AktüelGüncel

Dilipak: “kırılma zamanı”na hızla yaklaşıyoruz

Paylaş:

Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, çok yakın gelecekte insanların hayvanlarla konuşacağını eğitim-öğrenim dedikleri şeyin de anlamını kaybedeceğini iddia etti. “Eğer bu güç, zalim ve cahil topluluğun elinde oyuncağa dönerse görürüz günümüzü!” ifadesini kullanan Dilipak, “Bundan sonra savaş da terör de çok daha can yakıcı olacak. Namuslu insanlar namussuzlardan daha akıllı, cesur, dürüst ve örgütlü değilse vay halimize” ifadesini kullandı.

“İnsan teknolojiyi kendine benzetince, teknoloji de insanı kendine benzetecek. Siborg’lar geliyor” diyen Dilipak’ın “Dünyanın nabzı…” başlığıyla (18 Eylül 2019) yayımlanan yazısı şöyle:

Canınızı sıkmak istemiyorum ama…

Hep merak ettiğim o “kırılma zamanı”na hızla yaklaşıyoruz. Dünyanın ekseni kayıyor. Kutupların +- kutbu da değişecek. Mesela depremsellik bizde doğudan batıya doğru idi, şimdi tersine dönecek. Kutuplardaki kayma sebebi ile eskiden Arap yarımadası Anadolu’ya yüklenirdi, şimdi biz Arap yarımadasına, Arap yarımadası Afrika’ya doğru yüklenecek.

Şimşekler daha da artacak, bu elektronik cihazların yaydığı RF dalgaları daha çok şimşek çekecek. Son on yıla göre bu dünyada en az iki katı ve daha da artarak şimşek çakmaya devam edecek. Atmosferdeki manyetik alan, radyo dalgaları sebebi ile daha da yoğunlaşacak.

Dünyanın eksenindeki kayma sebebi ile sadece depremsellik değil, hava olayları, yer olayları yanında, kara sularının batması, çıkması, kuşları ve balıkların göç yollarının değişmesi, denizdeki akıntıların ve rüzgar haritasının değişmesi sözkonusu.

İyi bir haber, bütün bu hercümerç içinde göreceli anlamda arz olarak en güvenli bölgelerin başında Türkiye geliyor. Paniklemeye gerek yok. Dünyaya kazık çakacak da değiliz. Biz Ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz.

Değişim sadece arz ile ilgili değil. Mesela enerji sorunu çözüldü. Petrole ihtiyaç kalmadı aslında. Elektrik her yerde ve çok ucuz olacak. Aküye de gerek yok. Öyle dev barajlara, yüksek gerilim hatlarına, dev trafolara da gerek yok. Nükleer santrallere de.. ucuz, risksiz, her yerde, her zaman. Humanoid’ler bu teknikle adeta canlanacak.

Mesela evlerde 220 volta da gerek yok. 16 volt birçok alanda yeterli olacak. Evlerde ısınma ve sıcak su için doğalgaza da ihtiyaç olmayacak. Rüzgar enerjisinden, güneş enerjisinden de söz etmiyorum.

Düşünsenize, enerji maliyeti yok gibi, emek de öyle. Humanoid’ler en zor şartlarda gece gündüz çalışacaklar. Maden ocaklarının hemen yanında cevher rafine edilebilecek Boksit’i Malezya’dan Çin’e taşı, oradan külçe yap, Amerika’ya taşı.. Böyle bir imalat da olmayacak. Bu da sadece dünyanın değil ekonomi, para, iş gücü ekseninde de kaymalara sebeb olacak. Elbette bunun siyasi sonuçları da olacak.

Mesela petrol üreticisi ülkeler bu süreçde çok hızlı bir şekilde yoksullaşacak. Dolayısı ile petrol dağıtım ve taşımacılığı, rafine sektöründe ciddi krizler yaşanacak.

Mesela Nükleer santrallere de gerek kalmayacak. Aynı şekilde o Nükleer  bomba konusunda da çok yeni buluşlar sözkonusu. Füzyon teknolojisi ile enerji bombaları, atom yıkımı yapan radyasyonsuz bombalar, mikro ve makro ölçeklerde üretilebilecek. Yani Patriot’lar, S-400’ler, F-35’ler önemini yitirecek. RF enerji paketleri fırlatan Megatron bombaları gelecek.

Para değişecek. Bankacılık sistemi yeniden yapılandırılacak. Biz hâlâ faiz, enflasyon, kaime tartışmasını bitirememişken, dünya başka bir sisteme geçmeye hazırlanıyor.

Sahi, o zaman bu kadar insana ne gerek var? İşte birileri bu soruyu soruyor ve cevabını da kendileri veriyor: “yok edelim gitsin”.. Savaş, intihar, kısırlaştırma, ilaç, gıda, kozmetik, moda, tekstil, eğlence spor ve kültür yolu ile sürüleştirme ve yok etme planları. İstanbul sözleşmesi, cinsiyet eşitliği tartışmalarının arkasında bu var.

İnsanoğlu  kendi celladını kendi eli ile inşa ediyor ve dünyanın insansızlaştırılmasına hizmet ediyor. İnsansız araçlar, robotik sistemler ve Humonoid’ler bu sonuca giden süreçler.

İnsan teknolojiyi kendine benzetince, teknoloji de insanı kendine benzetecek. Siborg’lar geliyor. Teknolojinin yönlendirdiği insanlardan söz ediyoruz. Karar verme süreçlerine katılıyorlar. Din ve hayat algımıza yön veriyorlar. Beynimizi okuyor ve beynimize bilgi yüklüyorlar. Gelişmeler bu yönde.

Matrix, çizgi filmler ya da bilim kurgu filmleri gerçek oluyor. Techno Mitologia dönemine giriyoruz. Sanal gerçekliğin yerini, “artırılmış gerçeklik” alıyor. Media değişiyor. Bilgi üreticileri, işçileri, guruları geliyor. Yeni bir bilgi aristokrasisi doğuyor.

Bu bilişim ve gen teknolojisi hayatımızı tamamen değiştirecek. Maalesef biz bunun fıkhını üretemedik, altyapımız yok. Ahlakını da üretemedik. Çok geç kaldık. Siber tehditlere karşı savunma altyapımız çok zayıf ve en fazla siber saldırıya uğrayan ülkelerin başında geliyoruz. Ve tabii hukukunu da üretemedik.

Gen teknolojisi canlı hayatı yeniden tanımlayacak. Bitki, hayvan ve insan kendi içinde ve türler arası asimetrik ara formlar üretilecek. Hani şu pirince kadınlık hormonu yükleyerek verimliliği artıran akıl devrede. Niye hani şu klonladıkları koyun Dolly’de insan böbreği üretsinler ki, beyin reseptörlerini manipüle ederek çekilen dişinizin yerine yeni bir diş çıkarmak da mümkün, hasta böbreğinizin yanında yeni bir böbrek çıkarmak da. Eskisini açar alırsınız.

Dahasını söyleyeyim. İnsan – Hayvan arası bir form, “Ruhsuz insan” projesi. Tavşan gibi üreyen, üreme geni tavşandan, büyüme geni koyundan, altı ayda erişkin, beslenme geni sincaptan ama insanımsı, sınırlandırılmış bir zekaya sahip bir canlı. Maden ocaklarında köstebek gibi çalıştırılabilir mesela. Sincap yerine köstebek koyun. Ya da balık gibi solungaçları olan ama insanımsı bir canlı. Ben onlara Genomic’ler diyorum. Hani Cern’de atom altı parçacıklardan söz ediyorlar ya. “Tanrı parçacığını bulduk” gibi şeyler söylüyorlar. Bakarsınız “kara delik”i de bulurlar, cumburlop dünyamız hatta güneş sistemi kara deliğin içinde kaybolur. 

Biliyorsunuz artık beyni kopyalamaya geldi iş. Daha önce yazdım, çok yakın gelecekte hayvanlarla da konuşacağız. Eğitim-öğrenim dedikleri şey anlamını kaybedecek. Yeni bir durumla karşı karşıyayız.

Bizim üniversitelerimizin, özel sektörümüz, meslek odalarımız, politikacılarımız, bakanlıklarımızın bu anlamda fütüristik bir kaygıları var mı? Ya da Media’mızda bu konular ne kadar işleniyor. Vakıflarımız, derneklerimiz, sendikalarımız, hepsinden önemlisi “Cemaat” dediğimiz yapılar bu konularla ne kadar ilgili. Allah’ın ikramı olan “Keramet”i bu konularda görmemiz gerek, ama biliyorsunuz Allah (cc) cahil ve zalim bir topluluğa ikramda bulunmaz. Çoğunun kerameti, ihale kapmak ve kadro kapmakla sınırlı.

Eğer bu güç, zalim ve cahil topluluğun elinde oyuncağa dönerse görürüz günümüzü! Bundan sonra savaş da terör de çok daha can yakıcı olacak. Namuslu insanlar namussuzlardan daha akıllı, cesur, dürüst ve örgütlü değilse vay halimize!

Bildiğimi bilseydiniz, çok ağlar az gülerdiniz”. Görelim Mevlam neyler.. Neylerse güzel eyler.. Sonunda tencere yuvarlanacak kapağını bulacak. Herkes layık olduğu gibi idare olunacak. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, ol deyince olduran, öl deyince öldüren; kadere, rızga, ecele hükmeden bir Allah var. Nuh’un gemisine giden yolun adresi kitapta yazıyor. Ne gam!

Elhamdülillahi Rabbil alemiyn. Selâm ve dua ile.

Jurnalci.com

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu