Doğan Özdemir – Atatürk Ve Kayıp Kıta Mu’nun Şifresi
Atatürk Ve Kayıp Kıta Mu’nun Şifresi
Derleyen: Harika Yamak
(Yılmaz Kitapevi, 2015, 168 Sayfa)
“Yakın ve uzak çağlar düşünülürse Türk’e yurtluk etmemiş bir kıta yoktur. Bütün yeryüzünde Asya, Avrupa, Afrika Türk atalarına yurt olmuştu. Bu gerçekleri yeni tarihi belgeler göstermektedir. Mustafa Kemal Atatürk.”
6 bölümden oluşan bu kısacık kitap, içerdiği farklı konularla oldukça dikkat çekici bir derlemedir. Tek başına bir konuyu değil, birbirine bağlanmaya çalışılan birkaç konuyu bir arada ele almıştır. Adında Atatürk geçmesi kitaba bir farklılık vermekte ve merak uyandırmaktadır. Ancak kitabın tamamı okunduğunda konulardan birinin Atatürk tarafından yakın olarak izlendiği için böyle olduğu anlaşılmaktadır. Kitabın özü “Mu Kıtası”dır. Günümüzden 200.000 ile 70.000 yılları arasında böyle bir kıtanın var olduğu, burada 64 milyon çok gelişmiş bir uygarlık düzeyine ulaşmış 10’a yakın halkın birlikte yaşadığı anlatılmaktadır. 14.000 yıl kadar önce Pasifik Okyanusuna “batarak” yok olduğu söylenen, yaklaşık 5.000×10.000 Km, yani ülkemizin 15 katına yakın büyüklükte bir kıtadan söz edilmektedir.
“M.Ö. 200.000 ile 70.000 yılları arasında Pasifik’te Mu adında Avustralya’dan kat kat büyük bir kıta var mıydı? Yüksek bir medeniyet oluştuktan sonra batmış mıydı? Atatürk bu kıtayla niçin ilgilenmişti?”
Tüm din kitaplarında geçen “Tufan” ve “Aden Cenneti”nin bu kıtada olduğu söylenmektedir. Ayrıca başka bir bölgede yine benzeri bir olayı yaşayan, ama Mu Kıtası olmayan “Atlantis” efsanesi de vardır. Her iki devlet aynı sonu paylaşmıştır. Kitap, insanlığın Mu Kıtasından tüm dünyaya yayıldığını, çok ileri bir uygarlığa sahip olan Mu halkının göçlerle diğer ülkelerindeki halkları etkilediklerini anlatmaktadır.
“Churchward; “İlk yüksek uygarlığın, ilk dilin, tanrının birliğine bağlanan ilk yüksek dinin bilim ve teknikleri, bu 70.000 yıl önce Mu Kıtasında Maya adı altında çıktığını, Asya’da Uygur, Hindistan’da Naga-Maya, Fırat nehri deltasında Akkad, Mezopotamya’da Sümer, Kızıl Denizin batısında Mayu ve Etiyopi, yani Habeşistan, Asya kıtasında Tamil adlarını almış olan Mu çocukları, bütün dünyaya yayılmış olduğunu ve benzer konularda çeşitli önermelerde bulunan bu kitap içinde yer alan bilgilere 50 yıllık araştırmalarım sonucu rastlamış bulunmaktayım” demektedir.”
6 bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde “Atatürk’ün Mu Kıtasına İlgisi” anlatılıyor. Atatürk’ün Türk Dili ve Türklerin kökeni hakkında çok fazla bilgiye sahip olduğu ve bu konuları sürekli araştırdığı bilinmektedir. Bu bölümde de Güneş Dil Teorisi, Mu Kıtası ve Mu dilinin Türk diliyle benzerliği konularında yaptığı çalışmaları okuyoruz. 2. Bölümde Mu medeniyetini araştırmak için Tahsin Mayatepek’in Meksika’ya Atatürk tarafından büyükelçi olarak gönderildiğini, buradan da ülkemize raporlar gönderdiğini okuyoruz. Mu kıtası hakkında en büyük araştırmaları yapan Churchward’dan alıntılarla Mu dilinin tüm dillerin anası olduğunu, Sümerlerden Çinlilere kadar Mu halkının çocukları olmaları gerektiğini öğreniyoruz.
“1932’de emekli General Tahsin Bey Atatürk’ü ziyaret ederek Maya dili ile Türkçe arasındaki benzerlikten bahsetmişti.” “Atatürk Türk tarihi ile ilgili çalışmalara hep öncelik vermişti. Özel kitaplığında bulunan 4289 kitabın 862’si tarihle ilgiliydi.” “Güneş Dil Teorisi Türkçenin dünya tarihindeki ilk dillerden biri olduğunu ortaya koyan dilbilim teorisidir. Teori, 1930’lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklendi ve bizzat geliştirildi.”
3. Bölümde Mu kıtasını, bunlardan günümüze kalan eser ve yazılı tabletleri, çözümlemelerini, Mayaların astronomi ile ilgileri; 4. Bölümde Mu medeniyetinin Mısır medeniyetinin kaynağı olduğu ve Mısır tanrı inanışları; 5. Bölümde ise Mısır dini inanışları ile Firavun, Musa dini, Hermescilik öğretilerini, Kuzey Amerika’daki Mu uzantısı medeniyetleri; 6. Bölümde Mu medeniyeti ile Türk medeniyetinin ilişkisi ele alınıyor. Türklerin ilk atasının Musa’nın 3 oğlundan biri olan Yafes olduğu, daha sonra bunun oğullarından birinin adının da Türk olduğu değişik kaynaklardan aktarılıyor.
“Türklerin soyca büyük kardeşleri olan Uygur, Akkad ve Sümer’lerin Pasifik denizinde ilk insanın ortaya çıktığı Mu kıtasından 70.000 yıl evvel çıkıp Mu’daki büyük medeniyet, dil ve dinlerini dünyaya yaydıklarına dair yepyeni ve önemli bilgiler vardır.” “Orta Asya’da yapılmakta olan çeşitli jeolojik araştırmalarda Baykal Gölünün güneyinde başkenti Khara Khoto olan büyük Uygur İmparatorluğu ülkesinin, suyun 15 m altında bulunan kum ve çakılların arasında kaldığı tespit edilmiştir.” “Araştırmalarım sonucu Kayıp Kıta Mu’nun Havai’nin kuzeyindeki bir noktadan başlayarak Fiji ve Easter Adalarının güneyine kadar uzandığını öğrendim. Öğrendim ki bu güzel memleket dünyanın geri kalanını kolonileştirmiş ve 12.000 sene önce meydana gelen doğal felaketler nedeniyle ateş ve su arasında kalarak batmıştı.”
İlginç bir kitap; insanı alıp tarihin derinliklerine, efsanelere, “acaba” sorusuna götürüyor. Bu kitabı okuyunca sanırım benim gibi bu kayıp Mu kıtası ile ilgili eserleri de gözden geçireceksinizdir. Ayrıca şunu da bir kez daha görüyoruz ki; her yönüyle gerçek bir lider olan Atatürk’ün dil ve tarih konularında da ne kadar ileride olduğu açıktır.
İyi okumalar dileği ile. (14.7.2016)