Yazarlar

Doğan özdemir -Corona Günlükleri-36

Paylaş:

Corona Günlükleri-36

İktidardan kurtulma yolları

Yaşantımızda her zaman istediğimiz şeyler olmaz; bazen istemediğimiz ortamlarda yaşamak zorunda da kalabiliriz. O zaman yapılacak iş, ya ortamı kabullenmek ve ne derlerse yapmak; ya da onunla gücü ölçüsünde mücadele etmekten geçer.

Toplumlar da buna benzer. Gazi Mustafa Kemal Atatürk örneğinde olduğu gibi ülkeyi yönetirken halkı için çok büyük işler yapmış, onların bağımsız, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinde eşit vatandaşlar olarak yaşamaları için çalışanlar da olacaktır. Böylece geçmişin ezikliği, yokluğu, yoksulluğu, cahilliğinden kurtulan halk da artık daha üst düzeyde bir yaşantıya alışmış olacaktır. Ya da ülkeyi yönetenler tüm bu kazanılmış hakları kendi ellerinde toplayarak halka eşit olarak dağıtmamış, kendi yandaş grubunu zengin ederken diğerlerini ötekileştirerek fakirleştirmiş, ayrımcılığı her aşamada, her alanda uygulanan bir iktidar sopası haline getirenler de olacaktır. Ülke, çağdaş uygarlıktan geriye doğru giden bir sisteme sokulmaya çalışılırken Cumhuriyet değerleri yağmalanarak yok edilmiştir. Böylece halkın hem ekonomik, hem de tarihi olarak geçmişle bağları kopartılmaya çalışılmıştır. Geçmiş; ülkeyi Sevr’e mahkûm eden Halife-Padişahların zamanına dönmek olarak alınmış, din tam anlamıyla dejenere edilerek cemaatlerin elinde kişilere hizmet eder hale getirilmiştir.

Bu örnekler çoğaltılabilir. İşte bu durumda halk istemediği bu durumdan kendine yasal bir çıkış yolu aramaktadır. Günümüzde seçim sisteminde kasten düzeltilmeyen %10 gibi çok büyük bir barajın olması ve artık sistemin parlamenter demokratik sistem olmayıp ne olduğuna karar verilememiş bir “Tek Adam Sitemi”ne dönüştürülmesinden dolayı seçim yoluyla sistem değişimi çok zor hale gelmiştir. Çünkü bir partinin iktidar olabilmesi için tüm oyların %50+1’ini alması gerekmektedir. Çözüm ise “İttifak”lardadır. Bu oy oranını alabilmek için birden fazla parti ittifak yapmak zorunda kalacaktır. İşin garibi, yine bu iktidar kendi sistemi gelene kadar koalisyonları kötüleyip seçimi kazanan partiye koalisyon kurdurmamış olduğunu bir kalemde unutuvermiş ve şimdi ise kendini seçtirebilmek için koalisyonları özendirmeye çalışmaktadır!

Ülkemizde Tek Adam sistemi tutmamıştır; tutmayacağı ta başından beri belli iken, kendilerini bu ülkenin “milliyetçileri” olarak sunan bir parti başkanı dün karşı çıktığı bu fikre aniden destek vererek rejimin değişmesini sağlamıştır. Bunun ayrı bir yazı konusu olacak kadar ayrıntıları vardır; ama şimdilik bu kadarla yetinelim… İşte bu nedenle şimdi AKP ve MHP dışındaki tüm partiler bu sistemden şikâyetçidirler. Mutlaka eski, sisteme dönülmesini istemektedirler. Yapılan araştırmalarda AKP ve MHP’nin içinde çok sayıda seçmenin de karşı çıktığı bilinmektedir.

Çözüm yolu nedir? Ülkemizde iktidar eliyle iki cephe oluşturulmuştur. Cumhur ve Millet cepheleri. Cumhur Cephesi AKP ve MHP’den oluşmaktadır. Millet Cephesi ise CHP-İP-SP-HDP ile yeni kurulan iki partiyle diğer partilerden oluşmaktadır.

Siyaseten bu duruma gelen ülkemizde taraf olmamak gibi bir lüks yoktur! Seçtiğiniz tarafı desteklemek zorundasınız! İktidar tarafında bu birliktelik korku uyandırmakta, bu nedenle bu birliği dağıtabilmek için her şeyi denemektedir. Örneklerini yakın zamanda gördüğümüz gibi İYİ Partiyi tekrar MHP’ye dönmeye çağırabilecek kadar şaşkındırlar. Bunu başaramayacaklarını anladıklarında hedef öncelikle kendilerinden yeni ayrılmakta olan diğer iki parti olacaktır. Hatta son anda bu halkaya Muammer İnce’nin çıkışı da eklenebilir.

Soru şudur: Bu tek adam sisteminden kurtulup tekrar demokratik parlamenter sisteme dönmek istiyor muyuz? Buna “Evet” yanıtı veren herkesin “ama”sız, “ancak”sız Millet ittifakı tarafında olması gerekmektedir. Böylece yapılan “Güç Birliği” ile tek bir oy bile heba edilmeden %50+1’e ulaşılacak, bu da Cumhur İttifakının sonu olacaktır!

Burada dikkat edilecek çok ciddi bir durum vardır: Millet İttifakı, adı üzerinde bir “ittifak”tır. Burada olan partilerin kendi siyasi programları olup birbirleriyle çelişen, karşı olacakları görüşleri de olacaktır. Bu çok doğaldır. Ama hepsinin tek ortak hedefi; tıkanan bu sistemi siyaseten bitirip eski sistemi yeniden kurmaktır! Bu ortak amaca ulaşana kadar işbirliği yapılmasının partilerin gelecek planları üzerinde frenleyici bir etkisi olmamalıdır. Sistem Demokratik Parlamenter Sisteme dönüp Partiler Yasası ve Seçim Barajı ile ilgili düzenlemeler birlikte yapıldıktan sonra artık her parti kendi siyasi düşünceleriyle halkın karşısına çıkıp oy ister, iktidar olmaya uğraşır. Siyasi deneyim göstermektedir ki bu durum gerçekleştiğinde ülkemiz bir süre koalisyonlarla yönetilecektir. Koalisyonlar doğru uygulandığında tek parti yönetiminden daha yararlı sonuçlar verir. Bu nedenle halkın geleceğini ipotek altına alan partiler tarihin çöplüğüne atılırken, halka yeni umutlar verebilen partiler de demokratik ortamda yarışlarını sürdürür.

Bu durum çok iyi düşünülmeli, anlaşılmalı ve benimsenmelidir. İktidarın yıllardır yaptığı gibi kim olursa olsun kendine oy verenler kahraman; diğer partilere oy verenler hain olmaz! Yeter ki hile karışmayan, herkesin eşit koşullarda yarışabileceği, gerçek yargı güvencesinde yapılacak seçimler olsun! Hedef Demokratik Parlamenter Sistem; laik, sosyal bir Hukuk Devletine yeniden dönmek ise çözüm buradadır…

Ülkeyi geriye doğru dönüştürmek isteyenler için kafa yormak, düşünmek, eleştirmek gibi “gereksiz lüksler” yoktur; görevleri “koşulsuz biat ve itaattir!” Allah’a kul olmak yerine yarattıkları liderlerine kul olmayı yeğleyenlerin ülkeyi nerelere götürdüğü ortadadır.

Düşünmeden sorunlar çözülemez.“Taraf olmayan bertaraf olur” sözüne göre sizler ne tarafta olacaksınız?

Paylaş:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu