Doğan Özdemir -Bu yazı kimin için?
(XXX) siyasi bir partidir, hukuki olarak kurulmuştur ve tüm yasal haklarını kullanabilir. Ancak bir yandan hukukun üstünlüğünden yararlanırken diğer yandan hukuka aykırı eylemleri yapamaz. Yaptığı zaman suç işlemiş olur. Örneğin: Hırsızlık, Devlet malını çalma-eşe dosta dağıtma, halkı bölüp yandaşlarına kolaylıklar sağlarken diğerlerini ötekileştirme, baskılama, yasaları uygulamama, siyasi kararlar alınmasına meylettirme, yolsuzluk yapma, halka karşı bölücü bir dil kullanma, hakaret-tehdit dili kullanma, terörist eylemlere göz yumma, teröristlerle iş ve eylem birliği yapma, terörü destekleme, sokaklarda yandaşları tarafından terör estirme-şiddet kullanma-çete oluşturma, mafya ile işbirliği yapma-onu yasallaştırma-koruma-destek çıkma, anayasada yazılı hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleme, ülkede can ve mal güvenliğini sarsacak eylemlerde bulunma-bulunulmasına göz yumma, cemaatlerle iş ve eylem birliği yapma-onları devletin içine sokma… Daha onlarca örnek sayılabilir; ilk akla gelenler bunlar olsun.
İşlenen her suçun yasada bir karşılığı ve tanımı olmak zorundadır. Bu duruma göre kişinin-grubun-partinin işlediği suça karşılık yasal cezası da verilir.
Milyonlarca kişinin desteklediği, oy ve gönül verdiği bir siyasi hareket, içlerindeki bir avuç sözü geçen kişinin yüzünden yasadışılığa sürüklenmemelidir. Böyle bir durumda ona destek verenler kandırılmış olur. O zaman ne yapmalıdır?
Özellikle siyaset; kuralları içinde ve mutlaka TBMM’de yapılmalıdır. Zaten Anayasamızda da yazmakta olan bu konularda, siyasetin temelini çürüten “din-etnik köken-bölücülük-terörizm” asla malzeme olarak kullanılmamalı, buna izin verilmemelidir. Bunu kullanan kişiler derhal yasal olarak cezalandırılmalıdır.
Bu konuda parti kapatmak da yıllardır yapılan uygulamalarda görüldüğü gibi yararsızdır. Suç kişiseldir ve yapana ceza verilmelidir. İşte tam bu noktada hukukun işletilebilmesi için gereken uygun ortamın sağlanmış olması, Hukukun Üstünlüğü, bağımsız ve tarafsızlığının Anayasal güvencedeki yerine oturtulması zorunludur. Aksi halde güçlü olan grup, diğerlerinin her söylediğinden, her davranışından yapay suçlar üretebilecek ve siyasi rakiplerini baskı altına alacak, hatta yok edebilecektir.
Bunun için yönetimin demokrasiye, insan haklarına, çoğulculuğa dayalı olması; yapılacak eylemlerin ise TBMM’nin gerçek işlevini içselleştirmiş, hiçbir mevki ve makamdan izin almadan hukukun üstünlüğünü her koşulda savunabilen, sadece vicdanından, onu seçenlere karşı sorumluluğundan ve ettiği yeminden alan seçilmiş vekiller eliyle yapılması birincil koşuldur.
Bu gün yaşadığımız gerçek ise Çoğulcu Parlamenter Sistemin değiştirilerek yetkilerin aynı zamanda partili tek kişide toplandığı yapay bir sistemdir. Bu nedenle hiçbir konuda tarafsız olması düşünülemeyen bir Partili Devlet Yönetimi yaşanmaktadır. Tarafsız olamaz; çünkü hem CB, hem de Parti Başkanı olan kişiden haklı olarak bu beklenemez. Tek kişiye verilen denetlenemez yetkiler gün olur salt kendi yandaşlarının değil, tüm halkın ve sonuçta ülkenin de başını derde sokabilir.
Çözüm açıktır. Önce gerçek demokrasiye ve çoğulcu Parlamenter Sisteme yeniden dönülmeli, Kuvvetler Ayrılığı ilkesi kesinlikle uygulanmalı, siyasi partilerin ve onların destekçileri örgüt veya cemaatlerin devletten ilişkileri derhal kesilmelidir. Sadakat ve biat yönetimi yerini liyakate bırakmalıdır.
Bunu yapabilmenin tek yasal yolu ise; “Ama, ancak, fakat” demeden bu sisteme karşı olanların -kendi siyasi inançları saklı kalmak kaydıyla- aynı cephede toplanmaları, öncelikle yeniden eski normale; Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devletine ve Parlamenter Sisteme dönülmesi için hiçbir mazeret üretmeden, yöneticilerin oyununa gelmeden hukuki mücadele vermeleridir.
Yukarıda gördüğünüz gibi yazıda bir parti adı verilmemiştir. Bu (XXX) yerine istediğiniz bir partinin adını yazarak yazıyı yorumlayabilirsiniz. Bunu da size bıraktım; bir parça düşünmemizi sağlar! Hatta benim önerim, buraya en az 3 parti ismini tek tek yazıp yorumlamanızdır. Bakın ne kadar benzerlikler bulacaksınız!
Muhalefetin olmadığı hiçbir rejim demokrasi olamaz! Hukuk; eninde sonunda bir gün herkese gerekecektir. O zaman tarafsız, bağımsız, icazet almayan, kararlarını yasalara ve vicdanına göre veren yargıçların kıymeti daha çok anlaşılacaktır.
Tarih en güzel öğretmendir! Zulüm insan eliyle yapılır; ama yine o zulmü yaşayan insanların eliyle de yıkılır!