Üniversitesi’nde akademisyenlerin rektörlüğe karşı yaptığı hareket sürüyor.

SIRTLARINI DÖNEREK PROTESTO EDİYORLAR

2 yılı aşkın müddettir sırtlarını rektörlüğe dönerek atamayı protesto eden akademisyenler, geçen iki yılda üniversitede çok sayıda hak ihlali yaşandığını, hukuk dışı yolların tercih edildiğini, idareye liyakatsiz takımların yerleştirildiğini, üniversiteden haksız yere uzaklaştırıldıklarını vurguladı.

Akademisyenlerin 1027 gündür yaptıkları harekete Boğaziçi Üniversitesi eski mezunları da dayanak verdi. Hareketlere katıldıkları ve dayanak verdikleri gerekçesiyle üniversiteye girmeleri yasaklanan eski mezunlar, yerleşke kapısı önünde pankart açarak akademisyenlere dayanak oldu.

“YASAYA ALIŞILMAMIŞ BİÇİMDE İHALE YAPILDI”

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Tuna Tuğcu, yapılan ihalelerde usulsüzlük olduğunu bunu öğrendiğini söyledi. Haksız yere üniversiteden uzaklaştırıldığını söyleyen Tuğcu, “15 Haziran 2022 günü üniversiteden 3 ay uzaklaştırıldım. Tam bu uzaklaştırma biterken 3 ay daha uzaklaştırıldım. Bunun bütün münasebeti 10 Haziran günü bilgi süreçte yaptığımız bir toplantıda Boğaziçi Üniversitesi’nin gelmiş geçmiş tüm mezunlarının, mevcut hocaları, öğrencileri, işçisi hatta üniversitede kantinde çalışan bireylerin bile ferdî bilgilerinin öbür bir firmanın, dışarıdan bir firmanın erişimine açıldığını öğrenmiş olmamdı. Öğrenmem yetti.

Ayrıca kimi ihaleleri açık yapmak yerine, yasaya karşıt formda Kamu İhale Kanunu’na muhalif biçimde davet metoduyla yapılarak, belirli firmalara verildiği ve bu esnada firmanın, üniversitenin tüm sunucularının, yönetici şifrelerini istediğini öğrendim. Bunların ortaya çıkması üzerine rektörlük evvel söylediklerimi yalanladı, gerisinden hakkımda karalama kampanyaları yürütülmeye başlandı daha sonra yasal şirketim hakkında da bir sürü tezler ortaya atıldı. Bunların sonucunda iki soruşturma açılmış olduğu şirketim hakkındaki soruşturma yasal olarak iki ayda sonuçlandırılması gereken soruşturma, benim dilekçem üzerine tıpkı gün sonuçlandırılacağı tuttu. 15 ay sonra da olsa o soruşturma kapatıldı.

Şimdi de YÖK’teki kamu hizmetinden çıkarılmam tarafındaki soruşturmada YÖK’e görüş bildirilmiş. Orada da zati YÖK üniversitenin savlarını kabul etmeyip belgemi geriye, üniversite rektörlüğüne iletmişti. Anlaşıldığı kadarıyla onu da kapamak zorunda kalıyorlar. Zira söylediklerimin hepsinin gerçek olduğunu, hepsinin kanıtları olduğunu, hepsinin şahitleri olduğunu kendileri de çok yeterli biliyorlar” tabirlerine yer verdi.

“AKADEMİ ALANINDA DA TÜRKİYE’DEKİ KURUMLARIN İÇİ BOŞALTILIYOR”

Boğaziçi Üniversitesi Tarih Kısmı Öğretim Üyesi Ahmet Ersoy, Türkiye’deki saygın kurumların yapılan atamalarla büyük bir hasar aldığını söyledi. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki sürecin direkt ve besbelli olarak işlediğini belirten Ersoy, “Yaklaşık 20 yıldır Boğaziçi’ndeyim. Şu anda artık üçüncü yılını tamamlamakta olan bir müdahaleden bahsediyoruz 1027. günümüzdeyiz.

Bugün ve hafta içi her gün, çoğunuzun da bildiği üzere öğlen tatilinde 15 dakika rektörlüğe sırtımızı dönüp sessiz bir hareket yapıyoruz. Bunun dışında da aslında birçok farklı yollardan şu anda hem Boğaziçi’nin başına geleni hem de Türkiye’deki bütün üniversitelerin kurumsal olarak içinin boşaltılmasına karşı bir kadro teşebbüslerde bulunmaya çalışıyoruz. Bu gidişi bir formda durdurabilecek yine özgür, özerk, demokratik üniversite modeline Türkiye’de nasıl dönülebilecek bununla ilgili toplantılar, çalıştaylar yapıyoruz. Boğaziçi tahminen fazla gündemde olabilir.

Boğaziçi’ne yapılan müdahale çok direkt yapıldı, garez üzerinden Boğaziçi’nin üzerine çöküldü lakin Boğaziçi üzere Türkiye’nin bütün üniversiteleri ve düşünebileceğiniz bütün prestijli dünya çapında iş çıkaran üniversiteleri şu anda birebir süreçten geçiyorlar. Türkiye’deki kurumların içinin boşaltılması sürecinin bir yansıması da aslında akademi alanında yaşanıyor. Hasebiyle İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi üzere kurumlar da bunun dışında değiller. Kimi kurumda bu çok süratli ve direkt gerçekleşiyor. Birebir Boğaziçi’nde olduğu üzere. Kimi kurumda ise daha sessiz ve derinden gidiyor. Katiyetle bu türlü bir akademinin fonksiyonsuzlaştırılması üzere bir problemle karşı karşıyayız.

Bu yapılan kurumun liyakatsizleştirilmesi, kalitenin bile bile düşürülmesi, insanların istifa ettirilmesi kime yarıyor? Ülkeye mi yarıyor? Ülkenin geleceğinin hayrına mıdır? Öğrencilerin hayrına mıdır? Bu yapılanın belirli bakımlardan geri dönüşü çok güç. Hasarın ne ne emelle yapıldığı, hakikaten bizim için hala bir muamma. Hala bunu çözmeye çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.