Yazarlar

DOĞAN ÖZDEMİR – Bir Seçimin Ardından

Paylaş:

Bir seçim daha sona erdi. Kimileri sevinirken kimileri de üzüldü. Bazıları da kâğıt mendil gibi atılacak olmalarına rağmen kullanılabilmenin derin hazzını yaşadılar.

Ülkenin geleceğinin bu seçimlere bağlı olduğu ve örneğin Yozgat Belediye Başkanlığını kazayla muhalif bir parti alırsa ülkemizin batabileceğini, geleceğinin çökeceğini iddia edenler, halkı, daha doğrusu kendi yandaşlarını sıkı olarak motive ettiler ve oylarından büyük kopmalar olmasını engellediler.

Bu da yetmeyecekti; muhalefetin karşısına devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla dikilmesi zaten on küsur yıldır olağandı. Hükümetin bakanlarının seçim meydanlarında görülmesine alışmıştık; ama devlet memuru olup senin benim vergilerimden maaş alan, herkese eşit koşullarda hizmet etmesi beklenen kamu yöneticilerinin üstü isimli şapkalarıyla “sıkı taraftar” olmaları da normal sayıldı.

Seçilecek olan Belediye Başkanları ve encümen üyelerinin meydanlarda koşuşturmaları da olağandı. Ama ülkenin dört köşesinde bir görevi de parti başkanı olan birinin mitingler yapması da artık normalleşmiş oldu. Bunlar neyse de; yapılan her konuşmasını tüm TV kanallarının yayınlarını keserek vermeleri ile muhalefete demedik laf bırakmayanların sözlerinin etkisi böyle artırılıyor, yandaşların bir arada toplanması sağlanıyordu.

Ama ne oldu? Bıçak kemiğe dayanınca, evinde tencere kaynatamayan, işsiz-aşsız insanların artık kaybedecek bir şeyleri kalmadığı gerçeği ağır basmaya başlayınca ne tehditlerin, ne verilip tutulmayan sözlerin hiçbir önemi kalmayıverdi. Vatandaşın hırsı sandığa yansıdı!

Devletin resmi kuruluşu olup maaşlarını vergilerimizden alan; Kurtuluş Savaşı sırası ve sonrasında ülkemizde yaşananların yalan-yanlış olarak dış ve iç kamuoyuna duyurulmasının önüne geçmek amaçlı kurulan Anadolu Ajansı’nın nasıl şekil ve kabuk değiştirmiş olduğunu artık herkes tiksinerek gördü! Başında oyalı şapkasıyla poz veren AA Müdüründen aslında seçim sonuçlarını normal akışı içinde vermesini beklemek olsa olsa safdillik olurdu ya; yine de normal şartlar altında umuttu işte!…

Yayının başından itibaren onu orada oturtanların oylarının yüksek olduğu yerleri vererek seçimin ilk saatlerde kazanıldığını ilan etmeye, halkı buna inandırmaya, sandık görevlilerinin “nasıl olsa yitirdik” diyerek görev yerlerini terk etmelerini sağlamayı amaçlayan yapılanlar yine aynen yinelendi! Çünkü bazı seçimleri böyle kazandırmaya alışıktılar! Atı alan Üsküdar’ı geçebiliyordu!…

Ama muhalefet bu kez işi sıkı tutmuştu. Aynı suda iki kere yıkanılmayacağını gösterip ıslak imzalı tutanaklara namusları gibi sahip çıkınca oyun bozuldu; tiyatro çöktü!… Bu belki bir ilkti ve geleceğe de işaret fişeğiydi.

Yasal olmayan, bırakın yasayı, etik olmayan bir şekilde yayın akışını kesiverdiler!… Hiçbir açıklama da yapmadılar! Bu ülkeyi yönetenler de “Neler oluyor? Neden yayın durdu?” demediler elbette! Ama bir “İmamoğlu” çıktı; çok terbiyeli, ama çok da kararlı bir şekilde hepsini uyardı. “Hakkımı yedirmem” demesinin boş laf olmadığını da kanıtladı.

Ve mızrak çuvala sığmadı; ne kadar zorlasalar da, açıklamaları kesseler de, “biz kazandık” deseler de kaybettiler! Ankara, İstanbul başta olmak üzere ülkenin turizm ve ekonomisinin bel kemiği olan iller tek tek muhalefete geçti.

Boşa gidecek tehditler, destek verilmeyeceği söylemleri, kaçırılan iş makineleri falan hepsi hikâye! Küçücük bir kenti nasıl tüm dünyanın bile hayranlık duyduğu Eskişehir haline getirdiyse bu muhalefet, bu illeri de benzeri şekilde yönetecektir; kimsenin şüphesi olmasın…

Hele “Ovacık İlçesinin komünist başkanı” şimdi Tunceli’nin  başkanı oldu ki tadına doyum olmaz!…

Bir kentin çalmadan, çırpmadan, yandaşlara para aktarmadan, halka hizmet ederek dürüstçe nasıl yönetilebileceğini en azından bu iki yönetici için söylemiş olayım. Diğerlerinin de bunu çok daha güzel yapacaklarından halkın bir şüphesi yok da, birilerinin hortumları kesilip sorulacak hesapları olması yüzünden uykuları kaçacaktır.

Sorunun beka falan değil, ekonominin batırılması, halkın bölünüp ötekileştirilmesi, işsizliğin, açlığın, yoksulluğun artması, eşit bölüşüm yerine yandaşların korunup kollanması olduğu açıktır. Bunun tedavisi de dürüst yönetimden geçer. Seçilenlerin çoğu zaten daha önceden bunu kanıtlamış kişilerdir. Bu nedenle görünen köy artık kılavuz istemeyecektir.

İktidar gücünü 81 ile ve ilçelerine eşit dağıtmasa da, onlar, ellerindeki olanakları halk için en iyi ve eşit olarak kullanabilecek değerli yöneticilerdir.

Ülkemize bahar gelmektedir. Daha nice güzel günler bizleri beklemektedir. Elbette bazılarının şiddetli “Bahar Alerjisi” geçirecekleri de tıbbi sonuçtur!

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu