CHP’den faiz çıkışı: Bu iktisat bunu taşımaz

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.

“MİLLETİN 418 MİLYAR DOLARINI, BAŞTA BEŞLİ ÇETE OLMAK ÜZERE YANDAŞLARINA PEŞKEŞ ÇEKTİ”

Öztrak, şunları söyledi:

* “Güveni kaybetmek, harika bir kağıdı buruşturmak üzeredir. Buruşturduğunuz kağıdı düzeltseniz de eski haline getiremezsiniz. Ucube şahsım rejimi, paramızı pul etti. Cebimizi, mutfaktaki tenceremizi boşalttı. Yönetemediği ekonomiyi yangın yerine çevirdi, berbat etti. İşleyen sistemi büsbütün bozdu. Piyasalarda itimadın kırıntısını bırakmadı. Saray’ın kibirlisi, 2018 seçimlerinde, uydurma istikrar imajı vermek için damadıyla birlikte milletin 128 milyar dolarını Merkez Bankası’nın art kapısından sattı. Bu seçimlerde de Nebati Bakan’ıyla birlikte milletin 199 milyar dolarını tekrar kural dinlemeden, hesap vermeden sattı. Yetmedi, milletin 418 milyar dolarını, başta Beşli Çete olmak üzere yandaşlarına ballı ihalelerle, teşviklerle, vergi istisnalarıyla peşkeş çekti.

“MERKEZ BANKASI’NIN BRÜT REZERVLERİ TEKRAR 100 MİLYAR DOLARIN ALTINA DÜŞTÜ”

* Kazanın tabanını sıyırırken delersen, daha dün 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün finansörü olmakla suçladığın, yandaş medyada ‘şerefsiz bunlar’ diye manşet attırdığın Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Lideri’nin eline işte bu türlü sıkı sıkıya yapışmak zorunda kalırsın. Türkiye’yi bu hale getirdiler. Dün açıklanan bilgilere nazaran, Merkez Bankası’nın brüt rezervleri yine 100 milyar doların altına düştü. Net rezervler ise 73 milyar dolar açık veriyor. Yalnızca ‘kasayı sıfırladık’ demek için bile bir yerlerden 73 milyar dolar para bulmak gerekiyor. Nisan ayında Türkiye’nin yıllık cari açığı 58 milyar dolar oldu. Bu sabah açıklanan kısa vadeli dış borç datalarına nazaran de Türkiye’nin önümüzdeki bir yılda ödemesi gereken borç, 203 milyar dolar. Yıl sonuna kadar cari açık hiç artmasa, burada kalsa, cari açığın finansmanı dahil, bir yıl içinde bulunması gereken borç 261 milyar dolar.

“İLK ALTI AYDA KKM SAHİPLERİNE BÜTÇEDEN YAPILACAK ÖDEMENİN 75 MİLYAR LİRAYI BULMASI BEKLENİYOR”

* Ancak açık yalnızca döviz bilançosunda değil. Seçimlerden evvel yüzde 8’in altına kadar düşen gösterge tahvil faizi, bugün yüzde 16’nın üzerine çıktı. Saray’ın sesi çıkmıyor. ‘Sin, külahın görünmesin’ deyip yeni Bakan’ın gerisine saklanıyor. ‘Faiz nas’ diyen Erdoğan’ın idaresinde, bu yılın birinci beş ayında faiz lobilerine bütçeden 237 milyar 868 milyon lira ödendi. İsmine faiz demeden, Kur Muhafazalı Mevduat sahiplerine bütçeden ödenen para, birinci beş ayda 4 milyar 439 milyon lira. Lakin bu ay bu hesapların büyük kısmının vadesi doluyor. Birinci altı ayda KKM sahiplerine bütçeden yapılacak ödemenin 75 milyar lirayı bulması, bir o kadar ödemenin de Merkez Bankası tarafından yapılması bekleniyor.

“BÜTÇE, DAHA BİRİNCİ 5 AYDA ALARM VERMEYE BAŞLADI”

* Meşakkat her geçen gün derinleşiyor. Süratle önlem almak gerekiyor. Bütçe, daha birinci 5 ayda alarm vermeye başladı. Gelir ve masrafların seyri geçen yılla tıpkı süratle gerçekleşirse öngörülen yıl sonu bütçe açığı 1 trilyon 588 milyar liraya ulaşacak. Bir de seçim periyodunda verilen ancak şimdi tutulmayan, bütçede karşılığı olmayan kelamlar var. Bu kelamların maliyeti de bütçe açığının üstüne binecek. En düşük memur maaşının 22 bin lira olması, kaideleri tutan tüm memurlara 3 bin 600 ek gösterge vaadi, 7 bin 500 lira üstündeki emekli maaşlarının kademeli uygunlaştırılması, BAĞ-KUR’luların prim gün sayısının düşürülmesi, vatandaşlık maaşı… Tüm bu kelamları yerine getirebilmek için ek bütçe gerekiyor.

“TÜRKİYE’DE KONUT SATIŞLARI ÜST ÜSTE 4 AYDIR DÜŞÜYOR”

* İktisatta yaklaşan periyodun hiç de parlak olmadığını gösteren pek çok bilgi daha şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Sanayi üretiminde düşüş sürüyor. Bu ülkenin vatandaşları için bir konut, bir otomobil almak hayal oldu. Türkiye’de konut satışları üst üste 4 aydır düşüyor. Fakat kimi şanslı vatandaşlarımız sayesinde İngiltere’de yabancılara konut satışında Türk’ler üçüncü sıraya kadar yükselmiş durumda. Erdoğan’ın yandaş kayıran siyasetlerinin sebep olduğu büyük gelir ve servet adaletsizliğinin, Erdoğan zenginlerinin Erdoğan iktisadına ne kadar güvendiklerinin en hoş göstergesi bu.

“ERDOĞAN, BUGÜN SARAY UÇAĞINDA, ‘KAYNAK ARAYIŞLARIMIZ SÜRÜYOR’ DİYOR”

* İşsizlik süratle artıyor. Özellikle genç işsizliği meskenleri vuruyor. TÜİK bilgilerine nazaran ülkemizde her beş gençten biri işsiz. 3 milyona yakın genç ne okuyor ne de çalışıyor. Konut genci olmuş, anasının babasının eline bakıp konutta oturuyor. Sarfiyat çok, gelir yok. Millet borca batmış durumda. Vatandaşların bankalara kredi ve kredi kartı borcu, son bir yılda neredeyse ikiye katlanarak 2 trilyon 106 milyar lira oldu. İktisadı bize benzeyen ülkelerin para ünitelerinin birden fazla, son periyotta dolara karşı kıymet kazandı. Lakin Türk lirası, bu devirde dolar karşısında yüzde 17’den fazla paha yitirdi. Daha dün bizi Londra tefecileriyle iş birliği yapmakla suçlayan Erdoğan, bugün Saray uçağında, ‘Kaynak arayışlarımız sürüyor’ diyor. Vaktinde Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getiriyor. ABD’den Merkez Bankası Lideri ithal ediyor.

“EKONOMİYİ BATIRAN, ÜLKEYİ DÖVİZ KRİZİNE SOKAN ERDOĞAN, ÜLKEMİZİ FAİZ LOBİLERİNE TESLİM EDİYOR”

* Yetmiyor, ‘Hazine ve Maliye Bakanı’mızın şu andaki fikri noktasında, atacağı adımları hızla, rahatlıkla Merkez Bankası’yla birlikte atmasını kabullendik’ diyor. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek ekonomiyi berbat eden Erdoğan, ‘Rasyonel siyasetler uygulayacağım’ diyen, faizleri artırma sinyali veren Şimşek ve grubuna ‘razı’ oluyor. Ekonomiyi batıran, ülkeyi döviz krizine sokan Erdoğan, ülkemizi, ‘Ben yapmıyorum, Mehmet yapıyor’ diyerek faiz lobilerine teslim ediyor. Bunu yaparken de ‘Cumhurbaşkanı faiz siyasetlerinde önemli bir değişime mi gidiyor’ üzere bir yanılgının içine düşmeyin. Ben, burada aynıyım’ diyerek de hâlâ afra tafrayla milleti kandırmaya uğraşıyor. Halep oradaysa arşın burada. Kim millete doğruyu söylüyor? ‘Rasyonel siyasetlere döneceğim, enflasyonu düşürmek için faizi artırmak lazım’ diyen Şimşek mi, yoksa ‘Ben değişmedim, faiz düşerse enflasyon düşer’ diyen Erdoğan mı? Bunu daima birlikte göreceğiz.

“MİLLETİMİZİN ÇEKTİĞİ, ÇEKECEĞİ DERTLERİN, ACILARIN HESABINI KİM ÖDEYECEK”

* Bu ortada, kelamından çıkmayan eski Merkez Bankası Lideri’ni iktisat idaresinin içine BDDK Lideri olarak monte etmeyi de ihmal etmiyor. Evvelki icraatları hakkında rastgele bir araştırma yahut soruşturma yapılmasını önleyecek önlemleri alıyor. Erdoğan, ‘Ben ekonomistim, ben bilirim’ noktasından, ekonomist olmadığını, akılcı siyasetler izlemediğini ‘kabullenme’ noktasına geldi. Erdoğan kabullendi de yaptığı yanlışların faturasını sırtına yıktığı milletimizin çektiği, çekeceği badirelerin, acıların hesabını kim ödeyecek?

“KKM UYGULAMASI KAPSAMINDA MERKEZ BANKASI’NIN NE KADAR DÖVİZ ALDIĞININ AÇIKLANMASI GEREKİYOR”

* Bir iktisat programının en değerli yakıtı inançtır. Sağlam bir program, muteber bir takım ve bunlara güç veren siyasi irade olmazsa hiçbir program ayakta kalamaz. Bu üçlü sacayağından biri bile yoksa yapılacak her işin maliyeti bir iken beşe çıkar. Hükümetin verdiği kelamların inandırıcı olması için evvel Merkez Bankası’nın art kapısından buharlaştırılan, 2018 seçimlerinde 128 milyar doların, bu seçimlerde de 199 milyar doların kuralsız, kontrolsüz kimlere satıldığının araştırılması ve açıklanması gerekiyor. Kur Muhafazalı Mevduat uygulaması kapsamında Merkez Bankası’nın ne kadar döviz aldığının, bu uygulamanın bankaya maliyetinin açıklanması gerekiyor.

“BÜYÜME VE İŞSİZLİK DATALARIYLA İLGİLİ GERİYE DÖNÜK TEKNİK ARAŞTIRMANIN BAŞLATILMASI GEREKİYOR”

* Merkez Bankası’nın zarardaki bilançosunun, muhasebe kuralları değiştirilerek bir gecede nasıl kâr ettirildiğinin, bunun memleketler arası kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olup olmadığının, Hazine yerine bağış ismi altında AFAD’a aktarılan bu kârın nasıl kullanıldığının kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Merkez Bankası’nın ihracatçılardan zorla satın aldığı ihracat dövizleri fiyatlarının, Merkez Bankası’nın YATAK kredilerinden yararlanan şirketlerin kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Ayrıyeten son devirde Rusya’dan yapılan kredili gaz ithalat ölçüsünün, Rusya’ya ne kadar borçlandığımızı gösteren BOTAŞ’ın şimdiki bilançosunun açıklanması kural. Son olarak da TÜİK’in güvenilmeyen TÜFE, büyüme ve işsizlik bilgileriyle ilgili geriye dönük teknik araştırmanın başlatılması gerekiyor. Bunlar yapılmazsa Mehmet Şimşek, geçmişteki yolsuzlukları örtbas eden bakan olur. İtimat vermez. Erdoğan, Mehmet Şimşek’e ‘Yapacaklarına razı olduk’ diyor. Ancak hâlâ ortada bir acil aksiyon planı yok.

EKONOMİ SORUSU

* Dün Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın hükümet programını hazırlayacağını söylüyor. Cevdet Yılmaz da yeni Orta Vadeli Program’la ilgili değerlendirmelerde bulunuyor. Hepsi tamam da ülkemize Cumhuriyet tarihinin en derin idare ve ekonomik krizlerinden birini yaşatan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin keyfi ve kural tanımaz idare anlayışının sebep olduğu toplumsal, siyasal ve ekonomik problemler her geçen gün artarken bu gidişi durduracak acil aksiyon planı nerede? Öbür taraftan, iktisat idaresinin başında kim var? Mehmet Beyefendi mi? Cevdet Beyefendi mi? Gaye Hanım mı? Yoksa Saray’ın gölgesi Şahap Beyefendi mi?

“ERDOĞAN’IN BERBAT ETTİĞİ EKONOMİYİ TOPARLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”

* Anlaşılan birtakım isimler, lokal seçimlere kadar iktisatta teker patlamasın, dışarıdan finansman bulsun, döviz krizine pansuman olsun diye vitrinin süsü olarak konmuş. Sizin dışarıdan finansman bulma stratejiniz, Türk lirasını gereğince pul ettiğinizi düşündüğünüz yerde sabitleyip faizleri süratle yükselterek seçimler öncesinde Londra’daki tefecileri, sıcak paracıları ülkeye çekmek ve onlara fiilen dolar karşılığı yüzde 30-40 faiz ödemekse bu tutmaz. Bu iktisat bunu taşımaz. Bu denendi. Sonu daima çok daha büyük hüsran oldu. Mahallî idare seçimlerine kadar pansumanla, aspirin tedavisiyle Erdoğan’ın berbat ettiği ekonomiyi toparlamak mümkün değildir.

“BU ÜLKENİN GENÇLERİNE ‘ÇAPULCU’, BAYANLARINA ‘SÜRTÜK’ DİYEN BUNLAR”

* Milleti unutan hükümet, sesini duymayan, halini görmeyen Erdoğan, elin vatandaşını sevdi, kendi vatandaşını hor gördü. Saray ve şürekası, bu ülkenin beşerlerine görülmemiş hakaretler etti. Kaygısını anlatmaya çalışan çiftçiye ‘Ananı da al git’ diyen bu. İlaçlarını bulmak için yardım isteyen kanser hastası Dilek’in cebine para sıkıştırıp dilenci muamelesi yapan bu. Soma’da yerdeki madenciyi tekmeleyen bunlar. Bu ülkenin gençlerine ‘çapulcu’, bayanlarına ‘sürtük’ diyen bunlar. Ancak hâlâ utanmadan, sıkılmadan söylenmemiş kelamlar üzerinden algı yönetip üstümüze çamur atmaya kalkan yeniden bunlar. Genel Başkan’ımız ‘Kırsal kesite ulaşamadık’ diye özeleştiri yaparken kırsaldaki vatandaşlarımıza kelam söylediğimiz palavrasını hâlâ utanmadan söyleyebiliyorlar. Nitekim de artık bunların elinde kalan son siyasi sermaye, arsızlıkları.

“GENEL BAŞKAN’IMIZ, DEĞİŞİMİN ÖNÜNÜ SONUNA KADAR AÇACAĞINI HER FIRSATTA SÖZ EDİYOR”

* Son olarak, partimizin kongreler takvimi öngördüğümüz üzere ilerliyor. İlçe ve vilayet kongrelerimizi rekabet ortamında süratle tamamlamak için gerekeni yapıyoruz. Parti Meclisi’mizin uygun göreceği bir tarihte de demokrasi şenliğine dönüşecek kurultayımızla bu süreci taçlandıracağız. Genel Başkan’ımız, değişimin önünü sonuna kadar açacağını her fırsatta tabir ediyor. Muhalefetin birleşmiş gücünü dağıtarak saray ve şürekâsının değirmenine su taşımadan, yenilenmiş ve dinamik örgütlerimizle, yönetimlerimizle, yeni kurumsal yapımızla ve tüzüğümüzle daha da güçleneceğiz. Bundan 9 ay sonra yapılacak mahallî seçimlere çok daha hazırlıklı formda girmeye, önümüzdeki seçimleri almaya kararlıyız. Despot bir idareye karşı hak, hukuk, adalet uğraşımız, bundan tam 6 yıl evvel, Ankara Güvenpark’ta Adalet Yürüyüşü’yle başladı. Bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.”

“EKONOMİDE ÇOK ACİL BİR HAREKET PLANINA GEREKSİNİM VAR”

Faik Öztrak, açıklamasının akabinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın faiz ve Kur Muhafazalı Mevduat uygulamasına ait açıklamaları anımsatılan Öztrak, şunları söyledi:

* “Merkez Bankası bağımsız kararlar alacak da siz ne yapacaksınız? Türkiye’nin içine girdiği döviz krizini atlatmak için iktisatta çok acil bir aksiyon planına muhtaçlık var. Ayrıyeten ülkenin dünya piyasalarında yarış gücünü artıracak ve Türkiye’nin yıldız ülke olmasını sağlayacak, dünyadaki fırsatları değerlendirmesini sağlayacak önemli bir ıslahat programına muhtaçlığı var. Fakat şu anda görünen görüntü, kendi içinde çok da uyumlu olmayan ve el yakan top haline gelen ekonomiyi birbirine atan bir iktisat idaresi. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını biz de savunuyoruz ancak bu her kaygıya deva mucizevi bir ilaç değildir.

* İktisatta istikrar için bunun gerisinde bütüncül ve inanç uyandıran bir program da kaidedir. Ayrıyeten bu işler yalnızca Strateji ve Bütçe Başkanlığı’yla ve yalnızca Merkez Bankası ile, yalnızca Hazine ve Maliye Bakanlığı ile olmaz. Buradan açıkça söz edeyim; bu kurumların hiçbiri tek başına, Erdoğan’ın iktisatta sebep olduğu tahribatın altından kalkamaz. Bunların hepsinin uyum içinde çalışması ve birlikte taşın altına ellerini koyduklarını açıklamaları gerekir. Kur Muhafazalı Mevduat’tan tedrici çıkış sıkıntısına gelince; bu mevduatın bütçeye 6 aylık maliyetinin 75 milyar liraya çıktığı hesaplanıyor. Bir o kadar yük de Merkez Bankası tarafına geçecek. Yani 6 ayda, bu zihni hudut projesinin bu ülkeye maliyeti 150 milyar lira. Geçen sene de maliyeti 182 milyar liraydı. Dev bir fatura. Bu, abesle iştigaldir. Bu beladan, yeni belalara yol açmadan derhal kurtulmayı sağlayacak bir stratejiyi uygulamaya koyun. Konuşmayı bir yana bırakın.”

“MİLLİ PARAMIZA İNANCI YİNE SAĞLAYACAK ADIMLARI ATSINLAR”

Öztrak, Cevdet Yılmaz’ın taban fiyata yapılacak artırıma ait ‘Dolar yerinde durmuyor, her gün farklılaşıyor, biz TL konuşmak zorundayız’ açıklamalarına da şöyle karşılık verdi:

“Geçmiş periyotta Erdoğan, iktisattaki her şeyi dolara endeksledi. ‘Liralaşma’ diye ortaya çıktılar. Ne var ne yok her şey dolarla söz edilir ya da dolara endekslenir hale geldi. Artık çıkıyorlar, hiçbir şey yapmadan, ‘TL konuşalım’ diyerek milletle alay ediyorlar. Bir an evvel ekonomiyi Türk lirası konuşulur hale getirmek için paramızın pul olmasını durdursunlar. Ulusal paramıza itimadı yine sağlayacak adımları atsınlar. Durum çok ciddidir. Lafla peynir gemisi yürümez.”

“DEMEK Kİ OYUNU BİRİLERİNE VERMİŞ ANCAK KİME VERDİĞİNİ MİLLETE AÇIKLAMAYA DA LİSANI VARMIYOR”

Abdüllatif Şener’in açıklamaları sorulan Faik Öztrak, şunları söyledi:

* “Sayın Şener’in oy kullandığı sandığın ıslak imzalı tutanaklarına bakmışlar, orada geçersiz oy görünmüyor. Demek ki oyunu birilerine vermiş lakin kime verdiğini millete açıklamaya da lisanı varmıyor. Madem bu son soru, size bir fıkra anlatayım. Adamın biri, gece gündüz birine küfredip duruyormuş. Şikayet etmişler. Küfür yiyen adam, bir durmuş, düşünmüş, sonra da demiş ki ‘Benim bu adama hiçbir yeterliliğim dokunmadı ki neden bana küfredip duruyor’ Bundan gereken kıssadan hisseyi herkes çıkarsın.” ANKA