Erdoğan’ın Masasındaki İki Önemli Tarih

NATO Liderler Zirvesi’nin ardından gazeteci Seymour Hersh’in “Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği onaylaması karşılığında IMF ile 11 ila 13 milyar dolarlık bir anlaşma önerdiği” yönündeki iddiasını değerlendiren gazeteci Murat Yetkin, hem IMF’deki süreç hem de Erdoğan’ın ideolojik ve siyasi nedenlerle IMF ile bir anlaşma imzalamayacağı kanaatinde.
11-13 milyar dolarlık borcun da Türkiye’nin derdine derman olmayacağını vurgulayan Yetkin, Erdoğan’ın kendi acı reçetesin uygulamak için bugün başlayan ve üç gün sürecek Körfez ülkeleri turuna çıktığını söyledi.
Erdoğan’ın kasım ayına kadar dış kaynak bulma zorunluluğu olduğunu hatırlatan Yetkin, şunları yazdı:
“Erdoğan acı reçeteyi IMF yerine bir an önce kendi yazıp, dış kayağı bularak Kasım’ı atlatmayı, 2024 başı itibarıyla da seçin için yine kesenin ağzını açmayı planlıyor.”
Ve Kasım eşiği…
Oysa Erdoğan’ın iki bakımdan zamana karşı yarışı var.
Birincisi, dış kaynağı Kasım ayına kadar bulma zorunluluğu. Kasım’da -çoğu özel sektörün olmakla beraber- borç geri ödemeleri var. Ayrıca yaz aylarının turizm ve tarım gelirlerinin etkisinin de maaş artışlarının hayat pahalılığı karşısındaki etkisinin de kalmayacağı endişesi mevcut.
İkincisi de 31 Mart 2024 yerel seçimleri. Erdoğan acı reçeteyi IMF yerine bir an önce kendi yazıp, dış kayağı bularak Kasım’ı atlatmayı, 2024 başı itibarıyla da seçin için yine kesenin ağzını açmayı planlıyor. Tabii devlet kesesinin ağzını siyasi çıkarları için açmış olacak yine ama onu da seçimi kazandıktan sonra düşünürüz diyor olabilir.
Bir de şu var. Erdoğan ve kabinesi zamları Kahramanmaraş depreminin yaralarını sarmak için (Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın deyişiyle) “asrın depreminden sonra asrın dayanışmasına” bağladı. Dayanışmaya itirazım yok ama siz dayanışmayı tüketim vergileri üzerinden yaptığınızda, varsıl ve yoksuldan eşit oranda almış olmuyor musunuz? Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklamasında bir de 2016’dan bu yana vergi arttırmamıştık gerekçesi var ki onu da anlamak zor; adeta sürekli vergi artırma zorunluluğu varmış gibi bir anlam çıkıyor.
Evdeki hesap çarşıya uyar mı? Bekleyip göreceğiz.
Ama bu zamlar gerçekten can acıtıyor. Gerçekten.”