Doğan Özdemir – Corona Günlükleri-59
Corona Günlükleri-59
2020 yılı biterken
2020 yılı yüz yılda bir yaşanabilecek olağanüstü olaylardan biri olan Covit-19 pandemisini bizlere yaşattı. Günümüzün gençleri için yıllar sonra torunlarına anlatabilecekleri kötü de olsa önemli ve özel bir anı olarak kalacak.
Bu yıl sadece pandemiyle değil, o kadar çok yanlış ve sıkıntılarla geçti ki gerçekten bizleri canımızdan bezdirdi… Sözleşmişçesine ve bize ders verircesine doğa olayları kafamıza kafamıza vurdu. Depremler bunlardan sadece biriydi; ama milyonlarca yılın gerçeğini halen görmezden gelen, bu doğal olaya karşı önlem almayan yöneticiler yüzünden yüzlerce can yitirdik. “Mal canın yongasıdır” sözü gereği zamanında alınmayan önlemlerin sonradan ekonomik faturası da elbette çok daha ağır olacaktı.
Kuraklık tüm dünyada olduğu gibi bizde de sorun oldu. Ama kimse bir doğa olayına karşı “Yağmur duası” ile çözüm aramadı; gerçekçi önlemler aldı. Yıllardır çevrecilerin dillerinde tüy bitti; “doğaya karşı sorumsuz davranmayın, onunla baş edemezsiniz, akılcı davranın” diye… Biz ne yaptık? Ozon tabakasının delinmesi ve yok edilmesine karşı sorumlu davranıp doğaya salınan insan yapısı gazların engellenmesine karşı çıktık, “Bize bi şi olmaz aaaabiii” şımarıklığına sığındık. “HES yapmayın” diyenleri bir dövmediğimiz kaldı; şimdi yaylaları, ormanları besleyen o derecikler üç kuruşluk elektrik için; o da bir yandaşı zengin etmek için yapıldıkça kuraklık karşısında ancak gücümüz duaya yetiyor. Ormanları acımasızca kesenlerin şimdi acaba hiç vicdanları sızlıyor mudur?
İş kazaları ve trafik kazaları akıl almaz sayıda; sanki ülkemizde bir savaş var, olsa ancak bu kadar kayıp verilebilir. Önlem mi? Değişen bir şey olmadığına göre demek ki önlem de yok!
İşsizlik, enflasyon, açlık, yoksulluk gibi ekonomik verilere gelince bu yıl onlarda da rekor kırıldı. Yönetenlerin beceriksizliği mi demeli, hakkını arayamayan ve sorgulayamayan kişilerin duyarsızlığı mı denmeli, meydan boş kaldı. Rakamlarla oymayıp torbadan tavşan çıkaranları izlemeyi sürdürüyoruz. Buna rağmen o kadar batık duruma gelindi ki, eşe-dosta milyarlar dağıtmak o kadar güncelleşti ki, ortada ne görevini yapacak bir kurum, ne de yanlışa yanlış diyebilecek bir kişi kaldı! Kefen paralarımıza kadar tüm birikimlerimiz acımasızca bitirildi.
“Hak-Hukuk-Adalet” bölümüne isterseniz hiç geçmeyelim! Ortada güvenilecek, dayanılacak ne adalet kaldı, ne de hukuk… Bu kavramlar artık sanki siyasi partilerin birer yan kuruluşu haline getirildi. Muhalif olmak insanlara eze eze öğretildi bu süreçte; “ya benimsin, ya kara toprağın” dercesine kendi yandaşı olmayanlar yok sayıldı, aşsız, işsiz, korumasız, güvencesiz bırakıldı, hapislere tıkıldı.
Eğitim ve sağlıkta yaşadıklarımıza insanın yüreği dayanmıyor. Göz göre göre bir nesli eğitimsiz bırakıyoruz! Hele pandemiye karşı kelimenin tam anlamıyla “canlarını siper eden” sağlıkçılarımızı “taammüden” öldürüyoruz! Üç kuruşluk bir maskeyi bile siyasete alet ederek dağıtamayanların şimdi aşı konusunda dün dediğini bu gün yalanlaması içimizi yakıyor; ama gerçek bu!
Bu 2020 yılı gerçekten unutulmayacak kadar sıkıntılı geçti. Daha yazacak o kadar çok şey var ki, yerimiz yetmez… Yaptı yapacağını, şimdi de bir şey olmamış gibi çekip gidiyor işte…
Umarım 2021 yılı bu yıla benzemez. İnsanlarımız bundan ders alır, aynı hatalarını yinelemezler. Çünkü aynı koşullarda, aynı ortamlarda yapılan işlerden farklı sonuç beklemek akıllı insan işi değildir. Yaptığı hataları düşünmek, anlamak ve sorgulamak şarttır. Bizim başımıza bela olan 2020 yılı hiç değilse bu yönüyle kalanlara gelecek için bir ders olsun.
2021’in hak, hukuk ve adaletin hâkim olduğu, insan onurunun her şeyden üstün tutulduğu, eşit vatandaşlığın, özgürlüğün yaşanacağı; bizi bu duruma düşürenlerden mutlaka hukuk çerçevesinde hesap sorulacağı bir yıl olmasını dilerim.
2021 yılında her şey gönlünüzce olsun!