ANKARA (AA) – Tektonik, volkanik ve çöküntü olarak üçe ayrılan depremler, yer kabuğunda fay adı verilen kırıklarda meydana gelen hareketler sebebiyle oluşuyor.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezine (USGS) göre, dünyada her yıl yaklaşık 500 bin deprem meydana geliyor. Sismologlar, dünyadaki sarsıntıların sadece yüzde 20’sinin insanlar tarafından hissedildiğini ve her yıl yaklaşık 100 depremin hasara yol açtığını belirtiyor.
NASA’ya göre ise büyük depremler dünyanın eksenini kaydırabilir ve böylece bir günün uzunluğu değişebilir.
Bilim insanları, 2004’te meydana gelen 9,1 büyüklüğündeki Sumatra depreminin, günün uzunluğunu 6,8 mikrosaniye kısalttığını düşünüyor.
Dünyada son yüzyılda yaşanan yıkıcı depremlerde yüz binlerce kişi hayatını kaybetti ve milyonlarca kişi evsiz kaldı.
USGS’de yer alan bilgilere göre, dünya tarihinin en şiddetli 10 depremi, Güney Amerika ve Asya-Pasifik ülkelerinde yaşandı.
Dünyanın en şiddetli depremi 9,5 büyüklüğünde
Dünya tarihindeki en şiddetli deprem, Şili’de 22 Mayıs 1960’ta meydana geldi.
Yaklaşık 1000 kilometrelik alanda hissedilen 9,5 büyüklüğündeki deprem sonucunda 1655 kişi hayatını kaybetti, 3 bin kişi yaralandı, 2 milyon kişi evsiz kaldı.
Ülkede 550 milyon dolarlık hasara neden olan deprem sonucu oluşan tsunami, 10 bin kilometrelik alana yayılarak Hawaii, Japonya ve Filipinler’e kadar ulaştı. Dev dalgalar sonucu Hawaii’de 61, Japonya’da 138, Filipinler’de 32 kişi yaşamını yitirdi.
En şiddetli ikinci sarsıntı olarak kayıtlara geçen Alaska depremi, 28 Mart 1964’te meydana geldi.
Üç dakika süren 9,2 büyüklüğündeki deprem, tsunamiyi tetikledi. Sarsıntı ve ardından oluşan dev dalgalar, 128 kişinin hayatını kaybetmesine neden olurken, yaklaşık 310 milyon dolarlık hasar oluşturdu.
Endonezya’daki deprem 14 ülkeyi etkiledi
Bugüne kadar en uzun süren deprem Sumatra’da 26 Aralık 2004’te meydana geldi. 9,1 büyüklüğündeki deprem, yaklaşık 10 dakika sürdü.
Sarsıntı sonucunda oluşan metrelerce yükseklikteki dev dalgalar, Endonezya’nın yanı sıra Asya’nın kuzeyi ve Afrika’nın doğusunda 14 ülkeyi etkiledi.
En çok ölüme yol açan doğal afetlerden biri olarak kabul edilen depremde yaklaşık 230 bin kişi hayatını kaybetti. Deprem ve tsunami nedeniyle 1 milyon 700 bin kişi evsiz kaldı.
Japonya’nın Tohoku bölgesinde 11 Mart 2011’de yaşanan deprem, ülkede bugüne kadarki en şiddetli deprem olarak kayıtlara geçti. 9 büyüklüğündeki deprem, okyanus tabanında 1 kilometrelik kırık oluşturdu, bunun sonucunda ülkenin kuzeydoğu kıyılarında tsunami yaşandı.
Deprem ve sonrasında yaşanan tsunaminin neden olduğu 19 bin can kaybının yanı sıra Fukuşima nükleer santralinde sızıntı meydana geldi.
Rusya’da 1952’de 9 büyüklüğünde deprem
Rusya’nın kuzeydoğusundaki Kamçatka’da 4 Kasım 1952’de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem, Hawaii kıyılarında yüksek dalgaların oluşmasına yol açtı.
Şili’de 27 Şubat 2010’da meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremde 500’den fazla kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı.
Şili’nin yanı sıra Peru, Ekvador, Kolombiya, Kosta Rika ve Panama gibi Latin Amerika ülkeleri, deprem sonrası oluşan tsunamiden etkilendi.
30 milyar dolarlık hasara yol açan depremde 1,8 milyon kişi mağdur olurken, 500 binden fazla ev, tadilat edilemeyecek şekilde hasar gördü.
Ekvador ve Kolombiya kıyıları yakınlarında 31 Ocak 1906’da meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremde, yaklaşık 1000 kişi yaşamını yitirdi. Depremin ardından oluşan tsunami, okyanusu geçerek Japonya’ya kadar ulaştı.
Alaska’nın Rat Adaları açıklarında 4 Şubat 1965’te görülen 8,7 büyüklüğündeki deprem, dalga boylarının 10 metreyi bulduğu tsunamiye neden oldu.
Endonezya 3 ay arayla iki yıkıcı deprem yaşadı
Endonezya’nın kuzeybatısında bulunan Sumatra Adası’nda Aralık 2004’te gerçekleşen 9,1 büyüklüğündeki yıkıcı depremin yaraları sarılırken, yaklaşık 3 ay sonra 28 Mart 2005’te yerin 30 kilometre altında 8,6 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi.
Afette 1400’den fazla kişi hayatını kaybederken, depremin tetiklediği tsunami nedeniyle yüzlerce kişi yaralandı.
Tibet’te 15 Ağustos 1950’de yaşanan 8,6 büyüklüğündeki depremde en az 1500 kişi öldü. Çin ve Hindistan’da birçok şehri de etkileyen deprem, heyelanlara yol açtı. Bunun sonucunda yüzlerce yapı zarar gördü.
Dünyadaki depremlerin yüzde 90’ı “Pasifik Ateş Çemberi”nde meydana geliyor
“Ateş Çemberi” olarak adlandırılan Pasifik Deprem Kuşağı, dünyadaki tüm depremlerin yüzde 90’ına, büyük sarsıntıların ise yaklaşık yüzde 80’ine kaynaklık ediyor.
Büyük Okyanus havzasını çevreleyen deprem kuşağı, “Pasifik Ateş Çemberi” olarak biliniyor.
Yaklaşık 40 bin kilometre uzunluğundaki kuşak, Şili’den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları ve Alaska’nın güneyinden Aleut Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda’ya kadar uzanıyor.
“Alp-Himalaya Deprem Kuşağı” adıyla bilinen ikinci büyük deprem kuşağı, Endonezya’dan başlayarak Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlas Okyanusu’na kadar ilerliyor.
Türkiye’nin büyük bir bölümü de bu deprem kuşağında yer alıyor.
Kuzey Amerika
Kuzey Amerika’da birkaç büyük deprem bölgesi bulunuyor.
Alaska’nın orta sahilinde, kuzeyden Anchorage ve Fairbanks’e uzanan bölgenin yanı sıra Pasifik levhası ile Kuzey Amerika levhasının birbirine sürttüğü, Britanya Kolumbiyası’ndan Baja Meksika’ya kıyı şeridi boyunca uzanan bölgede deprem faaliyetleri görülüyor.
Meksika’daki aktif deprem bölgesi, Puerto Vallarta kenti yakınından Guatemala sınırındaki Pasifik kıyılarına kadar uzanıyor.
Orta Amerika’nın batı sahillerinin çoğu, Kokos ve Karayip levhaları sınırı, sismik açıdan aktif durumda bulunuyor.
Kıtadaki diğer bir faaliyet bölgesini ise Jamaika’dan Güneydoğu Küba’ya ve Haiti ile Dominik Cumhuriyeti arasında bir yay (Karayip levhası) oluşturuyor.
Güney Amerika ve Asya
Kolombiya ve Venezuela’nın Karayip kıyıları da dahil Güney Amerika’daki en aktif deprem bölgeleri, kıtanın Pasifik sınırı boyunca uzanıyor.
Asya’daki depremler yoğun olarak Endonezya takımadalarının etrafını saran Avustralya levhası ve üç kıtasal levhanın arasında uzanan Japonya’da görülüyor.
Dünyanın büyük deprem bölgelerinden bir diğeri olan Orta Asya’da fay hareketliliği, Karadeniz’in doğu kıyılarından güneye doğru İran ve Pakistan’a, Hazar Denizi’nin güney kıyıları boyunca uzanan bir alanda gerçekleşiyor.
Avrupa ve Afrika
Kuzey Avrupa, İzlanda’nın aktif volkanik faaliyet bölgesi hariç, büyük deprem bölgelerinden uzakta bulunuyor.
Türkiye ve Akdeniz kıyılarına doğru, güneydoğuya uzanan kuşakta (Alp-Himalaya kuşağı) deprem riski artıyor.
Yaşlı bir kütle olduğu için diğer kıtalara kıyasla çok daha az deprem bölgesine sahip Afrika’da deprem faaliyetleri, Sahra’da, kıtanın orta kesiminde kaydediliyor.
Doğu Akdeniz kıyıları, özellikle Arap levhasının Avrasya ve Afrika levhaları ile sınır oluşturduğu Lübnan, en aktif bölgeler olarak öne çıkıyor.
Afrika Boynuzu (Aden Körfezi çevresi) yakınındaki bölge de kıtadaki bir başka aktif alanı oluşturuyor.
Avustralya, Yeni Zelanda ve Antarktika
Avustralya kıtasında genel olarak deprem riski düşük veya orta derecedeyken, küçük ada komşusu Yeni Zelanda, dünyadaki aktif deprem bölgelerinden birinin üstünde yer alıyor.
Diğer 6 kıtayla karşılaştırıldığında Antarktika, sismik hareketin en az olduğu kıta konumunda bulunuyor. Bunun nedeni, kıtadaki kara kütlelerinin çok azının, kıta levhalarıyla sınır oluşturması veya yakınında yer alması olarak görülüyor.
Güney Amerika’daki Antarktik (Güney Kutbu) levhasının Skotya levhasıyla karşılaştığı Tierra del Fuego civarındaki bölge ise bunun tek istisnası durumunda bulunuyor.
Muhabir: Saadet Firdevs Aparı
Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.
- Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
- Kan dolaşımını hızlandırır,
- Kronik yorgunluğu azaltır,
- Bağışıklık sistemini güçlendirir,
- Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
- Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
- Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
- Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
- Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.
Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER
- SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
- 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
- SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
- Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
- Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
- DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
- 05523307100-05325466184
- www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
- www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
- www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,