
“Matematikte bir şeyleri asla anlamazsın, sadece onlara alışırsın.”
John von Neumann
Gençlik heyecanıyla, bir şekilde her şeyin yoluna gireceğini, böyle bir afetle bir daha yüzleşmeyeceğimizi düşünüyordum. Ancak düşündüğüm gibi olmadığını, o günden bugüne şahit olduğum tüm siyasi ve ekonomik krizlerin yanında bu depremle bir kez daha gördüm…
6 Şubat 2023’te Türkiye saatiyle 04:17’de ve 13:24’te Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki, Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal afeti olarak nitelendirilen depremlerde enkaz altında 50 bin civarı (1999 depreminde her ne kadar 20 bine yakın insanın öldüğü resmi kayıtlara geçmiş olsa da o gün olduğu gibi bugün de enkaz altında kalanlara ilişkin kesin bir sayı vermek maalesef mümkün değil.) insanımızı kaybettiğimizi, bir o kadar insanımızın da halen cesedine ulaşılamadığı için henüz bu sayıya dahil edilmediğini görünce işte o günleri yeniden hatırladım.
Hepimizin bildiği üzere depremin hemen ardından genel çerçeveyi çizmek maksatlı 1999 depremiyle niteliksel açıdan benzer veriler gündeme geldi:
Depremden etkilenen 11 il ve çevresinin nüfusu 14 milyondu, bu Türkiye nüfusunun yüzde 16’sına tekabül ediyordu. Türkiye çalışan nüfusunun yüzde 11’i bu bölgede yaşıyor ve bunlar, milli gelirin yaklaşık 10’da 1’ini üretmekteydiler. Türkiye’deki işletme sayısının yüzde 10’u bu bölgedeydi ve Türkiye ihracatının yüzde 13’ü bu bölgeden yapılıyordu. Afetin etkilediği 11 ilin toplam ticaret hacmi ise 22 milyar doları buluyordu…
Bu veriler daha da çeşitlendirilebilirse de depremin yarattığı dışsallıkla ülkedeki tüm sosyo-ekonomik yapının neredeyse yüzde 20’sini doğrudan etkilediğini söyleyebiliriz. Ancak afetin yarattığı ekonomik yıkımın boyutunu gösteren rakamlar her halükârda korkutucu boyutlara ulaşmaktaydı. Aynı 1999 depremi sonrasında olduğu gibi rakamlar konuşmaya başladıkça, yük daha da ağırlaştı.
Ortaya konan rakamlar bir enkaz misali
Şöyle ki depremden 40 gün sonra, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından duyurulan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu’na göre, depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün 2 trilyon lira yaklaşık 103,6 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin edildi. (Bu rakam 1999 depremi için 41 milyar dolardı) Bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9’una ulaşabileceği öngörüldü. Deprem bölgesine yapılan destek maksatlı yapılan harcamalar sonucu milli gelir azalması nedeniyle toplam 351 milyar liralık kayıp oluşacağı tahmin ediliyor, bunun yanı sıra afetin bütçe açığında yüzde 2 artış ile enflasyon oranında yaklaşık yüzde 5 puan yükseliş etkisi yapması bekleniyordu.
Deprem sonrası bölge ekonomilerinin göç ve kalifiye işgücü kaybı nedeniyle yaşayacağı beşeri sermaye kaybı da işin cabasıydı… Resmi merciler tarafından telaffuz edilen bu rakamlara enkaz altında kalan servetlerin ikmali, yeniden inşası gereken binalar, (Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki en önemli
yükünü, yüzde 54,9 oranıyla konut hasarı oluşturmaktaydı. Yıkık ya da ağır hasar gördüğü tespit
edilen yaklaşık 400 bin konut sayısı baz alınarak söz konusu parasal değer 1 trilyon 73 milyar lira, yaklaşık 57 milyar dolar olarak hesaplandı) havalimanları, yollar, altyapı harcamaları (İkinci ağırlıklı hasar kalemi ise kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdan kaynaklanmaktaydı ve bunun toplam maliyet içindeki payı 242,5 milyar lira yaklaşık 13 milyar dolar olarak tahmin edildi) ve tabii ki bu hesaba kaybolan fırsat maliyetleri de eklendiğinde fatura elbette hızla kabaracaktı. (Örneğin depremde evleri hasar görmüş yaklaşık 1 milyon kişinin en azından bir yıl boyunca barınma ve yaşama ihtiyacı için kabaca 5 milyar dolar gerekecekti)
Ne var ki yıkımın boyutlarını göz önüne seren bu rakamların uzun vadede değişme ihtimali de yüksek. (Mesela, 1999 depremi sonrası turizm gelirleri yüzde 40 azalmıştı. Turizm gelirlerinin GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’ine karşılık geldiğini düşünürsek, şimdide benzer bir düşüşün yaşanmasının, tahmin edilen bu maliyetler dışında bütçeye ek bir maliyet yükleyeceği kolaylıkla tahmin edilebilir)
Sadece rakamlara alışıyorum…
Bu rakamların zihninizde tam anlamıyla bir karşılığı olmadığından eminim. Kaldı ki iktisat eğitimi almış biri olarak ben bile bu rakamları anlamlandırmakta çoğu zaman güçlük çekiyorum; hele ortada ölüm varsa Neumann’ın matematiğe ilişkin bu yazının epigrafı olan sözü gibi ben de rakamları anlamıyor sadece onlara alışıyorum…
Matematikçiler tarafından büyük sayıları insan beyninin hayal edemediği çokça dillendirilir. Bir yönüyle sayı büyüdükçe ifade ettiği değer, bir rakamdan çok bir kelime hüviyetine bürünür. Rakam artıkça sayının ihtiva ettiği büyüklüğü algılamamız bir noktadan sonra zorlaşır; bir düşünün, onlar, yüzler, binler, milyonlar, milyarlar, trilyonlar, katrilyonlar… (Depremlerin aletsel büyüklüklerini ve sarsıntı oranını belirleyen ve sınıflara ayıran Richter ölçeğinde de benzer durum geçerli.)
İnsan yaşlandıkça gençliğinin aksine yaşını söylerken rakamların anlamsızlaştığını görmesi gibi deprem de bir yönüyle, bir insanın bile ölümü karşısında o devasa rakamların nasıl anlamsızlaşabileceğini bize gösterdi. Depremde yaşamını kaybetmese de evini barkını, birikimlerini bir gecede kaybeden vatandaşlarımızın içinde bulundukları yıkımı tahayyül edebilmek güç, rakama dökmek ise imkânsız.
O nedenle tüm bu ekonomik veriler bir yana özellikle şunu belirtmek sanırım kâfi olacaktır; bu deprem 1999 depremindekine benzer şekilde maalesef ekonomik olarak çok talihsiz bir zamanda meydana geldi. Asgari ücretin 8 bin 506 TL olduğu ekonomide, Türk-İş geçen sene yaşanan yüksek enflasyonun sonucu olarak 30 Ocak 2023 itibarıyla yoksulluk sınırını 29 bin 875 TL, açlık sınırını ise 8 bin 865 TL olarak hesapladı.
Tüketici Hakları Derneği, Ekim 2022 itibarıyla tüketicilerin yüzde 56’sının açlık sınırı altında yaşadığını açıklamıştı. (Kaldı ki deprem felaketine maruz kalan ve 14 milyonluk bir nüfusu barındıran bölge, ekonomik olarak geri kalmış bir coğrafya. Bölgesel GSYH dağılımına ait son TÜİK verilerine baktığımızda, 2021 itibarıyla bu bölgedeki şehirlerin GSYH’den aldıkları payın ağırlıklı olarak yüzde 1’in altında kaldığı görülüyor) İşte depremle, bu bölgede yaşayan insanlar bu ağır ekonomik şartlar altında
yüzleşmek zorunda kaldılar. Şüphesiz ki bu büyüklükteki bir deprem dünyanın neresinde olursa olsun büyük çapta hasar yaratması kaçınılmazdı. Ancak benim de herkes gibi aklıma takılıp kalan bazı sorular var:
- Hasarın bu çapta olmasında İmar Affı kanununa bırakın tepki göstermeyi talep eden hatta
- faydalanan halkın sorumluluğu nedir?
- Doğru bir siyasetin ve ekonominin temeli olan kurumsallaşma, hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkeleri ihmal edilmeseydi hasar hafifletilebilir miydi?
- Deprem sonrası kurumlar yeteri kadar etkin organize olabilseydi can ve mal kaybı asgari düzeyde tutulabilir miydi?
- Deprem sonrasında ülke çapında gözlemlediğimiz inanılmaz dayanışma örneği, sosyo-ekonomik alanlara da sirayet etseydi aradan geçen onca yıldan sonra aynı acılarla bir kez daha yüzleşmek; aynı sahneleri yeniden görmek, ekranları çaresiz gözlerle izlemek zorunda kalır mıydık?
Cevabını bilmediğim sorular bunlar ama önemli çünkü bedeli insan hayatı ve insan hayatı her türlü rakamın karşısında pi sayısı gibidir; benzersiz…
Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.
- Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
- Kan dolaşımını hızlandırır,
- Kronik yorgunluğu azaltır,
- Bağışıklık sistemini güçlendirir,
- Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
- Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
- Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
- Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
- Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.
Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER
- SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
- 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
- SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
- Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
- Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
- DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
- 05523307100-05325466184
- www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
- www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
- www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,