CHP İstanbul Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu’ndan HDP açıklaması

CHP İstanbul Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu, SÖZCÜ Televizyonu‘nda yayınlanan Her Açıdan isimli programda Ruhat Mengi‘nin sorularını yanıtladı. Zelzele sonrası iktidar eliyle yaşatılan bir felaket tablosu olduğunu belirten Kaftancıoğlu, şunları söyledi:

HEPİMİZİN SORUMLULUĞU

– Zelzele sonrası yaşanılan süreçleri gördüğümüzde bunu her geçen gün daha somut örnekleriyle hissediyoruz. Sarsıntı bölgesinde yaşanmışlıklardan fazla, asıl konuşmamız gereken bir daha bunların yaşanmaması için hepimizin sorumluluğu.

– Siyaset kurumunun sorumluluğu, iktidarların sorumluluğu ve bir daha böylesi bir afet sonrası siyaset iktidar eliyle bu türlü bir felaket tablosu yaşanmaması için daima birlikte ne yapmalıyız sorusunun yanıtını aramalıyız. Bunu da hayata geçirmeliyiz.

NİYE KİMSE İSTİFA ETMİYOR?

– Tek bir adamın iki dudağımın ortasından çıkan cümlelerle yönetildiğimiz bir yerde yaşadığımız bir gerçeklik var. Artık istifayı kullanamıyorlar bile. ‘Affımı istedim’ üzere yeni kavramlar üretiliyor. İstifa niçin edilmiyor? Yunanistan’da tren kazası oldu. Ulaştırma Bakanı istifa etti. Yıllar öncesinde bizde tren kazası olduğunda Ulaştırma Bakanı, “Ne yani treni ben mi kullanıyordum” dedi.

– Bu iktidardaki berbatlıktan istifa beklemek anlamsız. Şayet sizin stoklarda çadırınız varsa, sarsıntının olduğu birinci 24 saat, 48 saat siz o soğukta titreyen depremzedeye çadır, battaniye ulaştırmak yerine satmayı düşünüyorsanız şayet, bunun kesinlikle ve kesinlikle sorumluluğu ve sorumluluğundan kaynaklı bir değerlendirmesi olacaktır hukuk karşısında.

İHTİYACIMIZ OLAN 50 ARTI 1 DEĞİL

Çadır kentlere Suriyelilerin yerleştirilmesi ve inançlı seçim konusunda değerlendirmelerde bulunan Kaftancıoğlu, şöyle devam etti:

– Evvelce olsa ben derdim ki, 50 artı 1’i aldığımızda, seçimi kazanıyoruz. Fakat bu seçim o denli bir seçim değil. Bizden sonraki nesiller ve bizden sonra hangi siyasi iktidar gelirse gelsin, parti ayrımı yapmıyorum, bu ülke bir daha bu türlü karanlık devirler yaşatılamayacak bir sistemi inşa etme seçimi olacak. O yüzden bu seçimde muhtaçlığımız olan şey 50 artı 1 değil.

– Bu seçimde olacak olan fark bir daha bu topraklarda böylesi bir iktidar, böylesi bir anlayış, böylesi bir berbatlığı istese bile, yeni kurumlar, yeni şuralar, yeni takımlar ve yeni gelecek, aktarılan yeni vizyon ile birlikte yapamayacağının çatısının oluşturulması seçimidir. O yüzden sandık güvenliğini sağlayacağız.

TAKİP EDİYORUZ

Kaftancıoğlu, depremzedelerin 17 Mart günü saat 17.00’ye kadar e-Devlet yolu ya da nüfus müdürlükleri aracılığıyla ikametlerini güncellemeleri gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

– Şu dert daima oluyor. Bütün Suriyelilere, yabancılara oy kullandıracaklar. O kadar kolay değil. İstanbul’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılıp, oy kullanabilecek vatandaşları tek tek biliyoruz. Bunları takip ediyoruz. Kimi kent efsanelerinde söylendiği üzere “Hadi sen vatandaş oldun, çabucak git oy kullan” üzere değil.

O KADAR BERBATLAR, O KADAR AHLAKSIZLAR Kİ

– Buradaki süreçler denetim altında. Lakin zelzele bölgesinde şöyle bir riskimiz var. Beşerler vilayet dışına gittiler, adres güncellemesi yapacaklar, hala her vakit olduğu üzere verdikleri sayılar yanlışsız değil. Üzülerek söylüyorum, kayıplarımız verilen sayıların çok daha üstünde. Bu kayıpların açıklanacak seçmen listesinden düşürülmesi lazım. Düşürülmezse şayet o bireylerin yerine, o kadar berbatlar, o kadar ahlaksızlar ve o kadar bu işleri yapmaya yatkınlar ki, oy kullanmaya kalkabilirler. En büyük risk aralığımız orası. Onun dışında risk aralığı yok.

– Siyasetçilerin ne dediği değerlidir. Ancak ne dediğinden fazla, ne yaptığı ve dediğine uygun yaşayıp yaşamadığı daha kıymetlidir. Bugün Türkiye’de yaşadığımız siyasi çöküşün sebeplerinden biri de, siyasetçilerin yalnızca söylemekle kaldığı, söylediği hiçbir şeyi yapmadığı anlayış hakim olmuş ve toplum tarafından da kimi vakit kanıksanmış durumdadır.

SEMBOLİK TARTISINI YOK EDECEKTİ

– 13. cumhurbaşkanı adayımız ve 14 Mayıs’tan sonra 13. cumhurbaşkanı olacak sayın Kemal Kılıçdaroğlu, aday olmadan evvel de bu ülkedeki bütün siyasi partilerle görüşen, toplumun her kısmı ile görüşen, buralarla temas halinde olan bir kişiydi. Prensipler etrafında kurulmuş bir masa var. Unsurlar etrafında kurulmuş bir masada vakit zaman farklı görüşler var. Lakin ne memnun ki, yarına dair umudu büyüterek yürüyen bir süreç var.

– HDP, 2018 seçimlerinde 6 milyona yakın oy almış bir parti. Bir de Millet İttifakı dediğimiz Altılı Masa gerçekliği var. Altılı Masa’nın beşli masa olarak, dörtlü masa olarak devam etmesi de sembolik yükünü yok edecekti.

HDP DE GÖRÜŞÜLEBİLECEK BİR PARTİDİR

– Altılı Masa’ya, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, HDP’den bağımsız olarak söylüyorum, bireylerin oturması da masanın tartısını, bütünlüğünü farklılaştıracak. HDP de Altılı Masa’nın dışındaki bütün siyasi partiler üzere, genel liderimizin elbette görüşeceği partidir.

DEVLETİN BÜTÜN KURUMLARINI ÇÖKERTTİLER

– Meral Hanım’ın “Altılı Masa’ya öbür parti oturmasın” görüşü ile Genel Başkan’ın tabir ettiği şey ortasında bir çelişki yoktur. HDP’yi iktidarın dayattığı ve bütün topluma algılattığı üzere HDP eşittir, tırnak içinde, terör ile alakalı algısı ile, iktidarın bize dayattığı kodlar ile mi hareket edeceğiz, yoksa biz mevcut gerçeklik 8 milyon vatandaşın oy verdiği parti olarak mı olaya bakacağız? Olaya bu açıdan baktığımızda, hiçbir sorun olmayacaktır. Süreçler de bu türlü gidecektir.

– Devletin bütün kurumlarını çökerttiler. Güçlü bir toplumsal devlet yoktu aslında mahvettiler. Bütün kurumların bu hale gelmesinden aile bakanlığı da nasibini alıyor. Bu türlü bir tez var, aile bakanına soruyorlar. Karşılık “Bu kadar çocuğumuz şurada, şu kadar çocuğumuz şuraya aktarıldı” olmalıyken, diyor ki, “Söylenilen her şey palavra, bizi yıpratmak üzere söylenilen şeyler.” Biz bu ülkede ne yazık ki “Birtakım yerlerde çocuklar istismara uğruyor” denildiğinde, “Yok” denildi lakin sonradan bunun olduğu ortaya çıktı.

O KOLTUKLARI YIKLIDIĞI ZAMAN…

– Bu ülkeyi yönetenler sarsıntısı ne vakit hissedecekler biliyor musunuz? Size bunu garantisini vereyim, bu kadar vatandaşımız ölmüşken hissedemedikleri zelzelesi ve acısını, 14 Mayıs akşamı o koltuklar yıkıldığı vakit, işte onlar için zelzele olacak. Ne kadar acı. Onların tek hissedeceği zelzele odur.