Doğan Özdemir – Corona Günlükleri-50
Corona Günlükleri-50
10 Kasım ve alınacak dersler
Bugün 10 Kasım; ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün “naçiz vücudunun toprağa”, düşüncelerinin “ölümsüzlüğe” ulaştığı gündür. Saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Fizik kanunlarını bile altüst edip yoktan var ettiği ve kendi yurdunun gençlerine emanet ettiği vatanımıza, ilke ve devrimlerine sonsuza kadar bağlıyız.
Her çıkışın bir inişi olacağını bile anlayamayanların yükseldikçe küçüldüklerini fark etmeleri de beklenemezdi. Her şeyi kendilerinin yarattığını sanacak kadar gözlerini hırs bürümüş, en kötüsü de hırsları akıllarının önüne geçmiş kişilerin, kendilerine “yok edilecek ilk hedef” listesine koydukları Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, resimlerini, isimlerini ortadan kaldırınca biteceğini sanmaları; her defasında budanmış ağaçlar gibi daha gür ve erişilmez zirvelere yükseldiğini görünce de şaşkınlık ve taşkınlık yaşamaları normaldir.
O’nun bayramlarını kutlamamak için tam da tören günü hasta oluverenleri unutmadık, unutmayız da! İşin ilginci; güçlü olduklarını sandıkları zamanda var güçleriyle O’na saldırmaya kalkanların bu gün aniden, hani Türk filmlerinde kafasına vurulunca aklı başına gelenler gibi, Atatürk’ü sık sık anmaları, hatta ona rahmet dilemeleri, yolunda yürüdüklerini söylemeleri hiç, ama hiç inandırıcı olamıyor! Çok uydurma kaçıyor, ağızlarınıza hiç yakışmıyor; ama çaresizliğin sizleri nerelere sürüklediğini görünce kendinize yeni sığınacak limanlar aramanız boşuna… Biz sizin gençliğinizi de çok iyi bilenlerdeniz!
Ulu önderimiz; “Bu vatan toprakları üzerinde yaşayan herkesi Türk vatandaşı kabul ederek” kul değil eşit vatandaş yaparak en büyük devrimini yapmıştır. Onların kendi kendilerini yönetebilmeleri için Demokratik Parlamenter Sistemi getirerek savaşta bile kapanmasına izin vermediği, her türlü kararı vatandaşın huzurunda ve açık olarak almayı sağlamak için TBMM’ni kurmuştur. Amaç; tek adam yönetimini kökünden yıkmak, tüm kararların kendi seçtikleri temsilcileri aracılığı ile ve yine her vatandaşa açık TBMM’nde tartışılarak alınmasını sağlamaktı. Eğer bu gün rejim yönünden içinden çıkılamaz sıkıntılar çekiyorsak nedeni, bu sistemin yıkılarak yerine yeni, tek adamlığın başka bir türünü koymaktan kaynaklanmaktadır.
TC siyasi tarihinde yaşamadığımız garip olayları yıllardır yaşamaya alıştık! Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz. Çünkü çoğulculuğu çoğunlukçuluk; yani parmak sayısının çokluğu, demokrasiyi atı alıp Üsküdar’ı geçene kadar istediği durakta inebileceği tramvay gibi görenlerin kendilerine özgü, dünyada eşi bulunmayan bir sistem kurarak uygulamalarından elbette böyle garip sonuçlar çıkacaktı; çıkıyor da… Sonuncusu ise tam bir rezalet! Ülkeyi aile şirketi gibi dense yanlış da sayılmayacak şekilde yönetenler, her konuda tek yetkili olunca bize de ailelerin iç işlerine karışmamak düşüyor! Ne de olsa aile içinde olan kavga dövüş kendi içlerinde barışarak sona erer her halde…
TC Devletinin bir bakanı sosyal medya üzerinden istifa etmiştir! Bunun hukuki, resmi, siyasi ve ahlaki bir tarafı savunulamaz! Bu ülkede halen “yok hükmünde” sayılsa da bir TBMM vardır. Bakanlar atanma ve azledilme yetkileri bir kişinin elinde bile olsa istifalarını ilgisi olmayan yerlerde değil, TBMM’nde resmen verirler!
Üstelik istifanın üzerinden bir günden fazla zaman geçtiği halde; halen direnebilen birkaç kanal, gazete ve cesur kişilerin dışında koskoca Türk basınında-TV’lerinde-Programlarında-Açık-saçık oturumlarına katılanlarında “Çıt” çıkmaması ayrıca basın özgürlüğü, konuşma, yazma, düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüğü konusunda ülkemizin geldiği durumu çok net olarak göstermiştir! Şimdi kimse çıkıp ta bizde basın özgürlüğü var falan diyerek beni daha fazla günaha sokmasın!
Şu iki sayfacık yazı bile bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar büyük bir devlet adamı, ne kadar uzak ve engin görüşlü, geleceği görebilen bir siyaset adamı olduğunu kanıtlamaya yetip de artıyor. Bizler; O’nun izinden yürüyenler, O’nun ilke ve devrimlerine yarına kadar değil, ölene kadar sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Onun “Ey Türk Gençliği” söylemini satır satır bir kez daha okuyacağız. Bu ülkeyi kolay kurmadı O ve arkadaşları… O zamanlar da ülke yandaş ve hain kaynıyordu; ama onlar her şeye rağmen kazandılar. Çünkü düne kadar padişahın ekmeğini yediğini, bu ülkeyi onun mülkü sananların silkelenip ayaklandıkları; onlara tek çıkış yolunu gösteren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü önder kabullendikleri gün ülke gerçek bağımsızlığına, onlar da kulluktan vatandaşlığa geçtiler.
Tarih her zaman halkına zulmedenlere yer vermiştir. Sanki gelecek nesillere; “Bakın, bir zamanlar kendi sapkın emelleri yüzünden kendi halkına zulüm, acı, ölüm getiren bu kişi, kendini yenilmez sandığı, en güçlü olduğu zamanlarda nasıl yenildi, tarih sahnesinden silindi. Bunu görün, örnek alın, kendi gününüzde bu tür kişilere fırsat vermeyin. Yoksa siz de aynı acıları yaşarsınız” diyor!
Işıklar içinde uyu; devrimlerinin bekçileriyiz Ata’m.