Yazarlar

Doğan Özdemir -Deprem ve biz

Paylaş:

Tam yirmi yıl önce (17 Ağustos 1999) bir ağustos gecesini can pazarına çeviren önlenemez bir doğa olayıyla tüm ülke ve dünya insanlığı can evinden vurulmuştu. Bebesinden dedesine salt insanlarımız değil, görülen-görülmeyen çok çeşitli canlılar da kurbanı olmuşlardı bu yıkıcı olayın; buna “Deprem” diyorduk! O acı gündeki tüm kayıplarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, acılarını paylaşıyorum.

Bir zamanlar doğa olaylarını Tanrıların gazabına bağlayanlar, üzerinden yüzlerce yıl geçtiği halde bilimin aydınlığını kabul edemediklerinden halen aynı kafada kalmakta inat etmekteler… Bunun yarattığı acı sonuçları da izlerken insanlığımızdan utanıyoruz.

Depremleri yapan kuvvet, üzerinde yaşadığımız toprağın altında bulunan katmanların hareketinden oluşuyor; dünya öküzün boynuzları üzerinde durduğundan ve öküzün canı isteyince kafasını sallamasından değil! Yerin merkezinde kaynayan ve bilinen tüm madenlerin eriyebildiği sıcaklıkta sıvı bir maden denizi var. Bunun üzerinde de henüz erime sıcaklığına ulaşmayan bir kaya tabakası var ve yüzmekte. İşte yüzen bu kaya tabakalarının hareketleri sonucu kıyıları birbirine deyince oluşan sürtünme kuvveti depremi oluşturuyor. Bazılarının bile anlayabileceği sadelikte olayın özü bu!

Doğa olayları bilinen, ancak engellenemeyen olaylardır. Kutsal güçlerin insanoğluna eziyet için yaptığı bir cezalandırma olamaz. Bu bilinen, ancak engellenemeyen güçleri eğer yeterince tanırsak, engelleyemesek bile onlardan gelecek tehlikeyi bilir, ona göre önlemler alabiliriz. İşte bu, bilim ve teknoloji ile olasıdır.

Günümüz bilim düzeyi sayesinde depremlerin nasıl ve nerelerde olacağı, tahmini şiddeti öngörülebilmektedir. Tüm bu veriler ışığında akılcı davranarak can ve mal kaybını en aza indirecek önlemler önceden planlanabilir. Bu, devletin en öncelikli görevlerinin başında gelir; elbette çağdaş kafalı devletlerde diyerek araya not düşmek gerekiyor sanki!

Dünyada en çok deprem olan ülkelerden biri olan Japonya’da, bizde olsa felaketlere neden olacak derecede yüksek depremler olduğu halde neredeyse hiç can ve mal kaybı olmamaktadır! Bunun tek açıklaması, tehlikeyi bilen, ona karşı gerekli önlemleri alan Japonların işlerine ve insanlarına olan sevgisi, sorumluluğu ve kendilerini görevli saymalarıdır.

ABD’nin en büyük kentlerinden birinin boydan boya dünyanın en tehlikeli fay hatlarından birinin tam üzerinde olması, alınan ve sürekli geliştirilen önlemlerle tehlikeyi en aza indirmektedir.

Peki ya bizde? Yıllardan beri bilinen en eski ve en önemli fay hatları şehirleşmede yok sayılmaktadır! Bunun adı olsa olsa ihanettir! Yıllardır yaşadığımız can ve mal kayıpları yönetenlere hiç ders olmamış, sıradan bir olaymış gibi beklenen bu felaket “Allah’ın takdiri” haline sokulmaya çalışılmaktadır!

Allah, yarattıklarına kitabında boşuna mı “Oku!” demektedir? Boşuna mı “aklını kullanmayanların üzerine pislik döküleceğini” hatırlatmaktadır? Bilime sırtını dönenlerden nasıl gerçek dindar olabilir? Utanmadan, insan olduğu tartışılır “insansı”lar, “7,4 yetmedi mi?” diyebilmişlerdir. Hatta bazıları daha da ileri giderek o kentte yaşayanların “Fuhuş yaptıklarından öldüler” demelerini hangi vicdan kaldırabilirdi? Ama bunlar söylenebildi işte!..

Hadi bu her zamanki gibi “dini çıkarları için kullanma” alışkanlığını bir yana bırakalım; asıl amacın her şeyden “Allah verdikçe veriyor!” mantığıyla “olayı maddi çıkarlarına çevirme” alışkanlığını nasıl görmezden geleceğiz? Yandaş yüklenicilerini yaratanlar, elbette onların daha çok kâr etme hırslarını tatmin için her türlü malzemeden, teknolojiden, kumdan, demirden çalacaklarını görmezden geleceklerdir. Böylece karton maket gibi üfleyince yıkılıveren bu apartmanlar göçünce can vereceklerin görünen ve beklenen “cinayetine” de ortak olacaklardır.

İnsanı sadece kendine bağlı, her dediğini yapacak, sorgulamayacak, itiraz etmeyecek, ona biat ve itaat edecek birer kul görenlerden elbette yaşadığımız bu acılar için bilimsel ve mantıklı araştırmalar yapmaların beklemek fazla hayalcilik olacaktır.

Yoksa; bu deprem nedeniyle toplanan paraların deprem için değil, en başta duble yollar için harcandığı saptandığında halkın isyan etmesi, sorumluların da hemen istifa etmesi gerekirdi!…

Veya yüz yılın en büyük depreminin beklendiği, ülkenin nüfus ve ekonomi yönünden en büyük kenti olan İstanbul’da bırakın gerçek ve bilimsel bir planlamayla depreme karşı önlem almayı; yapılan işin yandaş yüklenicileri zengin etmek için çok katlı çirkin bloklar dikmek olduğunu görünce kıyamet kopmalıydı!

Hele o beklenen deprem için halkın kaçıp toplanabilmesi için resmi olarak ayrılmış yüzlerce alanın buharlaştığını; yok edildiğini, yerlerine AVM’ler ve dikine bloklar yapıldığını gören İstanbulluların isyan etmeleri, Cumhuriyet Savcılarının bu ihanetin hesabını sorması beklenirdi.

Ama hiç biri olmadı! Yıllardan beri deprem kuşağında olan ülkemizde, başka ülkelerde neredeyse sıfır hasarla geçen depremler bizde büyük mal ve can kaybıyla sonuçlandığını görüp işi Allaha havale ederek günü kurtarıyoruz!

İş o kadar önemsizleştirildi ki, fay hattında olduğu kesin bölgelerimize bile Nükleer Santral yapılması için zorluyoruz!

Hani; Allah göstermesin desek de bu doğal olaylar milyonlarca yıldır olagelmekte olduğundan yine görüleceği kesindir. Bu durumda “herkes hak ettiği yönetimle yönetilir” mi demeliyiz, bilemiyorum!

Paylaş:

Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.

  • Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
  • Kan dolaşımını hızlandırır,
  • Kronik yorgunluğu azaltır,
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir,
  • Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
  • Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
  • Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
  • Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
  • Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.

Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN  Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER

  • SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
  • 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
  • SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
  • Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
  • Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram  tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
  • DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
  • 05523307100-05325466184
  • www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
  • www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
  • www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu